Adnan Binyazar

Güldürmek, gülmek!

07 Haziran 2019 Cuma

“İnsan güldüğü kadar insandır” diyen Molière, oyunlarında insanı zayıf yönleriyle gözlemleyip güldürür. Komedyalarında kişiler özeleştiriden yoksundur. Aynı sahnede güldürenle gülenin birbirine karıştığı olaylarda alaya alanlarla, alay edildiklerini arsızca karşı­layanlar aralarında hep tartışma ortamı yaratırlar. Kibarlık Budalası adlı komed­yasında kibarlık hevesine kapılan Mösyö Jourdain’in maskaralığına güldürürken, alaycı söylemiyle, aynı sahnede onu bu­dalalıktan dangalaklığa sürükleyen öğret­men takımını da serseme çevirir.

Molière’in komedyaları
Üzerinden yüzyıllar geçmesine karşın her çağda daha da değerlenen şiir, ro­man, tiyatro gibi yazınsal; resim, müzik, yontu gibi insanda beğeni duygusu yaratan sanatsal türler klasik sayılır. Bu bağlamda klasik komedya, insanı düşün­dürerek güldürmenin en etkili aracı ol­muştur. Molière’in komedyaları bu özelli­ğinden dolayı insanı bağnazlıktan, önyar­gılardan, saplantılardan kurtarıp düşünce aydınlığına erdirir. Onlarca komedyasının Avrupa kültürünün önemli klasikleri ara­sında sayılmasının, okullardan başlamak üzere dünyanın büyük tiyatro sahnelerin­de gösterime girmesinin nedeni budur.
Sahne, yaşamın bir parçasıdır; genel­likle dramlarda ağlanır, komedyalarda gülünür. Shakespeare’in söylemiyle, insan gülerek ağlayan, ağlayarak gülen bir yaratıktır.
Her güldürene gülmeli mi, gülünmeye­ne bile güleç mi görünmeli?
Moliére, alay edenle alay edilenin, gül­dürenle gülenin gerçeğini komedya akıl­cılığının ince ironisiyle dengeleyip suna­rak bu sorunun yanıtını veriyor. Sahnede olagelenleri algılayanı güldürür Molière. İnsanda bu algı yaratımını çağımızda da sürdürmesi onun sezgici dehasının ürü­nüdür.

Kibarlık Budalası
Oyunda kentsoylu Mösyö Jourdain görgü sahibi olunca kibarlaşacağını sanır. Ondaki boşluğun ayrımına varan kendini öğretmen yerine koyan çıkarcı takımı, çevresini sarıp ona kibarlık dersi vermeye kalkarlar. Biri kibarlığı felsefe öğrenmeye bağlar. Dili iyi kullanıp edebiyatçı olmakla kibar olunacağını savunur bir başkası. Müzik öğretmeni kılıklı, sesler arasındaki armoninin insanı kibar kılacağını öne sü­rer. Dans öğretmeni, sağa sola kıvrılarak “Uygun adım atmayı öğrenirsen kibarla­şırsın” der ona.
Molière oyunda ilgiyi Mösyö Jourdain’den uzaklaştırıp o bilgi sim­sarlarına yöneltir. Oyunun o evresinde alaya alınarak gülünmesi gereken, kibar olma umuduna kapılan Mösyö Jourdain değil, onda bilgilenme hevesi uyandır­mak için meydan maskarasına dönen öğreticilerdir.
Oyunun kurgusundan da anlaşılacağı üzere, Molière’in amacı, başlangıçta, önerileni yerine getirmek için çırpınarak sahnede olmadık kılıklara giren Mösyö Jourdain’i güldürülecek kıvama sokmak­tır. Yazar, daha sonra, onun çevresinde bal yapmaz arı gibi vızıldaşıp duran öğ­retici konumundaki kişilere fırlatır eleştiri oklarını. Molière böylece olayı kişisellik­ten çıkarır, bir insanlık manzarası çizer sahnede.

Nasreddin Hoca
Her toplumun gülünecek bir yanı oldu­ğu gibi, yaşananları göz önüne sererek düşündürecek güldürücüleri de vardır. Bizde Nasreddin Hoca ile Bektaşi de­desi gülmeceleri başta gelir. Hocanın sözlerinden çok yaptıklarına gülünse de, onun gülmece aynasında kendinden başkasını görmez. Bektaşi dedeleri ise her sözleriyle, inanç adı altında insanımızı aptal yerine koyanlarla alay eder.
Yazarını içinde taşıyan bir toplumuz biz. Daha ilkgençlik yaşlarında şiir yaz­mayanımız yok gibidir. Halk arasında nobran sayılan bir kişi bile, ortamını denk getirdiğinde öyle bir espri patlatır ki üze­rinden yüzyıllar geçmiş olsa da güldürme gücünü korur...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Anılar yumağı 6 Aralık 2024
Fotoğrafı buzlamak 29 Kasım 2024
Cinci hocalar 22 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları