Gülerken kızmak: Türkiye’de ofansif mizahın sınırları
Deniz Ülkütekin
Son Köşe Yazıları

Gülerken kızmak: Türkiye’de ofansif mizahın sınırları

25.05.2025 15:03
Güncellenme:
Takip Et:

Komedyen Onur Bingöl’ün bir gösterisinde yaşadıklarını anlattığı video, geçtiğimiz günlerde sosyal medyada dikkat çekmişti. Bingöl’ün anlattığına göre, “pek kimsenin gitmediği” Karaman’a bir stand-up gösterisi için gidiyor. Sahnede Bingöl’ün küfürlü konuşmasından rahatsız olan izleyiciler hızla salonu terk ediyor. Bingöl kulise geçiyor, organizatörler kalabalığın sinirlendiğini ve kendisini arka camdan kaçıracaklarını söylüyor. Sonra yaşananlarsa Bingöl’ün ağzından şöyle aktarılıyor:

“Kulisin arka camı otoparka bakıyor. ‘Araba geldi, seni bekliyor, kaçıracağız seni’ dediler. Camdan bir baktım, araba: beyaz Toros! Benim kütük Bingöl. Dedim ki ‘Binmem bu arabaya.’ ‘Ağabey bin’ dediler, kulisin kapısını zorluyorlar. Madımak ateşini yakanlar var ya, öyle geliyorlar. ‘Allah’ım’ dedim, Madımak mı, beyaz Toros mu? Beyaz Toros’u seçiyorum. Çünkü Madımak’ta ne olduğunu biliyorum, kesin yakıyorlar. Ama beyaz Toros bilinmezlik. Belki yurtdışına gönderiyorlardır, belki yüzünü falan değiştirirler Polat gibi… Bilmiyorum. ‘Beyaz Toros’u seçmek istiyorum. Bir Kürt olarak aklıma bu daha yakın geliyor’ dedim. Beni beyaz Toros’a bindirip havaalanına bıraktılar. Uçağa bindim, İstanbul’a geldim. Ben bir Kürt olarak beyaz Toros’ta hayata tutundum. Bu da başarı hikâyemdir.”

Bingöl’ün anlattığı sırada izleyicilerini epey güldüren bu hikâye, sosyal medyada hem Kürtlerden hem Alevilerden hem de kentlerinin kötü gösterilmesinden rahatsız olan Karamanlılardan büyük eleştiriler aldı. Bu cümleleri okurken birçoğunuzun da rahatsız olmuş olabileceğini tahmin ediyorum.

İçinde Kürt, Madımak, beyaz Toros gibi Türkiye siyasi tarihi açısından pek çok tetikleyici unsur barındıran bu anlatı, ofansif mizahın en yalın örneklerinden.

Bu mizah türü din, etnisite, cinsiyet, cinsellik, tarihsel felaketler gibi toplumun “dokunulmaz” kabul ettiği konulara değinen, kimi zaman rahatsız edici olabilen bir usluba sahip. Ricky Gervais’in Altın Küre sunumları, South Park’ın “herkesle” dalga geçen bölümleri, Jimmy Carr’ın Yahudi soykırımı esprileri veya Dave Chappelle’in ırk ve cinsiyet kimliğiyle ilgili sivri çıkışları ofansif mizahın küresel örnekleri arasında. 

Batı’da ofansif mizah yalnızca sınırları aşmak değil toplumsal tabularla hesaplaşmak, bastırılmış travmaları açığa çıkarmak, sistemin ikiyüzlülüğünü göstermek gibi eleştirel işlevler de taşıyor. “Gülerek travmayla baş etmek” fikri, bu mizah biçimini yalnızca güldüren değil aynı zamanda düşündüren ve zaman zaman da iyileştirici bir alana çekiyor.

