Akıl, bilim, ahlak ve liyakat

Akıl, bilim, ahlak ve liyakat

08.03.2023 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

“Türk milletinin yürümekte olduğu ilerleme ve medeniyet yolunda elinde ve kafasında tuttuğu meşale müspet ilimdir…” (Atatürk, 1933)

Merhaba sevgili Cumhuriyet okuru… Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetin yüzüncü yılında Atatürk’ün kurdurduğu Cumhuriyet’te olmak büyük onur; tam bağımsız, laik ve demokratik Cumhuriyet ülküsünün yılmaz savunucusu Cumhuriyet’te yazmak büyük gurur… 

YIKIMLARIN NEDENİ

6 Şubat 2023’te Kahramanmaraş Pazarcık ve Ekinözü merkezli 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki iki yıkıcı depremle sarsıldık. Bu iki depremde en az 20 bin 662 bina yıkıldı ve -resmi açıklamaya göre- şimdiye kadar 46 bin 104 kişi hayatını kaybetti. Yakın tarihimizin en büyük felaketlerinden birini yaşadık. Ulusça kenetlenip yardıma koştuk. Acımız çok büyük, yüreğimiz yangın yeri...

Bu depremler, yaşadığımız yıkımlar, verdiğimiz kayıplar “kader” mi? Asla!

Deprem dahil yaşadığımız tüm yıkımların nedeni bilime kulak verilmemesi, daha çok kazanmak uğruna ahlaki / etik ve insani değerlerin ayaklar altına alınması, liyakatin ve adaletin yok edilmesidir. 

Peki, sorumlu kim? Sadece yönetenler-hükümetler değil, onların yanlışlarına ses çıkarmayan, değişik kaygılarla o yanlışları görmezden gelen herkes, hepimiz suçluyuz. Oysa cumhuriyet, ulusun egemenliğine büyük bir kıskançlıkla sahip çıkmasını gerektirir. Demokrasi ancak, ulus egemenliğine gerçekten sahip çıkarsa “kurtarıcı” bir nitelik kazanır.

Atatürk’ün deyişiyle; “Herhalde millet, hükümetin gözcüsü olmak gerekir. Çünkü hükümetlerin yaptığı işler olumsuz olup da millet itiraz etmez ve düşürmezse, bütün kusur ve suçlara katılmış demektir.” (Nutuk III, s.1188)

KURTULUŞUN FORMÜLÜ

Kurtuluş için her şeyden önce “akıl”, “bilim”, “ahlak” ve “liyakat” gerekir. Osmanlı’nın küllerinden doğan Türkiye Cumhuriyeti de bu değerler sayesinde yükselmiştir. 

Atatürk, yüz yıl önce “en büyük düşmanın” bilgisizlik olduğunu görmüş; “gerçek kurtuluş için bu bilgisizliği yok etmek gerektiğini” söylemişti. 1923’te şöyle demişti: “En büyük düşman bilgisizliktir. Milleti asırlarca kendi benliğine sahip yapmayan, milleti asırlarca kendi hakkında ihtiyatsız bulunduran hep bu bilgisizliktir. Hükümdarların, şunun bunun milleti esir gibi, köle gibi kullanmaları, bütün vatanı kendi özel arazileri gibi saymaları, hep milletin bu bilgisizliğinden istifade edilmesi sayesinde idi. Gerçek kurtuluşu istiyorsak her şeyden evvel bütün kuvvetimiz, bütün süratimizle bu bilgisizliği yok etmeye mecburuz…” (Utkan Kocatürk, Atatürk’ün Fikir ve Düşünceleri, Ankara, 1999, s.138)

AKIL VE BİLİM

Atatürk, “bilgisizliği” yok edip “cehaleti” yenmenin ancak “bilimle” mümkün olduğunu görmüştü. O, bu gerçeği 22 Eylül 1924’te Samsun’da öğretmenlere seslenirken şöyle açıklamıştı:

Efendiler, dünyada her şey için, maddiyat için, maneviyat için, hayat için, başarılar için en hakiki mürşit ilimdir, fendir. İlim ve fennin dışında yol gösterici aramak gaflettir, cehalettir, sapkınlıktır…” (Atatürk’ün Bütün Eserleri, ATABE, C.17, s. 44.)

