Emre Kongar
Emre Kongar ekongar@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

‘Ehemmi mühimme tercih etmek!’

26 Ocak 2021 Salı

Eskilerin bazı deyişleri birtakım karmaşık duyguları veya durumları çok veciz bir biçimde ifade eder...

Başlığa aldığım deyiş de böyledir:

Biliyorsunuz, “mühim” önemli demek.

Ehemm”, daha önemli, en önemli demek.

Ehemmi mühimme tercih etmek:

Daha önemli olanı önemli olana tercih etmek...

Önemli hedefler/ilkeler arasında tercih yapmak...

Önem sıralaması yapmak...

Anlamlarına gelir!

***

Cumhuriyet gazetesi benim için hâlâ bir okul:

Özellikle köşe yazılarından çok şey öğreniyorum.

Her gün bütün köşe yazılarını büyük bir dikkatle okuyorum; bir kısmına katılıyorum, bir kısmına katılmıyorum; ama hepsinden bir şeyler öğreniyorum.

Dün iki yazı dikkatimi çekti.

Birinci yazı Sevgili Örsan Öymen’in oğlu, Örsan Kunter Öymen tarafından yazılmıştı.

İkinci yazı Mehmet Ali Güller tarafından kaleme alınmıştı.

***

Örsan K. Öymen’in yazısı “Faşizmin tuzakları” başlığını taşıyordu.

Yazı, “Faşist yönetimler, seçimle iktidara gelseler de kolay kolay seçimle iktidardan ayrılmazlar” diye başlıyordu.

Daha sonra, Faşizmi tarif ediyor, Erdoğan’ın iktidarını sürdürmek için her yola başvuracağını belirterek “Güçlendirilmiş Parlamenter Rejim” için bile uzlaşmaya gidebileceğine işaret ediyor ve şöyle devam ediyordu:

Erdoğan kendi kurduğu ‘Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi’nin kurbanı olmuştur. Bu nedenle, eski düzene dönmeyi bile bir seçenek olarak değerlendirmektedir.

Bu konuda muhalefet partilerini böyle bir uzlaşmanın tehlikesine karşı uyaran şu satırları benim asıl dikkatimi çeken sözlerdi:

“Türkiye’nin bugünkü koşullardaki önceliği, parlamenter sisteme dönmek değil, AKP iktidarından kurtulmak olmalıdır.

Önce AKP iktidarı değişmelidir, ondan sonra parlamenter sisteme dönülmelidir.

Çünkü Erdoğan ve AKP iktidarda olduğu sürece, seçime hangi sistemle girilirse girilsin, parlamenter demokratik sistemi yaşatmak olanaklı değildir.

Yani Öymen, önce Erdoğan gitmeli, sonra “Güçlendirilmiş Parlamenter Rejime” dönme çalışmaları yapılmalı diyerek “ehemmi mühimme tercih ediyordu.”

Tam kendi kendime, “Örsan, İYİ Parti ile CHP’ye iyi bir uyarı yapmış, AKP ile bu konuda uzlaşmaları intiharları olur” diye düşünürken, Mehmet Ali Güller’in yazısını okumaya başladım.

***

Güller’in makalesi “Binali Yıldırım neden FETÖ kumpasına sahip çıkıyor?” başlığını taşıyordu.

Yazı, Yıldırım’ın son konuşmasında “Balyoz’lar, Ergenekon’lar... Bunlar yalan mıydı, elbette bunlar vardı” dediğini belirterek başlıyor ve eski söylediklerinden örnekler vererek bu son çıkışının bir rastlantı eseri olmadığına işaret ediyordu.

Güller, benim dikkatimi çeken yazısının sonunu, Yıldırım’ın bu sözlerinin aslında gerçekleri açıkladığını belirterek özetle şöyle bağlamıştı:

1. Ergenekon kumpası sadece FETÖ’ye yıkılamaz; kumpaslar AKP, FETÖ ortaklığında yapıldı.

2. Ergenekon kumpaslarının asıl kazananı AKP oldu. AKP o kumpaslar sayesinde... işi başkanlık sistemi ile rejim değişikliğine kadar taşıyabildi.

3. Binali Yıldırım gerçekçi davranıyor; “kandırıldık” diyerek kandırmıyor, ortaklıkları bulunan o kumpaslara sahip çıkıyor.

4. “Ergenekon gerçekti, FETÖ sulandırdı” görüşü salt Binali Yıldırım’ın değil, AKP’nin “çelik çekirdeğinin” de görüşüdür.

5. AKP’nin, 18 yıllık iktidarına rağmen kumpaslardan hâlâ medet umuyor olabilmesi, gittikçe belirginleşen “yönetememe krizinin” en açık göstergesidir.

***

Güller’in bu yazısı, Öymen’in niçin “AKP’nin iktidardan gitmesini”, “Güçlendirilmiş Parlamanter Rejim” çalışmalarının önüne koyduğunu...

Yani “Ehemmi mühimme tercih ettiğini” açıklıyordu!

Ayrıca hemen belirtmeliyim ki iktidarın bütün kurumlarda yaptığı tahribat, yine aynı yöntemlerle düzeltilmeden “Güçlendirilmiş Parlamenter Rejime geçmek”, Türkiye’nin içinde bulunduğu sorunlara çözüm getirmez.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Filler savaşında Türkiye 12 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları