1000 > 100 bin
Deniz Ülkütekin
Son Köşe Yazıları

1000 > 100 bin

16.06.2025 12:42
Güncellenme:
Takip Et:

Dijital dünyada söz sahibi olmanın ölçütü bir zamanlar yalnızca sayılardı. Yüz binlerce takipçiye ulaşan influencer’lar reklam kampanyalarının, içerik stratejilerinin ve hatta gündemlerin merkezine yerleşiyordu. Ancak sosyal medya evrildikçe bu büyük rakamların yerini daha küçük ama derin bağların gücü aldı. Bugün yalnızca birkaç bin takipçiye sahip içerik üreticileri kendi dijital evrenlerini kuruyor, küçük ama sadık topluluklar yaratarak dikkat çekici bir medya gücü oluşturuyor.

TikTok, Instagram ve YouTube Shorts gibi platformlarda algoritmaların içerik keşfinde “takipçi sayısını” geride bırakması bu dönüşümde büyük rol oynadı. Artık “küçük” hesaplar da keşfet akışında milyonların karşısına çıkabiliyor. Ancak mikro etkileyicilerin asıl gücü bu görünürlük değil kullandıkları dil, seçtikleri ortam ve takipçileriyle kurdukları bağ.

Bir TikTok kullanıcısı düşünün: Takipçi sayısı 3 bin ama her videosu 100 bin kişiye ulaşıyor. Çünkü o videolar bir kimliği anlatıyor. Örneğin “yalnız yaşayan ama sabah kahvesini bir ritüele çeviren kadın.” İçerikler zamanla bir temaya, bir karaktere, bir hikâyeye dönüşüyor. Takipçiler ise etkileyiciyi değil, onun kurduğu mikro evreni izlemeye geliyor.

ALGORİTMANIN YENİ FAVORİSİ: AZ AMA ÖZ!

Sosyal medya algoritmaları günümüzde sadakati “ün”e değil, “etkileşim kalitesine” göre ödüllendiriyor. Mikro etkileyicilerin süreklilik kazanan görünürlüğü, yalnızca üretim sıklıklarıyla değil içeriğin yankılanma gücüyle ilgili. Çünkü 100 bin takipçili bir influencer’ın sıradan bir paylaşımdan aldığı tepkiyle, 3 bin takipçili bir içerik üreticisinin duygusal bağ kurduğu kitlesinden aldığı yoğun etkileşim arasındaki fark, algoritmaların da dikkatini çekiyor.

Burada belirleyici olan kimin izlediği değil izleyenin ne yaptığı. Yoruma girenler, içeriği kaydedenler, arkadaşına gönderenler, hatta benzer içerikler bekleyenler... Bu küçük kitleler bir tür “dijital cemaat” oluşturuyor.

Z kuşağı için bu durum oldukça alışıldık. Onlar, dev influencer’ların steril ve parlatılmış yaşam sunumlarının ötesinde bir şey arıyor: Biraz samimiyet, biraz kırılganlık ve hatta absürtlük. Evde yanan bir mumun önünde düş kuran birinin videosu, sabah gözünü açar açmaz “Bugün neyi başarabilirim?” diye soran bir iç monolog, kedisinin gözünden yaşamı betimleyen basit ama özgün içerikler... Bunların hiçbirinde büyük prodüksiyon yok ama iyi düşünülmüş bir kimlik var.

KÜÇÜK EVREN, BÜYÜK ETKİ

Markalar da artık milyonlar harcayıp milyonlara ulaşmaktansa, birkaç bin kişinin çok sevdiği bir ismin ağzından çıkacak “doğal” sözcüklerin peşinde. Çünkü tüketici yalnızca ürün almıyor, kendini ait hissedeceği bir hikâyeye katılmak istiyor. Mikro etkileyicilerin oluşturduğu bu küçük evrenler, işte tam da bu hikâyeleri yaşatıyor.

Üstelik bu alanlar daha ucuz, samimi ve ölçülebilir. 5 bin takipçili biri, kahve markasını bir “günaydın” videosuna sıkıştırdığında, o ürün hedef kitlenin gözüne sokulmadan günlük yaşamın doğal bir parçası oluveriyor.

Bu yalnızca pazarlama açısından değil yeni medya anlatıları açısından da önemli bir dönüşüm. Çünkü etkileyici olmak artık vitrinde parlamak değil küçük de olsa bir evren kurmak ve başkalarını o evrene inandırmak anlamına geliyor.

BEN Mİ YOKSA BİZ Mİ?

Mikro etkileyicilerin yarattığı dijital evrenler yalnızca bireysel ifade biçimleri değil aynı zamanda yeni türden ortak aidiyet alanları da. Bu hesapları izleyen takipçiler yalnızca içerik tüketmiyor, içerik sahibinin ruh hâlini, mizahını, gündelik ritüellerini de içselleştiriyor. Aralarında fiziksel bir bağ olmasa da ortak bir estetik, benzer bir hassasiyet ya da aynı yalnızlık duygusu etrafında buluşuyorlar.

Bu durum da yeni bir “biz” inşasını doğuruyor. Geleneksel anlamda cemaat ya da grup gibi tanımlanamayacak ama “birbirini tanımadan birbiri gibi hisseden” insanlardan oluşan topluluklar bunlar.

Bir TikTok kullanıcısı kitap önerisi yaparken “Benim gibi kitap koklayanlar için” diyorsa, o anda betimlediği “biz”, tam olarak kolektif aidiyet duygusuna hitap ediyor. Veya 3 bin takipçili biri “Bu şarkı kalbimi kırdı” dediğinde, onu dinleyen yüzlerce kişi için o cümle bir duygudaşlık çağrısına dönüşebiliyor.

Mikro etkileyiciler çağında “birey” ve “topluluk” karşıtlığı yer değiştiriyor. Bireysel olan, daha önce hiç olmadığı kadar kolektif anlamlar taşıyor. Takipçisi az ama etkisi yüksek olan bu insanlar, küçük ölçekte “biz” olmanın dijital provasını yapıyor.

YENİ GÜÇ ESTETİĞİ: DİJİTAL BUTİKLEŞME

Eskiden dijital alanda “büyümek”; daha çok takipçi kazanmak, algoritmanın gözüne girmek, sponsor çekmekle eşdeğerdi. Oysa bugün birçok mikro etkileyici, bilinçli biçimde bu büyüme isteğini reddedebiliyor. Onlar için az sayıda takipçiye sahip olmak yalnızca bir “başlangıç aşaması” değil seçilmiş bir estetik duruş.

Bu tercihin arkasında hem platformlara hem de kitle kültürüne karşı bir direnç var. Mikro etkileyiciler, içeriklerini yaygınlaştırmak yerine derinleştirmeyi ve az sayıda kişiyle daha yoğun bir bağ kurmak istiyorlar.

Bu, bir tür “dijital butikleşme”. Popüler olmak yerine niş kalmak. Sadece estetik bir tercih değil aynı zamanda politik bir ifade: Kapitalizmin izleyici sayısı üzerinden tanımladığı değeri reddetmek. Ancak söz konusu kapitalizm olunca bunun da bir yanılsama olabileceğini göz ardı etmemek gerekir.

Çünkü mikro etkileyicilerin içerik evreni, Sanayi 4.0’ın üretim mantığıyla şaşırtıcı biçimde örtüşüyor. Tıpkı veri temelli algoritmalarla “kişiselleştirilmiş” ürün ve hizmetlerin sunulduğu kitlesel özelleştirme modellerinde olduğu gibi mikro etkileyiciler de içeriklerini kurgularken izleyiciyi merkeze koyuyor.

Burada asıl sunulan şey, görünüşte bireysel ama gerçekte kolektif bir duygusal deneyim. Böylece mikro etkileyicilik, dijital çağın hem tüketim hem de topluluk yaratma biçimini yeniden betimliyor.

Bu yönüyle mikro etkileyicilik, kapitalist üretim ve tüketim ilişkilerinde yeni bir dönemin kitle iletişim stratejilerindeki yansıması olarak da okunabilir. Toplumun daha küçük, niş gruplara ayrıldığı bu dönemde, hedef kitleler artık segment değil duygu, ritüel ve davranış birliğine göre kümelenen mikrotoplumlara dönüşüyor. Herkesin kendini “kişisel” hissettiği ama aslında “kolektif” şekilde tükettiği bir içerik modeli... 

Böylece mikro etkileyicilik, hem üretimin hem de tüketimin görünüşte bireysel ama gerçekte sistematik olduğu bir illüzyonu da beraberinde getiriyor. Bu illüzyon, günümüz dijital kapitalizminin en etkili araçlarından biri hâline gelmiş durumda.

İlgili Konular: #Influencer

Yazarın Son Yazıları

Pandeminin mirası bir sessiz salgın: Gooning

Pandeminin ardından yalnızlık yeni bir biçime büründü. Ekranların ritmiyle biçimlenen çağda “gooning”, sırf bir cinsel pratik değil, dijital odak ekonomisinin bir yansıması.

Devamını Oku
08.11.2025
Zamanın parçalanmış belleği

Zaman artık yalnızca ölçülebilir bir akış değil belleği, siyaseti ve ekonomiyi biçimlendiren bir iktidar aracı

Devamını Oku
25.10.2025
Samimiyet çağında samimiyetsizlik

Samimiyet, insanlık tarihi boyunca güven ve içtenliğin karaktere yansımış bir göstergesi olarak tanımlanırdı.

Devamını Oku
05.10.2025
Diziler, şarkılar, davalar: Kimin sahnesi?

Diziler, şarkılar, davalar: Kimin sahnesi?

Devamını Oku
21.09.2025
Gündem zehirlenmesi

Artık “Yine ne oldu?” hissiyle uyanmak, politikleşmiş bir yorgunluğa dönüştü.

Devamını Oku
17.08.2025
Kamusal şizofreni

Söylenemeyenlerin çoğaldığı, herkesin birden fazla benlik taşıdığı bir çağda yaşıyoruz. “Kamusal şizofreni” artık siyasetçilerin değil hepimizin hastalığı.

Devamını Oku
26.07.2025
Makbul queer

Makbul queer

Devamını Oku
12.07.2025
Düşünüyorum, öyleyse susayım!

Düşünce artık içerikten çok niyetiyle, sahibinden çok kökeniyle yargılanıyor. Bu sessizlik çağında en büyük özgürlük, hâlâ düşünebiliyor olmak.

Devamını Oku
28.06.2025
1000 > 100 bin

İnfluencer dünyasında artık takipçileriyle derin bağlar kuran içerik üreticileri yani mikro etkileyiciler yüz binlere ulaşan hesaplara göre markaların çok daha fazla ilgisini çekiyor.

Devamını Oku
16.06.2025
Gülerken kızmak: Türkiye’de ofansif mizahın sınırları

Gülerken kızmak: Türkiye’de ofansif mizahın sınırları

Devamını Oku
25.05.2025
Kodlarda gizli erkek bakışı

Kodlarda gizli erkek bakışı

Devamını Oku
10.05.2025
Ne diyorsunuz? Anlamıyorum!

Ne diyorsunuz? Anlamıyorum!

Devamını Oku
03.05.2025
Elveda özgür Avrupa

Elveda özgür Avrupa

Devamını Oku
20.04.2025
Gerçeğin yokluğu

Gerçeğin yokluğu

Devamını Oku
12.04.2025
Umudu yaratanlar

Umudu yaratanlar

Devamını Oku
28.03.2025
Aklın çölleşmesi

Aklın çölleşmesi

Devamını Oku
15.03.2025
Korku ve ecel

Korku ve ecel

Devamını Oku
01.03.2025
Kendini gerçekleştiren kehânet ve Antigone

Kendini gerçekleştiren kehânet ve Antigone

Devamını Oku
23.02.2025
'Yapay zekâ kullanıyorum'

'Yapay zekâ kullanıyorum'

Devamını Oku
08.02.2025
Dünyanın en büyük sorunu (şimdilik)

Dünyanın en büyük sorunu (şimdilik)

Devamını Oku
01.02.2025
İhmalkâr

Bolu’da 78 yurttaşımızı yitirmemizle sonuçlanan otel yangınından beri sık duyduğumuz ve sürekli zihnimde tekrar eden kelime: İhmalkârlık.

Devamını Oku
25.01.2025
Ucubelerin sanatı

Ucubelerin sanatı

Devamını Oku
18.01.2025
Kaliforniya’da suyun başını tutanlar

Kaliforniya’da suyun başını tutanlar

Devamını Oku
10.01.2025
Genel izleyicinin tragedyası

Genel izleyicinin tragedyası

Devamını Oku
02.01.2025
Düş adacıkları

Düş adacıkları

Devamını Oku
30.11.2024
Tepkisiz toplum etkisiz siyaset

Tepkisiz toplum etkisiz siyaset

Devamını Oku
23.11.2024
Tekinsizliğe karışan deli

Birkaç farklı yerde, farklı tonlarda ve farklı cümlelerle bilgi sahibi olduğum bir anektod:

Devamını Oku
17.11.2024
Çaresizliğin zorbalığı

Çaresizliğin zorbalığı

Devamını Oku
08.11.2024
3F’den tek F’ye

3F’den tek F’ye

Devamını Oku
26.10.2024
4K netliğinde bir çaresizlik

4K netliğinde bir çaresizlik

Devamını Oku
05.10.2024
Hibrit kimlik ve sanal töreler

Hibrit kimlik ve sanal töreler

Devamını Oku
29.09.2024
Beyaz yakalı çobanlar

Beyaz yakalı çobanlar

Devamını Oku
22.09.2024
Gölgesinden korkan ülke

Gölgesinden korkan ülke

Devamını Oku
07.09.2024
Hangi geçmiş?

Hangi geçmiş?

Devamını Oku
17.08.2024
X etkisi ve cinsiyet politikası

X etkisi ve cinsiyet politikası

Devamını Oku
10.08.2024
Instagram’daki taşralı hayaleti

Instagram’daki taşralı hayaleti

Devamını Oku
03.08.2024
İdeoloji, adi suçlar ve pozitif ayrımcılık

İdeoloji, adi suçlar ve pozitif ayrımcılık

Devamını Oku
26.07.2024
İç ve dış düşmanlar, gölgeler

İç ve dış düşmanlar, gölgeler

Devamını Oku
19.07.2024
Modifiye arabalar ve tek kullanımlık kalıplar

Modifiye arabalar ve tek kullanımlık kalıplar

Devamını Oku
05.07.2024
Sınıfsallaştıramadıklarımızdan mısınız?

Sınıfsallaştıramadıklarımızdan mısınız?

Devamını Oku
22.06.2024