 27 Ekim 1922’de Bursa’da yine öğretmenlere yaptığı konuşmada da şöyle demişti: “Gerçek kurtuluş toplumdaki marazı (hastalığı) tespit edip tedavi etmekle elde edilir ve marazın tedavisi ancak ilmi ve fenni bir tarzda yapılacak olursa şifa verici olur. Yoksa ilmin ve fennin dışında bir tedavinin hiçbir zaman hiçbir marazı tedavi edemeyeceği malumdur. “ (ATABE, C.14, s. 42-44)

Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’nin temeline “pozitif bilimi” yerleştirmek istedi. Ancak pozitif bilimin gelişmesi için aklın ve vicdanın özgürleşmesine, bunun için de “laikliğe” ihtiyaç vardı. Bu nedenle siyaseti, hukuku, eğitimi; devleti laikleştirdi. Aklını kullanan ve pozitif bilime değer veren “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller yetiştirmek” ancak laik bir düzende mümkün olabilirdi. 

Peki, kurtuluş için akıl, bilim ve laiklik yeterli midir? Hayır! Ahlak da gereklidir. 

ULUSAL AHLAK

Atatürk, “milli ahlâk” kavramına vurgu yapmıştı. Ona göre “Milli ahlak ortak vicdanın bir ifadesidir.” (Afet İnan, Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler, s. 302). “Türk milleti yüksek ahlaka sahiptir. Ahlakın milletin oluşumunda yeri büyüktür.” “Ahlak kutsaldır ve başka hiçbir çeşit kıymetle ölçülmez.” (Afet İnan, Medeni Bilgiler ve Mustafa Kemal Atatürk’ün El Yazıları, s. 358, 362).

Atatürk, milli ahlakın “çağdaş ilkelerle ve düşüncelerle geliştirilmesi gerektiğini” belirtmişti. Ahlakın niteliğine dikkat çekmişti; “Tehdit esasına dayanan ahlak, bir fazilet olmadıktan başka itimada (güvene) da layık değildir” demişti. (Kocatürk, s.219)

Atatürk, 1925’te “ahlaki fazilete dayanan bir idare” diye tanımladığı cumhuriyetin “faziletli” ve “namuslu” insanlar yetiştirdiğini; buna karşın “korkuya, tehdide dayanan” saltanatın ise “korkak, alçak, sefil, rezil insanlar yetiştirdiğini” belirtmişti. (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, ASD, II, s.231). Çünkü cumhuriyetin ve saltanatın ahlak anlayışları birbirinden farklıydı. 

Bilimin ve ahlakın temelinde “gerçeğe bağlılık” vardır. “Birbirimize daima gerçeği söyleyeceğiz. Felaket ve mutluluk getirsin, iyi ve fena olsun, daima gerçekten ayrılmayacağız” (ASD. II, s. 226) diyen Atatürk, halka hep gerçeği söylemişti. Ahlak sahibi olmak dürüst olmayı ve hesap vermeyi gerektirir. Cumhuriyetin “faziletli ve ahlaklı yöneticisi” halkına gerçeği söyleyen ve halka hesap verebilen yöneticidir. Atatürk’ün deyişiyle “Her an tarihe karşı, cihana karşı hareketimizin hesabını verebilecek bir vaziyette bulunmak gerekir.” (ASD. II, s. 257)

LİYAKAT

Cumhuriyetimizin temel direklerinden biri de “liyakat”ti. Atatürk,“Memleket işlerinde, millet işlerinde, gerçek işlerde duygulara, hatıra, dostluğa bakılmaz” demişti. (ASD, l, s. 213) Onun, önce Kurtuluş Savaşı’nı, sonra Cumhuriyet Devrimi’ni çok zor koşullara rağmen başarabilmiş olmasında “işi ehline vermesi” çok etkilidir. Atatürk döneminde asker-sivil yetkililer; komutanlar, bakanlar, kurum başkanları liyakat sahibidir.

Devlette “liyakatin” esas alınması için “fırsat eşitliğinin” ve “adaletin” sağlanması gerekir. Cumhuriyetimiz, saltanat ve kapitülasyon hukukuna son vererek “yurttaşların eşitliğini” sağlamıştır. Böylece “liyakat sahibi” Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları devletin en tepesine yükselebilmiştir.

İkinci yüzyılına giren Cumhuriyetimizi yeniden ayağa kaldırmak, anayasadaki ifadesiyle “laik, demokratik bir sosyal hukuk devleti” haline getirmek ve Atatürk’ün gösterdiği “muasır medeniyetler düzeyine“ çıkarmak için yeniden “akıl”, “bilim”, “ahlak” ve “liyakat” temelli bir yapılanmaya ihtiyaç var. Bunu başarabilecek birikime ve yeteneğe sahibiz. 

Bugün 8 Mart, laik Cumhuriyetimizin eşit ve özgür bireyleri kadınlarımızın kadınlar gününü kutluyorum.

Yazarın Son Yazıları

Lozan Antlaşması ve ABD

“Bugün Türk Delegasyonu ile imzaladığımız dostluk ve ticaret antlaşması, benim elde etmek istediğimden çok uzaktır. Bu anlaşma, Türklerden koparmak istediğimizden çok fazla imtiyazı (ayrıcalığı) bizim Türklere verdiğimizin belgesidir.”

Devamını Oku
17.12.2025
‘ABD’nin ‘Yeni Türkiye’ hayali’

Samuel Huntington, “Medeniyetler Çatışması” adlı kitabında Türkiye’nin yönünü Batı’dan Doğu’ya çevirerek İslam dünyasının lideri olmasını öneriyor, bunun için de “Atatürk’ün (laik Cumhuriyet) mirasının reddedilmesi” gerektiğini belirtiyordu.

Devamını Oku
10.12.2025
Atatürk’ün ders kitabında ‘Demokrasi ve Kadın Hakları’

“Özetle kadın, seçmek ve seçilmek hakkını elde etmelidir...

Devamını Oku
03.12.2025
Millet Mektepleri

“Türk harflerinin bütün vatandaşlara kapılarının önünde ve işlerinin başında öğretilebilmesi için daha bu sene içinde Millet Mektepleri teşkilatı yapacağız.

Devamını Oku
26.11.2025
Vahdettin nasıl kaçtı?

“17 Kasım 1922 günlü resmi bir telgrafın ilk cümlesi şu idi: ‘Vahdettin Efendi bu gece saraydan kaçmıştır.’

Devamını Oku
19.11.2025
Türkiye'de Opera ve Vals

“Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.” (M. Kemal Atatürk)

Devamını Oku
05.11.2025
Cumhuriyetimiz

Dile kolay, ilan edildiğinde bazı İngiliz yetkililerin sadece iki yıl ömür biçtikleri Türkiye Cumhuriyeti 102 yaşında...

Devamını Oku
29.10.2025
Cumhuriyet’in şeker fabrikaları

“Meclis kürsüsünde bir de ‘üç beyaz’ parolası revaçtaydı...

Devamını Oku
22.10.2025
Nutuk 98 Yaşında: ‘İşte Bu Ahval ve Şerait İçinde…’

Atatürk Nutuk’u bir açılış ve kapanış döngüsüyle yapılandırır.

Devamını Oku
15.10.2025
Atatürk'e saygı duymayan teğmen: ‘Din Dilinin Türkçeleştirilmesi’

Mustafa Kemal Atatürk’e saygısı olmayanın onun kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devletine ve Anayasasına da saygısı yoktur.

Devamını Oku
08.10.2025
Patrikhane ve Ruhban Okulu

Heybeliada Ruhban Okulu Fener Patrikhanesi’ne bağlıydı.

Devamını Oku
01.10.2025
Dil devrimini anlamak

“Gece meşguliyetimiz, bildiğin gibi dil dersleri… Gündüz de yalnız olarak aynı mesele üzerinde birkaç saat çalışıyorum.”

Devamını Oku
24.09.2025
Tek Partiden Çok Partiye: ‘Partili Cumhurbaşkanlığından Tarafsız Cumhurbaşkanlığına’

“Aramızdaki farkı bilelim. Biz, mutlakıyetten bugüne geldik. Siz ise bugünden mutlakiyete gidiyorsunuz.”

Devamını Oku
17.09.2025
Tarih Kürsüsü ve Suçluların Telaşı ‘CHP’nin Mallarına El Konulması’

Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) 102 yaşına girdi.

Devamını Oku
11.09.2025
ETHEM: “İsyan ve İhanet”

“Efendiler, askerî harekâtı çapulculuktan, devlet kurup yönetmeyi, şunun bunun mâsum çocuklarını fidye dilenmek için dağlara kaldırmak haydutluğundan ibaret zanneden, şarlatanlıklarıyla, yaygaralarıyla bütün bir Türk vatanını bezdiren...

Devamını Oku
03.09.2025
Büyük Zafer'in sırrı

Tam 103 yıl önce, 26 Ağustos 1922’de, Afyon Kocatepe’de, sabah saat 05.00’te, Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın işaretiyle Türk tarihinin en önemli taarruzu Büyük Taarruz başladı.

Devamını Oku
27.08.2025
Aşiret-Tarikat Sorunu

Yeni açılım sürecinde etnik ayrılıkçı siyaset ve dinci, liberal ortakları, gerçeği çarpıtmaya devam ediyorlar.

Devamını Oku
20.08.2025
Saltanat Şurası’ndan Saray Komisyonu’na

1920 yılında Sevr Antlaşması’nı kabul etmek için kurulan “saltanat şurası”nın ve uygulamak için kurulan “barış komisyonu”nun amacı vatanı, milleti değil, sarayı, (sultanı) ve hükümeti kurtarmaktı.

Devamını Oku
13.08.2025
'Doğu Sorunu' devam ediyor! 'Kürt Sorunu mu Türk sorunu mu?'

İngiliz Müsteşarı Hohler, 27 Ağustos 1919’da Londra’ya gönderdiği bir yazıda şöyle diyordu...

Devamını Oku
06.08.2025
LOZAN: Onurlu Barış

Lozan Barış Antlaşması 102 yaşında…

Devamını Oku
23.07.2025
Hedefteki Cumhuriyet

Mustafa Kemal Atatürk’e göre “Türk milleti” kavramı, sadece bir ırkın, bir etnik kimliğin, bir dinin veya mezhebin değil, Türkiye Cumhuriyeti’ne “vatandaşlık bağı ile bağlı” eşit hukuka sahip tüm yurttaşların ortak-üst-ulusal kimliğinin adıdır.

Devamını Oku
16.07.2025
Atatürk’ün aşama stratejisi ve Türk Devrimi

Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk’ta, 21 Nisan 1920 tarihinde yayınladığı, TBMM’nin 23 Nisan 1920 Cuma günü dinsel bir törenle açılacağını duyuran bildirinin, “O günün duygu ve anlayışına uyma zorunluluğundan kaynaklandığını” belirtmişti.

Devamını Oku
09.07.2025
Yaşasın laiklik

“Laiklik ilkesini savunmak için Atatürk gibi yürekli, Atatürk gibi inançlı olmak gerekir. İzinden gittiklerini söyleyenler gibi ürkek, kararsız ve inançsız değil” (Uğur Mumcu- Cumhuriyet 1 Mart 1987)

Devamını Oku
02.07.2025
Atatürk’ün dünya barışını koruma formülü

Kuzeyimizde Rusya-Ukrayna Savaşı devam ederken, güneyimizde İsrail’in Filistin’e yönelik saldırıları devam ediyordu ki, birden bire İsrail-İran Savaşı başladı.

