Ankara’nın gazına bak
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Ankara’nın gazına bak

17.02.2020 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Murat Karayalçın

Eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı

Ankara’nın topoğrafyası ve iklim koşulları oldukça özeldir. Ankara, başı ile dibi arasında yaklaşık dört yüz metre farklılık olan bir çanakta kurulmuştur. Anadolu yaylasının zaten güçlü olmayan rüzgârları çanağın içine pek giremez, girse bile pek etkili olamaz. Öteki nedenlerin yanı sıra, biraz da o nedenle, çanak içinde sigara dumanından, araçların dumanından, bacalardan çıkan dumana kadar havayı kirleten etmenler halk sağlığı için çok ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. 

‘Sıcaklık terselmesi’

Öte yandan Ankara, yılın yaklaşık dört ayında, “sıcaklık terselmesi” denilen ve kalın bir tabaka olarak görülebilen, meteorolojik bir olayla karşı karşıya kalmaktadır. Tabakanın çanağın tepelerinde ya da daha altlarında oluşması, kirli havanın çanak dışına çıkışını daha da zorlaştırmakta, üstüne üstelik bir tür “düdüklü tencere” etkisi yaparak kirli havanın çanağın her bir tarafına yayılmasına neden olmaktadır. Ayrıca çanağın taşıyabileceği “eşik nüfus” da çok fazlası ile aşılmış durumdadır. 

Tüm bu nedenlerle Ankara’nın ısıtılmasında özel bir enerji kaynağının kullanılması gerekmektedir. Bu da doğalgaz ya da ısı değeri çok yüksek olan nitelikli kömürdür. 1980’lerin sonunda dönemin başbakanı Turgut Özal ve Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından temizlik ve ucuzluk nedeniyle doğalgaz tercih edilmiştir. Ankara’ya iki yüz milyon dolar kredi alınarak doğalgaz şebekesi inşa edilmiş, linyit kullanımı yasaklanmış; kaloriferlerin yakıldığı saatlerde kirli duman helikopter ve zabıtalarca denetlenmiş, hava kirliliği düzeyi gazete ilanlarıyla Ankaralılara duyurulmuştur. 

Ankaralılar başardı

Ankara Büyükşehir Belediyesi ve Ankaralılar hava kirliliği ile savaşımda başarılı oldular. Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne dünyanın 11 kentiyle birlikte, bu konudaki başarısı nedeniyle, Ocak 1993’te Birleşmiş Milletler de, New York’da “Çevre Ödülü” verildi. 

Ankaralılar zaman içinde tükettikleri doğalgaz miktarı üzerinden alınan ikiyüz milyon dolarlık krediyi geri ödediler. 1989-1994 döneminde doğalgaz m3 fiyatı (tesis maliyeti -yani kullanılan kredi) ve işletme maliyeti olarak belirlenmişti. Ankaralılar kullanılan krediyi yani tesis maliyeti ödedikten sonra, geriye yıllık tüketilen doğalgazın bedelinin Belediye’ye ve oradan da BOTAŞ’ a ödenmesi kalıyordu. 

Tüketilmeden ödendi

Ankaralılar bunu da, 1994 yılında göreve gelen Belediye yönetiminin yeni taktığı, dolar üzerinden güvence aldığı, birer aylık, üçer aylık peşin tahsilat yaptığı sayaçlarla ödediler. Yani ödeme, doğalgaz daha tüketilmeden önden yapıldı. Ancak bir süre sonra belediye yönetiminin tahsilatını peşin olarak yaptığı parayı BOTAŞ’ a ödemediği bilgisi kamuoyunda yayılmaya başladı. Bilgiler, Belediyenin BOTAŞ’ a taktığı borcun yaklaşık bir milyar dolar olduğu şeklindeydi. Bir süre sonra AKP’nin TBMM’den geçirdiği bir yasa ile Ankara’nın doğalgaz şebekesinin varlık satışı yoluyla özelleştirmesi, bu iddiaların doğru olduğwunu gösterdi. Çok tartışmalı ihale süreçlerinden sonra Ankara doğalgaz şebekesi 1.1 milyar dolara Torunlar şirketine satıldı. Yaklaşık altı yıldır Ankara’ya doğalgazı bu şirket satıyor. Şirket, doğal olarak doğalgaz şebekesinin satın aldığı bedelini tüketicilerden çıkaracaktır. 

Tekrardan ve daha pahalı

Yani Ankaralı yaklaşık otuz yıl önce ödemiş olduğu şebeke bedelini, şimdi bir kez daha ve birkaç kat fazlasıyla ödemektedir. Yani doğalgaz m3 fiyatı için bir anlamda yeniden (tesis bedeli) ve işletme bedeli formülüne dönüş yapılmıştır. Hatta Başkentgaz’ın Kızılay üzerinden çeşitli vakıflara yaptığı bağışlarla bağlantılı olarak yapılan tartışmalardan, doğalgaz fiyatlandırılmasında (tesis bedeli) ve (işletme bedeli) kalemlerine ek olarak, bir de kâr kaleminin doğalgaz m3 fiyatına yüklendiği anlaşılmaktadır. Bu da doğaldır, özel bir şirket kuşkusuz kâr etmeyi amaçlayacaktır.

Karşı karşıya kalınan durumla ilgili olarak çok sayıda tartışma başlığı bulunmakta, çok sayıda soru sorulmaktadır. Bunlara yenileri de eklenebilir. Örneğin bir önceki yönetimin Ankaralılardan peşin olarak tahsil ettiği yaklaşık bir milyar dolarlık bedel, neden Botaş’a ödenmemiştir? Bir başka soru Botaş’a ödenmeyen bu bir milyar doların nereye harcandığıdır. O arada Başkentgaz için şu da sorulabilir: Ankaralılardan sekiz milyon dolarlık hayır yapılabilecek bir getiri elde edildiğine göre, bunun New York kenti yerine Ankara kentinde yapılması daha hayırlı olmaz mıydı?

Asıl sorun özelleştirme

Asıl tartışma başlığı da doğalgazın özelleştirilmesi konusu olmalıdır. Doğalgaz iktisadi ölçütlere göre bir kamu malıdır. Çünkü “rakip olmama” ve “tüketimden mahrum edilememe” gibi nitelikler taşımaktadır. İdare hukukumuz bir malın kamu malı sayılabilmesi için ‘kamu tüzelkişisinin mülkiyeti’ ve “kamu yararı” gibi ölçütlere bakmaktadır. Doğalgaz idare hukuku açısından da kamu malıdır. Daha önemlisi doğalgazın Ankara kentindeki kullanımının halk sağlığı açısından bir zorunluluk olmasıdır. Yani doğalgaz Ankara için bir tür yasal tekel konumundadır. Ayrıca halk sağlığı gerekçesi, doğalgazı aynı zamanda temel kamu hizmeti yapmaktadır.

Hizmeti kamu vermeli

Anayasa Mahkemesi birkaç ay önce, temel kamu hizmeti niteliğini taşıması nedeniyle, belediye yasası’nda yangın hizmetinin özelleştirilmesine olanak sağlayan düzenlemeyi iptal etmiştir. Doğalgazın özel sektör tarafından dağıtıldığı öteki yerleşim yerleri ayrı tutulabilse de; “tekel olma” ve kamu yararı ölçütüne dayanan ‘temel kamu hizmeti’ nitelikleri nedeniyle Ankara’da doğalgaz dağıtım hizmeti’nin, kamu tarafından (Ankara Büyükşehir Belediyesi EGO Genel Müdürlüğü) verilmesi gerekli olmaktadır.

Yazarın Son Yazıları

Yeni bir tür: ‘Barrack-us’ - Dr. Çiğdem Bayraktar Ör

“Devletler arasındaki çıkarları uzlaştırma sanatı” olarak tarif edilen diplomasiyle ülkelerarası diyalogun yapılandırılmasında; bir devletin kimi, nereye, ne zaman gönderdiği son derece önemlidir.

Devamını Oku
15.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025
Bir döneğin anatomisi - Çiğdem Bayraktar Ör

Dün söylediğini bugün unutuyor; hayır, unutmuyor; “Dün söylediğini yutuyor”!

Devamını Oku
21.11.2025
‘Ot otlayanlar’dan bugüne - A. Celal Binzet

Günümüzün yakıcı sorunlarından birisi olan vergi, bozuk sistemin ana nedenlerinin başında geliyor.

Devamını Oku
21.11.2025
Dünya Çocuk Hakları Günü - Recep Nas

Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiştir.

Devamını Oku
20.11.2025
CHP'nin iktidar kurultayı - Ziya Yergök

Türkiye’nin kurucu ve birinci partisi, iktidarın en güçlü adayı CHP, 28- 30 Kasım tarihlerinde 39. olağan kurultayını yapacak.

Devamını Oku
20.11.2025