Balkan Naci’nin ardından

Balkan Naci’nin ardından

21.04.2022 05:00
Güncellenme:
Takip Et:

Sanat dünyamızın en değerli sanatçı, akademisyen ve hocalarından biri, eşsiz dost, unutulmaz güzel insan Balkan Naci İslimyeli maalesef aramızdan ayrıldı. Size Balkan’dan söz etmeden önce, genel bir vurgu yapmak istiyorum. Cumhuriyet’teki eski en yakın dostlarımdan Yalçın Pekşen’le yaptığım söyleşilerden birinin başlığı “Biz ölümü en makbul insanlarız” cümlemdi. Balkan’ın ardından eserlerini tekrar gözden geçirdim ve aklıma şu geldi: Bir ressam öldüğü zaman, yaşam enerjisi, “can” vücudunu terk ediyor ve ilginç bir şekilde onun eserlerine giriş yapıyor. Ressamlar yaşarken onların eserlerini kâh küçümseyerek kâh anlamayarak bakan ahali, ölümünün ardından artık eserlere yerleşen yaşam enerjisi sayesinde farklı bir senaryo ile karşı karşıya kalıyor. Ölümünün ardından eserleri hakkındaki tereddütler, yerini doğal bir hayranlığa ve dokunulmazlığa bırakıyor. 

Balkan kadar yaratıcı, klas ve mütevazı bir insana sanat dünyasında rastlamak çok zordur. Kendisini Burgazada’daki cenaze töreninin ardından defnetmek tabii ki korkunç zor geldi, biz sevenlerine. Onu yolcu ettiğimiz son mekânın güzel manzaralı bir Burgaz tepesi olması, küçük bir teselliydi ailesine ve bizlere. Yarattığı büyük boşluğu doldurmak imkânsız olsa da onu güçlü eserleri, eşsiz kişiliği ve keyifli anekdotları ile hatırlayarak sonsuza dek yaşatacağız. Mekânı cennet olsun. Bütün ailesine, sevenlerine, dostlarına ezcümle tüm sanat camiamıza başsağlığı diliyorum.

Seni çok seviyoruz Balkancım! Öğrencilerinle olan harika iletişimin, hiçbir zaman piyasanın kaprislerine teslim olmayışın, hoş sohbetin, bonkörlüğün, mesleğine kendini vakfetmen, hangisini sayalım? Peki ya usta işi şiirlerin, kelimelerle olan özel ilişkin, mükemmel bir yazarın tüm kodlarına sahip oluşun? Onu nereye koymamız gerekiyor? Gerçekten karşımızda komple bir sanat insanı var. Sizi Balkan’ın dizeleriyle baş başa bırakıyorum: ey dünya 

burada kalacağımı sanma

geçerken uğradım sana

yalnızca..

ölümü gördüm;

sabırlı, ağır,

sonunda döndüğünü

tekrar yaşama..

bekleyen insanlar gördüm sınırlarda;

hasrete yazgılı ömür boyunca..

dikenli teller gördüm;

kanayan kalpleri ayıran

durmuşlar bir duvarın iki yanında.

...

kaybolan insanlığı gördüm;

dönmüş karanlık yanına..

gördüm;

kör oldum / tuz oldum,

kül oldum / kimseler yanmayınca..

ey dünya;

burada kalacağımı sanma

geçerken uğradım sana

yalnızca...

DÜNYA SANAT GÜNÜ

15 Nisan’da Dünya Sanat Günü’nü geçen hafta da bahsettiğim gibi, “kutlayacaktık”, kutlayamadık, çünkü neşe ve coşkunun merkezde olamayacağı bir dönemin içindeyiz. Ukrayna’da yaşanan onca acı, vahşet ve travma varken bu sene onuncusu gerçekleşecek Dünya Sanat Günü daha sakin ve çoğu Ukrayna bağlantılı etkinliklerle geçti. Balkan’ın bir gün önce gelen ölümü, zaten süngümüzü düşürmüştü. Piramid Sanat’ta, Almanya’da yaşayan Türk sanatçı, Erdo Sam’ın “Bahçıvan Kadınlar” isimli sergisinin açılışını Dünya Sanat Günü’nde gerçekleştirdik. Serginin kavramsal temeli şiddet ve acı üzerine kurulu ama bir yandan da aşkı ve umudu da içinde tutmaya devam ediyor. 

Bir diğer etkinliğimiz ise Zoom üstünden düzenlediğimiz çevrimiçi uluslararası paneldi. Ukrayna, Slovakya, Litvanya, Türkiye ve İngiltere’den konuşmacıların ve birçok ülkeden dinleyicinin de katıldığı “Sanat ve Savaş” başlıklı panelde özellikle Ukraynalı sanatçıların deneyimlerini ve yaşadıklarını paylaştığı anlar oldukça etkiliydi. Rus sanatçılara ve derneklere bu süreçte nasıl yaklaşılacağı tabii ki bizim de gündemimizdeydi. Bazı katılımcılar her sanatçının barışçı olduğunu ve Rus sanatçıların da dışlanmaması gerektiğini belirtirken bazıları ise Rus sanatçı örgütlerinin en azından üyeliklerinin dondurulması gerektiğini savundular. Aynı panelde, Dünya Sanat Günü “Wallace Hartley” Ödülleri de Özgürlük, İnsanlık ve Dayanışma başlıkları ile sahiplerini buldu. UPSD Galerisi’nde ise değerli sanat üniversitelerinin akademisyenlerinin eserleri, “AKADEMİX 4” sergisinde görülebildi. 

“Savaş ve Sanat” başlıklı diğer panel ise yine Piramid Sanat’ta, benim moderatörlüğümde, Coşkun Aral, Sedef Kabaş, Osman Erden ve Tamer Levent’in katılımlarıyla gerçekleşti. Özel anı ve anekdotların, sanat tarihsel bilgilerin ve gündem yorumlarının konuşulduğu panel oldukça besleyici ve etkileyici geçti. İzleyicilerin artan ilgisiyle panel uzadı da uzadı ve bir ara bitmeyeceğini bile düşündük.

Umarım önümüzdeki sene, Dünya Sanat Günü’nü hak ettiği coşkuyla ve neşe içinde kutlayabiliriz.

Yazarın Son Yazıları

Cahil ve faşist liderlerin savaşı

Aslında bu köşe yazısını kaleme almanın hiçbir anlamının olmayacağı 36 saatlik süreç yaşıyoruz...

Devamını Oku
19.06.2025
Özgür Özel’in samimi gözyaşları

Her ölüm dayanılmaz bir acıdır. Şayet o ölüm, kalp krizi, trafik kazası, elektrik çarpması, cinayet veya intiharla gelmiş ise insan nefes alamaz hale gelir.

Devamını Oku
12.06.2025
Hiçbir şey, göründüğü gibi değildir

Yaşam akıp giderken, siyasi olaylara karşı yorumlar -tahminlerim bazen çok emin görünseler de- altüst olabiliyor.

Devamını Oku
05.06.2025
Çağdaş Türkiye mutlulukları ve üzüntüleri

Hayat, iyi ve kötü olaylar arasında oluşan düğümler şeklinde akan öznel bir film gibi. Seviniyoruz, üzülüyoruz, kahroluyoruz, âşık oluyoruz, şaşırıyoruz, kâh siyasetçilere kâh en yakınlarımıza kâh tuttuğumuz takıma kızıyoruz.

Devamını Oku
29.05.2025
Hayatınızda kaç tıkanıklık var?

Bazen içiniz tıkanır ya, nefes alamaz gibi olursunuz. Uyumak istersiniz ama uyuyamazsınız. İçiniz isyanlardadır, konuşacak kimseniz yoktur. Bütün bunları yaşarken bir de kapana kısılmış fare gibi trafikte kalmışsınızdır mesela!

Devamını Oku
22.05.2025
Yoksa bu bir savaş bildirisi mi?

Hayatı terör yüzünden kararmış aileler için acaba 12 Mayıs 2025 itibarıyla acılar son bulacak mı, yoksa bu tarih iç ve dış siyasetimizi daha da büyük kargaşaya taşıyacak kritik bir eşik mi olacak?

Devamını Oku
15.05.2025