Devamını Oku
25.06.2025
Sykes-Picot, Sevr, BOP ve Lozan

Şu gerçeği iyi görmek gerekir ki Sykes-Picot’tan Sevr’e, Sevr’den BOP’a, Türkiye’yi bölüp parçalamaya yönelik planların önündeki en güçlü kalkan Lozan Antlaşması’dır.

Devamını Oku
18.06.2025
Tek parti döneminde hac yasak mıydı?

1 Haziran 1927 tarihli ve Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal (Atatürk) imzalı bir Bakanlar Kurulu Kararnamesine göre “Hac mevsiminde Hicaz’a gönderilecek Hıfzıssıhha uzmanlarından Dr. Şerafeddin Bey’e siyasi pasaport verilmesi” kararlaştırılmıştı.

Devamını Oku
11.06.2025
Atatürk'ün Mirası Büyükdere Fidanlığı

Mustafa Kemal Atatürk’ün isteğiyle 1928 yılında İstanbul’da “Büyükdere Meyve Islah Enstitüsü” kuruldu...

Devamını Oku
04.06.2025
Lozan ve Kürtler

“Kürtler küçük lokmanın pek kolay yutulacağını vaktinden çok evvel anlamışlardır. Türk birliğinden ayrılmak zihniyetinde bulunanları Kürtler kendi milletlerinden addetmezler. Kürtlerin mukadderatı Türk’ün mukadderatıyla eştir. (…) TBMM Hükümeti dâhilinde Kürtlüğün ayrı bir unsur olarak telakkisini hiçbir zaman işitmek istemediğimizi arz ederiz.”

Devamını Oku
28.05.2025
1921 Anayasası ve Muhtariyet

“Vilayetler kendi başına bir devlet değildir. Amerika hükümeti müttehidesi gibi değildir. Her vilayetin haiz olduğu muhtariyet, mahalli işlere münhasırdır. O işler ki yalnız vilayeti alakadar eder. O işler o vilayetin işleridir.”

Devamını Oku
21.05.2025
Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerine saldırmak

Lozan Antlaşması’nın ve 1924 Anayasası’nın hedef alınması; tam bağımsız, üniter, laik, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin hedef alınması demektir.

Devamını Oku
14.05.2025
CHP Genel Başkanı İsmet İnönü’ye yönelik saldırılar

CHP Genel Başkanı İsmet İnönü’ye yönelik saldırılar

Devamını Oku
07.05.2025
Cumhuriyetin İlköğretim Devrimi

Cumhuriyetin İlköğretim Devrimi

Devamını Oku
30.04.2025
‘Ulusal egemenliğe dayanan yeni Türk devletinin kurulması’: TBMM’nin açılması

‘Ulusal egemenliğe dayanan yeni Türk devletinin kurulması’: TBMM’NİN AÇILMASI

Devamını Oku
23.04.2025
Atatürk yol göstermeye devam ediyor: ‘Hükümet, özgürlük ve demokrasi’

Atatürk yol göstermeye devam ediyor: ‘Hükümet, özgürlük ve demokrasi’

Devamını Oku
16.04.2025
Atatürkçü gençliğin yükselişi

Atatürkçü gençliğin yükselişi

Devamını Oku
02.04.2025
Atatürk’ün önderliğinde cumhuriyetçi direniş

ATATÜRK'ÜN ÖNDERLİĞİNDE CUMHURİYETÇİ DİRENİŞ

Devamını Oku
26.03.2025
Çanak Krizi ve ikinci Çanakkale Zaferi

Çanak Krizi ve ikinci Çanakkale Zaferi

Devamını Oku
19.03.2025
Laiklik neden gereklidir?

Laiklik neden gereklidir?

Devamını Oku
12.03.2025
Emperyalizmin 'kukla halife' projesi

Emperyalizmin 'kukla halife' projesi

Devamını Oku
05.03.2025
Kemalizm düşmanlığının asıl amacı

Kemalizm düşmanlığının asıl amacı

Devamını Oku
26.02.2025