Kalem kılıcı kestiğinde

15 Mayıs 2016 Pazar

Ölümcül bir hastalığa yakalanmışım gibi.
Öyle bakıyor insanlar...
Ağızlarını açarken daha “Vah vah!” diyorlar: “Ne olacak sizin bu haliniz?”
Arkadan gelen ikinci cümle de şu oluyor:
“Sizin için ne yapabiliriz?”
48. PEN Uluslararası Yazarlar Toplantısı’nda, bu cümleleri kaç kez işittim hatırlamıyorum.
Slovenya’nın kuzeybatı köşesinde, Trieste’ye 1.5 saat mesafedeki Bled Gölü’nde yapılıyor bu yıllık uluslararası PEN toplantıları.
Gölün yamacında, tam karşımızda yüksek bir kayalık tepenin üzerine tünemiş 1000 yıllık bir ortaçağ şatosu bizi karşılıyor.
Üstünde beyaz kuğular yüzen, etrafı zümrüt yeşili ormanlarla çevrili göl ortasında da 600 yıllık bir kilise var. İyi havalarda kıyıdan sandal kiralayarak, bu kilise ve adacığa gitmek mümkün. Güya burada dilenen dilekler yerine geliyor.
Ama biz değil adaya dilek dilemeye gitmek, otelden dışarı çıkamıyoruz. Geldiğimizden beri çünkü sürekli yağmur yağıyor.
Ama Bled böyle de güzel...
Gölün yüzeyine dek inen bulutlar, atmosfere gizemli bir hava katıyor. Sipsivri kayalıklar üzerinde yükselen ortaçağ şatosu, yer ile gökyüzü arasında adeta asılı duruyor. Bu haliyle mükemmel bir masal âlemini andırıyor.

‘Bir e-postam yeter!’
Ama bu peri masalı ortamına rağmen, bizim konuştuğumuz konuların masalla ilgisi yok.
Toplantıda barış, basın ve ifade özgürlüğü sorunları olan ülkelerin yazarlarının gülle gibi ağır açmazları konuşuluyor.
PEN üyeleri bu baskılar ve ifade özgürlüğü ihlallerine karşı ne tür yöntemler seferber edebileceklerini tartışıyorlar.
Özgürlüğün hizmetine giren kalemin gücünden bahsederken, PEN Başkanı Jennifer Clement, “Bu öyle sıra dışı bir güçtür ki” diyor: “Benim yolladığım sözgelimi bir e-posta, tüm dünyanın sayılı yazarlarını hemen arkamızda seferber edebilir!”
PEN’in amblemi de zaten, ölümcül olabilen iktidarların gücünü temsil eden kılıcı ortadan bölen bir kalemle tasvir ediliyor.
Kalemin, böylece kılıç kadar keskin iktidarlardan daha etkili olduğu anlatılıyor.

Tutsak kuş şakımaz
Kimler gelmiş kimler kimler geçmiş buradan...
Öyle ki... PEN’in Bled tarihindeki yazarların listesine şöyle bir baktığınızda, “kılıcı kesen kalem” tasvirinin hiç abartılı olmadığını düşünüyorsunuz.
Bu toplantıların “tarihi belleği” olan ve ilk günden beri bu göl etrafındaki organizasyonları yapan Elza Jereb; süreçte 4 büyük Nobelli yazar tanıdığını anlatıyor: Heinrich Böll, Pablo Neruda, Miguel Angel Asturias ve İvo Andric...
Arthur Miller Bled’de ilk toplantıyı yaptığımız 1965 yılında PEN başkanıydı” diyor.
Miller basın ve ifade özgürlükleri konusunda en üst düzey duyarlılık gösteren isimlerin başında geliyormuş.
Yugoslavya iç savaşında bu coğrafyada yaşayan bir dostuna şu satırları yazmış:
“Beni zaman içinde en kahreden şeylerden biri gazetecilerin ve yazarların bunca ülkede öldürülüyor olması. Çektikleri kişisel cefaların ötesinde yazarlar çünkü halklarının gözü ve kulağıdır. Halkın bilgili iradesi üzerine kurulan demokrasiler, sağır topluluklar tarafından ayakta tutulamaz... Zulüm altındaki kuş şakımaz.”

Sığınmacı yazarlara destek
PEN, basın ve ifade özgürlükleri üzerindeki bu klasik hassasiyetine, yeni kadın başkanı Jennifer Clement ile birlikte giderek kadına yönelen baskıyla, günün en büyük sorunsalı “göç”ü de eklemiş.
Alman PEN’i, Katalunya PEN’i gibi değişik ülkeler ve bölgelerin PEN’leri; sığınmacı yazarlara destek sağlamaya hazırlanıyor; kısa süreli de olsa, bu sorunlu bölgelerden ve ağır baskıdan kaçan yazarlara başlarını sokacakları birer çatı ayarlamak arayışına giriyor.
PEN yazarları için “dayanışma”, inanılmaz, ama hâlâ bir anlam taşıyor.
 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024
31 Mart’ın bahsi 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları