Sharapova’nın peri masalı

28 Mayıs 2020 Perşembe

1993’ün ortalarında fakir bir Rus vatandaşı olan Yuri Sharapov, Moskova’daki Amerikan Büyükelçiliği’ne gitti. Berlin Duvarı çöktüğü için Soğuk Savaş’ın ağır günleri güya bitmişti. Ama sonuçta Amerika Amerika’ydı, Rusya da Rusya! Yuri’nin yanında küçük kızı vardı. Mucizevi bir vize talebiyle gelmişti. Kendisine şaşkın gözlerle bakan görevliye anlattıkları şuydu: “Bu benim kızım, 6 yaşında. Tenis hocamız Yudkin, kızımın, Mozart gibi bir harika çocuk olduğunu söylüyor. Amerika’ya gitmesini Navratilova istedi, onun kadar iyi bir tenisçi olacak. Lütfen bir şans verin. Florida’daki Rus milli takımı ile antrenman yapacak”. Adam şu yanıtı verdi: “Benim kızım 8 yaşında, o da çok iyi oynuyor, nereden biliyorsun kızının harika oynadığını?”, “Ben sizin kızınızı seyretmedim ama kendi kızımı seyrettim, bana inanın”, “Peki emin misin?”,Eminim”. Vize memuru babanın kararlılığından etkileniyor ve 3 yıllık bir vize veriyor. O karar, 4 ayrı Slam Turnuvası’nı da kazanmayı başaran, tenis tarihinin 10 kadın tenisçisi arasına sokacaktı Maria Sharapova’yı. Bir efsanenin önü böyle açıldı. Babası ekmek parası için koşturan bir adamdı, annesi ise okumuş, edebiyatı seven kısa boylu mavi gözlü bir sarışın. Çernobil patlaması olunca kuzeye kaçmışlar. Efsaneyi başlatan başka detaylar da var. Mesela amcası, doğum gününde ona bir raket hediye etmese, Yuri kasabasının tenis kulübüne 4 yaşındaki Maria’yı götürmeyecek, o da sıkıldığı bir gün eline bir raket geçirip duvara karşı bam güm oynamaya başlamayacaktı. Önce babasının hocası Yuri Yudkin, sonra da ünlü Rus tenisçisi Yevgeny Kafelnikov’un babasının dikkatini çekmiş. Küçük kız vurdukça vuruyor, topa büyük bir konsantrasyonla! Baba Kafelnikov, kıza Yevgeny’nin bir raketini hediye etmiş. Tabii o koca raket hemen kesilip kısaltılmış, kızımıza uyması için. Yudkin, o zamanki aile içi adıyla Masha’nın babasına kızının çok iyi olduğunu söyleyerek Moskova’daki tenis kliniğine gitmesini önermiş. Orada Masha’yı fark eden ise ünlü efsane Navratilova... Koca raketli ve küçük gövdeli, uzun kollu komik kızın babasını kenara çekmiş: “Bu kızı Florida’ya götürmen lazım!

Amerika’da inanılmaz film kareleri

Yuri, bir öğleden sonra, kızı yanında, cebinde yalnız 700 dolarla Florida’ya uçuyor. Dram: Planlandığı gibi Rus genç milli takım hocası gelip onları havalimanından almıyor! Uçakta yanlarında oturan Rus çift, onları kendi otellerine davet ediyor ve Yuri kızıyla kıvrılıp yerde uyuyor. Sabah, Masha’yı ve raketlerini alıp caddelere salıyor kendini. “Babamla bu macerayı yaşamaktan mutluydum, biz dünyaya karşı kenetlenmiştik” diyor küçük tenisçi... Baba önce sanıyor ki, Rusya’daki gibi her şey herkese ait. Şarlo filmi gibi, kortları ve havuzu olan bir otelden içeri dalıyorlar, Yuri sorumluya kızının geleceğin ünlü tenisçisi olduğunu ballandırarak anlatıyor! Amerika fırsatlar ülkesi, “Oynasın da görelim” diyorlar. Masha öyle bir oynamaya başlıyor ki, insanlar güneşlenmeyi bırakıp o korta yığılıyorlar. Orada tanıştıkları Polonyalı bir çift, hikâyeye bayılıyor. Otelden valizler alınıp gerçek bir tenis akademisine doğru yola çıkılıyor. Önce Rick Macci, sonra Nick Bollettieri... Serüvenin her zerresi tam bir film: Hem dram, hem komedi, hem gerilim...

Kötü insanlar her yerde var, değil mi?

Nick Bollettieri aralarında Agassi, Jim Courier, Monica Seles gibi dünya yıldızlarını yetiştiren efsane akademinin kurucusu. Önüne atılan bu küçük kızı seyrederken “akıl almaz bir şey” olduğunu o anda görüyor. Hemen ona burs veriyorlar ve babası ile beraber orada yemek yiyebileceğini bildiriyorlar. Tokluk pahasına yıldız üretimi... Başından itibaren, Masha’yı en seksi ve meşhur ergen Rus tenisçisi Anna Kournikova’yla kıyaslıyorlar. Anna da o akademide, aralarında 6 yaş var. Masha, Anna’nın eski kıyafetlerini giyiyor. Aralarında dostluk dışında bir rekabetin tohumları atılıyor. Ama bu bence esas gelecekteki bir imaj rekabeti.

Sonra ne oluyor biliyor musunuz? Hani eski Türk filmlerinde kötü kalpli, zengin, şımarık çocuklar ve aileleri vardır. Siz de “Ne kadar saçma senaryo, böyle tipler gerçekten var mı?” diye söylenirsiniz... İngilizce bile bilmeyen bir Rus kızının, kendisinden 4-5 yaş büyük kendi kızlarını ezip turnuvalardan yolcu etmesini hazmedememişler. Rakipleriyle arkadaş olmamayı seçen, onların gözünün içine içine bakan, kaybetmekten nefret eden bir özel kişilik. Okula bile gidip gitmediği belirsiz bu kızın kendi çocuklarının “geleceğini kapattığını”, morallerini bozduğunu görüp Bollettieri’ye bu babayı ve münasebetsiz kızını akademiden atması için baskı yapmışlar. Ve Nick -herhalde ömür boyu utanmıştır bu kararından- Yuri’yi çağırıp ayrılmaları gerektiğini söylemiş. Varlıkları, kıskançların zehirlerini akıttıkları ortamda bir skandal konusu haline dönüşmüş durumda. Yuri, bu dertli durumu yansıtmıyor Masha’ya; Rusya’ya dönmeyi aklına getirmiyor! Meşhur “B planı” devreye giriyor. Bir Afrikalının akademisine gitmeye başlıyorlar. Ama adamın baba ile arası kötü ve küçük kıza ömür üstünden bir kontrat imzalatmaya çalışıyor. Bir avukat görüp mani oluyor. Bu arada her rakibinden bir kafa kısa olan kızımız, herkesi yenmeye devam ediyor. Babasıyla tanışmış olan zengin bir Amerikalı Bob Kane yardım elini uzatıyor. Bir yıl onlara evini açıyor. “Bu kadar çok odayı ne yapıyorlar?” diye düşünüyor küçük Masha... Sonra, onu kovan Bollettieri, kızı takımına yeniden alıyor, yurtta yer açıyor. Peki orada ne oluyor, biliyor musunuz? Kötüler tekrar devreye girip küçük Masha’yı gece uyandırıp onunla alay edip kıskançlıklarını kusuyorlar!

MUTLU SON: Ardından ünlü hoca ve menajerlerle tanışma... 2001’den itibaren profesyonel tenisçiliğe geçiş... Meşhur çığlığı o sıralarda devreye giriyor. Birden “neredeyse bir gecede” boyu mucizevi şekilde büyüyor! 2004 yılında çıktığı ilk Wimbledon finalinde idol olarak gördüğü Serena Williams’ı 6/1, 6/4’lük hızlı skoru ile yenip, 17 yaşında ilk Slam finalinde şampiyonluğa ve dünyanın zirvesine uzanıyor. Sharapova tenisi bu yıl bıraktı. İki yıl önce basın toplantıları dışındaki ilk karşılıklı sohbetimizden önce “Durdurulamaz” (Unstoppable) başlıklı bu kitabı okumuş olmak isterdim. Türkçesinin Martı Yayınları’ndan çıkmış olduğunu dün öğrendim ve çok sevindim. Kesinlikle tavsiye ederim!

Şimdi soruyorum size: Bu kitaptan çıkarılacak dersler, herkes ve her meslek için sonsuz değil mi? Lütfen bunları gözden geçirin ve çocuğunuz için bu riskleri alır mıydınız, bir düşünün...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları