‘Zaferi ele almadan dönme!’ - İhsan Tayhani
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

‘Zaferi ele almadan dönme!’ - İhsan Tayhani

30.08.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Image

Türk tarihi açısından kurtuluşun ve kuruluşun simgesi “30 Ağustos Zaferi” öncesindeki her adım, Mustafa Kemal Paşa’nın kurmay aklı uyarınca atılmıştır. Bu tarihi saldırı, üstün bir askeri strateji ve sürprizlere açık taktiksel atılımlarla (hamle) örgülüdür.

Gazi’nin, 27 Temmuz 1922’de, Batı Cephesi Karargâhı Akşehir’de kurmay kadrosu ile yaptığı toplantıda, Harbiye’den hocası Harputlu Yakup Şevki Paşa’ya dönerek “Sayın hocam, şimdi artık Harbiye’de savaş oyunu oynamıyoruz. Yurdumuz için kesin bir sonuç elde etmek uğruna bütün varımızı yoğumuzu ortaya koyacağız!” dediği biliniyor. Bu sözler, onun, düşmanın savaş psikolojisini çözümleme yeteneğini, olağanüstü sezgi gücünü, kararlığını ve zafere yönelik kesin inancını belirtir.

ÇAY PARTİSİ

Mustafa Kemal, anılan toplantıdan sonra, ordunun, ağustos ortalarına dek saldırıya hazırlanması emrini verir ve Meclis’in onayını almak üzere Ankara’ya döner. Cepheye geri dönüşünü izleyen gün de Çankaya’da bir çay partisi vereceği yolundaki haberlerin gazetelerde yer almış olması, taktik gereğidir.

Gazi, Ankara’dan ayrılmadan, elini öpmek üzere annesine geldiğinde, ona da çay partisine gideceğini söyler. Ancak giyiminden kuşkulanan Zübeyde Hanım, yakın çevrede yaptığı bir iki sorgulamadan da benzer yanıtı alınca, oğluna hitaben yazdığı mektupta şu satırlara yer verir: “Oğlum, seni bekledim, gelmedin. Çaya gittiğini söylemiştin bana. Ama cepheye gittiğini biliyorum! Senin için dua ettiğimi bilmeni isterim. Zaferi ele almadan dönme!” Türk ulusuna Mustafa Kemal’i armağan eden bu yüce ananın yüreği, sezgisinde yanılmamıştı! Paşa, cephedeydi ve 26 Ağustos gün doğumunda Kocatepe’den Büyük Saldırı’yı, 30 Ağustos’ta verdiği yeni bir emir ile de Dumlupınar’daki “Başkomutanlık Meydan Savaşı”nı başlatmıştı.

AKIL YOLU

Meclis’e dayalı olduğundan “kuruluş” ile birlikte ilerleyen bu “kurtuluş” savaşı, siyasete bulaşmamış bir ordu ile verilmiştir. 30 Ağustos, kuruluşun önemli bir yol ayırımıdır. Atatürk’ün o günlerdeki nitelemesiyle; ya ülke ve millet İstanbul’un çağdışı, teslimiyetçi düşüncesine ve rejimine terk edilecek ya da aklı ve bilimi önceleyen, özgür, başı dik yeni bir toplum yaratılacaktır. Nitekim o, İzmir’e girdikten birkaç gün sonra Göztepe’de kaldığı Uşakizadelerin köşkünde, Yakup Kadri ile yaptığı kahve söyleşisinde ikinci yola vurgu yaparak ona; “Evet, asıl kurtuluşa akıl yoluyla varabiliriz” diyecektir.

Paşa, annesinin de dilediği gibi savaşı kazanmış ve “asıl kurtuluşu” gerçekleştirmek üzere Ankara’ya geri dönmüştü. O, Kurtuluş Mücadelesi’nin ikinci aşamasındaki bu zorlu akıl yolunu, yine kendi nitelemesiyle; “geleceğin akıllı kuşakları” kendilerini lanetlemesin diye kararlılıkla yürüdü ve ölümsüzleşti.

30 Ağustos, aynı zamanda Türk Silahlı Kuvvetler günüdür. Gazi, Cumhuriyetin koruyuculuğunu gençlere bırakmış ama orduyu da Cumhuriyeti korumakla ödevli kılmıştır. 30 Ağustos’un 103’üncü yıldönümünde Atatürk Cumhuriyeti -acıdır ki- tanınmaz durumdadır!

Liyakatsiz kişilerin yönetimindeki tüm kurum ve kuruluşlar, tel tel dökülmektedir. Hukukun ve adaletin yok edildiği bir ortamda, hemen her gün insana; “Bu da mı?” dedirten utanılası skandallar patlamakta, devletin güvencesi altındaki bireysel hemen her bilginin yanında, sınav soruları çalınmakta; parayla satın alınan sahte diplomalar, kimlikler, sürücü belgeleri daha neler neler ortalığa saçılmakta; ömürler törpülenerek elde edilen akademik unvanlara sahtekârlıkla erişilmekte, dahası bu yüzsüz ve arsızların, yıllar içinde birer birer etkili-yetkili ve bol ücretli orunlara (makam) taşınmış olduklarına tanıklık edilmektedir.

‘MUSTAFA KEMAL’İN ASKERLERİYİZ!’

Siyasete bulaşmış bir ordunun, Balkan bozgununda yol açtığı yıkımı çok iyi bilen Atatürk’ün, özenle kaçınmasına karşın, ordumuzun da uzunca bir süredir düzeysiz bir siyasetin içine sürüklenmiş olması ise son derece düşündürücüdür!

5 Ağustos tarihli YAŞ kararlarını belirleyen başat ölçütün, siyasi iradeye yakınlık olduğu yadsınamaz! Geçmişte eski bir başbakana güzelleme yapan bir tümen komutanı, Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na; harp okulundaki mezuniyet törenleri sonrasında kimi teğmenlerin, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz!” sloganını attıkları için ordudan ihraçları yolunda disiplin kurulu üyelerine baskı yapan Kara Kuvvetleri komutanı da Genelkurmay Başkanlığı’na atanmış bulunuyorlar!

Mustafa Kemal’in, 30 Ağustos’la birlikte açtığı “akıl yolu”nu yürüyerek bir devrimle kurduğu Cumhuriyetin, “akıl dışı”uygulamalarla böylesine yıkıma sürüklenmiş olması ürkütücüdür! 103 yıl sonrasının bu görünümdeki bir “30 Ağustos” coşkusu ise doğal olarak gölgelidir! 30 Ağustos’un salt “kurtuluşun” değil, aynı zamanda görkemli bir “kuruluşun” beşiği olduğu çok iyi kavranmalı ve Cumhuriyetimiz, sürüklenmiş olduğu uçurumun kenarından ivedilikle kurtarılmalıdır. Aksi durumda, hem günümüzün hem de geleceğin akıllı kuşakları, asıl bizi lanetliyeceklerdir! Güneş parlaklığında ve gölgesiz nice “30 Ağustos”lara...

DOÇ. DR. İHSAN TAYHANİ

Yazarın Son Yazıları

Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025
‘Ot otlayanlar’dan bugüne - A. Celal Binzet

Günümüzün yakıcı sorunlarından birisi olan vergi, bozuk sistemin ana nedenlerinin başında geliyor.

Devamını Oku
21.11.2025
Bir döneğin anatomisi - Çiğdem Bayraktar Ör

Dün söylediğini bugün unutuyor; hayır, unutmuyor; “Dün söylediğini yutuyor”!

Devamını Oku
21.11.2025
Dünya Çocuk Hakları Günü - Recep Nas

Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiştir.

Devamını Oku
20.11.2025
CHP'nin iktidar kurultayı - Ziya Yergök

Türkiye’nin kurucu ve birinci partisi, iktidarın en güçlü adayı CHP, 28- 30 Kasım tarihlerinde 39. olağan kurultayını yapacak.

Devamını Oku
20.11.2025
Güvenlik kültürü üzerine - Gazi Zorer

Ülkemizin büyük kısmı aktif deprem kuşağında ve sıklıkla depremi yaşıyoruz ama esaslı bir deprem master planımız yok.

Devamını Oku
19.11.2025
Kemalizm karşıtlığının maskesi - Tunay Şendal

Türkiye, 10 Kasım’ın manevi ağırlığı altında, Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasına yönelik tartışmaların bir kez daha alevlendiği bir kırılma anına tanık olmuştur.

Devamını Oku
19.11.2025
Gözden gönüle akan bir aydın - Mücteba Binici

Veteriner hekim Nihat Köse ile ilk karşılaşmamız, 1988 yılının ağustos ayında Samsun Sahra Sıhhıye Askeri Okulu’nda başladı.

Devamını Oku
19.11.2025
İhanet ve gerçekler - Doğu Silahçıoğlu

1914-1918 Birinci Paylaşım Savaşı’nda İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan işgaline uğrayan Anadolu; Mustafa Kemal önderliğinde başlatılan Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı döneminde, ardında yayılmacı sömürgecilerin ve Saray’ın durduğu ihanet dolu bir sürece sahne oldu.

Devamını Oku
18.11.2025
Kavramların sosyal yaşamdaki etkisi - İsmail Doğan

İnsanlık bir arada yaşamaya başladığı andan itibaren sosyalleşme doğal bir gereksinim olarak ortaya çıkmıştır.

Devamını Oku
18.11.2025
Masumiyet karinesi - Suna Türkoğlu

Hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından biri olan “masumiyet karinesi” veya “suçsuzluk karinesi”, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 38’inci maddesinin dördüncü fıkrasında, “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz” hükmü ile pozitif hukukta da yer almaktadır.

Devamını Oku
17.11.2025
Çalışma yasalarında değişim gerekli mi? - Dr. Engin Ünsal

Yasalar da canlılar gibi zamanla yaşlanır ve işlevini yapamaz duruma gelir.

Devamını Oku
17.11.2025
KKTC 42 yaşında! - İhsan Tayhani

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulduğu 15 Kasım 1983’te dünyaya gelenler, şimdi 42 yaşındalar ve onlar, anne ve babalarından farklı olarak özgürlüklerinin güvencesi olan bir Cumhuriyetin kucağına doğdular.

Devamını Oku
15.11.2025
Erken yaşta okur yetiştirmek - Prof. Dr. Sedat Sever

Edebiyat yapıtları, Montaigne’in belirlemesiyle, “Bizim kendimizin dışına, ötemize gitmemize” kılavuz olan estetik birer uyarandır.

Devamını Oku
13.11.2025
Sosyalizm ve cumhuriyet - Kaan Eroğuz

Neoliberal küreselleşmenin 40 yılı aşkın sürede yarattığı tahribat...

Devamını Oku
13.11.2025
Hukuk devleti mi, yargı devleti mi? - Av. Erol Türk

Hukuk devleti herkesin, devleti yönetenlerin de hukuka bağlı olduğu, hukukun üstünlüğünü ve temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan devlettir.

Devamını Oku
12.11.2025
Ankara Hukuk Fakültesi 100 yaşında - Av. Ahmet AKGÜL

5 Kasım 1925 tarihinde, ilk TBMM binasının toplantı salonunda yapılan törende Ankara’da leyli (yatılı) – nehari (gündüzlü) bir hukuk mektebi açılmıştı.

Devamını Oku
12.11.2025
Onlar daha çocuktu… - Şükrü KARAMAN

Kocaeli’nin Dilovası ilçesinde merdiven altı parfümeri imalathanesinde meydana gelen patlamada üçü çocuk altı emekçi...

Devamını Oku
12.11.2025