Deniz Ülkütekin
Deniz Ülkütekin deniz.ulkutekin@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Dijital derebeyler ve Metaverse’in toprak ağaları

29 Şubat 2024 Perşembe

Birçoğunuzun sevineceği bir haber vereyim: Kapitalizm öldü. Ancak yerine gelecek şeyi pek sevmeyeceksiniz: Dijital derebeylik.

Gelecek” dedim ama çoktan geldi bile. Küresel ölçekte bir dijtial derebeylik sistemi içinde yaşıyoruz ve teknolojinin giderek artan kapsayıcılığı içinde dijital toprak ağalarının (evet, Metaverse’ten alınan araziler) çağdaş “serf”leri üzerindeki hükümleri de artacak.

90’lı yılların sonu ve 2000’lerin başında dünya için yaygın olarak kullanılan “küresel köy” kavramı meğer bugün oluşan dijital hükümranlığın ayak sesleriymiş bilememişiz.

Dijital derebeylik, kapitalizmin yarattığı ücretli çalışmayı, emek sömürüsüne dönüştürürken oluşturulan tüketim kültürüyle bu sömürüyü meşrulaştırmasından çok daha farklı bir anlam barındırıyor.

Çünkü kapitalist düzenin ana kolonu olan beyaz yakalı işçiler yani mavi yakalılardan farklı olarak içinde bulundukları finansal sistemle görece daha barışık olan sosyoekonomik sınıf, yapay zekâ başta olmak üzere hızla yaşamlarımıza girmekte olan farklı dijital yeniliklerle düzen içinde yaratılan “biriciklik” konumuyla artık vedalaşıyor.

En aşağı üç sözcükten oluşan iş tanımlarınız, gittiğiniz konserler, tiyatro oyunları, izlediğiniz filmler, iştahla paylaştığınız gurme yemekler o biriciklik hissini bir daha geri getiremeyecek.

Kendini “yaratıcı” olarak tanımlayan sektörlerdeki çalışanlar veya finans-kapital ilgili iş tanımlarıyla doğrudan veya dolaylı yoldan ilgili beyaz yakalılar yakın bir gelecekte yapay zekânın kendilerine “buyurduğu” işleri yapar duruma gelecek.

Yakın zamanda büyük gürültü koparan Hollywood grevinin bir ayağı da bu konumlanma sorunuyla ilgiliydi. “İşlerimizi kaybedeceğiz”, belki ama kesin olan şu: “İş tanımlarımızın getirdiği konumların yarattığı itibarı kaybedeceğiz.

Bu kaybediş aslında bir illüzyonun ortadan kalkması, yani sınıfsal anlamda bir yüzleşme olanağı diyebiliriz. 

Ancak bu durumda elde kalan, tüm alınabilecek gerçek varlıkların II. Dünya Savaşı sonrası ortaya çıkan bir iki kuşak tarafından ele geçirildiği, ardıl kuşakların ise bireysellik propogandası ile sunulan “özelmiş gibi hissettiren tasarım” yaşamlara mahkum edildiği ve bunun artık yaldızı döküldüğü için sürdürülemeyecek borçlan, çalış, yine borçlan sistemiyle inşa edildiği gerçeği olur.

Bilirsiniz kapitalizm büyük buhran ve savaş sonrasında ekonomik büyüme ve kalıcı bir finans kapital birikimi için işçilerin, ürettiklerini satın alabildikleri bir ekonomik düzen oluşturmuştu. 

Kim bilir belki benzer bir model borçlanma üzerinden oluşturulur.

Sırf çalışmayı anlamlı kılmak için borçlanmak! Tıpkı son yıllarda giderek yaygınlaşan mistik öğretilerdeki gibi. Ne dersiniz? 

Ne de olsa çevre felaketleriyle gelen dijital derebeylik çağında temel gereksinimler dışında satın alınabilecek pek bir şey de kalmadı. Belki Metaverse’ten ufak bir arsa, bahçesinde domates, biber yetiştirmek vs...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Düş adacıkları 30 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları