CHP yönetimine öneriler - Utku Yapıcı
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

CHP yönetimine öneriler - Utku Yapıcı

07.08.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

“Terörsüz Türkiye” sürecinin başlatılmasının ve AKP-MHP-DEM’in ortak paydada buluşuyor görünmesinin seçmen davranışı üzerindeki etkilerinin bu tartışmayı üretenler tarafından hesaplanmamış olabileceğini düşünen çok az kişi vardır. Ben de bu ortaklık görüntüsünün halihazırdaki politik ortamda üç partinin oy toplamından daha azına karşılık geleceğini AKP ve MHP’nin karar alıcılarının değerlendirmiş olduğunu varsayıyorum.

Bugünün konjonktüründe, DEM ile ortaklık görüntüsünün AKP ve MHP’den bir miktar milliyetçi seçmeni partilerine yabancılaştıracağını, DEM’li şehirli-seküler seçmenlerin önemli bir kısmının ise sınıfsal, politik vb. diğer kimliklerinin etkisiyle AKPMHP eksenli bir bloklaşmaya her koşulda mesafe koyacağını ve ekonomik tablonun bu geçişleri keskinleştirebileceğini görebilmek için kâhin olmak gerekmiyor. DEM’in kısa vadeli desteği ile yapılabilecek anayasa değişikliklerinin, toplumsal muhalefeti büyüteceği ve uzun vadede siyasal iktidara yarardan çok zarar getireceği, bu yönelimi değiştirebilecek tek şeyin CHP yönetiminin sürece olumlu katkıya ikna edilmesi olduğu da düşünülmüştür sanırım.

HALKIN SESİNE KULAK VERMEK

Gündem belirleme noktasında aylardır eski gücünü arayan siyasal iktidar, bu tartışma ile muhalefeti önce kendi gündemine sürükledi, sonra iki seçenek arasında bıraktı: Komisyona üye vermek ya da komisyonun dışında kalmak. CHP yönetimi, tabanının büyük bir kısmının rıza göstermemesine rağmen, beklendiği gibi, komisyona katılma kararı aldı. Ona CHP yönetiminden umduğumuz demokratik tavır, Ekrem İmamoğlu’nun CHP’nin cumhurbaşkanı adayı olarak ilan edilme sürecinde tutarlılıkla yürüttüğü, üyelerin ve milletin rızasını talep etme girişimini, bu kadar önem atfedilen komisyon üyeliği konusunda da yürütmesiydi. Böyle yapılmış olsaydı CHP, tüm kritik konularda halkın sesine kulak veren, halka danışan bir aktör olarak toplum gözünde daha da “sahicileşecekti”. Bu sese kulak verilmiş olsa Atatürk ve demokrasi ortak paydasında buluşan milliyetçimuhafazakar-sosyal demokratsosyalist-komünist geniş halk kesimleri, şehirli DEM seçmenlerinin bir kısmı dahil, CHP merkezli muhalefetin ana eksenine dönüşecekti. Büyük fırsat şimdilik kaçtı. Üstüne üstlük, tabanın tepkisini yansıtan Tanju Özcan gibi partililere karşı geliştirilen tavır, demokrasi-otoriterlik ikileminde CHP yönetiminin samimiyetinin sorgulanmasına yol açtı.

Bu noktada CHP yönetiminin komisyon üyelikleri için belirlediği liste tabanda daha da fazla tepkiye yol açtı. Eğer komisyona, Özgür Özel’in ifade ettiği gibi Cumhuriyet’in kolonlarına çivi çakılmasını engellemek hedefiyle girilmişse, bu konuda hassasiyeti kamuoyunca bilinen sembol isimlere komisyonda temsil hakkının verilmesi gerekmez miydi? Bu da yapılmadı. Zaman zaman da Özgür Özel’in kimsenin ne olduğunu anlayamadığı, DEM’in desteği ya da muhalefetini bir güvence olarak sunan “nitelikli çoğunluk” sözleri gerekçe gösterilerek katılım kararı meşrulaştırılmaya çalışıldı. Yani, CHP yönetimi tarafından, DEM’in nitelikli çoğunlukla karar almayı bozucu etkisinin Cumhuriyetin kolonlarına çivi çakılmamasının güvencesi olarak mı, başka bir şeyin güvencesi olarak mı sunulduğu bir türlü anlaşılamadı, anlaşılamazdı...

TÜRK MİLLETİNİN GELECEĞİ 

Bugün, CHP yönetiminin en önemli sorunu yeniden “güven”. Başlanılan yere geri dönüldü. Kılıçdaroğlu yönetimi tarafından “tıpış tıpış” mantığıyla yapılan stratejik hataların verdiği zararlar ortadayken, aynı hataların tekrarlanmasının yarattığı yılgınlık nasıl aşılacak, bugünün esas sorusu bu. “Hepsi mi aynı?” sorusu ise bugünün en moral bozucu sorusu.

Bu kadar yanlıştan sonra CHP yönetimine bir milliyetçilik kuramları akademisyeni olarak önerim, komisyon üyelerinin bir an evvel Nutuk’u okumalarının/bir kez daha okumalarının ve milliyetçilik kuramları ile ilgili kısa bir seminer almalarının sağlanmasıdır. Ukrayna, Irak, Suriye gibi milletlerin nasıl bölünmüş toplumlara dönüştüğü, bölünmüşlüğü aşan toplumların hangi yöntemlerle bunu aştıkları CHP tarafından titizlikle izlenmelidir. Mustafa Kemal Atatürk’ün el yazısıyla yalnızca Medeni Bilgiler kitabına değil, milyonların kalbine yazdığı “Türk milleti” tanımının Türkiye’nin geleceği için ne anlama geldiği unutulmamalıdır. Söylem Atatürkçülüğünü program Atatürkçülüğüne dönüştürme konusundaki beklentinin altı oku amblem yapmış partiye yönelmiş olmasından daha doğal bir durum olmadığı gibi, bu partinin Atatürksüzleşmek ile eşanlama gelen söylem Atatürkçülüğü ile yetinmesi kadar abes bir durum da yoktur.

PROF. DR. UTKU YAPICI

Yazarın Son Yazıları

Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025
‘Ot otlayanlar’dan bugüne - A. Celal Binzet

Günümüzün yakıcı sorunlarından birisi olan vergi, bozuk sistemin ana nedenlerinin başında geliyor.

Devamını Oku
21.11.2025
Bir döneğin anatomisi - Çiğdem Bayraktar Ör

Dün söylediğini bugün unutuyor; hayır, unutmuyor; “Dün söylediğini yutuyor”!

Devamını Oku
21.11.2025
Dünya Çocuk Hakları Günü - Recep Nas

Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiştir.

Devamını Oku
20.11.2025
CHP'nin iktidar kurultayı - Ziya Yergök

Türkiye’nin kurucu ve birinci partisi, iktidarın en güçlü adayı CHP, 28- 30 Kasım tarihlerinde 39. olağan kurultayını yapacak.

Devamını Oku
20.11.2025
Güvenlik kültürü üzerine - Gazi Zorer

Ülkemizin büyük kısmı aktif deprem kuşağında ve sıklıkla depremi yaşıyoruz ama esaslı bir deprem master planımız yok.

Devamını Oku
19.11.2025
Kemalizm karşıtlığının maskesi - Tunay Şendal

Türkiye, 10 Kasım’ın manevi ağırlığı altında, Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasına yönelik tartışmaların bir kez daha alevlendiği bir kırılma anına tanık olmuştur.

Devamını Oku
19.11.2025
Gözden gönüle akan bir aydın - Mücteba Binici

Veteriner hekim Nihat Köse ile ilk karşılaşmamız, 1988 yılının ağustos ayında Samsun Sahra Sıhhıye Askeri Okulu’nda başladı.

Devamını Oku
19.11.2025
İhanet ve gerçekler - Doğu Silahçıoğlu

1914-1918 Birinci Paylaşım Savaşı’nda İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan işgaline uğrayan Anadolu; Mustafa Kemal önderliğinde başlatılan Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı döneminde, ardında yayılmacı sömürgecilerin ve Saray’ın durduğu ihanet dolu bir sürece sahne oldu.

Devamını Oku
18.11.2025
Kavramların sosyal yaşamdaki etkisi - İsmail Doğan

İnsanlık bir arada yaşamaya başladığı andan itibaren sosyalleşme doğal bir gereksinim olarak ortaya çıkmıştır.

Devamını Oku
18.11.2025
Masumiyet karinesi - Suna Türkoğlu

Hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından biri olan “masumiyet karinesi” veya “suçsuzluk karinesi”, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 38’inci maddesinin dördüncü fıkrasında, “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz” hükmü ile pozitif hukukta da yer almaktadır.

Devamını Oku
17.11.2025
Çalışma yasalarında değişim gerekli mi? - Dr. Engin Ünsal

Yasalar da canlılar gibi zamanla yaşlanır ve işlevini yapamaz duruma gelir.

Devamını Oku
17.11.2025
KKTC 42 yaşında! - İhsan Tayhani

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulduğu 15 Kasım 1983’te dünyaya gelenler, şimdi 42 yaşındalar ve onlar, anne ve babalarından farklı olarak özgürlüklerinin güvencesi olan bir Cumhuriyetin kucağına doğdular.

Devamını Oku
15.11.2025
Erken yaşta okur yetiştirmek - Prof. Dr. Sedat Sever

Edebiyat yapıtları, Montaigne’in belirlemesiyle, “Bizim kendimizin dışına, ötemize gitmemize” kılavuz olan estetik birer uyarandır.

Devamını Oku
13.11.2025
Sosyalizm ve cumhuriyet - Kaan Eroğuz

Neoliberal küreselleşmenin 40 yılı aşkın sürede yarattığı tahribat...

Devamını Oku
13.11.2025
Hukuk devleti mi, yargı devleti mi? - Av. Erol Türk

Hukuk devleti herkesin, devleti yönetenlerin de hukuka bağlı olduğu, hukukun üstünlüğünü ve temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan devlettir.

Devamını Oku
12.11.2025
Ankara Hukuk Fakültesi 100 yaşında - Av. Ahmet AKGÜL

5 Kasım 1925 tarihinde, ilk TBMM binasının toplantı salonunda yapılan törende Ankara’da leyli (yatılı) – nehari (gündüzlü) bir hukuk mektebi açılmıştı.

Devamını Oku
12.11.2025
Onlar daha çocuktu… - Şükrü KARAMAN

Kocaeli’nin Dilovası ilçesinde merdiven altı parfümeri imalathanesinde meydana gelen patlamada üçü çocuk altı emekçi...

Devamını Oku
12.11.2025
Efsanevi bir dönemin sonu - Doç. Dr. Hüner Tuncer

10 Kasım 1938 tarihi, tarihte hiç kuşkusuz bir dönüm noktasıdır! Bu tarihle birlikte Türkiye’de efsanevî bir dönem sona ermiştir. Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren gözlerini her gün yeni bir masala, gerçekleşmesi olanaksız gibi görünen yeni bir düşe açan Türk ulusu, bundan böyle hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağının ayırdına varmaya başlayacaktır.

Devamını Oku
11.11.2025