Öncelikle şunu belirtmekte yarar var ki MTK Budapeşte, F.Bahçe’nin rakibi olamaz. En başta sıkletleri uygun değil. Biri ağır kilo, öteki sinek sıklet. Bakmayın skor çok açılmadı. Her F.Bahçe - MTK eşleşmesinin galibi Sarı - Lacivertliler olur; ama burada, ama orada… Dün geceye dönersek; F.Bahçe yaşlı kurt Aragones’le gençleşmiş, takım oyununu anımsamış. Sezon başı olmasına karşın total futbolun gereklerini yerine getirmeye çalıştılar bölüm bölüm.

Herkes görevini biliyor. Savunmacı ‘önce gol yemeyelim’ diyor. Önde oynayanlar da ‘nasıl gol atarız’ın hesabında. Kimse üzerine düşmeyen işlere kalkışmıyor. Bu da bir disiplinin ürünü olsa gerek. Ama estetik, yani göze hoş gelen futbol da yok değil. Mesela Kâzım... Dün akşamın yıldızıydı. Galiba uzun süredir onun kadar topu keyifli süren futbolcu görmedik. Belki gol atamadı ama çalımlarıyla, direkte patlayan şutlarıyla en çok alkışı alan isim oldu.

Ön libero Selçuk ise şimdilik idare ediyor. Gol attı ama bir Aurelio olmadığı kesin. Şimdi düşünüyorum da Mehmetçik Betis’e gitmese bu F.Bahçe savunmada geçilmez kale oluşturur muydu? Yeni transfer Güiza da sadece nokta santrfor olmadığını taşıdığı toplar ve peşinden sürüklediği rakip savunma oyuncularıyla gösterdi. Bugün Semih’e, yarın da bir başkasına belki boş alanlar yaratır, çok gol attırır. Peki bu takımın hiç eksikleri yok mu?

Olmaz mı? Öncelikle yaptıkları iyi şeyleri sürekli hale getirememişler. Final toplarında sezon başı olmasından kaynaklı acemilik söz konusu. R.Carlos’la Uğur’un ofansta müthiş işleyen sol kulvarı savunmada açık verebilir ama o da zamanla, daha doğrusu çalışılarak düzeltilebilir. Ama asıl soru yeni transfer Emre’nin nerede oynayacağı. Tartışmasız müthiş yetenek ama ön liberoya alsanız olmaz, Alex’i kesseniz hiç yakışık almaz. Aragones galiba en çok bu konuda zorlanacak. F.Bahçe bu saatten sonra bu turu bırakmaz. Sarı - Lacivertliler bence 3. turdaki rakiplerini düşünmeye başlasın...