Biat edip, buyruk alanlar... Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yönetim anlayışının evrildiği nokta olmaya başladı. Bu tutum, AKP’nin FETÖ ile ayrışmaya başladığı 17- 25 Aralık sürecinden sonra oluşmaya başladı. Erdoğan’ın “sert” tutumuna karşı gelen çok sayıda parti içi unsur vardı. En büyük uyuşmazlık “demokrasi, hukuk” söylemleriyle eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile yaşandı. Cemaatle yürütülen kavga, AKP’nin daha çok “Tayyip Erdoğan’ın partisi” noktasına gelmesini sağladı. İtiraz edenler, aykırı ses yükseltenler birer birer zamanla siyasetten de elendi. Bu güvenlikçi yaklaşım, yalnızca parti dışı ittifaklarda değil, parti içi “sadeleştirmede” de kendini gösterdi. Erdoğan’dan “geçer not” almayanlar, bürokraside de parti kademelerine de yer bulamadı. Bu yaklaşım son yapılan ve 10 gün sonra yapılacak olan seçimlerdeki adaylaşmalara da damga vurdu. Erdoğan, siyasi başarı sağlayacak, partiye, kendisine katkı getirecek isimlerden çok sorun çıkarmayacak, sözünden çıkmayacak, itiraz etmeyecek ve talimatlara sıkı sıkıya uyacak isimleri öne çıkardı. Bu konuda kanaatler ve eğilimler de yeterli olmadı, önemli makamlara aday gösterilecek isimlerin biat ettiklerini, bizzat uygulamada da göstermiş olmaları gerekiyordu. Yerel seçimlerde belediyeleri yönetmek için aday gösterilen AKP’li isimlerin en öne çıkan özellikleri bunlar. Seçimlerin kilitlendiği İstanbul’da AKP adayı Murat Kurum, siyasetçi yönüyle öne çıkmıyor. Ancak karşısında yalnızca İstanbul değil tüm Türkiye ölçeğinde ilgi gören Ekrem İmamoğlu yer alıyor. Geçen seçimde de yine Erdoğan’ın istediği garantileri sağlayan Binali Yıldırım’ı yenmişti. Geçen haftadan bu yana İstanbul’a ilişkin sahadan gelen veriler pek değişmedi. İmamoğlu ipi önde göğüsleyecek gibi.

Ankara’daki aday belirleme süreçlerinde bu yaklaşım biraz esnetildi gibi. Çünkü Mansur Yavaş’ın karşısına çıkacak ve onunla yarışacak kalibrasyonda bir isim bulmakta zorlanmalar yaşandı. Çıkar yol kalmayınca parti örgütüyle diyaloğu kötü olmasına karşın Turgut Altınok adaylaştırıldı. Ancak Ankara’da farklı bir süreç yaşandı, yaşanıyor. Yavaş’ın ekibi, çok etkili bir ön çalışma gerçekleştirdi. Altınok’a ilişkin önce veri toplandı, ardından bu verilerin nasıl değerlendirileceği, hangi zamanlamayla hangi konuların öne çıkarılacağı belirlendi. Altınok ve ekibi, mücadeleye pek karşılık veremiyor, kendisini etkili savunamıyor. Ankara’da süreci tamamen Yavaş belirledi ve yönlendiriyor.

Ayrıca Balıkesir, Bursa’dan olumlu işaretler geliyor. Ahmet Akın ve ekibi aktif bir propaganda süreci yönetti, gündemin belirleyicisi oldu. Akın gerilerden geldi ancak AKP’lilerin sinirlerini bozacak düzeyde yükseldiği belli oluyor.

CHP’NİN KRİTİKLERİ

Seçime 10 gün kala CHP’ye ilişkin öne çıkan olumsuzluklara da dikkat çekmek gerekiyor. Sıkıntılı yerler belirmeye başladı. Örneğin Edirne... Kritikleşen bölgelerden birisi de Eskişehir. Oysa adayların açıklanmasının ardından CHP lehine güçlü bir rüzgârı yerinde gözlemlemiştik. Geçen hafta sonunu geçirdiğimiz Antalya konusunda da CHP Genel Merkezi’nin dikkatini çekmek lazım.

Güçlü bir müdahale gerekiyor sanki.

İkinci güçlü zafer, ardından anayasa değişikliği isteyen AKP sözcülerinin biraz canı sıkkın. İstanbul, Adana ve Mersin’de yurttaşlık şemsiyesini genişleten CHP’nin dengeleme için daha güçlü bir yanıt vermesi şart.