İmamoğlu, Binali Bey, Valbuena ve ‘Türk Ronaldosu’

İmamoğlu, Binali Bey, Valbuena ve ‘Türk Ronaldosu’

02.05.2019 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

“Kabak tadı verdi” diye bir deyimimiz var. Seçimlerin hâlâ bir sonuca bağlanmamış olması, bu sözü getiriyor aklıma.
Belki sizi güldüreceğim ama, YSK “seçim tekrarlanıyor!” dese buna en çok üzülecek olan kişilerin başında bence kim var biliyor musunuz? Binali Yıldırım’ın kendisi! Çünkü şu anda Türkiye’nin gözü önünde saatte 200’le ilerleyerek, hızlı ama dengeli bir şekilde imajını oluşturan Ekrem İmamoğlu’nun tekrar karşısına çıkmak istemiyor! Bundan neredeyse eminim! Bence Binali Bey, kendisinde ne böyle bir enerji, ne arzu, ne de iddia görüyor! Zaten verdiği son demeç bunu kanıtlıyor. Bence Cumhurbaşkanı ve AKP’nin tüm yöneticileri de bunun farkındalar! Yani bu sefer çok daha farklı gelebilecek bir seçim mağlubiyetinin faturası onlara çok daha ağır bir darbe vurabilir. Bunu görmelerine rağmen itirazı geri çekmeye de elleri varmıyor. Çünkü geride bıraktıkları pasta çok büyük! Yıllardır bütün partiye besin kaynağı olan kaymaklı ekmek kadayıf gibi kullanılmış!
İmamoğlu’na gelince, 1 Mayıs için İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde çaldırdığı marşlar, T.C.’nin tekrar binaya en güzel şekilde yerleştirmesi, İBB Meclisi’ndeki tartışmaları naklen yayımlatarak halka açık hale getirmesi (böylece AKP’nin uyuşturucu ile mücadeleye bile kırmızı ışık yaktığının öğrenilmesi) ve buna benzer onca noktayla şimdiden gönülleri fethetti. 31 Mart’ta kendisine oy vermemişlerin içinde bile artık ciddi ölçüde hayranları var! Sempatikliği, güler yüzü, samimiyeti, cana yakınlığı, halka geleceğine dair güven verme kapasitesi ile her an puan topluyor! İmamoğlu ve 31 Mart’ta gelen diğer belediye kazanımları sayesinde oluşan havayla, halkımız şimdi mitinglerde ayrı bir özgüvenle yürüyor! Geriye kalıyor “tatile seçim koyarlar mı?” bulmacası... Yok artık!

Valbuena ve Burak Yılmaz...
Valbuena’nın yalnız futbolculuğuna değil, karakter ve direnç gücüne de ne kadar hayran olduğumu daha önce bu sütunlarda çok ifade etmiştim.
Sezon başından beri herkes biliyor ki, Valbuena 25 maçtan fazla oynarsa kontratı otomatik olarak uzayacaktı ve büyük para kazanacaktı. Son çıktığı Trabzon maçından önce, Fenerbahçe’nin önerisi üzerine kontratındaki bu maddeyi yok saymayı kabul etmiş! Yani 25 maç ve daha fazlasında oynasa bile, bu hakkından feragat etmiş! İki yıldır, beraber çalıştığı çeşitli hocalardan özellikle, ilk 11’de oynama konusunda sürekli kesik yemesine rağmen, inatla ve ısrarla her an oyuna girmeye kendisini hazır tutuyor ve formunun zirvesinde! Sahada o anda 22 kişi ve 4 hakem var ama son Trabzonspor maçında yine Valbuena girdikten sonra oyunun akışı yine onun sihiriyle toptan değişti! Sanki Fenerbahçe mağlup olursa, adamın bütün varlıklarına el konulacak ya da 30 yıl hapse girecekmiş gibi mağlubiyeti reddederek ama hiçbir zaman centilmenlikten uzaklaşmadan büyük bir yürek olarak mücadelesini yine ortaya koydu. 97 dakikanın son salisesinde attığı gol, onun hak ettiği şekilde taçlanmasıydı. Fenerbahçe bu adamın kontratını en güzel şekilde yenilemeye bence mecbur!
Burak Yılmaz’a gelince: Hakkında Beşiktaşlılardan önyargısız yanıt rica ediyorum, “Türk Ronaldosu” gibi oynayan Burak’ı seyrettikçe “Beşiktaşlı duruşu nedeniyle onu istemiyoruz” diye kampanya yapanlar şimdi neler hissediyorlar? Görüşleri mi değişti yoksa özeleştiri yapıyorlar mı? Bu soruyu Twitter’da sordum, teşekkür ediyorum, çoğu Siyah-Beyazlılar çok seviyeli ve dengeli yanıtlar verdiler. Ben bir sporsever olarak kendi yanıtımı vereyim: Bu kadar ateşli bir taraftar grubunun hocalarına ve başkanlarına da tavır koyarak “Biz bu adamı istemiyoruz” kampanyalarından sonra, Burak Yılmaz sahaya çıktı ve sadece futbolculuğunu konuşturdu. Milli Takım’a da güven verdi! Ona bu kimliği tekrar kazandıran güçlü karakter direncine ve Şenol Güneş’e tebrikler!

Yusuf Taktak ‘Ellerim Tanıktır Zamana’
Sergi bugün açılıyor. Bolvadin doğumlu sanatçı, Türk çağdaş sanat ortamında birçok temel taşın yerine oturmasına katkıda bulunmuş bir önemli isim.
Size nasıl anlatsam... Hani şimdi her yerimiz fuar ve bienal gezginleri ile, “büyük” koleksiyonerlerle dolu ya... Şimdi herkes büyük sanat eksperi ve hatta herkes sıfatlı ya... Hani sağımız solumuz kendini hayati derecede ciddiye alan sanat danışmanları, galericiler, küratörler ve müzecilerle dolu ya... Türkiye’de çağdaş sanat tohumları 40-45 yıl önce ekilirken bunların hiçbiri yoktu. “Buralar dutluktu”. Herkesin çocuğu ünlü okullarda henüz sanat okumamıştı. Türkiye’de yalnız klasik ve empresyonist resim biraz satılıyordu, diğer tarzlar tamamen “eksantrik” kabul edilen, kimine göre beş para etmez, kimine göre deneysel veya sıradan işlerdi. En değerli sanatçılarımızın bile alıcısı çok azdı. Yusuf Taktak’la 80’li yıllardan itibaren hem kalıcı güzel bir dostluğumuz, hem de büyük işbirliklerimiz oldu. UPSD’nin kuruluş çalışmaları için kurucu yönetim kuruluna beraber seçildik, 1989’da Resim Heykel Müzesi’nin içinde başlayan çalışmalarla UPSD kuruldu, büyüdü, artık dünyada söz sahibi bir kurum haline geldi. Taktak, ayrıca UPSD’de olduğu gibi, “Öncü Türk Sanatından Bir Kesit” sergilerinin de ilk ateşleyicilerindendi. Gerek özgün eserleriyle, gerek arşivciliğiyle Türk çağdaş sanat ortamına büyük katkılarda bulundu. Akademisyen kimliğiyle yeni kuşak sanatçı ve sanat yöneticilerinin yetişmesine katkıda bulundu. Ne güzel bir sonuç ki, bugün Piramid Sanat’ın başarılı direktörü olan Öykü Eras da, Taktak’ın Yıldız Teknik’ten bir öğrencisiydi. Bugün açılacak serginin küratörü de Eras! Bu sergi, Türkiye’de pek rastlanılmayan bir şekilde bir “ön-retrospektif” olarak düzenlendi. Dönemler, belgeler, Taktak’ın sanatsal evrimi de en analitik bakış açısıyla sergi mekânına yansıtıldı. Sergi Piramid Sanat’ta üç haftalık bir süre için bu akşamüstü açılıyor. Kaçırmayın derim!  

Yazarın Son Yazıları

CHP kurultayı: Kazananlar ve kaybedenler

1970’lerde, İstanbul’da Tenis Eskrim Dağcılık Kulübü’nde eski şampiyonlarımızdan Fehmi Kızıl vardı.

Devamını Oku
04.12.2025
CHP kurultayı demokrasiyi aydınlatacak!

CHP kurultayı, bu hafta sonu her zamanki gibi büyük bir medya ilgisi altında yaşanacak.

Devamını Oku
27.11.2025
Mustafa Kemal’i hazmedemeyen solcular!

İddianame açıklaması yüzünden geçen hafta yazamadığım konuya hemen giriyorum.

Devamını Oku
20.11.2025
İddianame ve kritik yönlendirme

Pek de sürpriz olmadı.

Devamını Oku
13.11.2025
Sahte dünyalar kuşatması

Paranın sahtesi vardır, kalpazanlar basar.

Devamını Oku
06.11.2025
Cumhuriyet, iki kahraman ve yarınlar

Dün Cumhuriyet Bayramımızı kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
CHP davasına dikkat!

Siyaset, insanların daha iyi yaşaması için yapılır, dünyanın neresinde olursa olsun.

Devamını Oku
23.10.2025
Yok olan Nobeller ve edepler

Trump bozulmuş, “Nasıl olur da Nobel Barış Ödülü bana verilmez?!” “Ben yedi savaş durdurdum, gidip hiçbir şeyi yapamamış birine verecekler o ödülü” deyip duruyordu.

Devamını Oku
16.10.2025
Özel-Bahçeli düellosu, cevapsız sorular

Sinan Ateş cinayetinin dumanı tütmeye devam ederken bu cinayetin bir numaralı sanığı 90’lı yılları anımsatan bir şekilde güpegündüz öldürüldü.

Devamını Oku
09.10.2025
‘Bombalı Nobel’ ve barış!

Bugünlerde, Trump ve Netanyahu’nun anlaşarak Ortadoğu’ya ve Filistin’e dayattıkları yeni düzenin ve “sözde” barışın hangi hızda yaşama geçip geçemeyeceğini öğreneceğiz, tabii yeni sürprizlerle karşılaşmazsak...

Devamını Oku
02.10.2025
Fenerbahçe, Türkiye ve demokrasi dersi!

Fenerbahçe Spor Kulübü’nde nöbet değişimi oldu.

Devamını Oku
25.09.2025
Misyonlarını tamamlayamayan kayyumlar!

Daha iki yıl önce kazanması için elimizden geleni yaptığımız, uğruna 24 saat koşturduğumuz Kılıçdaroğlu’nun, o gece kendisine umut bağlayan milyonların neredeyse tamamını karşısına alacak pasif duruşu ve agresif sessizliğiyle, Vito’larına binip kaybolmasına şahit olmak bize nasipmiş...

Devamını Oku
18.09.2025
Demokrasimizin açık yarası ve vazgeçilmez ikazlar

Türkiye, darbe günlerinde gördüğü sahneleri yaşadı.

Devamını Oku
11.09.2025
Kayyuma karşı halk, partisiyle direniyor!

Bunu da gördük.

Devamını Oku
04.09.2025
Anne Frank bana Gazze hakkında mektup yollamış…

Dün aldığım bu mektubu sizlerle paylaşmak istedim.

Devamını Oku
28.08.2025
Cerahatin içinde yüzüyoruz...

Haftada bir köşe yazısı kaleme alarak gündemi yakalamak için, şapkadan üç değil, beş tavşan çıkarmanız lazım!

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet İşleri Başkanı’na açık mektup

Diyanet İşleri Başkanı Sayın Ali Erbaş...

Devamını Oku
14.08.2025
Komisyon başladı: Ufukta neler olabilir?

Cumhuriyet Halk Partisi, tabanından ve partinin ileri gelenlerinden yapılan bütün uyarılara rağmen komisyona katıldı.

Devamını Oku
07.08.2025
CHP komisyona katılmamalıdır, tersine...

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve MYK’sının bu ikazları dikkatle değerlendirmeye alacaklarına inanıyorum.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir "Altan Bey" geçti bu topraklardan

Yıl 1955, genç gazeteci Altan Öymen ve iki polis Ankara kışının ortasında…

Devamını Oku
24.07.2025
15 Temmuz’dan terörsüz Türkiye’ye...

Gündem aşırı yoğun. Ekrem İmamoğlu’na açılan en akıl almaz davalardan biri dün karara bağlandı.

Devamını Oku
17.07.2025
Satranç oynarken şahınızı veremezsiniz!

Gündem belli: AKP’nin “muhalefetsiz demokrasi modeli” için yaptığı çalışmalar...

Devamını Oku
10.07.2025
Sivas'tan bugüne... Karanlıklar ve tehditler devam ederken

Dün, 2 Temmuz’du… 32 yıl önce yobazların 35 aydınımızı yakarak katletmesinin yıldönümü...

Devamını Oku
03.07.2025
‘Mutlak butlan’a karşı CHP kararlılığı!

Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu sayesinde CHP’nin birinci parti konumuna yükseldiğini gören AKP, ne yapıp edip bu iki lideri durdurmak için her şeyi yaptı ve yapmaya da devam ediyor.

Devamını Oku
26.06.2025
Cahil ve faşist liderlerin savaşı

Aslında bu köşe yazısını kaleme almanın hiçbir anlamının olmayacağı 36 saatlik süreç yaşıyoruz...

Devamını Oku
19.06.2025
Özgür Özel’in samimi gözyaşları

Her ölüm dayanılmaz bir acıdır. Şayet o ölüm, kalp krizi, trafik kazası, elektrik çarpması, cinayet veya intiharla gelmiş ise insan nefes alamaz hale gelir.

Devamını Oku
12.06.2025
Hiçbir şey, göründüğü gibi değildir

Yaşam akıp giderken, siyasi olaylara karşı yorumlar -tahminlerim bazen çok emin görünseler de- altüst olabiliyor.

Devamını Oku
05.06.2025
Çağdaş Türkiye mutlulukları ve üzüntüleri

Hayat, iyi ve kötü olaylar arasında oluşan düğümler şeklinde akan öznel bir film gibi. Seviniyoruz, üzülüyoruz, kahroluyoruz, âşık oluyoruz, şaşırıyoruz, kâh siyasetçilere kâh en yakınlarımıza kâh tuttuğumuz takıma kızıyoruz.

Devamını Oku
29.05.2025
Hayatınızda kaç tıkanıklık var?

Bazen içiniz tıkanır ya, nefes alamaz gibi olursunuz. Uyumak istersiniz ama uyuyamazsınız. İçiniz isyanlardadır, konuşacak kimseniz yoktur. Bütün bunları yaşarken bir de kapana kısılmış fare gibi trafikte kalmışsınızdır mesela!

Devamını Oku
22.05.2025
Yoksa bu bir savaş bildirisi mi?

Hayatı terör yüzünden kararmış aileler için acaba 12 Mayıs 2025 itibarıyla acılar son bulacak mı, yoksa bu tarih iç ve dış siyasetimizi daha da büyük kargaşaya taşıyacak kritik bir eşik mi olacak?

Devamını Oku
15.05.2025
Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Devamını Oku
08.05.2025
Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Devamını Oku
01.05.2025
Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Devamını Oku
24.04.2025
Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Devamını Oku
17.04.2025
‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

Devamını Oku
10.04.2025
Gezi ve Saraçhane farkı!

Gezi ve Saraçhane farkı!

Devamını Oku
03.04.2025
Çok 'özel' bir lider, Özgür Özel

Çok "özel" bir lider, Özgür Özel

Devamını Oku
27.03.2025
İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

Devamını Oku
20.03.2025
Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Devamını Oku
13.03.2025
Tarih nedir, ne değildir?

Tarih nedir, ne değildir?

Devamını Oku
06.03.2025