Eyvah!

Eyvah!

27.05.2021 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Eyvah ki ne eyvah:

Ülkenin yürütmesini, yasamasını ve yargısını kendisine bağlamış olan kişi, kendisine “Demokratik Milliyetçi” çizgide muhalefet eden bir partinin lideri olan hanımefendiyi, Demokrasiye, Cumhuriyete, Hukuk Devletine hiç de uygun olmayan bir dille eleştirdi:

“Terörle, çetelerle, suç örgütleriyle mücadelede elde edilen bu başarılar vatandaşımızın devletine olan güvenini artırırken birilerini de rahatsız etmiştir.

Gelin hanım beni Netanyahu’nun yanına koyuyor ve ardından da memleketim Rize’ye gidiyor ve gelin hanıma memleketim Rize’de, görüldüğü gibi gayet güzel bir ders veriliyor.

Nerede, nasıl adım atılacağını çok iyi bilmek lazım.

Burası Rize.

Sen Rize’ye, kalkıp da Rize’nin uşağına bu şekilde hakaret edip onu Netanyahu gibi bebek katillerinin yanına koymaya kalkarsan, işte yapılacak olan budur.

Yine dua et ki gelin hanıma çok ileri gitmeden bir ders verdiler.

Bu da Rizelinin edebini, adabını gösterir.

İkizdere yetmedi bir de Çayeli’ne gitti.

Orada da zaten gerekeni yaptılar.

… …

Bu daha bir.

Daha neler olacak neler.

Daha dur bakalım. Bunlar iyi günler.

Her şeyden önce bu ülkede ahde vefa denilen bir şey vardır.

Eğer ahde vefa olmazsa bu millet affetmez.

Bütün bunlarla beraber bizler hep bu ülkede gerçekten saygıya dayalı bir siyasetin yanında olduk.

Saygıya dayalı bir siyasetin oturmasını istedik ve bunun çalışmasını yaptık, yapmaya da devam ediyoruz.”

***

Bu konuşmanın şu bölümü, Akşener’e bir grup tarafından yapılan ve müdahale edilmeseydi belki de Kılıçdaroğlu’na Çubuk’ta yapılan fiziki saldırıya dönüşme eğilimi gösterecek olan protesto gibi, siyaseti zehirleyen eylemlerin teşvik edilmesine yol açacak nitelikte görünüyor:

“Yine dua et ki gelin hanıma çok ileri gitmeden bir ders verdiler.

Bu da Rizelinin edebini, adabını gösterir.

İkizdere yetmedi bir de Çayeli’ne gitti.

Orada da zaten gerekeni yaptılar.

… …

Bu daha bir.

Daha neler olacak neler.

Daha dur bakalım. Bunlar iyi günler.”

1) Unutmayalım ki bu sözleri söyleyen kişi, hem polisin hem de yargının, yani savcı ve yargıçların da denetimini elinde bulunduran ve elindeki gücü bu her iki grubun yönlendirilmesinde de oldukça sık kullanan bir yöneticidir.

2) İşin daha da vahim tarafı, insanları şiddete dönük protestolara yöneltebilecek olan bu sözleri “Terörle, çetelerle, suç örgütleriyle mücadelede elde edilen başarılara” değindikten sonra söylemiş olmasıdır.

***

Konuşmanın çok vahim bir başka özelliği daha var:

“Bu daha bir. Daha neler olacak neler. Daha dur bakalım. Bunlar iyi günler” biçiminde ifade edilen tehdit sözlerinden sonra, şiddete dönüşme eğilimi gösteren protesto olaylarını “vefa”, “ahde vefa” ve “saygıya dayalı siyaset” gibi gerçekten üç üstün ahlak, terbiye ve nezaket kuralına bağlıyor:

“Her şeyden önce bu ülkede ahde vefa denilen bir şey vardır.

Eğer ahde vefa olmazsa bu millet affetmez.

Bütün bunlarla beraber bizler hep bu ülkede gerçekten saygıya dayalı bir siyasetin yanında olduk.

Saygıya dayalı bir siyasetin oturmasını istedik ve bunun çalışmasını yaptık, yapmaya da devam ediyoruz.”

Böylece bir anlamda, ona muhalif olanlara karşı yapılan bütün saldırıları sadece aklamakla kalmıyor, yüceltiyor ve adeta kutsuyor.

Oysa bizzat kendisi eski müttefiklerini, kendisine eskiden destek vermiş olanları ve toplumun çeşitli kesimlerini dışlayan, çok ağır sözcüklerle suçlayan bir yönetici olduğu için, şimdi “vefa”, “ahde vefa” ve “saygıya dayalı siyaset” kavramlarını kullanması, kamuoyunda pek de inandırıcı bir izlenim yaratmamıştır.

Buna karşılık devletin bütün yasama, yürütme ve yargı yetkilerini elinde toplamış bir yöneticinin, tam da AKP ile “organize suç örgütlerinin” işbirliği hakkındaki suçlamalar havada uçuşurken dile getirdiği bu ifadeler, ülkedeki bütün “Kamu düzenini” ve “Devletin varlığını” sarsacak niteliktedir.

***

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bu ifadelere karşı Twitter hesabından şunları söyledi:

“Erdoğan binlerce trolünden umudunu kaybetmiş olacak ki kendi de trol gibi konuşmaya başlamış.

Mafya ağzı ile ‘bunlar daha iyi günler’ demiş.

Geç bunları kardeşim geç.

Er meydanına gel, milletten korkulmaz.

Sandığı getir sandığı!”

Meral Akşener de Twitter hesabından verdiği yanıtta şöyle dedi:

“İşte biz, tam olarak da bu nedenle,

İYİleştirilmiş ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem diyoruz.”

***

“Şahsım Devleti”ni temsil eden kişinin bu sözlerinin, tam da gazete basma, adam dövdürme gibi eylemlerde, bu eylemleri yapan/yaptıran Sedat Peker tarafından, iktidarın “organize suç örgütleriyle” işbirliği yapmakla suçlandığı bir döneme rastlaması, çok büyük bir talihsizlik olmuş bir anlamda iktidarın “Hukuk Devleti” sınırlarını sadece anayasal ve yasal anlamda değil, fakat kaba kuvvet kullanılması anlamında da zorladığı/zorlayacağı izlenimi yaratmıştır.

Dilerim bu sözler, sokakta insanlar arasında, güvenlik güçlerinde ve yargıda, tüm kamu düzenini ve devlet yapısını yok edebilecek vahim sonuçlar yaratacak tutum ve davranışlara yol açmaz!

Yazarın Son Yazıları

Mezhepçilik ve tarikatçılık da demokratik rejim düşmanlığıdır!

Dün Etnikçiliğin Demokratik Rejim karşıtlığını (düşmanlığını) yazmıştım.

Devamını Oku
05.12.2025
Etnikçilik demokratik rejimi yıkar!

Etnikçilik, insanların tarih boyunca sahip oldukları Aile, Aşiret, Din, Mezhep, kimlikleri üzerine, Endüstri Devrimi’nin getirdiği “Ulusal” ya da “Milliyetçi” kimliğin, Totaliter bir anlayışla istismar edilmesinden kaynaklanan Faşist bir ideolojidir.

Devamını Oku
04.12.2025
Siyasette Stockholm Sendromu

CHP Genel Başkanı Özgür Özel Kurultay konuşmasında, “Stockholm Sendromu” anımsatmasını yapmadan önce, İktidarın, “Terörsüz Türkiye” sloganı bağlamında başlattığı “Sürecin” bütün çelişkilerini vurgulayan bir konuşma yapmış.

Devamını Oku
02.12.2025
Darağacı edebiyatı ve terör gölgesinde yeni yargı paketi

25 Kasım 2025 tarihinde MHP lideri Devlet Bahçeli TBMM Meclis Grubu konuşmasında şöyle demiş...

Devamını Oku
30.11.2025
Faşistliğin dini mezhebi ırkı milliyeti yoktur

Faşizm ve Faşistlik, gerek Rejim gerek Kişilik yapısı olarak Demokrasi ve Demokratlık karşıtlığıdır.

Devamını Oku
28.11.2025
İki hukuk profesörü konuşurken...

“Anayasa”, “Hukuk” ve “Yargı” bir devletin omurgasıdır..

Devamını Oku
27.11.2025
CHP’nin savunması için Okkam’ın usturası!

“Okkam’ın Usturası” bir önermedir:

Devamını Oku
25.11.2025
Çıldırtan çelişki!

Emperyalizmle işbirliği yapan İktidar: “Barış” sloganı ile halkı aldatarak...

Devamını Oku
23.11.2025
CHP, kendisini ve demokrasiyi etnikçiliğe kurban edemez!

