MESEM Mezarlığı
Ali Apaydın
Son Köşe Yazıları

MESEM Mezarlığı

11.12.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Arda, başı bir sac büküm makinesinde 16 dakika sıkışarak can verdi. Erol Can, üzerine devrilen sunta blokların altında kalarak; Umut Eren ve Alperen, çalıştırıldıkları inşaatların asansör boşluğuna düşerek öldüler. Bir elektrik panosunun tamirine koşulan Eren, panodaki kaçak yüzünden hayatından oldu! Murat Can bir inşaatın sekizinci katından, Ulaş ise bir arıtma havuzuna düşerek öldü. Ve Muhammed, bir marangoz atölyesinde makat bölgesine kompresörle yüksek basınçlı hava verildiği için yaşamıyor artık. Ve acı hikayelerini bile bilmediğimiz yüzlercesi daha!

Bu insanlar birer öğrenci! Her biri lise çağlarında 14, 15, 16, 17 yaşındalardı. Ve artık nefes almıyorlar, artık önlerinde yaşayacakları bir gençlikleri yok, artık gülümsemeleri yok, bir gelecekleri yok! Artık onlar yok!

Bir istatistik değil bu isimler, sistemik bir cinayetler zincirinin tek tek maktulleri! Her biri, karşıdevrimin en karanlık yüzünü gösteriyor bize: karşıdevrimci güçler, artık sadece hayatları yönetmekle kalmıyor, hangi hayatların korunacağına, hangilerinin “harcanabilir” olduğuna da karar veriyor. Ve bunu yoksul öğrenciler üzerinde “okurken gelir elde etme” söylemiyle yapıyor.

HAYAT PAZARINDA ÜÇ YÜZ DOKSAN İKİ BİN SEKİZ YÜZ SEKSEN YEDİ ÖĞRENCİ! 

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin 1 sayılı kararnamesinin 306. maddesinde görev ve yetkileri tanımlanan MESEM, kuşkusuz çok steril bir isim. “Mesleki Eğitim Merkezi”nin kısaltması. Ancak rakamlar, bu steril ismin ardında yatan karanlık gerçeği gözler önüne seriyor: 392 bin 887 öğrenci1. Yazıyla da yazalım: üç yüz doksan iki bin sekiz yüz seksen yedi öğrenci!

Lise çağında üç yüz doksan iki bin sekiz yüz seksen yedi genç beden, genç zihin haftanın dört gününü bir iş yerinde, bir gününü ise olması gereken yer olan okulda geçiriyor. Ve bugün, bu saatlerde oluyor bunlar. Sözgelimi sabah saatlerinde sizler bu yazıyı okurken üç yüz doksan iki bin sekiz yüz seksen yedi genç beden zorla çalıştırılıyor! Genç bedenleri tehlikeli işler için bir deney materyali olarak kullanılıp günde 12 saate varan mesailerle, koruyucu ekipmanları olmadan, çoklukla dinlenme alanı bile olmayan işyerlerinde öğrenme ve gelişme hakkından tamamen koparılmış halde “okurken gelir elde etmek” için çalışıyorlar. Birçoğu için okuldaki tek günleri bile genellikle yine işle ilgili geçiyor. Onlar için okul, gerçekte asla var olmayan, sadece adı anılan bir hayalete dönüşmüş durumda! Genç bedenlerinden gençlikleri, çocuklukları çalınmış olsa da sistem tarafından halen “öğrenci” diye bakılıyor onlara. Gerçekteyse emeklerinin karşılığını asla alamadıkları, sadece hayatta kalabilmek için amansız bir mücadeleye itilen “gözden çıkarılmışlar” onlar!

‘YEDEK SANAYİ ORDUSU’

Karl Marx, emek-gücüne harcanan toplam sermaye değişmediği sürece, “olgun emek-gücü” yerine “olgunlaşmamış emek-gücü”nü artırmanın, kapitalist sistem için yalnızca kullanışlı bir seçenek değil, aynı zamanda yapısal bir zorunluluk olduğunu da gösterir. Bu yüzden kapitalizm, asla “doğal nüfus artışının sağladığı kullanıma hazır emek-gücü miktarıyla” yetinmez; “bu doğal sınırın dışında yedek bir sanayi ordusunun da bulunmasını ister.” (s.547-548)2

İşte Marx’ın Kapital’de 19. yüzyıl İngiltere’sinde tespit ettiği bu “yedek sanayi ordusu” dinamiği, 21. yüzyıl Türkiye’sinde MESEM üzerinden yeniden üretiliyor. Karşıdevrimci güçler, öğrencilerin genç bedenlerini vahşi kapitalizmin mızraklarına hedef haline getirip sözde kamu politikaları ve sözde eğitim sistemi aracılığıyla geleceğin işçi sınıfını henüz çocukken yapılandırıp sömürüyor! Ve “öğrenci” statüsü altında sosyal güvenlik primi ödenmeyen, aynı emek-gücünü sarf etmelerine rağmen hak edişlerinin 10’da 1’ine varan düzeyde maaşlarla çalıştırılan bu gençler, “olgunlaşmamış emek gücü” olarak sömürünün maliyetini düşürmek için kullanılıyor. Dahası okul ve iş güvenliğinden yoksun bir halde bir ölüm-kalım mücadelesi veriyorlar genç bedenleriyle!

EĞİTİME VURULAN TERS KELEPÇE VE BİR MEZARLIĞIN ADI

Rakamlar çok can yakıcı! 2024’te 71, 2025’te ise bugüne dek 85 öğrenci MESEM yüzünden hayatını kaybetti! Artık ülkemizde bir MESEM Mezarlığı var; eğitimin, hukukun ve insanlığın askıya alınıp bedenlerin “çıplak hayat”a indirgendiği an be an genişleyen bir mezarlık!

Bu ayın başında yapılan “Türkiye Yüzyılı”nın “parlak” çalıştaylarından birinde, bir grup üniversiteli tarafından “Çocukların kanı elinizde!” yazılı pankart açıldı. Buna yanıt olarak 17 üniversiteli gözaltına alınıp 16’sı tutuklandı. Sonrasında “Biz öğretmeniz, öğrencilerimizin katledilmesine izin vermeyeceğiz” diyen öğretmenlerin eylemi de ters kelepçeyle susturulmaya çalışıldı!

Bu haklı eylemler, en sert şekilde yaşadığımız politik ve etik çıkmazlarımızı resmetti bir kez daha. Her birimiz bugün başka bir şey için değil de ölmemek için mücadele eden üç yüz doksan iki bin sekiz yüz seksen yedi genç bedenden, genç zihinden sorumluyuz! Ki MESEM yalnızca bu binlerce küçük bedenin değil toplumsal vicdanımızın da bir mezarı artık. Bugün, şimdi, şu anda, üç yüz doksan iki bin sekiz yüz seksen yedi genç beden, genç zihin, bir insanın, bir canlının birinci temel hakkı olan yaşam hakkı için sessizce haykırıyor: “Yaşamak istiyorum, sizin gibi, sizler gibi!” diye.

***

Eğitim hakkına vurulan ters kelepçeyi koparıp atmadığımız her an, MESEM Mezarlığında küçük bir çukur daha kazılıyor…

---

1- Yazıdaki sayısal veriler Eğitim Reformu Girişimi’nin (ERG) 2025 Eğitim İzleme Raporu’ndan alınmıştır.

2- Marx, Karl; Kapital, Sol yay., çev.: Alaattin Bilgi; Ankara 2004. Cilt I, 7. Kısım, 25. Bölüm, 3. Kesim Gittikçe Artan Ölçüde Nispî Artı-Nüfus Üretimi ya da Yedek Sanayi Ordusu.

 

Yazarın Son Yazıları

MESEM Mezarlığı

Arda, başı bir sac büküm makinesinde 16 dakika sıkışarak can verdi.

Devamını Oku
11.12.2025
‘Tutarsızlığın Tutarsızlığı’

21. yüzyıl Türkiye’sinde kendi içinde kısmen ayrışan cumhuriyet karşıtı politik çizgileri ilk kez birleşmiş bir şekilde buluyoruz karşımızda: AKP, MHP, DEM, PKK ve diğerleri…

Devamını Oku
27.11.2025
Bir metnin 'yapı'sı

İçinde 969 kez “Hatırladığım kadarıyla”, 774 kez “Bilmiyorum”, 691 kez “-mışlar, -mişler, -muşlar” gibi...

Devamını Oku
13.11.2025
Düşünme aralıkları açmak için

Politika üretimi, derinlemesine düşünülmüş temel ilkeler etrafında şekillenen bir süreçtir.

Devamını Oku
30.10.2025
‘Sahtelikler Tiyatrosu’ iflasın eşiğinde

‘Sahtelikler Tiyatrosu’ iflasın eşiğinde

Devamını Oku
16.10.2025
Dijital çatlaklar

Dijital çatlaklar

Devamını Oku
02.10.2025
İhanetler ve hainler

İhanetler ve hainler

Devamını Oku
18.09.2025
Demokrasi diploması

Eğitim sosyolojisi içerisinde yaygın bir tez, bir ülkenin gelişmişlik düzeyini belirlemek için basit bir kriteri dikkate alır...

Devamını Oku
04.09.2025
Eleştiri, demagoji ve zırvalama

Eleştiri, demagoji ve zırvalama

Devamını Oku
21.08.2025
Gerçeklik iğnesi

Tıpkı kökleriyle ormanı zehirleyen bir mantar gibi toprağımızı, havamızı, geleceğimizi sarmalayıp zehirleyen bir iktidarla yaşıyoruz.

Devamını Oku
07.08.2025
MEB ve ÖSYM’nin karanlığı

MEB ve ÖSYM ısrarla “adil ve bilimsel” sınavlar yaptığını iddia ediyor.

Devamını Oku
24.07.2025
Yarım önlemleri reddedin!

Çok geç kaldığımız doğru! Çok doğru. Uyanış en geç 2023’te başlamalıydı...

Devamını Oku
10.07.2025
Mücadeleyi baltalayanlarla mücadele etmek

Veganizm ve feminizm gibi çağımızın en değerli ve en etkili mücadele alanları bir tür “seküler din”e dönüşüyor.

Devamını Oku
26.06.2025
Yaşayan umutlar olmayı sürdürmek

Yaşayan umutlar olmayı sürdürmek

Devamını Oku
12.06.2025
Kötülüğün sıradanlaşması

Kötülüğün sıradanlaşması

Devamını Oku
29.05.2025
'Ben Marksist değilim'

“Ce qu'il y a de certain c'est que moi, je ne suis pas Marxiste” – “Kesin olan şu ki, ben Marksist değilim.” - Karl Marx

Devamını Oku
15.05.2025
İşçi sınıfı ve bugünümüz

İşçi sınıfı ve bugünümüz

Devamını Oku
01.05.2025
Liseliler ve öğretmenleri

Liseliler ve öğretmenleri

Devamını Oku
17.04.2025
Direnişin felsefesi

Direnişin felsefesi

Devamını Oku
03.04.2025
Mutsuz Adam

Mutsuz Adam

Devamını Oku
20.03.2025
Karanlık eğitim çalıştayı

Karanlık eğitim çalıştayı

Devamını Oku
06.03.2025
Akademisyenlerin suskunluğu

Akademisyenlerin suskunluğu

Devamını Oku
20.02.2025
Kayıp zamanın içinde

Kayıp zamanın içinde

Devamını Oku
06.02.2025
Meşruiyet meselesi ve faşizm tehlikesi

Meşruiyet meselesi ve faşizm sorunu

Devamını Oku
23.01.2025
Sol, solsuzluk ve 'solcular'

Sol, solsuzluk ve 'solcular'

Devamını Oku
09.01.2025
Ders olsun!

Ders olsun!

Devamını Oku
26.12.2024
-ım, -im, -üm’lerden kurtulmak

-ım, -im, -üm’lerden kurtulmak

Devamını Oku
12.12.2024
‘Sessizliğin Cumhuriyeti’

‘Sessizliğin Cumhuriyeti’

Devamını Oku
28.11.2024
Politika gösterisi değil politika yapmak!

Politika gösterisi değil politika yapmak!

Devamını Oku
14.11.2024
Türkiye bu değil!

Türkiye bu değil!

Devamını Oku
31.10.2024
Tarihte tatile çıkma zamanı değil!

Tarihte tatile çıkma zamanı değil!

Devamını Oku
17.10.2024
Cumhuriyet ve gençlik

Cumhuriyet ve gençlik

Devamını Oku
03.10.2024
Veli zorbalığı

Veli zorbalığı

Devamını Oku
19.09.2024
Cumhuriyet öğretmenlerinin sorumluluğu

Cumhuriyet öğretmenlerinin sorumluluğu

Devamını Oku
05.09.2024
'En zorunlu harcamaların ihmali'

'En zorunlu harcamaların ihmali'

Devamını Oku
22.08.2024
Cumhuriyet Türkiye’nin DNA’sıdır!

Cumhuriyet Türkiye’nin DNA’sıdır!

Devamını Oku
07.08.2024
Maraton, demokrasi ve eğitim

Maraton, demokrasi ve eğitim

Devamını Oku
25.07.2024
Ali Apaydın yazdı...

Kırksekiz ve Duygu

Devamını Oku
11.07.2024
Ali Apaydın yazdı...

Cehalet ve tehdit

Devamını Oku
27.06.2024
Eğitimde utanç yılı

Eğitimde utanç yılı

Devamını Oku
13.06.2024