Avrupa'da neler oluyor?
Nilgün Cerrahoğlu
Son Köşe Yazıları

Avrupa'da neler oluyor?

16.03.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

“Si vis pacem, para bellum/ Barış istiyorsan savaşı hazırla”

Machiavelli’nin sıkça baş vurduğu bu Latince özdeyiş, Çizme’de herkesin dilinde.

Kimi ifadeyi, Avrupa’yı saran silahlanma dalgasını meşrulaştırmak için kullanıyor.

Kimileri de “Hayır” diyor: “İnsanlığın kanlı savaş tarihinden gereken dersleri çıkartmış olmalıyız. Barış istiyorsan eğer, barışı hazırla!”

Kafalar karışık.

Bir bakıyorsunuz “barışçı” söylemleriyle bildiğiniz insanlar, sıkı sıkı bu Latin sloganına sarılmış: “Barış lafla temin edilmez” diyorlar: “Demokrasiler, kendilerini silahla da korumak zorunda kalır. Caydırcılık esastır.”

Geleneksel Putin sempatizanlığı ile bilinen sağ popülistler bakıyorsunuz aniden “katıksız barışçı” kesilmiş. Kimin hangi ajanda ile konuştuğu belirsiz...

Radikal yarılmaların tetiklediği Avrupa’nın son bir aylık bu “silahlanma miladı”, gerçekte sol ve sağ ayrışmaların ortasından ve içinden geçiyor.

EGEMENLİK TEHLİKEDE

Sürpriz miladı, anayasa hukukçusu ve siyasi düşünür Sabino Cassese, “toprak ihtiraslarındaki ani yükselişle dünya hiç beklenmedik bir vites değişikliğine girdi” diyerek açıklıyor:

“Rusya komşusunu silahla işgal etti. İsrail kendisine ait olmayan topraklar ve halk üzerinde hakimiyet kurmaya çalışıyor. ABD, Kanada’sından, Grönland’ına, Panama Kanalı’na dek yayılmacı haklar iddiasında. Tümü de güçlünün güçsüz üzerinde tahakkümüne örnek. Ortak noktaları, BM Antlaşmasının ‘silah ve tehdit yoluyla devletlerin toprak bütünlüğüne saldırıyı men eden’ 2. maddesini ihlal etmeleri.”

“Ülkelerin toprak bütünlüğünün gözetilmediği bir dünyaya böyle nasıl yeniden geri savrulduk?” sorusunu irdeleyen Cassese, “Küreselleşme ve yoğun ekonomik ilişkilerin çünkü barışı sürdürmeye yeteceğini düşünmüştük” değerlendirmesini yapıyor.

Özetle çok büyük bir paradigma değişikliği var.

Yalnız toprak bütünlüğü değil, “egemenlik” kavramını da hiçe sayan bu yeni savrulma karşısında, Avrupa olaylara nasıl yön verebileceğini, nasıl bir caydırıcılık temin edebileceğini tartışıyor.

Bu satırları yazdığım sırada Roma’nın en büyük meydanlarından biri olan Piazza del Popolo’da örneğin bu konuda seslerini yükseltmek amacıyla 15 bin kişinin katıldığı bir “Avrupa yürüyüşü” düzenleniyor.

Faşizm direnişçilerinin şarkısı Bella Ciao ve Beethoven’in Avrupa marşı ile başlayan yürüyüşe “Avrupa silahlanması karşıtları” denli, “silahlanmacılar” da katılıyor.

Silahlanma karşıtları gerçekte baştan beri varılmak istenen ideal hedef olan “bütünleşmiş, federal Avrupa”yı savunuyor ve Federal Avrupa’nın söz sahibi olmasının onu yeterince güçlü kılacağını değerlendiriyorlar.

“Silahlanmacılar” ulus devletlerin militerleşmesini beraberinde getiren ve de Avrupa’yı her türlü söz sahibi kılacak “güç siyasetini” destekliyorlar.

ALMANYA’NIN DÖNÜŞÜ

Bu iki Avrupa arasında, fiilen hangi Avrupa’nın öne çıktığını, Almanya’daki gelişmelerden izliyoruz.

23 Şubat seçimlerinden birinci güç çıkan müstakbel Şansölye-Hristiyan Demokrat lider- Friedrich Merz, “Avrupa’nın bağımsızlığı için elinden geleni yapacağını” söylüyor. Sosyal Demokratlarla koalisyon görüşmelerini sürdürürken daha… silahlanma ve savunma harcamalarını arttırmak babında önüne taş koyabilecek Yeşiller’i markaja alarak şimdiden bertaraf ediyor.

“Almanya geri döndü” ifadesiyle Berlin’in aldığı bu yeni dönemeci açıklayan şansölye adayı, sınırsız savunma için borçlanma freni tabusunu yıkıyor.

Avrupa da en değişmez varsayılan tabular böylelikle yerle bir oluyor. Bir Financial Times yazarının ifadesiyle Almanya “satamadığı arabaların yerine bundan böyle tank üretmeye hazırlanıyor”. Tankların geçişi için ayrıca otoyolları tahkim etmeye yönelik özel bir alt yapı bütçesi ayırıyor.

Basbayağı savaş öncesi hazırlık gibi…

Alman halkı-tereddüt içindeki İtalya’nın aksine- Avrupa’daki yeni militerleşme modunun sonuna değin arkasında. Anketler, üçte iki çoğunluğun savunma harcamalarının arttırılmasını ve gelecekte gündeme alınacak zorunlu askerliği desteklediğini gösteriyor.

Merz yeni silahlanma projesini, Avrupalı ortaklarıyla nasıl götürecek, yürütecek… sorusuna gelince…

Gözlemciler, Almanya nın yeni Başbakan adayı ile Macron arasında iyi bir kimya olduğunu, Avrupa ile yakınlaşma yaşayan İngiltere Başbakanı Keir Starmer ile Polonya Başbakanı Donald Tusk’ın olabildiğince yakın mesai arkadaşları olacağını söylüyor.

Özetle yanı başımızda Almanya, Fransa, İngiltere liderliğinde yeni bir Avrupa, yeni bir dünya kuruluyor.

Kişisel ilişkilerin her zamankinden önemli olacağı bu yeni Avrupa ve yeni dünyada “eski AB ezberleriyle” yol almak mantıklı değil.   

Kaygan jeopolitik ortamda Türkiye’nin yeri çok muğlak.     

Dünya öngörülemez tüm bu yeni tehditleri, yeni tehlikeleri tartışırken, Türkiye, İmamoğlu’nun 35 yıl önceki diploması ile oyalandırılıyor…

Hayret ki ne hayret!

Yazarın Son Yazıları

Epstein: Körlerin fil tarifi

“Gerçeklerin, çoğumuzun gözünden kaçan bir yapısı var”...

Devamını Oku
23.11.2025
BBC’ye darbe... Faşizme kayış

İngiliz yazar Ian McEwan uyarıyor...

Devamını Oku
16.11.2025
Mamdani tarih yazdı

Turhan Selçuk’un çok sevdiğim bir karikatürü vardır: Küçük balıklar bir araya gelip devasa bir köpek balığını kovalar.

Devamını Oku
09.11.2025
Mamdani kasırgası

Annesi Mira Nair...

Devamını Oku
02.11.2025
Kaddafi’nin İntikamı

Mezardan yükselen intikamlar bunlar...

Devamını Oku
26.10.2025
Ortadoğu’da altın çağ...

Shehadeh Dajani’nin yüzü hâlâ gözlerimin önünde...

Devamını Oku
19.10.2025
Nobel’in prestiji çakıldı

Michael Wolff... Trump döneminin kara kutusu.

Devamını Oku
12.10.2025
Geç olmadan

"87 yaşındayım" diyor Jane Fonda...

Devamını Oku
05.10.2025
Meşruiyet nedir?

“Cesur bir adım atalım ve ona (Cumhurbaşkanı Erdoğan’a!) bire bir ilişki temelli gereksinim duyduğunu verelim. O nedir? Meşrutiyet!”

Devamını Oku
28.09.2025
Trump’ın korku imparatorluğu

Sizler bu satırları okurken Trump Amerika’sı geçen hafta içinde öldürülen radikal sağ aktivist Charlie Kirk’ü ulusal törenlerle uğurluyor olacak.

Devamını Oku
21.09.2025
Hedef muhalefeti yok etmek

Amaç, muhalefeti etkisizleştirmek ve işlevsizleştirmek...

Devamını Oku
14.09.2025
Titanik’te olmak

Proizvol ve prodazhnost... Rusça iki sözcük.

Devamını Oku
07.09.2025
Hür dünyanın sonu

Prodi’yi hatırlarsınız...

Devamını Oku
31.08.2025
Midas’ın Kulakları

Çocukluğumda “Midas’ın Kulakları” diye çok ünlü bir oyun vardı.

Devamını Oku
24.08.2025
Başyücelik hutbesi

İslam inkılabının ana kanun maddesi şudur: Bütün kanunlar Allah’ın emirlerine uygun ve bağlı olarak insani selim duygu ve düşünceye dayanır.

Devamını Oku
17.08.2025
Epstein Vakası

"Epstein vakası ABD siyaset kültüründe merkezi bir komplo kertesine erişti, bu gidişle Kennedy suikastı mitosu ile yarışır” diyor Michael Wolff.

Devamını Oku
10.08.2025
Kara düzen

II. Trump badiresine karşı Başkanlık yarışına girmek cüretini gösteren Demokrat Parti adayı Kamala Harris ilk kez konuştu ve...

Devamını Oku
03.08.2025
Sevgili Altan bey

Sevgili Altan bey

Devamını Oku
27.07.2025
Siyasette gerçeklik yok oldu

“ Otokratlar rakiplerini artık öldürmüyor” diyor Anne Applebaum ve devam ediyor...

Devamını Oku
20.07.2025
Grok zamanlarında yaşamak

Bir arkadaşımdan geldi. Instagram iletisi... ’70 li yıllar. Bikinili dört kadın güneşin altında mutlu mesut uzanmış.

Devamını Oku
13.07.2025
Zohran efsanesi

Faşizm gemi azıya aldıkça, çarenin yerel siyasetten geçtiği anlaşılıyor.

Devamını Oku
06.07.2025
Venedik’te düğün

Thomas Mann “Venedik’te Ölüm”ü tam Birinci Dünya Savaşı arifesinde, bir “çöküş” hikayesi olarak kaleme almıştı. “Belle époque/Muhteşem devir”tabir edilen 19. yüzyıldaki 2. sanayi devriminin sonu ile 20. yüzyıl başının sonsuz istikrar, refah ve özgüven çağı sonlanmış, baş döndürücü teknolojik değişimlerle toplumun değerler skalası değişmişti.

Devamını Oku
29.06.2025
İsrail’in ‘pis işleri’

Deyim, Almanya’nın yeni Şansöylesi Friedrich Merz’e ait. Bir haftadır Mertz’in şok...şok...şok bu sözleri konuşuluyor.

Devamını Oku
22.06.2025
Trump’ın ‘oyuncak askerleri’

14 Haziran’da Washington’da bir kutlama için, yerleri dolduracak yedeklere ihtiyaç var.

Devamını Oku
15.06.2025
Dekadans

Donald Trump, Beyaz Saray’a çıktığı ilk yıllarda, “New York’un ortasında, 5. caddede çıkıp birini vursam bir tek seçmen kaybetmem!” demişti.

Devamını Oku
08.06.2025
Kurşun hızı

Adına “muzzle velocity” diyorlar. Deyimi siyasi jargona sokan isim Trump’ın “karanlık prensi” Steve Bannon.

Devamını Oku
01.06.2025
Habeas Corpus nedir?

“Habeas Corpus nedir? Tanımlar mısınız?”

Devamını Oku
25.05.2025
Arabistanlı Donald’ın evreni

İç gerilimlerin cümlemizi sersem ettiği, burnumuzun ucunu göremez hale getirdiği Türkiye’nin dışında bir dünya var.

Devamını Oku
18.05.2025
Trump Vatikan’a da göz dikti

Trump Vatikan’a da göz dikti

Devamını Oku
11.05.2025
Psikolojik harekât

Psikolojik harekât

Devamını Oku
04.05.2025
Vatikan’da dönüm noktası

Vatikan’da dönüm noktası

Devamını Oku
27.04.2025
Romancının ölümü

Romancının ölümü

Devamını Oku
20.04.2025
Starmer’ın sessizliği

Starmer’ın sessizliği

Devamını Oku
13.04.2025
İmamoğlu ‘rakip’ olmasaydı...

İmamoğlu ‘rakip’ olmasaydı...

Devamını Oku
06.04.2025
Pikachu’nun anlattıkları...

Pikachu’nun anlattıkları...

Devamını Oku
30.03.2025
Kafka senaryosu

Kafka senaryosu

Devamını Oku
23.03.2025
Avrupa'da neler oluyor?

Avrupa'da neler oluyor?

Devamını Oku
16.03.2025
Avrupa’da yeni kavşak

Avrupa’da yeni kavşak

Devamını Oku
09.03.2025
Yeni bir dünyaya doğru

Yeni bir dünyaya doğru

Devamını Oku
02.03.2025
Çirkin Amerikalı

Çirkin Amerikalı

Devamını Oku
23.02.2025