COVID-19 pandemisi artık çok uzak bir anı gibi geliyor.
2020 başlarından 2022 sonuna dek uzayan süreç, hepimizin yaşamını – en azından bir süreliğine – kökten değiştirmişti.
Daha önce yalnızca bilimkurgu filmlerinde rastlayabileceğimiz bir distopyayı bu kez bizzat deneyimledik. Hem korkutucu hem de tuhaf biçimde büyüleyici bir gerçeklikti bu.
Bazen o günler hepimize olduğundan daha uzakmış gibi geliyor. Sanırım bunun nedeni, olayların gerçekliğini tam kavrayamadan sonuçlarıyla baş başa kalmamız.
Hazırlıksız yakalandığımız yasaklar, kısıtlamalar ve yerlerine ikame ettiğimiz yeni alışkanlıklar, bir rıza süreci olmaksızın, yaşamsal bir zorunlulukla yaşamlarımıza girdi.
Bu yüzden şartlar ortadan kalktığında unutmamız da bir o kadar hızlı oldu. Ancak o günlerin izleri, bilincimizin bir yerlerinde hâlâ duruyor.
Bazı alışkanlıklarımız o dönemle birlikte şekillendi, bazılarını ise o süreçte kaybettik.
Peki bunların ne kadar farkındayız?
MAHREMİN TOPLUMSAL KARŞILIĞI
Tüm bunlardan söz etmemin nedeni, ABD’de pandemi sonrası dönemde ortaya çıkan ve son zamanlarda tartışma yaratan bir olgu: “gooning.”
Türkçeye çevrilmesi pek kolay olmayan bu kavram — kökünde “goon” kelimesinin taşıdığı argo ve metaforik çağrışımlar nedeniyle yalnızca bir cinsel pratik değil, aynı zamanda daha geniş bir kültürel semptom olarak da okunabilir.
Kısaca özetlemek gerekirse, gooning; bireyin mastürbasyon sırasında orgazmı sürekli erteleyerek haz noktasını yeniden ve yeniden üretmesi üzerine kurulu bir pratik.
Son dönemde ABD’de “sessiz salgın” gibi yayılmaya başlaması, onu yalnızca bireysel bir alışkanlık olmaktan çıkarıp toplumsal dönüşüm göstergesine dönüştürüyor.
Bu noktada, “Son derece mahrem bir eylem neden sosyolojik bir konu olsun?” diye sorabilirsiniz.
Aslında cinselliğin nasıl yaşandığı, nasıl temsil edildiği ve pornografi sektörünün bu temsilleri nasıl biçimlendirdiği; son 50 yıldır sosyoloji, psikoloji ve medya çalışmaları için önemli bir gözlem alanı.
Bir dergideki beden temsilleri, bir porno filmindeki kamera açısı ya da içerik algoritmalarının öneri mantığı bile toplumsal bilinç hakkında çok şey söyler.
PANDEMİYLE DEĞİŞEN CİNSELLİK
Pandemi, yalnızca bir sağlık krizi değil, bir algı kriziydi. Evlere kapanan bireylerin sosyallik, dikkat ve zaman algısı kökten değişti.
Ekran merkezli yeni yaşam biçimi, topluluk hissini yeniden tanımlarken cinsellik algısını da dönüştürdü.
Bu süreçte algoritmaların görünmez yönlendirmeleriyle dijital platformların akışına dayalı bir varoluş biçimi oluştu.
“Gooning”, bu yeni düzenin uçta ama son derece açıklayıcı bir semptomu: Yalnızlığın, aşırı uyaranın ve sosyal platform akışının kesişiminde doğan modern bir “ritüel.”
Anımsayın! Pandemiyle birlikte gündelik yaşamın en sıradan hareketi bile, bedenlerin birbirine yaklaşma olasılığı taşıdığı için “risk” kategorisine alındı.
Temas, kuşkulu bir eylem hâline geldi; yalnızlık ise bir korunma biçimiydi. Uzaktan yaşam, bedensel karşılaşmayı istisnaya çevirirken; ekran karşısında geçirilen saatler, bir noktadan sonra yalnızlığı ortadan kaldırmak yerine kalıcılaştıran bir rutine dönüştü.
