Arif Kızılyalın

Galibiyetin Küçüğü Olmaz

19 Ekim 2008 Pazar

Ulusal Futbol Takımımız Bosna Herseki 2-1 yendi, grubunda ilk iki iddiasını sürdürdü. Olası bir kayıp gerçekten soğuk duş etkisi yapardı son dönemlerin yükselen trendi Türk futbolunda. Üstelik yenik duruma düşüp çeviriyordu Fatih Terimin öğrencileri İnönüdeki 90 dakikayı. Tıpkı Avrupa Şampiyonasındaki gibi... Belki teknik, belki taktik unutuluyor, Hattı müdafaa yok, sathı müdafaa var.. O satıh da bütün vatandır özdeyişindeki gibi inanılmaz bir güç gösterisiyle kaybedilenler geri alınıyordu... Öyle ya da böyle çok önemli bir sonuçtu 2-1... Şimdi çıkıp Bosna da takım mı diyenler olabilir... Hatta Bosnanın neredeyse tamamı Alman birinci ligi Bundesligada oynayan golcü ve orta saha oyuncularını dikkate almayanlar da çıkabilir... Yine de her görüşe saygı duymakla beraber Bosna galibiyetini küçümseyenlerin cumartesi gecesi devrilen koca koca takımlara bir bakmasını önermeden geçemeyeceğim...

Örnek mi? Çok...

Bir bakın, Avrupa liglerinde onlarca futbolcusu oynayan Çek Cumhuriyetinin 3. eleme grubunda Slovenya ve Slovakyanın altında kalıp havlu atışına... Keza 4. grupta Rusyanın hızla kan kaybedişine... Ya 2004 Avrupa 2ncisi Portekize ne demeli? Sistem futbolunun yaratıcısı Fransızları hiç sormayın. Belki Riberyler, Govoular, Nasriler, Benzemalar doğru dürüst bir teknik adam bulurlarsa grup 2nciliğine tutunurlar... Üstelik yukarıda saydığım pek çok takım, ideale yakın 11iyle oynuyor. Ulusal takım örneğinde olduğu gibi 15 oyuncusunu birden kaybeden, kadrosunu yenileyen ikinci bir Avrupa takımı yok!..

Elbette büyük bir başarıdır, Euro 2008 gibi uzun boylu bir turnuvanın neredeyse sonuna kadar gidip bir sonraki elemelerde 3te 2yle yoluna devam etmek... Alkışlanmalıdır da bu ekip, ama saha içi zaferler de asla boyamamalı gözümüzü... Örneğin bu koskoca coğrafyanın hâlâ Servetin yanına yetiştirdiği ikinci bir stoper yoktur. Örneğin, ön liberoda Mehmet Aurelionun yanı Ayhanın tüm iyi niyetine karşın boş kalmakta, Hamitin sonuca yönelik pasları, gencecik bir Mehmet Topalın yıldırıcı presi aranır olmaktadır. Yine Mevlütün tüm iyi niyetine karşın Batuhanın içindeki gençlik ateşine rağmen Semih - Nihat ikilisinin yokluğu da dolmamıştır... Ve en önemlisi Türk futbolunun yaşadığı hava topu krizi -savunmada- devam etmekte, kaleci Volkan da ne yazık ki bu soruna çözüm üretememektedir...

Evet bu sorunlar giderilir, Estonya maçı sonrası yaralar iyileştirilirse emin olun ki bu Türkiye, kolay teslim olmaz 2008 Avrupa şampiyonu İspanyaya...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sadece 3 puan değil 6 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları