Kalem kılıca karşı - Prof. Dr. Ahmet Özer
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Kalem kılıca karşı - Prof. Dr. Ahmet Özer

02.09.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Dünyayı fethetmenin her zaman iki yolu vardır. Biri kılıçla yani silahla öbürü bilimle yani kalemle olan fetihtir. Kılıcın keskin ucu kısa sürede körelir, zorla aldığı topraklar bir kaya parçası gibi dağılır gider ama bilimin ışığı gökte bir güneş gibi daima parlar.

Bundan olsa gerektir ki kılıçla zapt edilen nice kaleden, ülkeden bugün eser yoktur. Gene kılıçla zapt edilen nice imparatorluklar bir kayaya çarpan cam parçası gibi dağılıp gitmiştir ama bilimin ışığı hâlâ hükmünü sürdürmektedir.

Bunlardan biri gücü -insanoğlunun yüzyıllardır peşinden koşmaktan yorulmadığı gücü-, öbürü ise aklı -hiçbir zaman yeterince kullanılmayan aklı- simgeler. Güç geçicidir ama akıl kalıcıdır.

Bu nedenle olacak ki ufak boylu ama keskin kılıçlı dahi kumandan Napolyon bile “Kılıçla fethedebilirsin ama üstünde oturamazsın” demiştir. Kılıcıyla kendini var eden o küçük dev adam bile aslında hikmetin kılıçta değil, kalemde olduğunu vurgulamadan edememiştir.

Ama bugün hâlâ geçmişten ders almadan zorun gücüyle kılıç üstünde oturmaya çalışanlar vardır. Kenarından kan damlarken oturdukları tahtlardan onlar hâlâ serin bir iskemlenin tadını çıkarıyor gibi davranıyorlar. Bunu onların ikiyüzlülüğüne mi yoksa pişkinliklerine mi vermeli ya da akılsızlıklarına mı? Ne yapılırsa yapılsın ne kadar zaman geçerse geçsin bu soru hiç eskimeyecektir: kılıç mı, kalem mi, zorbalık mı adalet mi? Ve kalemin hikmetinden dem vurulacak ama hep kılıcın (gücün) dediği yapılacaktır. Ta ki insanoğlu bu gidişin kendi sonunu getireceğini anlayıncaya kadar.

Aşağıda anlatılan ve dönemin büyük hükümdarı ile büyük filozofu arasında geçenler bugün açısından da çıkarılması gereken derslerle yüklüdür. Bu aynı zamanda dünyayı fethetmenin iki yolu ve bu iki yolun akıbetlerinin ibretlik hikâyesidir.

PLATON’UN SERENCAMI

MÖ 428 yılında doğan ve asıl adı Aristokles olan ünlü filozof Platon, gençliğinde yaman bir güreşçi olduğu için, geniş omuzlarını vurgulayan Platon takma ismiyle anılmıştır. Yaşamı romanlara konu olacak tam bir serüvendir. Gençliğinde Platon, orta yaşında Aristokles, olgunluk çağında Arapların deyimi ile Eflatun, eflatun-i Cihan olan adamdır, o.

Platon’un hocası Sokrates egemenleri rahatsız ettiği için “dinsizlikle “suçlanıp ölüme mahkûm edilince hapiste öğrencilerinin gözleri önünde kendi elleriyle baldıran zehiri içerek yaşamına son verir, bu tablo karşısında kahreden öğrencisi Platon Atina’yı terk eder. Atina dışındaki zorlu yaşamı tam 12 yıl sürer ünlü filozofun, Mısır’a oradan da İtalya kıyılarına sonra tekrar Yunanistan’a dönüşüne kadar yıllarca sürer gider.

KÖLE PAZARINDA BİR BİLGE VE...

Sirakuza’nın o yıllardaki hükümdarı Diyonisyos edebiyata düşkün zalim bir kraldır. Diyonisyos’un kayınbiraderi Platon’un dostu olan Dion onu kralın da onayıyla Sırakuza’ya davet eder. Platon davete icabet ederek Sirakuza’ya gelir.

Ancak kralla olan sohbetlerinde bazen sözleri birbirine hoş gelmez, çünkü biri akla inanan bilge bir kişidir öbürü gücün gücüne inanmıştır. Bu tartışmaların birinde kral, Platon’u azarlayarak söyledikleri için “Bunlar bir bunağın sözleridir” deyince, Platon karşısındaki kral da olsa sözünü esirgemez, ona “Senin söylediklerinde de bir zalimin sevinci vardır” der. Bunun üzerine kral küplere biner, nasıl benim gibi tek adama bunu söylersin diyerek ünlü filozofu aforoz eder ve onu köle pazarında satması için bir gemi kaptanına teslim eder. Ardından ekler “Onun için kaygılanmayın, öyle bir filozoftur ki olan biteni fark etmeyecektir bile” der.

Platon kaptan tarafından götürüldüğü Agina meydanında bir köle olarak haraç mezat satılırken Atinalı bir dostu tarafından fark edilir. Zengin dostu Girneli Annikeris bilgeyi tanıyıp satın alır. Sonra Atina’da bir okul açması için yanına yüklüce para verip azat eder. Platon bu parayla Atina’nın Hekademos ya da Akademios korusunda 80 dönümlük bir arazi satın alır ve bugün Akademi olarak anılan ünlü okulunu açar. (Bugün kullandığımız “akademi” ismi oradan gelir.)

Platon, okula dönüştürdüğü bu korulukta çam ağaçlarının ve çınarların gölgesinde öğrencileri ile gâh gezinerek gâh oturarak yaptığı sohbetlerde “ideal bir devletin” nasıl kurulacağına kafa yorar. Filozof bu yeşil koruda ideal devletin izini sürerken Sirakuza’dan ikinci bir haberle birlikte bir davet alır.

PLATONİK KALMIŞ BİR DEVLET

Artık zalim kral Diyonisyos ölmüş, oğul Diyonisyos tahta geçmiştir. Bu kez genç kralın dayısı- Platon’un dostu Dion, Platon’un devletle ilgili yönetim modelini Sirakuza’da uygulamak için onun hemen gelmesini ister. Fikirlerini uygulamak için davete icabet eden Platon ikinci kez Sirakuza’ya gider. Ancak Sirakuza’ya gelince bambaşka bir tabloyla karşılaşır. Devletin rüşvet, kayırmacılık, irtikap ve entrikayla çürümüş olduğunu görür. Fikirlerini uygulayabileceği bir ortam kalmamıştır artık. Her şey çürümüş, her şey bozulmuştur.

Platon uygulamaya geçirilmemiş fikirlerin filozofu olarak oradan dönerken 81 yaşında yolda ölür. Bugün daha çok karşılıksız aşkları için kullanılan “Platonik” sözcüğü de bu nedenle türetilmiştir; Platon’un uygulamaya geçirilmemiş fikirlerini betimlemek için.

Ancak unutmamak gerekir ki Sirakuza’dan sonra binlerce devlet kurulup yıkıldı, yüz binlerce Diyonisyos gibi zalim hükümdar gelip geçti bu dünyadan, hiçbirinin hükmü kalmadı ama Platon’un düşüncelerinin hükmü hâlâ sürüyor.

Bu da bilimin ve felsefenin gücünün, kralların ve hükümdarların gücünden daha büyük ve daha kalıcı olduğunun göstergesidir. Çünkü öğrencileri de hâlâ onun açtığı yolda ilerlemeye devam ederler. Bilimin gücü, her zaman, sonunda zorbanın gücünü yener.

SİLİVRİ

Seçilmiş Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer

İlgili Konular: #platon

Yazarın Son Yazıları

‘Asgari’ sömürü - Aydın Öncel

Aralık ayının son günlerinde yaşanan “asgari ücret” tartışmalarında gelenek bu yıl da bozulmadı!

Devamını Oku
25.12.2025
İBB davasında yargılama süresi - Hikmet Sami Türk

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) hakkındaki yolsuzluk iddianamesiyle İstanbul 40. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 12.12.2025’te başlayan ve ilk duruşmasının 9 Mart 2026 günü yapılmasına karar verilen davada hedeflenen yargılama süresi, mahkeme tarafından en çok 12 yıl 6 ay olarak belirlendi.

Devamını Oku
24.12.2025
Menemen Devrim Şehitleri Anıtı ve Cumhuriyet -

Yunus Nadi: “Kubilay timsalini taziz için ne yapsak yerinde olacağına şüphe yoktur.

Devamını Oku
23.12.2025
Kubilay olayının anlattıkları - Osman Selim Kocahanoğlu

23 Aralık 1930 salı günü, Menemen’de insanlık tarihi- nin en hunhar cinayetlerinden bi- ri işlendi.

Devamını Oku
23.12.2025
Cumhuriyetimizin vazgeçilmez değeri - Azmi Kişnişci

“Eşitlik”, Cumhuriyetin yalnızca hukuki bir ilkesi değil; toplumsal yaşamımızın adalet duygusunu ayakta tutan temel dayanaklarından biridir.

Devamını Oku
22.12.2025
Yenilmezlikler ve dokunulmazlıklar - Cengiz Kuday

Tarih, bazen büyük savaşlarla değil; küçük, sessiz ve ilk bakışta sıradan görünen olaylarla yön değiştirir.

Devamını Oku
20.12.2025
Büyüyen eşitsizlik, yaygınlaşan yoksulluk - Sıtkı Ergüney

Ekonomide; fiyatlar genel düzeyindeki; artış “enflasyon”, gerileme “deflasyon”, duraklama ile birlikte yaşanan artış da “stagflasyon” olarak tanımlanır.

Devamını Oku
20.12.2025
Hayvancılıktaki yol ayrımı - Gülay Ertürk

Türkiye bugün hayvancılıkta çok kritik bir eşiğe geldi.

Devamını Oku
19.12.2025
Devlet ve kalkınma - Prof. Dr. Bilin Neyaptı

Bir ülkede ekonomi yönetiminin temel hedefleri verimlilik ve adil bölüşümdür.

Devamını Oku
18.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025