Deniz Yıldırım

920

26 Eylül 2018 Çarşamba

AKP – MHP ittifakı, iktidar merkezinin Meclis’ten Saray’a doğru kayması için MHP’nin yaptığı “fedakârlıklar”la tanımlanabilir. MHP önce anayasa referandumunun önünü açtı, ardından henüz seçim gündemde değilken yine ön alarak “Cumhurbaşkanı adayı çıkarmayacağız, adayımız Erdoğan dedi. Ve sonra da erken seçim çağrısı yaparak Erdoğan’ı olağanüstü yetkili cumhurbaşkanı seçtirdi.
MHP’nin bundan kazancı ne oldu? Bürokratik pozisyonlarda daha fazla konum elde etme ve Meclis’teki varlığını ağırlığı, AKP’den gelen yeni seçmen kitlesiyle sürdürme şeklinde özetlenebilir bu kazanç.
Diğer yandan MHP, ittifakta oyun kurabilen parti görüntüsü de verebilmek için başından beri af tartışmasını araçsallaştırdı, bir test sahası haline getirdi. Mayısta başlayan bu tartışmada artık yeni aşamadayız. Bahçeli önce “İstanbul’da aday çıkarmayacağız” açıklaması yaparak yine ön aldı; ardından da hafta başında parti grubu adına af teklifinin Meclis’e sunulmasını sağladı.
MHP’nin teklifi özünde “Örtülü Af”, zira anayasaya göre genel ya da özel af çıkarılabilmesi için Meclis’te nitelikli çoğunluk, yani 360 vekilin onayı gerekiyor. AKP ile MHP toplamı buna yetmeyeceği için MHP teklifi “5 yıl ceza indirimi” olarak sunulmuş. MHP’nin vekil sayısı 50. Yani tek başına bu teklifi geçirmesi imkânsız. Eğer muhalefetle hareket ederse, iktidar ve ittifak açısından krize yol açar. Muhalefet de kendini iyice bitirir. MHP muhalefetle hareket etmeden AKP desteğini arar/zorlar ve destek alamazsa, bu kez de ittifaktan kazançsız, sözünü geçiremeyen parti görüntüsü ortaya çıkar. Bu saatten sonra AKP için bir orta yol bulmak zorunlu görünüyor. İttifakın geleceği açısından.
Diğer yandan böyle bir teklif iktidardaki her partiyi, hele ki önünde kritik bir yerel seçim varsa her zaman zora sokma potansiyeline sahiptir. Özellikle de MHP teklifinin uyuşturucu ticaretinden, satışından ceza almış yaklaşık 50 bin hükümlüye af öngördüğü düşünülürse.
İlginçtir; MHP’nin af konusunu ilk gündeme getirdiği günlerde, mayıs ayında parti adına açıklama yapan Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, Türk Ceza Kanunu’nda uyuşturucu imal ve satışını düzenleyen 188. maddenin af kapsamının dışında olacağını açıklamıştı. Oysa pazartesi sunulan teklifte en önemli değişiklik, uyuşturucu suçlarının da af kapsamına alınmış olması. Öncelikli soru budur, mayıstan eylüle ne değişmiştir de MHP af kapsamını uyuşturucu imal ve satışından hüküm giyenlere doğru genişletmiştir?
Bu, kabul edilemez. Af teklifi çoğunlukla Çakıcı ismi üstünden gündeme getiriliyor olsa da, halk sağlığı açısından asıl tartışılması gereken yer burası. Türkiye yıldan yıla yoksul, geleceksiz gençlerini uyuşturucunun pençesine kaptırır durumda.
Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi’nin 2018 Türkiye Raporu’na göre, Türkiye’de 2016 yılında uyuşturucuya bağlı ölüm sayısı 920. Dikkat edin, bir yılda 920 yurttaşımızı yitirmişiz uyuşturucu nedeniyle. Bu sayı 2011’de 105, 2013’te 232, 2015’te ise 590. Artış hızına bakın. Son 5 yılda neredeyse 9 kat artış var uyuşturucu kaynaklı ölümlerde. Hastanelere tedavi için başvuranların sayısındaki artıştan hiç söz etmiyorum.
Böyle bir ortamda bir parti, uyuşturucu imal ve satışından cezaevinde olan 50 binden fazla kişiye de af öneriyor. Aftan 160 binden fazla kişi yararlanacak ve bunun üçte birine yakını uyuşturucu suçundan hükümlü.
MHP’nin gerekçesi de ilginç: Cezaevlerinde şartlar kötü, isyan çıkabilir. Cezaevlerinde şartların kötü olması, suçluların bırakılmasını ve kamu vicdanının yaralanmasını değil; kısa vadede cezaevlerindeki şartların insan onuruna yaraşır bir hale kavuşturulmasını ve orta vadede de suç oranlarının artmasına yol açan sosyal, ekonomik koşulların iyileştirilmesini, daha adil bir ülke hayalini gerektirir. Siyasetin görevi halkın sağlığını düşünmek; halkın sorunlarını çözmektir.
Bu af çıktıktan sonra 500 bin kişi cesaret alıp uyuşturucu ticareti yapsa, aynı gerekçeyle “cezaevleri yetersiz, yine af çıkaralım” mı denilecek?
Özetle bu teklif, suçu ortadan kaldırmak bir yana, cezasızlık algısını pekiştirip suça teşvik edecektir.
MHP’nin teklif genel gerekçesine yazdığı şu cümleyle bitirelim yazıyı: “Ülkelerde oluşan siyasal anlamda köklü değişiklikler genel bir barışmayı da gerekli kılmaktadır.”
Memleket barışsın; arzumuz bu. Fakat bu barışmanın tarafları uyuşturucu satıcılarıyla uyuşturucu batağındaki yoksul halk çocukları değildir. Mafya, çete liderleri ve onlara karşı hukuk mücadelesi veren yurttaşlar hiç değildir. Türkiye’nin barışı, hukukla, adaletle, demokrasiyle ve herkesi insanca yaşatacak bir düzenle gelir. Uyuşturucu satıcısına afla değil.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Cumhuriyet’e veda 4 Haziran 2022

Günün Köşe Yazıları