Emperyalizm ve İktidar ittifakı, hem dıştan hem içten son derece güçlü bir biçimde çeşitli baskılar uygulayarak, Türkiye’yi, “Ortadoğu Bataklığında” parçalanarak boğulacağı bir “Sürece” sürüklüyor!

Devamını Oku
21.11.2025
'Kişiye özel rejim' önerisinin çıkmazı

Devlet Bahçeli aynı anda üç öneride bulundu...

Devamını Oku
20.11.2025
Atatürk üzerine birkaç kitap

Son zamanlarda, Atatürk’e, İstiklâl Savaşı’na ve Cumhuriyet Dönemi Tarihi’ne ilişkin saldırılar, saptırmalar ve iftiralar çok artınca, bu konulardaki gerçek tarih araştırmaları, kitapları da çoğaldı.

Devamını Oku
18.11.2025
İddianame, devlet yönetimine yansıtıldığında?...

Cuma günkü yazımı şöyle bitirmiştim...

Devamını Oku
16.11.2025
Başarılı politikacılık ve avukatlık suçlanınca?...

Lafı dolandırmaya gerek yok...

Devamını Oku
14.11.2025
İddianame, Atatürk, Haberal ve umut!

Bugünlerde, tam 10 Kasım Atatürk’ü anma törenlerinin ertesi günü açıklanan...

Devamını Oku
13.11.2025
Atatürk: İki yalan dört düşman

Dün Atatürk’ü andık; bu vesileyle, bugün, Atatürk konusundaki çok önemli iki yalana ve dört düşmana değinmek istiyorum.

Devamını Oku
11.11.2025
İkinci Silivri trajedisinde anayasa ihlalleri

“Birinci Silivri Trajedisi Dönemi”, Ahmet Necdet Sezer’in cumhurbaşkanlığından ayrılma zamanı olan Haziran 2007 tarihinde başladı.

Devamını Oku
09.11.2025
İktidarın çelişik operasyonları

İktidar, “Demokratik Laik ve Sosyal Hukuk Devleti”ni tanımlayan Anayasa’ya Cumhuriyet rejimine aykırı ve birbirlerine ters birkaç operasyonu aynı anda yapıyor ve böylece zaten düşmekte olan seçmen desteğini iyice kaybediyor.

Devamını Oku
07.11.2025
Casusluk tartışması tırmanıyor

Ekrem İmamoğlu, Necati Özkan ve Merdan Yanardağ’a yapılan “Casusluk suçlaması” akıllara derhal FETÖ’nün Türk Silahlı Kuvvetlerini ele geçirmek için “Birinci Silivri Trajedisi” bağlamında yaptığı “Casusluk” suçlamalarını ve yine FETÖ’nün “Kozmik Oda”ya girişini ve oradaki bilgilerin yurtdışına sızdırılışını anımsattı!

Devamını Oku
06.11.2025
Casusluk bahane hapis ve kayyım şahane

24 Ekim 2025 Cuma sabahı Merdan Yanardağ “Casusluk” suçlamasıyla göz altına alındı.

Devamını Oku
04.11.2025
İntihar ve çöküş (3) Anomi ve anarşi

Önce kavramları tanımlayalım: Anomi: Kuralsızlık. Anarşi: Devlet otoritesinin yokluğu.

Devamını Oku
02.11.2025
Bir iktidarın intiharı (2)

Dünkü yazıdan devam: Önce bir iktidarı intihara sürükleyen beş temel belirleyiciyi anımsayalım...

Devamını Oku
31.10.2025
Bir iktidarın intiharı (1)

Bir iktidar ne zaman çöküşe yönelir, intihar eder?

Devamını Oku
30.10.2025
Cumhuriyetin koruyucusu AYM! (mi?)

Yarın CUMHURİYET Bayramı.

Devamını Oku
28.10.2025
Abdülhamit’in ulu hakanlığı ve Yanardağ’a casusluk suçlaması

İktidar, medyayı ve yargıyı da etkisine alarak hem güncel hem de tarihsel gerçekleri saptırmaya, kendi ideolojisine uygun bir tarih ve var olmayan bir güncel dünya imgesi yaratmaya çalışıyor...

Devamını Oku
26.10.2025
Abdülhamit Kıbrıs’ı nasıl kaybetti? (2) Ültimatom

Dünkü yazımda, İngiltere tarafından, Abdülhamit’in yardım isteği üzerine kendisine verilen ültimatomdan söz etmiştim.

Devamını Oku
24.10.2025
Abdülhamit Kıbrıs’ı nasıl kaybetti?

Emekli Büyükelçi Süha Umar, dün Cumhuriyet’teki köşesinde, Kıbrıs seçimleri konusunda, benim görüşlerimle de aynı çizgide olmalarından memnuniyet duyduğum çözümlemelerini şu sözlerle bitirmişti...

Devamını Oku
23.10.2025
Kıbrıs seçimleri üzerinden tehdit mi?

Türkiye’de de Kıbrıs’ta da seçmenin bu İktidardan bıktığı anlaşılıyor.

Devamını Oku
21.10.2025
Faşizmle mücadelede dokuz ilke! Ne yapmalı (6)

Otoriterlikten totaliterliğe giden İktidar, yaşam biçimlerimizi de tehdit eden ve yeni cezalar oluşturan 11. Yargı Paketi’ni hazırlarken...

Devamını Oku
19.10.2025
Seçime doğru uygulama önerileri: Ne yapmalı? (5)

1) Ana stratejinin “Millet İradesi”nin gerçekleştirilmesi için, eşit, adil ve şeffaf bir seçim hedefine yönelik olduğu asla unutulmamalıdır.

Devamını Oku
17.10.2025
Boş tencere dolmalı, dayak durmalı! Ne yapmalı (4)

İnsanlık tarihi iki kavgadan oluşur: Birinci kavga ekmek kavgasıdır...

Devamını Oku
16.10.2025
Ortadoğu’daki gelişmeler bağlamında ne yapmalı? (3)

Bu yazı yazılırken Hamas ile İsrail arasında rehine takası yapılıyor ve hem Dünya’da hem Ortadoğu’da barış sesleri duyuluyordu.

Devamını Oku
14.10.2025
Ne yapmalı? (2) CHP’ye eleştiri ve destek!

Cuma günkü “Yedi Düvel’e Karşı...” başlıklı yazımda “Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti olan Cumhuriyet Rejimi’mizi iç ve dış saldırılara karşı nasıl koruyacağız?”

Devamını Oku
12.10.2025
‘Yedi düvel’e karşı nasıl direneceğiz? (1)

Önce yazımın başlığını açıklayayım: “Yedi düvel”, “bütün devletler, herkes, bütün dünya” anlamında kullanılan bir deyimdir.

Devamını Oku
10.10.2025
Nadir elementler, emperyalizm ve ‘ileri demokrasi’

Emperyalizmin araçları, dostları ve düşmanları nelerdir, kimlerdir?

Devamını Oku
09.10.2025
‘İleri demokrasi’: Yine ve yeniden

Cumhuriyet’in dünkü manşeti, CHP’nin Abant toplantısından sonra, Gökhan Günaydın’ın “Merkez parti olma kimliğimiz giderek oturuyor” demesi üzerine “CHP merkez parti oluyor” biçimindeydi.

Devamını Oku
07.10.2025
‘Meşruiyet’in iç ve dış kaynakları (5)

Bugüne kadar “Meşruiyet” kavramının iç kaynakları üzerinde durdum.

Devamını Oku
05.10.2025
Meşruiyet kaynağı olarak Anayasa Mahkemesi ve bağımsız yargı (4)

İsrail’in, Gazze’ye giden Sumud (Direniş) Filosuna karşı giriştiği “Gayri Meşru” müdahale sürerken Trump, bizim Cumhurbaşkanımıza “Meşruiyet” desteği vereceğini belirtti.

Devamını Oku
03.10.2025
Meşruiyet Gazze’de mi seçimde mi (3)

Önce “Meşruiyet” kaynağı olarak Gazze: Trump 25 Eylül’de Erdoğan ile görüştü.

Devamını Oku
02.10.2025
Meşruiyet üzerine (2) Adil ve serbest seçim

Bir iktidarın meşruiyetinin iki kaynağı vardır: Anayasa ve seçim. Meşruiyet Üzerine (1) başlıklı yazımda, Anayasa üzerinde biraz durmuştum.

Devamını Oku
30.09.2025
Meşruiyet üzerine düşünceler (1) Ana Kavramlar

ABD’nin Türkiye Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, 24 Eylül’de New York’ta bir panelde Cumhurbaşkanı Erdoğan ve “Meşruiyet” ile ilgili olarak tartışmaya yol açan bir ifade kullanmıştı.

Devamını Oku
28.09.2025