Filozof ve imparator - Ahmet Özer
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Filozof ve imparator - Ahmet Özer

08.10.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Dünyayı fethetmenin her zaman iki yolu vardır: Biri silahla, kılıçla yapılır; öbürü ise kalemle, bilimle, sözle inşa edilir. Bugün buna ilişkin tarihten bir örneği anlatmak istiyorum. Bu aynı zamanda kılıçla kalemin, savaşla barışın hikâyesidir.

Platon’un öğrencisi Aristo, Atina’nın jimnasyumlarında gezinerek ders anlatmayı pek severdi. Bu nedenle ona ve öğrencilerine “gezinenler” anlamına gelen “Peripatesyenler” deniliyordu. Çok faydalı olan bu gezintilerden sonra Aristo’nun öğrencileri kendi işlerine döner; kimi bitki toplar, kimi hayvanları inceler, kimi kum üstünde yuvarlak üçgenler çizerek geometri çalışır, bazıları da etrafına topladıkları kâğıt tomarlarına notlar tutardı.

Öğrencileri hocalarına yardım ediyordu. Aristo devlet hakkındaki kitabını yazmak için 158 Yunan devletinin düzenini incelemek zorunda kalmıştı. Yazdığı kitapların sayısı 100’ü aşmış olan bu büyük filozofa bütün bunları yaparken öğrencileri hep yardım etmiştir.

‘BİLGİ İMPARATORLUĞU’

Deyim yerindeyse, Aristo bilim komutanı, öğrencileri de askerleri idi. Komutan askerlerine bilim adamlarının dünya hakkındaki gözlemlerini ve bunlardan çıkardıkları sonuçları bir araya getirme emri vermişti. O da bunlardan kendine göre sonuçlar çıkarıyordu. Bütün bu bilgileri bir araya getirerek adeta bir “bilgi imparatorluğu” kurmuştu. İmparatorluğun eyaletleri matematik, fizik, biyoloji, sosyoloji, bitkiler tarihi, hayvanlar tarihi, bilimler tarihi, ahlak, politikadan oluşuyordu. Her bir bilim eyaletinin başında bir başarılı öğrencisi bulunuyordu.

Öğrencileri her gün okulda toplanıyorlardı. Aristo onlarla konuşurken belki de yetiştirdiği en başarılı öğrencisini çoğu zaman üzülerek hatırlıyordu. Bu öğrencisi bilim adamının barış silahını, askerin keskin kılıcıyla değiştiren İskender idi, namı diğer Büyük İskender ya da İskender-i Zülkurneyn.

İSKENDER’İN UMUDU...

Makedonya kralı kör Filip “Oğlum İskender senin zamanında doğduğu için tanrılara şükrediyorum” diyerek kendisine mektup yazdığı zaman Aristo daha gençti. Filip, Aristo’ya “Senin eğitiminden geçtikten sonra oğlum tahtımın gerçek varisi haline gelecektir” diyordu. Ve Filip Aristo’ya ancak 10 arabayla çekilebilecek kadar altın gönderdi. Aristo bu parayla çok kıymetli el yazmaları aldı; hem kendisinin hem öğrencilerinin hem de bilim ve felsefenin gelişimine paha biçilmez katkılar yaptı. (Bir de bugünü düşünün...)

En parlak öğrencisi İskender neden sonra zaman gelip çattığında “bilim” yerine “fetih” yolunu seçmişti. Zamanın ruhu onu elinde kılıçla yeryüzünde at koşturmaya, fetihler, işgaller yapmaya çağırıyordu. Peki, İskender’i fetihlere, doğunun gizemli, tehlikeli, uçsuzbucaksız topraklarına sürükleyen neydi? Umut. Evet umuttu. Güçle, kılıçla fethetme umudu.

Sefer öncesinde bütün altınlarını, kölelerini, çiftliklerini dostlarına dağıtan İskender’e, “Sana ne kaldı?” diye sorduklarında “umut” diye cevaplamıştı. Fethetme umudu. Savaşarak kazanma umudu. Doğudan daha zengin dönme umudu. Doğunun sarayları, altınları, çift başlı kartalları idi onu çeken. Kısacası güçtü, kılıcın gücüydü İskender ve beraberindekileri çağıran şey. Yoksullar zengin olmak için, zenginler biraz daha zengin olmak, köleler azat olmak, kimi savaşçılar da biraz daha nam için, şan için gidiyorlardı İskender’in peşinden gidişi olan ama dönüşü olmayan seferine.