Ancak Türkiye gibi travmalarını hâlâ canlı tutan ülkelerde bu tarz, bambaşka bir anlama karşılık gelebiliyor. Burada ofansif mizah, çoğu zaman güldürmekten çok “tetiklemekle” eşanlamlı hale geliyor. Çünkü tarihsel acılar, etnik yarılmalar, inanç farkları ve politik kutuplaşmalar henüz “açıkça konuşulabilir” bir düzeye ulaşmış değil. Mizah da bu konuşulamayan alana girdiğinde, şaka olmaktan çıkıp bir saldırı gibi algılanabiliyor.

Türkiye’de Madımak’tan, beyaz Toroslardan, Kürt meselesinden söz etmek yalnızca bir anıyı hatırlatmak değil henüz kapanmamış bir yarayı didiklemek, duygusal güvenlik alanını ihlal etmek anlamına da geliyor. Ofansif mizahın “onaylandığı” ülkelerde espri yapılan olaylar genellikle hukukla ve toplumsal uzlaşıyla “hesaplaşılmış” olaylardır. Oysa Türkiye’de geçmişin pek çok yarası hâlâ açık ve çözülmemiş durumda.

Kendisi de Malatyalı Alevi bir aileden gelen Pınar Fidan, yaklaşık beş yıl önceki bir standup gösterisinde Madımak’la ilgili yaptığı espriler nedeniyle hem adli soruşturmaya maruz kaldı hem de uzun süre devam eden kitlesel bir linç kampanyasına uğradı. Fidan, bu olayın ardından “görünürlük iptali” yaşadı ve son iki yıldır kariyerini yeniden inşa etmeye başladı.

Yine 2020’de bir başka komedyen Emre Günsal, gösterisinde Atatürk ve Mevlânâ’ya hakaret ettiği gerekçesiyle tutuklandı.

Her iki olay da anlatılanlar bazıları için hakaret, bazıları içinse ifade özgürlüğü sayıldı. Ofansif mizahın sırrı da biraz burada yatıyor: Aidiyet yaratan hassasiyet unsurlarına öyle bir biçimde atıf yapılır ki sonunda bu hassasiyetin sahibi bile gülebilir. Ancak Türkiye’de sorun şu ki eğer espri izleyiciye “geçmiyorsa”, çok hızlı biçimde yargının ya da toplumsal lincin hedefi olabilirsiniz. Bu yönüyle ofansif mizah, Türkiye’de hâlâ mayınlı bir arazide yürümek gibi.

Ofansif mizahın kabul görüp görmemesi çoğu zaman yalnızca esprinin içeriğiyle değil espriyi kimin yaptığıyla da ilişkili. “Sen o topluluğun içinden misin?” sorusu, ülkemiz gibi kimliklerin kırılgan ve tarihsel olarak travmalarla biçimlendiği toplumlarda kritik bir eşiktir.

Bir Alevi'nin Madımak hakkında espri yapmasıyla bu kimliğe dahil olmayan birinin aynı espriyi yapması arasındaki fark, yalnızca dinleyenin değil konuşanın da kimliğiyle belirlenir. Çünkü burada sorun yalnızca mizah değil temsil hakkıdır.

Bir Kürt komedyenin beyaz Toroslar ya da faili meçhuller hakkında espri yapması, kimliğinden dolayı hem daha “meşru” hem de “riskli” kabul edilebilir. Meşrudur çünkü o acının içinden geliyor olması bir “söz hakkı” yaratır. Risklidir çünkü mizah yoluyla travmayı dile getirirken toplumsal bir tabu alanına da girmiş olur.

GÜLMENİN POLİTİKASI

Mizah, yalnızca bir eğlence biçimi değil aynı zamanda politik bir eylemdir. Kimin güldüğü kadar neye ve neden güldüğü de toplumsal ilişkileri yeniden kurar. Türkiye gibi kutuplaşmanın keskin, ortak hafızanın parçalı olduğu ülkelerde ise bu politik etki daha görünür hale gelir.

Ofansif mizah, özellikle toplumsal gerilimin yükseldiği dönemlerde yalnızca bireysel bir ifade değil aynı zamanda bir tutum bildirimi olarak algılanıyor.

Gezi sürecinden itibaren sokakta yükselen mizahi dilin —duvar yazılarından caps’lere, gösterilerden stand-up'lara kadar— hem bir direniş hem de bir duygusal sağaltım yolu olduğunu gördük. Ancak tam da bu yüzden, mizahın politikleşme düzeyiyle birlikte meşruiyet sınırları da yeniden çizilmeye başlandı.

Türkiye’de mizah, bir yandan toplumsal travmalarla yüzleşme, bastırılmış hikâyeleri dillendirme gücüne sahipken öte yandan, özellikle politik tansiyonun arttığı dönemlerde kuşkulu bir araç haline de gelebiliyor.

Toplumsal gösterilerin ve politik eleştirilerin arttığı günlerde güncel olaylara mizahi yaklaşımın daha sık karşımıza çıkması, mizahın yalnızca bir ifade biçimi değil aynı zamanda yönlendirici bir araç olarak da kullanılabileceği konusunu gündeme getiriyor.

Çünkü mizah bir yönüyle insanları sorunlar hakkında düşünmeye iterken bir yönüyle de yarattığı olumlu etkiyle kabullendirici bir araç haline gelebilir. Özellikle Türkiye’deki sosyal medya kültürünün siyaseti mizah eşliğinde ele almaya yatkın olması şu kuşkuyu da beraberinde getiriyor:

Acaba toplumsal travmalarla yüzleştirici etkisindense, mizahın sağaltıcı ve kabullendirici yönü mü Türkiye’de daha meşru görülüyor?

İlgili Konular: #komedi

Yazarın Son Yazıları

Pandeminin mirası bir sessiz salgın: Gooning

Pandeminin ardından yalnızlık yeni bir biçime büründü. Ekranların ritmiyle biçimlenen çağda “gooning”, sırf bir cinsel pratik değil, dijital odak ekonomisinin bir yansıması.

Devamını Oku
08.11.2025
Zamanın parçalanmış belleği

Zaman artık yalnızca ölçülebilir bir akış değil belleği, siyaseti ve ekonomiyi biçimlendiren bir iktidar aracı

Devamını Oku
25.10.2025
Samimiyet çağında samimiyetsizlik

Samimiyet, insanlık tarihi boyunca güven ve içtenliğin karaktere yansımış bir göstergesi olarak tanımlanırdı.

Devamını Oku
05.10.2025
Diziler, şarkılar, davalar: Kimin sahnesi?

Diziler, şarkılar, davalar: Kimin sahnesi?

Devamını Oku
21.09.2025
Gündem zehirlenmesi

Artık “Yine ne oldu?” hissiyle uyanmak, politikleşmiş bir yorgunluğa dönüştü.

Devamını Oku
17.08.2025
Kamusal şizofreni

Söylenemeyenlerin çoğaldığı, herkesin birden fazla benlik taşıdığı bir çağda yaşıyoruz. “Kamusal şizofreni” artık siyasetçilerin değil hepimizin hastalığı.

Devamını Oku
26.07.2025
Makbul queer

Makbul queer

Devamını Oku
12.07.2025
Düşünüyorum, öyleyse susayım!

Düşünce artık içerikten çok niyetiyle, sahibinden çok kökeniyle yargılanıyor. Bu sessizlik çağında en büyük özgürlük, hâlâ düşünebiliyor olmak.

Devamını Oku
28.06.2025
1000 > 100 bin

İnfluencer dünyasında artık takipçileriyle derin bağlar kuran içerik üreticileri yani mikro etkileyiciler yüz binlere ulaşan hesaplara göre markaların çok daha fazla ilgisini çekiyor.

Devamını Oku
16.06.2025
Gülerken kızmak: Türkiye’de ofansif mizahın sınırları

Gülerken kızmak: Türkiye’de ofansif mizahın sınırları

Devamını Oku
25.05.2025
Kodlarda gizli erkek bakışı

Kodlarda gizli erkek bakışı

Devamını Oku
10.05.2025
Ne diyorsunuz? Anlamıyorum!

Ne diyorsunuz? Anlamıyorum!

Devamını Oku
03.05.2025
Elveda özgür Avrupa

Elveda özgür Avrupa

Devamını Oku
20.04.2025
Gerçeğin yokluğu

Gerçeğin yokluğu

Devamını Oku
12.04.2025
Umudu yaratanlar

Umudu yaratanlar

Devamını Oku
28.03.2025
Aklın çölleşmesi

Aklın çölleşmesi

Devamını Oku
15.03.2025
Korku ve ecel

Korku ve ecel

Devamını Oku
01.03.2025
Kendini gerçekleştiren kehânet ve Antigone

Kendini gerçekleştiren kehânet ve Antigone

Devamını Oku
23.02.2025
'Yapay zekâ kullanıyorum'

'Yapay zekâ kullanıyorum'

Devamını Oku
08.02.2025
Dünyanın en büyük sorunu (şimdilik)

Dünyanın en büyük sorunu (şimdilik)

Devamını Oku
01.02.2025
İhmalkâr

Bolu’da 78 yurttaşımızı yitirmemizle sonuçlanan otel yangınından beri sık duyduğumuz ve sürekli zihnimde tekrar eden kelime: İhmalkârlık.

Devamını Oku
25.01.2025
Ucubelerin sanatı

Ucubelerin sanatı

Devamını Oku
18.01.2025
Kaliforniya’da suyun başını tutanlar

Kaliforniya’da suyun başını tutanlar

Devamını Oku
10.01.2025
Genel izleyicinin tragedyası

Genel izleyicinin tragedyası

Devamını Oku
02.01.2025
Düş adacıkları

Düş adacıkları

Devamını Oku
30.11.2024
Tepkisiz toplum etkisiz siyaset

Tepkisiz toplum etkisiz siyaset

Devamını Oku
23.11.2024
Tekinsizliğe karışan deli

Birkaç farklı yerde, farklı tonlarda ve farklı cümlelerle bilgi sahibi olduğum bir anektod:

Devamını Oku
17.11.2024
Çaresizliğin zorbalığı

Çaresizliğin zorbalığı

Devamını Oku
08.11.2024
3F’den tek F’ye

3F’den tek F’ye

Devamını Oku
26.10.2024
4K netliğinde bir çaresizlik

4K netliğinde bir çaresizlik

Devamını Oku
05.10.2024
Hibrit kimlik ve sanal töreler

Hibrit kimlik ve sanal töreler

Devamını Oku
29.09.2024
Beyaz yakalı çobanlar

Beyaz yakalı çobanlar

Devamını Oku
22.09.2024
Gölgesinden korkan ülke

Gölgesinden korkan ülke

Devamını Oku
07.09.2024
Hangi geçmiş?

Hangi geçmiş?

Devamını Oku
17.08.2024
X etkisi ve cinsiyet politikası

X etkisi ve cinsiyet politikası

Devamını Oku
10.08.2024
Instagram’daki taşralı hayaleti

Instagram’daki taşralı hayaleti

Devamını Oku
03.08.2024
İdeoloji, adi suçlar ve pozitif ayrımcılık

İdeoloji, adi suçlar ve pozitif ayrımcılık

Devamını Oku
26.07.2024
İç ve dış düşmanlar, gölgeler

İç ve dış düşmanlar, gölgeler

Devamını Oku
19.07.2024
Modifiye arabalar ve tek kullanımlık kalıplar

Modifiye arabalar ve tek kullanımlık kalıplar

Devamını Oku
05.07.2024
Sınıfsallaştıramadıklarımızdan mısınız?

Sınıfsallaştıramadıklarımızdan mısınız?

Devamını Oku
22.06.2024