Herkes içeride... Ağzını açan, gözünü kırpan, konuşan herkes...
Belediye başkanı davalık, gazeteci hapiste.
Toplumun yarısı yok. Hukukta yok, paylaşımda yok, nefes alma hakkı yok. Silivri bir ilçenin ismi olmaktan çıkalı çok oldu. Silivri artık tutukevi.
Herkes ve her şey yanlış. Tek doğru var: İktidar, iktidarın yaptıkları ve iktidarın söyledikleri.
“Yanlış bilgiyi yayma suçu” en yaygın bahane. Herkes yanlış yapıyor, yanlış konuşuyor.
Su 100 derecede kaynar. Evet. Ama kimse “su 90 derecede kaynar” demiyor ki.
Bu iktidarın, son hükümeti kurulurken görev alan ekonomi bakanı Şimşek, “Ekonomide rasyonaliteye dönülecek” demişti. Sözlüğe baktık “rasyonalite”nin Türkçesi “akılcı yöntem” demek. Tersten bakarsanız, Şimşek kendisinden önce “akıldışı” yöntem uygulandığını söylüyor. Ne yani, “yanlış bilgiyi alenen mi” yayıyor, iki yanında polisle savcılığa ifadeye mi götüreceksiniz?
“Ekonomiyi yanlış yönetiyorsunuz, batıyoruz” diye kendi doğrusunu söyleyeni götürüyorsunuz da...
AKP ile sarmaş dolaş olduğu dönemde Fethullahçı polis şefleri, aralarında şakalaşarak şöyle derlerdi: Bir insanın Silivri’ye tıkılabilmesi için, Türkiye’de 3 ay bulunması yeterli, vatandaş olmasına da gerek yok...
Şimdi yeni bir aşamada Türkiye. İktidar öyle bir korku yarattı ki bu konuda Kuzey Kore yönetimi staja gelebilir.
Bunun karşısında bir kesim korku duvarını yıktı. Adalet bakanı bunlara şaşkın şaşkın bakıyor, şaşırıyor, şaşırıyor...
Bir kesim hâlâ “neme lazım, benden uzak dursunlar” noktasında.
Büyük bir kesim, aç, kış soğuğunda üşüyor ama korkudan tir tir titriyor.
Ülkenin yarısı yaşamdan dışlanmış. Ama demokrasi içinde ekonomiyi kalkındıracaksınız. Hey maşallah.
Türkiye’nin geldiği noktayı tarihe not düşmek için bir noktayı daha es geçmemek lazım. İktidarı öven bir gazetenin yöneticisi, “Son kurultayda Kılıçdaroğlu’nu 800 delege aday gösterdi, kendisine verilen oy 600’ü bulmadı. Rüşvet alanlar karar değiştirdi” dedi.
Ülkenin getirildiği noktada bu da doğal. Çünkü CHP dışındaki partilerde lider değişmiyor. Cahil, bilmiyor. CHP’de gelenektir, kurultayda seçim yapılır, genel başkanlara hep rakip çıkar. Genel başkanı yeniden aday gösteren delegeler, oylamada hep eksilir. Örnekleri say say bitmez.
Ama hissetmeyenler için zordur, “özgürlük” sözcüğünü, karar değiştirebilmenin onurlu bir özgürlük olduğunu anlamak...
Çünkü cahil, zır cahil...