İskender’in amacı ise o büyük egosuyla yeryüzünü tek başına fethetmekti. Kılıcın gücünü, kılıcın kaleme galebe çaldığını göstermekti. Ama bir şeyi tam olarak bilmiyordu. Yeryüzünün ne kadar büyük olduğunu. Yeryüzünün ne kadar büyük olduğunu bilseydi bunun ne kadar büyük bir akılsızlık olduğunu anlardı. Gitti, önüne gelen yerleri fethede ede gitti. Durmadan savaşıyordu. Geçtiği yerleri fethetmekle kalmıyor, yakıp yıkıyordu.

Sonunda Hindistan’da üstlerine yağmur gibi ok yağmış, fillerin ağır ayakları altında binlercesi yok olup gitmişti. Ve umut, evet umut onları aldatmıştı. Kılıcın gücü ne kadar güçlü olursa olsun güçsüzlüğü ne denli içinde taşıdığını göstermişti yüz binlerce can pahasına. Neden sonra aç, perişan ve umutsuzdular, geri dönmek istiyorlardı.

KALEMİN ZAFERİ

İskender dünyayı fethedemedi. İtalya’dan Hindistan’a fethettiği uçsuz bucaksız toprak parçaları da kendisinden sonra bir taş yığını gibi dağılıp gitti. Ancak İskender’in yanında götürdüğü bilimciler daha mutlu, daha umutlu ve daha bilgilenmiş döndüler. Gördüklerini, araştırdıklarını arkadaşlarına anlattılar, yazdılar.

Teofrast, “Bitkilerin Tarihi”ni bu seferden sonra yazdı. Yeni ağaçlar, yeni bitkiler, yeni meyveler keşfetti. Bugün hâlâ üzerinden 2 bin 500 yıl geçmesine karşın insanlık onun çalışmalarından yararlanıyor. İskender birçok kez yanında götürdüğü bilimcilere imrenmişti.

DİYOJEN’İN DERSİ!

Asya seferine çıkmadan Korint’te çağdaşı ve arkadaşı Diyojen’i ziyaret etmişti. Diyojen misafirini eve kabul etmemişti. Çünkü evi yoktu, bir fıçıda yaşıyordu. Böyle olduğu halde hükümdarlardan daha mutlu yaşadığını söylerdi. Hiçbir şey karşısında boyun eğmemişti. İskender’in ziyareti ile iki mağrur yüz yüze geldiğinde bir tarafta cihangir İskender, öte tarafta fıçısından başka bir şeyi olmayan Diyojen duruyordu.

İskender, güneşli bir günde fıçının önünde durup Diyojen’e “Dile benden ne dilersen” dediğinde Diyojen, “Gölge etme, başka ihsan istemem senden” demişti. Ve İskender ayrılırken “Ben İskender olmasaydım Diyojen olmak isterdim” demişti. Dünyanın fatihi seferlerin tozları ve yangınların dumanlarıyla milyonlarca insanın güneşini gölgelemişti. Sonunda dumanlar dağılmış, tozlar yatışmış fetihler çökmüştü. Ama bilim ve bilgi yaşamaya ve ilerlemeye devam ediyordu.

Kalem, yani aklın gücü kılıcı yenmişti...

PROF. DR. AHMET ÖZER

SEÇİLMİŞ ESENYURT BELEDİYE BAŞKANI

Yazarın Son Yazıları

Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025
‘Ot otlayanlar’dan bugüne - A. Celal Binzet

Günümüzün yakıcı sorunlarından birisi olan vergi, bozuk sistemin ana nedenlerinin başında geliyor.

Devamını Oku
21.11.2025
Bir döneğin anatomisi - Çiğdem Bayraktar Ör

Dün söylediğini bugün unutuyor; hayır, unutmuyor; “Dün söylediğini yutuyor”!

Devamını Oku
21.11.2025
Dünya Çocuk Hakları Günü - Recep Nas

Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiştir.

Devamını Oku
20.11.2025
CHP'nin iktidar kurultayı - Ziya Yergök

Türkiye’nin kurucu ve birinci partisi, iktidarın en güçlü adayı CHP, 28- 30 Kasım tarihlerinde 39. olağan kurultayını yapacak.

Devamını Oku
20.11.2025
Güvenlik kültürü üzerine - Gazi Zorer

Ülkemizin büyük kısmı aktif deprem kuşağında ve sıklıkla depremi yaşıyoruz ama esaslı bir deprem master planımız yok.

Devamını Oku
19.11.2025
Kemalizm karşıtlığının maskesi - Tunay Şendal

Türkiye, 10 Kasım’ın manevi ağırlığı altında, Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasına yönelik tartışmaların bir kez daha alevlendiği bir kırılma anına tanık olmuştur.

Devamını Oku
19.11.2025
Gözden gönüle akan bir aydın - Mücteba Binici

Veteriner hekim Nihat Köse ile ilk karşılaşmamız, 1988 yılının ağustos ayında Samsun Sahra Sıhhıye Askeri Okulu’nda başladı.

Devamını Oku
19.11.2025
İhanet ve gerçekler - Doğu Silahçıoğlu

1914-1918 Birinci Paylaşım Savaşı’nda İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan işgaline uğrayan Anadolu; Mustafa Kemal önderliğinde başlatılan Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı döneminde, ardında yayılmacı sömürgecilerin ve Saray’ın durduğu ihanet dolu bir sürece sahne oldu.

Devamını Oku
18.11.2025
Kavramların sosyal yaşamdaki etkisi - İsmail Doğan

İnsanlık bir arada yaşamaya başladığı andan itibaren sosyalleşme doğal bir gereksinim olarak ortaya çıkmıştır.

Devamını Oku
18.11.2025
Masumiyet karinesi - Suna Türkoğlu

Hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından biri olan “masumiyet karinesi” veya “suçsuzluk karinesi”, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 38’inci maddesinin dördüncü fıkrasında, “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz” hükmü ile pozitif hukukta da yer almaktadır.

Devamını Oku
17.11.2025
Çalışma yasalarında değişim gerekli mi? - Dr. Engin Ünsal

Yasalar da canlılar gibi zamanla yaşlanır ve işlevini yapamaz duruma gelir.

Devamını Oku
17.11.2025
KKTC 42 yaşında! - İhsan Tayhani

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulduğu 15 Kasım 1983’te dünyaya gelenler, şimdi 42 yaşındalar ve onlar, anne ve babalarından farklı olarak özgürlüklerinin güvencesi olan bir Cumhuriyetin kucağına doğdular.

Devamını Oku
15.11.2025
Erken yaşta okur yetiştirmek - Prof. Dr. Sedat Sever

Edebiyat yapıtları, Montaigne’in belirlemesiyle, “Bizim kendimizin dışına, ötemize gitmemize” kılavuz olan estetik birer uyarandır.

Devamını Oku
13.11.2025
Sosyalizm ve cumhuriyet - Kaan Eroğuz

Neoliberal küreselleşmenin 40 yılı aşkın sürede yarattığı tahribat...

Devamını Oku
13.11.2025
Hukuk devleti mi, yargı devleti mi? - Av. Erol Türk

Hukuk devleti herkesin, devleti yönetenlerin de hukuka bağlı olduğu, hukukun üstünlüğünü ve temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan devlettir.

Devamını Oku
12.11.2025
Ankara Hukuk Fakültesi 100 yaşında - Av. Ahmet AKGÜL

5 Kasım 1925 tarihinde, ilk TBMM binasının toplantı salonunda yapılan törende Ankara’da leyli (yatılı) – nehari (gündüzlü) bir hukuk mektebi açılmıştı.

Devamını Oku
12.11.2025
Onlar daha çocuktu… - Şükrü KARAMAN

Kocaeli’nin Dilovası ilçesinde merdiven altı parfümeri imalathanesinde meydana gelen patlamada üçü çocuk altı emekçi...

Devamını Oku
12.11.2025
Efsanevi bir dönemin sonu - Doç. Dr. Hüner Tuncer

10 Kasım 1938 tarihi, tarihte hiç kuşkusuz bir dönüm noktasıdır! Bu tarihle birlikte Türkiye’de efsanevî bir dönem sona ermiştir. Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren gözlerini her gün yeni bir masala, gerçekleşmesi olanaksız gibi görünen yeni bir düşe açan Türk ulusu, bundan böyle hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağının ayırdına varmaya başlayacaktır.

Devamını Oku
11.11.2025