Bunun sonucu olarak dijital alan, sosyalliğin yerini alan bir simülasyon olarak, ilişkileri sahici bir karşılaşma olmaktan çıkarıp bir “kullanıcı tarafından oluşturulan içerik”e dönüştürdü.
Belki söylemesi bile rahatsız edici ama bu süreç, ekran kişiliklerinin çoğu insan için en yakınlık kurulan figürler hâline gelmesine neden oldu.
Bu kişilerle hiç karşılaşmamışlardı ve samimiyetleri, olsa olsa görüntü kalitesiyle ölçülebilir durumdaydı.
Elbette cinselliğin sunumu da bundan payını aldı. Eskiden “özel bir kaçış” olarak bilinen pornografi, pandemiden sonra sürekli açık bir ortama, adeta dijital bir arka plan sesine dönüştü.
Ve “gooning”i ortaya çıkaran asıl sonuç da burada belirdi:
Cinsellik, bedensel bir deneyim olmaktan çıkıp bir tür kendini oyalama tekniğine dönüştü.
HAZZIN YENİ DOĞASI
Şöyle düşünün: Pandemi sırasında gün, ekranda açılıp kapanan bir tekrarlar bütünüydü.
Kısa videolar, diziler, oyunlar ve toplantılar… Hepsi birbirinden farklı içeriklerin aynı ritimde buluştuğu bir düzende işliyordu.
“Gooning” pratiğini besleyen şey de tam olarak bu: sürekli uyarım, kısalan dikkat. Bu dönemde ortaya çıkan ve PMV (Porn Music Video) adı verilen pornografik montaj videoları da bu yeni cinsel algıyı TikTok ritmine uyarlayan bir yenilik.
Farklı pornografik görüntüleri müzik eşliğinde yeniden üreten bu içerikler, dopamin akışını tektipleştiren bir işlev görüyor.
Görsel kesitler sesle tam senkron biçimde ilerliyor; her yeni saniye bir öncekinden daha yüksek bir uyarım vaat ediyor.
Kısacası, haz artık içerikten değil, ritimden doğuyor.
Ortaya çıkan göreceli bir “trans durumu”nda orgazmdan çok zihinsel bir kaçış bu pratiğin merkezinde.
Ancak bu trans hâli, bir özgürleşme biçiminden çok bilinçsizlikle yapılan bir anlaşma gibi. Birey, sonsuz bir uyarım akışında “kendini unutmak”la huzur bulmaya çalışıyor.
Tıpkı pandemide Zoom ekranında donup kalmış yüzler gibi, zihinsel bir donma yaşanıyor.
“Gooning” bu açıdan yalnızca bir cinsel pratik değil, sürekli yenilenen merak ve bitmeyen “bir sonraki video” dürtüsüyle dijital dikkat ekonomisinin bir izdüşümü.
SONSUZ ‘ŞİMDİ’ HAPİSHANESİ
Artık platformlar yalnızca zamanımızı değil, zaman algımızı da yönetiyor. Neye baktığımızın yanında ne kadar süre baktığımızı da ölçüyorlar.
Odak süresi, yeni bir piyasa verisi hâline geldi. Bu sistemin cinsel ekonomideki karşılığı da OnlyFans ve e-girl içerikleri.
Hepsi kullanıcıyı “sonsuz şimdi”ye kilitleyen bir mekanizmanın parçaları.
Bu açıdan “gooner”, kapitalizmin belki de ideal bireyi: Her zaman çevrimiçi ama hiçbir yere varamıyor. Ne hazza ulaşabiliyor ne de kopabiliyor.
Ancak unutmayın: Cinsel sunumlar ve alışkanlıklar, toplumun bir yansımasıdır. Bu yüzden “gooning”i sırf uç bir sapma değil, genel ekran kültürünün abartılı bir parodisi olarak okumak mümkün.
Kısa video bağımlılığına giden tekillik arzusu ve bir sonraki içeriğe geçme dürtüsünü oluşturan mekanizmalar, yalnızca pornografiyle sınırlı değil.
Anlık dopamin talebi, sürekli bir “olağanüstü hâl” yaşama alışkanlığı; haber, oyun ve alışveriş gibi alanlarda da sürüyor.
Ve öyle bir an geliyor ki, bir son dakika haberiyle anlık indirim bildirimi arasındaki döngü, aynı ritimde buluşuyor.