Ve Ateş Bizi Tüketiyor
Adnan Binyazar
Son Köşe Yazıları

Ve Ateş Bizi Tüketiyor

09.08.2019 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Murat Gülsoy, birkaç ay önce yayımlanan son romanına Ve Ateş Bizi Tüketiyor (Can Yayınları) adını vermiş. Romanın düşünsel içeriğini belirleyen “ateş”in nasıl bir ateş olduğu, 262. sayfada açıklanıyor:
“Nerede görmüştüm bu lafı? Birdenbire aklımın içinde ışıklı harfler olarak yandı sanki. Bir kapının ya da bir geçidin üzerine yazılmış olmalıydı. Gizli kumarhanenin girişinde mi yazıyordu? Ateşe baktıkça daha neler gelecekti aklıma? Alevin içinde zaman da yanıyordu mekân da. Ruh da akıl da...”
Gülsoy, alevin içinde zamanın, mekânın, ruhun, aklın yandığını belirterek okuru ancak derinlikli çağrışımlarla algılanabilecek kavramlarla düşündürüyor. Romanın başkişisi, “gece, karanlık, parlak, sırlarla dolu” serüvenlerle gelişirken, mevsimlerin hızla değiştiği, hayatın akıp geçtiği bir kış gecesi kaybolan yaşlı komşusunu aramaya koyuluyor:
“Tam çayımı bardağıma koymuştum ki kapı çalındı. Komşularımdan biri. Meğer kocası kaybolmuş. Emekli ağır ceza hâkimi.”

Romanda düşünsellik
Her yıl yüzlerce roman yazılıyor. Çoğunun anlatısı sonu gelmez olaylar yığını olmaktan ileriye gidemiyor. Oysa Don Quijote, Suç ve Ceza, Madam Bovary gibi büyük romanlar ölçü alındığında bunun böyle olmadığı anlatının bir düşünsel tabana oturtulduğu görülecektir. Romanda beğeniyi, içeriği oluşturan düşünsel yapı, gerçeklik duygusu, yazara özgü üslup yaratır. İyi okur, belli bir düşünce temeline oturtulmamış anlatılara roman denilemeyeceğini bilir.
Romanda düşünsellik, yazarın anlam alanını genişleterek kullandığı sözcüklerle yaratılıyor. Gülsoy, bunu dile getirirken çocukluk yıllarına uzanıyor:
“Kelimelerin zihnimin içinde hakiki şeylere dönüşmesinin verdiği mutluluktu bu. Çocukluk... kelimelerin şeylere kolayca dönüşebildiği o harika zaman.”

Gülsoy’un romanı
Gülsoy, romanlarında, seçtiği konuyla, anlatısal arayışlarıyla bu dengeyi sarsıntıya uğratmayan bir yazar. Bu ölçü alınırsa, sorunsal olayları bir dil sihirbazı üslubuyla doğallaştıran Gülsoy’un, romanla romanımsıları birbirinden ayırma beğenisine erememiş okurların yazarı olmadığı anlaşılır. Bunu, az yazarda rastlanan, özentiye kaçmayan dilsel yalınlığıyla sağlıyor. Bu romanında dilsel beğeniyle yarattığı düşünselliği, sanırım ancak okurluk düzeyi yüksek olanlar çözümleyebilecektir:
“Ey yalnız insan, ey bir rüyanın içinde kaybolmuş zavallı! Dinle beni küçük insan, dinle! Rüyalarla aynı malzemeden yapılmıştır ruh, hayatımız dediğimiz şey uyku denizinde kayıp bir adadır. Üstelik sislerle çevrili. (...) İnsan böyle bir varlık işte, çevresindekiler gülünce gülüyor, ağlayınca ağlıyor.”

Romanın sözcük örgüsü
Shakespeare’in, oyunlarında İngiliz diline binlerce sözcük kazandırdığı söylenir. Burada vurgulanmak istenen sözcük sayısıyla sınırlı değil, Yaşar Kemal’de olduğu gibi, onun, kullanılan sözcüklerin anlam alanını genişletmesidir.
Murat Gülsoy dilsel arayışlara girmekten kaçınmayan sözcük üreticiliğiyle de bilinen bir yazardır. Sözcükleri, kendi söylemiyle zenginleştirip “zihninin içinde hakiki şeylere dönüştürerek”, duyumsadıklarını özgün imgelerle betimliyor, böylece gür yapraklı ağaçlardan oluşan anlatı ormanlarında dolaştırıyor okuru:
“O da böyle, uçsuz bucaksız sapsarı steplerin, kızıl kahverengi sonbahar yapraklarıyla bezeli orman yollarının ya da nadir bir mücevher gibi parlayan yüksek dağ göllerinin büyüsüne kapılıp mı çıkıp gitmişti sıkıcı hayatından? İnsan kendi hayatından çıkıp gidebilir miydi? (...) Gecenin parlak karanlığı tenimizi yıldızlara boyuyordu.”  

Yazarın Son Yazıları

Geçmişi güncel kılmak

Can Yayınları Sait Faik Abasıyanık’ın öykü kitaplarını yeniden yayımlamaya başladı.

Devamını Oku
05.12.2025
Hayvan koruyucu

Tanımadığım kişilerden de kitap aldığım oluyor.

Devamını Oku
28.11.2025
Erken yaşta okur yetiştirmek

Okuma kültürünün yetkin kişilerinden Prof. Dr. Sedat Sever, 13 Kasım 2025 günkü Cumhuriyet’teki “Erken yaşta okur yetiştirmek” başlıklı yazısına şu görüşle başlıyor...

Devamını Oku
21.11.2025
Sonsuzluğa açılan pencere

Atatürk’ün Dolmabahçe Sarayı’nda yattığı odanın pencereleri boğaza bakıyor.

Devamını Oku
14.11.2025
Cumhuriyet okuru

Cumhuriyet okuru, gazeteyi okumakla kalmaz, edindiği izlenimleri yazarlara da aktarır.

Devamını Oku
07.11.2025
29 Ekim 1923: 102 yıllık Cumhuriyet

Cumhuriyet, dört yandan saldırılarak parçalanmak istenen Türk varlığının yeniden doğuşudur.

Devamını Oku
31.10.2025
Einstein’dan 5 öneri

Hemen her çağda toplumların vicdanında yerini bulan devlet adamları, bilgeler, sanatçılar olmuştur.

Devamını Oku
24.10.2025
Yaşam yolculuğum

Yaşam, oradan oraya koşuşturduğumuz uzun mu uzun bir yolculuktur.

Devamını Oku
17.10.2025
Düşünsel oluşum

İnsan olmanın ölçüsü düşünebilmektir, duyumsama güdüsüdür.

Devamını Oku
10.10.2025
Seçim yakındır

Son aylarda İstanbul’dan başlayıp en küçük yerlerin belediye çalışanlarının tutuklanıp hapse atılması, seçime gitmenin yakın olduğunu akla getiriyor. Şu ana dek günlerini hapishanelerde geçirenlerin hiçbirinde somut bir suç bulunamayışı da kamuoyunda şaşkınlık yaratıyor.

Devamını Oku
03.10.2025
Einstein’ın kızına mektubu

Albert Einstein, kızına, toplum onun söylediklerini anlayacak duruma gelene kadar yayımlamamasını istediği bir mektup yazar.

Devamını Oku
26.09.2025
Hak yerini bulur

13.06.25 günlü “Kızlar okusun diye” başlıklı yazımda İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’ndan şu alıntıyı yapmıştım...

Devamını Oku
19.09.2025
Mutlu Yaşam Köyü

Köyde, ilçede ya da mahallede, nerede olursa olsun yeter ki yönetenlerle yönetilenler arasında dayanışmayla etkinlikler yaratılsın.

Devamını Oku
12.09.2025
Göğüne Sığmayan Bulut

Her yıl eylülün ilk haftasında, Emin Özdemir’in son günlerinde, öğrencisi Hatice Aydoğdu’nun sorularına verdiği yanıtları içeren Göğüne Sığmayan Bulut (Arkadaş Yayınları, 2016) adlı kitabını okurum.

Devamını Oku
05.09.2025
Ağaç yazışmaları

Her fırsatta kurtuluşu kentlerden kaçıp canını yeşillikler arasına atan arkadaşım Yusuf Gezgör’ün yıllar önce gönderdiği ağaçlarla ilgili bir mektubu geçti elime.

Devamını Oku
01.08.2025
Aydınlanma-aydınlatma

Aydınlanan, yalnızca kendi adına değil, toplum adına da bilgi alanlarına yönelir.

Devamını Oku
25.07.2025
Bilginin gücü

Yaşamını bilgi kaynaklarını çoğaltmaya adayan Bozkurt Güvenç, kültürü “Doğanın yarattıklarına karşılık, insanoğlunun yarattığı her şey” diye tanımlıyor.

Devamını Oku
18.07.2025
Gerçeğin dili

Yaşlılığın anlamını, Shakespeare’in Kral Macbeth adlı oyununda geçen bir söz öğretmişti bana...

Devamını Oku
11.07.2025
Anadolu kadını

Bilim insanları, kadın konusunda aylarca üzerinde çalıştıkları araştırma sonucunu, basına “7 bin 500 yıl önceki Anadolu kadını!” başlığıyla yansıttı...

Devamını Oku
04.07.2025
Köy Enstitülerini canlandırma

CHP’den sonra yönetime geçen Demokrat Parti’nin ilk eylemi Halkevlerini, Tercüme Bürosu’nu, eğitimimizin büyük atılımı olan Köy Enstitülerini kapatmak olmuştur.

Devamını Oku
27.06.2025
Dilsel aydınlık

Düşünürler, dili ulusların soyağacı, yaratıcılığın sihirbazı sayar...

Devamını Oku
20.06.2025
En başta kızlar okumalı

Ekim ayında Mersin’deki İleri Ortaokulu Müdürü Hüseyin Aygül, 62 öğretmenin kararıyla, 1090 öğrencili okulda kız-erkek öğrencilerin yan yana oturmasını yasaklamaya kalkıyor.

Devamını Oku
13.06.2025
Bir sihirli varlık!

Köşe yazarlarının bir görevi de okuru güncel konularda aydınlatmaktır. Aktardığım aşağıdaki yazıda olduğu gibi tiyatro oyuncusu, yönetmeni, eğitmeni Gürol Tonbul gibi bir okur da üstlenebiliyor aydınlatma görevini...

Devamını Oku
06.06.2025
Toplumsal özeleştiri

Özeleştiri, kişinin, kendi özünü özgürce değerlendirebildiği en kestirme anlatı yoludur.

Devamını Oku
30.05.2025
Ulusal bilinç

Atatürk, “Cumhuriyetin 10. Yılı” demecinde yalnızca önemli noktalara değinmiyor, bize gelişmenin ana kaynağını gösteriyor, geçen zaman bir yana bırakıp çağa uymayı öneriyor:

Devamını Oku
23.05.2025
Anadolu kadını

Söz konusu kadın olunca belleğimde Dede Korkut Kitabı’nda okuduklarım canlanır.

Devamını Oku
16.05.2025
Sonsuzluğa yolculuk

Sonsuzluğa yolculuk

Devamını Oku
09.05.2025
Kral Oidipus

Kral Oidipus

Devamını Oku
02.05.2025
Söz yerini bulmalı

Söz yerini bulmalı

Devamını Oku
25.04.2025
Berlin’de hâkimler var!

Berlin’de hâkimler var!

Devamını Oku
18.04.2025
Gerçek dost

Gerçek dost

Devamını Oku
11.04.2025
Ağaçlı çiçekli bir dünya

Ağaçlı çiçekli bir dünya

Devamını Oku
04.04.2025
Toplumsal dayanışma

Toplumsal dayanışma

Devamını Oku
28.03.2025
Gençlere emanet

Gençlere emanet

Devamını Oku
21.03.2025
Barış yolu bilimdir, sanattır

Barış yolu bilimdir, sanattır

Devamını Oku
14.03.2025
Anlamlı özlü sözler

Anlamlı özlü sözler

Devamını Oku
07.03.2025
Camileri ahıra çevirmek

Camileri ahıra çevirmek

Devamını Oku
28.02.2025
Kötülükle iyilik iç içe

Kötülükle iyilik iç içe

Devamını Oku
21.02.2025
Gerçeğin acılı yüzü

Gerçeğin acılı yüzü

Devamını Oku
14.02.2025
Anılarla Tıpta Öncüler-I

Anılarla Tıpta Öncüler-I

Devamını Oku
07.02.2025