Boşan da semeresini ye...
Mine G. Kırıkkanat
Son Köşe Yazıları

Boşan da semeresini ye...

05.01.2025 04:01
Güncellenme:
Takip Et:

Kocasının cebinde değişik kadınlarla samimi fotoğraflarını gören kızgın kadınlardan biri soluğu adliyede almıştı. Açtığı boşanma davası ile kocasını pek üzmüştü. 

Adam duruşmalarda sürekli karısını çok sevdiğini, boşanmak istemediğini dile getiriyordu. Ne kadar yalvarırsa yalvarsın, karısının onu affetmesini sağlayamadı. 

Ne vardı ki altı üstü çalıştığı firmanın bayi toplantısına gitmişti. Oradaki kadınlarla eğlenmiş, o kadınlardan birini odasına çıkarmıştı. Çok verimli bir toplantıydı ona göre. Duruşmada sürekli “Ben karımı hiç aldatmadım” diyordu. 

Hâkim sordu, “Karımı aldatmadım diyorsun ama otel kayıtlarından kadınlardan biriyle aynı odada kaldığın anlaşılıyor. Üstelik sarmaş dolaş fotoğrafların da var. Buna ne diyorsun?”

PROMOSYON KADIN

Hâkim dosyadaki fotoğrafı adama doğru uzattı. Adam fotoğrafa uzun uzun baktı, gözlerini kırpıştırdı. Hâkim sakin sakin cevap bekliyordu. Sessizlik duruşma salonuna yayıldı. Herkes cevabı beklerken sessizlik de beklemedeydi. Bir süre sonra, davalı cılız bir sesle cevap verdi:

“Ben karımı aldatmadım, o promosyondu, promosyon! Birlikte olduğum kadına ben para vermedim ki o hediye. Promosyon olduğuna göre aldatma sayılmaz.”

Duruşma salonunda kahkaha sesleri yükseldi. Kahkahaları duyan adam, “Hata yaptık” dercesine dudaklarını ısırdı. 

Eh, bu da bir savunma biçimiydi, nasıl kabul görürse artık. 

Sonuçta taraflar, anlaşmalı olarak boşandılar. Dava çabuk unutulsa da “promosyon” esprisi uzun süre unutulmadı.

YANLIŞ YÖNE KÜKREMEK

Mübaşir yaşlı ve çok dalgın biriydi. Yine dikkat etmemiş, tarafları yanlış yerleştirmişti. Davalı yerinde hamile olan davacı kadın, davacı yerinde ise davalı koca durmaktaydı. Durumu fark etmeyen hâkim bey, erkeğe doğru kükredi:

“Sen hamile bir kadını boşamaya utanmıyor musun?”

Adam kekemeydi, sözcükler ağzında yuvarlanıyor, bir türlü derdini anlatamıyordu. 

Hamile kadına bakan hâkim, hızını alamadı.

“Hamile bir kadını boşamak, ortada bırakmak erkekliğe yakışır mı? Doğacak bebeğini de mi düşünmedin?”

Adam kendini zorladı, ağzından yine anlaşılmaz sözcükler döküldü. Kendini zorladıkça kan ter içinde kalmıştı. Davacı hamile kadın, daha fazla dayanamadı.

“Çok zorladın hâkim bey! Adam korkudan konuşamıyor. Konuşsun diye beklemekten yoruldum. Biraz daha beklersem, burada doğum yapacağım. Çocuğumun babası kocam değil, başkası. Bu yüzden boşanıyoruz. Boşanabilirsem, çocuğumun babası ile evleneceğim.”

Hâkim ne diyeceğini şaşırdı. Dosyanın kapağına baktı. Başka bir şey sormadan boşanma kararını vererek duruşma salonundan çıktı. 

MARKA AYNI, MODEL YENİ

Karısının çok şişman ve bakımsız olduğunu düşünen bir beyefendi, boşanma davası açmıştı. Kendisi de epeyce şişmandı ama zayıf olması gereken elbette karısıydı. 

Güzel, bakımlı ve mümkünse 90-60-90’lık manken ölçülerinde olmak, kadının göreviydi. Hesabı ödeyen o olduğu müddetçe kendi görüntüsünün ne önemi vardı canım. 

Kadın, kocasını hiç üzmemiş, boşanmayı hemen kabul etmişti. Anlaşmalı boşanma davasına dönüşen hukuki sürecin sonunda, taraflar düzenledikleri protokolle ayrılmışlardı. 

Tahminen 6 ay kadar sonra, bu beyefendiyle caddede karşılaştım. Kolunda, boşandığı eşinin kopyası bir hanımefendi vardı.

Eski eşiyle barışmış olabilir ki diye düşünürken, yaklaştıklarında kadının çok daha genç olduğunu fark etmiştim. Eski eşten tek farkı, gençliğiydi. 

Marka aynı markaydı, yani. Amaç sadece model yenileme.* 

AİLE YAPISI, EKMEK KAPISI

Yukarıdaki leziz alıntıları yaptığım “Boşan da Semeresini Ye”* kitabının yazarı Av. Gülay Berkay, 43 yıl boyunca Anadolu’nun dört bir yanında ceza ve hukuk mahkemelerinde yargıç olarak görev yapan değerli bir hukukçudur. Aile mahkemelerindeki uzun deneyimini, zaman zaman üzen, düşündüren ama çoğu kahkahayla güldüren nefis bir kitaba aktarmış. Yargıç yazarımız, tarihe not düşmek amacıyla kaleme aldığı eserde; aile içi şiddetin son bulmasını salt yasalardan beklemek yerine insan olarak değerli hissedilmek ve karşı tarafın haklarına saygı göstermekle sağlanabileceğini düşünüyor. Meral Onat’ın başarılı çizimleri, anlatısına ayrı bir tat katıyor. 

Türk toplumunun klişeler ötesindeki beklenmedik, şaşırtıcı ve bazen şoke edici aile yapısına ışık tutan “Boşan da semeresini ye” öyküleri, merak ve zevkle okunan birer insanlık macerası.  

* Gülay Berkay, Literatür Yayınları, 2024. 

Yazarın Son Yazıları

Hemingway’in Türklerle imtihanı

Kurtuluş Savaşı’nın Cumhuriyetle taçlanmasına bir yıl var ve İstanbul işgal altındaydı.

Devamını Oku
21.12.2025
Bir sosyal demokratın anıları

Halkçı Parti’nin genç milletvekilleri koşulların izin verdiği ölçüleri aşarak 12 Eylül ve sonrasındaki işkence iddialarını Meclis gündemine taşıyordu.

Devamını Oku
14.12.2025
Hello Papa, sen misin yeni baba?

Boğaz kıyılarındaki küçük Byzantion yerleşkesini Nova Roma’ya (Yeni Roma, bugünkü İstanbul) dönüştürecek yıkım-yapım çalışmaları 324 yılında başladı.

Devamını Oku
07.12.2025
Türkiye’nin ilk kitap müzesi: FKE

Fethiye, yurttaşların ormanları yanmasın diye nöbet tuttuğu ve olağanüstü güzellikte kıyı şeridine çöken muktedirlere, muktedir torpillilerine karşı kazanamayacaklarını bile bile mücadeleye girmekten korkmayan çevreciler ile yurtsever Yörüklerin diyarıdır.

Devamını Oku
30.11.2025
Karar ve tavır

Türkiye artık ulusal bir toplum değil.

Devamını Oku
23.11.2025
Onlar SAFE, bizler saf..

Hayhuy arasında kaynadı gitti...

Devamını Oku
16.11.2025
Yangın önlemek mi, keriz silkelemek mi?

Turizm, Türkiye’nin en önemli gelir kaynaklarından biri.

Devamını Oku
09.11.2025
Panik atak mı, panik aşk mı?

Kırk yaş, rastgele bir yaş değildir.

Devamını Oku
02.11.2025
İster zart, ister zurt, illaki zort

Dünyada pek çok devlet ve yönetim biçimi vardır.

Devamını Oku
26.10.2025
Yılanların yalanı

Türkiye’nin yalanları, tarihi kadar uzun, kalın ve kuyrukludur.

Devamını Oku
19.10.2025
Hayaller Riviera, gerçekler Gazze

ABD’nin en hafif deyimle en tuhaf başkanı Trump’ın Gazze’ye ilişkin bir projesi var.

Devamını Oku
12.10.2025
Siter yalha züdü çekger dirmi?

Çocukken çok sevdiğim bir oyun vardı. Belki siz de oynamışsınızdır...

Devamını Oku
05.10.2025
Al saat ver saat

Makronezya müstebiti Valdemir Potin’in ricası üzerine Mikronezya’yı barışçıl amaçlarla işgal eden 100 bin Çinli askeri doyurmak kolay değildi.

Devamını Oku
04.10.2025
Bir muhtarın çığlığı

11 Eylül 2025 tarihinde Kadıköy ilçesindeki Caferağa Mahallesi’nin kalbindeki tek mazbut (tahrip edilmemiş alan), Ali Oğlu Hüseyin Vakfı’na ait 12 dönümlük arsa için bir ihale düzenlendi.

Devamını Oku
28.09.2025
Hatırla sevgili, o makus tarifi

100 bin Çinlinin 100 bin nüfuslu Mikronezya adasını işgali, iştah ve sefayla sürüyordu.

Devamını Oku
27.09.2025
Eğriliğin ederi, doğruluğun bedeli

Dünyanın tüm kedileri aynı dili konuşur, aynı tınılarda hırlar ve miyavlarlar.

Devamını Oku
21.09.2025
Kayyum devşirme

12 Haziran 2011 genel seçimleri, Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP genel başkanı olarak girdiği ikinci, oy kullanabildiği ilk seçimdi.

Devamını Oku
14.09.2025
Sal gideyim, salla geleyim

Yalnız ve güzel ada Mikronezya’nın uyuşuk ahalisi, her şeye alıştığı gibi savaşsız gerçekleşen Çin işgaline de alışmış, minnak adayı nüfusu kadar işgalciyle paylaşmayı da kabullenmişti.

Devamını Oku
13.09.2025
Hayaller dolgun fon, gerçekler yırtık don

Güzel bir Kafkas atasözüdür: “Yükseklerde ne eserse alçaklarda onu toplarsın.”

Devamını Oku
07.09.2025
Belirsizliğe doğru

Joseph Ignace Guillotin, 1738 ile 1814 yılları arasında yaşamış bir doktor; Paris Tıp Enstitüsü’nde anatomi dersleri veren bir hocaydı.

Devamını Oku
31.08.2025
Yarım insan hakları

Mısır, nüfus çoğunluğu Müslüman bir ülkedir.

Devamını Oku
24.08.2025
我们身后还有十五亿

Çin’in Mikronezya’yı sessizce işgali Makronezya müstebiti Valdemir Potin hariç, Ezya arşipelindeki tüm istibdatları heyecana gark etmiş ve hatta okyanus ötesi kıtaları da zıplatmıştı.

Devamını Oku
23.08.2025
Bir vasiyetin ağırlığı

“Toplum olarak fikirdüşünce gelişmesi ve vicdan bilinçlenmesi gibi nimetlerden yoksun kalmışlığımızın iki sorumlusu vardır...

Devamını Oku
17.08.2025
Çin işi, asker dişi

Mikronezya ile Yutania’nın şöyle ağız tadıyla bir türlü kapışamayan ordularının sahillerde pineklediği bir sabah; olan oldu.

Devamını Oku
16.08.2025
İsyan hakkı

İnsanlar niçin anneye, babaya, düzene isyan ederler?

Devamını Oku
10.08.2025
Yanık toprak taktiği

Türkiye, artık ağır yaralı bir ülke.

Devamını Oku
03.08.2025
Satamam derdimi kimseye

Mikronezya’nın Yutania ile nihai kapışması beklenirken Ulu Çoban Muktedir Makropiç’in de askeri ve sivil ahalinin moralini elbette yüksek tutması gerekiyordu.

Devamını Oku
02.08.2025
Patria Nostra’dan Madara Mostra’ya

Hani karşınızda biri limon yer, sizin damağınız kamaşır.

Devamını Oku
27.07.2025
Emekli açlık, emeksiz tokluk

Köyde doğdum. Lise bitene kadar kara lastik ayakkabı giydim. Devlet yurdunda tıkış tıkış vaziyette üniversiteyi bitirebildim...

Devamını Oku
20.07.2025
Son dilek, yok çörek

Mikronezya ve Yutania’nın yaz sıcağında çöle dönüşen kumsallarında düşman beklerken sivrisinek avlayan, sevdiklerinden aylardır uzak kalan askerler, depresyona giriyorlardı.

Devamını Oku
19.07.2025
Yüreğimiz sızlar, ciğerimiz yanarken...

Canlılar arasında bir canlı türü olan insanın, ait olduğu memeliler sınıfındaki diğerlerinden tek üstünlüğü, beyinsel yeteneğidir.

Devamını Oku
13.07.2025
Dar sahada kısa paslaşma

Mikron ordusu kıyıda düşman beklerken, Betonit Saray’da işler çığrından çıkmıştı. Olası savaş masrafları boyuna yoksul halkın sırtına bindiriliyor; savaş korkusu ise Kel Tepe’deki ayrıcalıklı nüfusun cima furyasını kamçılıyordu. Sarayın CİA danışmanı Frozen Goldstein, donuk zekâsına karşın epeyce ateşli bir çapkındı. Güzeller güzeli karısı Frambuaz ise başlangıçta dini bütün bir Yolcu ve erdemli bir kadındı. Ama kocasının ihanetlerini öğrenince yoldan çıkmış; “göze göz dişe diş” deyip o da cima havuzuna atlamıştı.

Devamını Oku
07.07.2025
Diyanet’in yol harcı, teğmenlerin ihracı

Tuzla Piyade Okulu’nda 10 Kasım 2023’te Atatürk’ü anma etkinlikleri için son hazırlıklar yapılıyordu.

Devamını Oku
06.07.2025
Saçma sapan bir savaş mıydı?

Saçma sapan bir savaş mıydı? İ srail’in suikast saldırıları, İran’ın Demir Kubbe’yi delen füzeleri, ABD’nin İran’ı bombardımanı, yıkılan binalar, insan kayıpları ve pek de anlam verilemeyen bir savaş daha tavsadıktan sonra ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth dünyaya açıkladı: “Biz bu saldırılara aylardır hazırlanıyoruz…”

Devamını Oku
29.06.2025
Suratın tatlısı, limonun ekşisi

Mikronezya adasının Yutania’ya bakan kıyı şeridinde, askeri karargâh dışında bir sivil yaşam belirtisi de vardı...

Devamını Oku
28.06.2025
Sarı Paşa ve Türk Mucizesi

Vakit dardı. Kütahya mücadelesi sonrası, Yunan ordusu var gücüyle saldırıya geçecekti.

Devamını Oku
22.06.2025
Felekten bir gece, adını hece hece

Bolluk ve mutluluk istibdatı Yutania adasında, herkes seferberlik öncesi günleri özlüyordu.

Devamını Oku
21.06.2025
Organize işler

Antik Yunan tarihinin “Sokrates öncesi” diye anılan ilk filozofları, sayıları 23’e ulaşan bir düşünür topluluğuydu.

Devamını Oku
15.06.2025
Doğal cennetten parasal cinnete: Türkiye

Jeolojik olarak yaklaşık 300 milyon yıl önce oluşan ve şairin dediği gibi Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan Anadolu, birçok ilkleri barındıran bir coğrafya olmasının yanı sıra çok çeşitli bitki ve hayvana da ev sahipliği yapar.

Devamını Oku
08.06.2025
Yalan patolojik, savaş psikolojik (2)

Dünyada halen “iftira yoluyla algı operatörlüğü” yapan pek çok hükümet ve istihbarat kurumu, Edgar Hoover’ın yasadışı COINTELPRO yöntemlerini izliyor.

Devamını Oku
01.06.2025