Ulus devletlerin tasfiyesi ve hedefteki CHP - Murat Fatih Ülkü
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Ulus devletlerin tasfiyesi ve hedefteki CHP - Murat Fatih Ülkü

25.09.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Image

Önce bir ABC ile başlayalım. Biliyoruz ki sermaye/kapitalizm sürekli genişlemek, kazancını artırmak, büyümek zorundadır. Bu olgu, bir seçim olmanın ötesinde sermaye/kapitalizm için varoluşsal bir sorundur. Doğal olarak bu zorunluluk, sermayenin kendi coğrafi merkezinin dışına doğru genişlemesini de gerektirir. Tarihte bilimsel ve coğrafi keşifler ile sermayenin, coğrafi sınırları dışına çıkarak, sömürgecilik dönemi ile insanlık tarihine büyük acılar yaşattığını biliyoruz.

Sözü bugünlere yaklaştırırsak kapitalizmin 1970-1980’lerden itibaren küreselleşme/neoliberalizm gibi süslü bir adla yalnızca ekonomik değil, kültürel, toplumsal, psikolojik yönleriyle de tüm dünyayı altüst eden bir süreç başlattığını biliyoruz. Bu dönemde (az da olsa alım gücü olan) bireyi her açıdan kuşatan kapitalizm, görünüşte kendisine muhalefet eden ancak yaşamıyla konformist bir bataklığın içinde esir insan tipini yaratmayı da başardı.

ÇEVRE ÜLKELERDEKİ ULUS DEVLETLER HEDEFTE

Küreselleşme ile artık büyük oranda pazar niteliği taşıyan çevre ülkelerdeki ulus devletleri zayıflatmak, uluslararası sermayenin sınırsız kullanımına açılması amaçlandı. Ulus devletlerin ekonomik yapılanmalarını, kamucu yaklaşımlarını, sosyal adaleti sağlamaya ve ulusal üretimi desteklemeye yönelik kurumlarını yok etmek, kamusal ekonomik birikimi köpürtülen özelleştirme balonuyla bu kazanımları yerel ve bağlantılı uluslararası sermayeye aktarmak ilk hedefti. Türkiye de bu sürece 24 Ocak 1980 kararları ve hemen sonrasındaki 12 Eylül darbesi ve onu takip eden Özal dönemi politikaları ile eklemlendi.

Özal ve Çiller dönemleri, özellikle de AKP’nin 23 yıllık iktidarı sonunda, eğitim, sağlık, ulaşım, iletişim gibi alanlarda dahi yurttaşlar ve ülke büyük oranda özel sektörün insafına terk edilmiş durumda. Bu dönemde bir kısmı kullanılan, bir kısmı doğrudan kapitalizmin sözcülüğüne soyunan, yaşananlara entelektüel bir meşruiyet sağlama görevi edinmiş ikinci Cumhuriyetçi, neoliberalleri anımsatalım çünkü üstlenecekleri yeni rol için bekledikleri pusudan çıkmaya başladılar.

Küreselleşmenin çevre ülkelerdeki ulus devletleri yok etme/zayıflatma (ve yazının doğrudan konusu olmayan bireyi kuşatma) hedefi; ulus devletlerin tarihsel, toplumsal, yönetsel birikimlerini, kuruluş felsefelerini, kurucu ilkelerini yok etmeyi, çok parçalı, kutuplaşmış, mümkünse etnik-dinsel ölçeklerde bölünmüş bir ülke haline getirmeyi de kapsıyor. Çünkü tarihsel, toplumsal ve felsefi dayanakları olan, kapsayıcı perspektife sahip ulus devletler tarihe karışmalı kapitalizm için. Ama özellikle 2008 krizinden sonra güçlendirilmeye çalışılan kapitalizmin merkez ülkelerinde değil, çevre ülkelerde.

BİR BÜTÜNÜN PARÇASI

Son dönemde yaşanan birbirinden bağımsız görünen olaylar, aslında bir bütünün parçası ve Türkiye’yi, Türk milletini kapitalizmin hedeflediği gelişmelere hazırlama amaçlıdır. Ülkemizin tamamen vahşi kapitalizme ve madenciliğe açılmak istenmesi de Suriye’deki iktidar değişikliğinin yansımaları da yeni başlatılan açılım süreci ile eşgüdümlü yürütülen Türk ulus devletini belirsizleştirmeye yönelik söylemler de hızla otoriterleşen tek adam rejimini tahkim etme amaçlı çalışmalar da üretimden uzak, yalnızca sıcak para ve finansal oyunlara dayanan, orta sınıfı yok eden ekonomiyi kalıcı hale getirme arzusu da hepsi bir bütünün parçası.

HEDEFTE CHP VAR

Bu dönemde, CHP’nin çok yönlü bir kuşatma altında olduğunu görüyoruz. Kişilerden bağımsız olarak hedef alınanın CHP ve kurumsal yapısı olduğu, CHP’nin en azından adıyla ve tarihsel rolüyle temsil ettiği Cumhuriyet Devrimi olduğu açık. Konuyu kişiler ölçeğinde tartışmak, savunma hattının ideolojik zeminde kurulmasına engel oluyor.

Tabii durumdan fırsat yaratmaya çalışan neoliberalleri ve kendi kimliklerinden bağımsız olarak sözcülüğünü yaptıkları merkez bakımından önemsemek zorundayız. Siyasal iktidara yoğun destek veren kapitalizmin olası bir iktidar değişikliğini de hesaplayarak CHP’yi ve mevcut yönetimini ideolojik bağlamda daha yoğun bir neoliberal kuşatmaya almak istediği görülüyor. 2010’daki genel başkan değişikliği sonrası CHP’yi ideolojik anlamda silikleştirmeyi başardıklarını unutmamak gerek.

Cumhuriyetin ve CHP’nin kurucusu Atatürk’ün sözü çok şeyi özetliyor aslında: “Bizi mahvetmek isteyen emperyalizme karşı ve bizi yutmak isteyen kapitalizme karşı milletin tümüyle savaşmayı caiz gören bir mesleği izleyen insanlarız”

AV. MURAT FATİH ÜLKÜ

Yazarın Son Yazıları

Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
‘Ot otlayanlar’dan bugüne - A. Celal Binzet

Günümüzün yakıcı sorunlarından birisi olan vergi, bozuk sistemin ana nedenlerinin başında geliyor.

Devamını Oku
21.11.2025
Bir döneğin anatomisi - Çiğdem Bayraktar Ör

Dün söylediğini bugün unutuyor; hayır, unutmuyor; “Dün söylediğini yutuyor”!

Devamını Oku
21.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025
Dünya Çocuk Hakları Günü - Recep Nas

Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiştir.

Devamını Oku
20.11.2025
CHP'nin iktidar kurultayı - Ziya Yergök

Türkiye’nin kurucu ve birinci partisi, iktidarın en güçlü adayı CHP, 28- 30 Kasım tarihlerinde 39. olağan kurultayını yapacak.

Devamını Oku
20.11.2025
Güvenlik kültürü üzerine - Gazi Zorer

Ülkemizin büyük kısmı aktif deprem kuşağında ve sıklıkla depremi yaşıyoruz ama esaslı bir deprem master planımız yok.

Devamını Oku
19.11.2025
Kemalizm karşıtlığının maskesi - Tunay Şendal

Türkiye, 10 Kasım’ın manevi ağırlığı altında, Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasına yönelik tartışmaların bir kez daha alevlendiği bir kırılma anına tanık olmuştur.

Devamını Oku
19.11.2025
Gözden gönüle akan bir aydın - Mücteba Binici

Veteriner hekim Nihat Köse ile ilk karşılaşmamız, 1988 yılının ağustos ayında Samsun Sahra Sıhhıye Askeri Okulu’nda başladı.

Devamını Oku
19.11.2025
İhanet ve gerçekler - Doğu Silahçıoğlu

1914-1918 Birinci Paylaşım Savaşı’nda İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan işgaline uğrayan Anadolu; Mustafa Kemal önderliğinde başlatılan Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı döneminde, ardında yayılmacı sömürgecilerin ve Saray’ın durduğu ihanet dolu bir sürece sahne oldu.

Devamını Oku
18.11.2025
Kavramların sosyal yaşamdaki etkisi - İsmail Doğan

İnsanlık bir arada yaşamaya başladığı andan itibaren sosyalleşme doğal bir gereksinim olarak ortaya çıkmıştır.

Devamını Oku
18.11.2025
Masumiyet karinesi - Suna Türkoğlu

Hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından biri olan “masumiyet karinesi” veya “suçsuzluk karinesi”, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 38’inci maddesinin dördüncü fıkrasında, “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz” hükmü ile pozitif hukukta da yer almaktadır.

Devamını Oku
17.11.2025
Çalışma yasalarında değişim gerekli mi? - Dr. Engin Ünsal

Yasalar da canlılar gibi zamanla yaşlanır ve işlevini yapamaz duruma gelir.

Devamını Oku
17.11.2025
KKTC 42 yaşında! - İhsan Tayhani

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulduğu 15 Kasım 1983’te dünyaya gelenler, şimdi 42 yaşındalar ve onlar, anne ve babalarından farklı olarak özgürlüklerinin güvencesi olan bir Cumhuriyetin kucağına doğdular.

Devamını Oku
15.11.2025
Erken yaşta okur yetiştirmek - Prof. Dr. Sedat Sever

Edebiyat yapıtları, Montaigne’in belirlemesiyle, “Bizim kendimizin dışına, ötemize gitmemize” kılavuz olan estetik birer uyarandır.

Devamını Oku
13.11.2025
Sosyalizm ve cumhuriyet - Kaan Eroğuz

Neoliberal küreselleşmenin 40 yılı aşkın sürede yarattığı tahribat...

Devamını Oku
13.11.2025
Hukuk devleti mi, yargı devleti mi? - Av. Erol Türk

Hukuk devleti herkesin, devleti yönetenlerin de hukuka bağlı olduğu, hukukun üstünlüğünü ve temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan devlettir.

Devamını Oku
12.11.2025
Ankara Hukuk Fakültesi 100 yaşında - Av. Ahmet AKGÜL

5 Kasım 1925 tarihinde, ilk TBMM binasının toplantı salonunda yapılan törende Ankara’da leyli (yatılı) – nehari (gündüzlü) bir hukuk mektebi açılmıştı.

Devamını Oku
12.11.2025
Onlar daha çocuktu… - Şükrü KARAMAN

Kocaeli’nin Dilovası ilçesinde merdiven altı parfümeri imalathanesinde meydana gelen patlamada üçü çocuk altı emekçi...

Devamını Oku
12.11.2025
Efsanevi bir dönemin sonu - Doç. Dr. Hüner Tuncer

10 Kasım 1938 tarihi, tarihte hiç kuşkusuz bir dönüm noktasıdır! Bu tarihle birlikte Türkiye’de efsanevî bir dönem sona ermiştir. Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren gözlerini her gün yeni bir masala, gerçekleşmesi olanaksız gibi görünen yeni bir düşe açan Türk ulusu, bundan böyle hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağının ayırdına varmaya başlayacaktır.

Devamını Oku
11.11.2025