Belki de, “Türkiye’deki siyasal İslamda ABD-Rusya çatışması” demek daha uygun düşer.
R.T. Erdoğan’ın AKP’sine karşı Abdullah Gül, Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu’nun “yeni oluşumlara meyletmeleri” akla, ister istemez bu değerlendirmeyi getiriyor.
- Bu isimler, en hafif deyiş ile ABD’ye “oldukça yakın” isimlerdir. Belki Mehmet Şimşek’i de eklemek gerekir.
- ABD’nin bugün terörist listesine koymaya çalıştığı Müslüman Kardeşler’i Washington dün, “Ortadoğu’da BOP’un bir aracı olarak kullandı”. Bu sayede Ankara’yı (ve AKP’yi) Şam (ve Esad) ile can dostu Esad’dan, can düşmanı Esed haline dönüştürdü.
Ankara’yı gırtlağına kadar Suriye bataklığı içine de soktu. Ancak, “stratejik bir hata yaparak” doğrudan kullandığı ve emrindeki Gülen cemaatini (FETÖ’yü), öteki siyasal İslam AKP ile karşı karşıya getirdi, 15 Temmuz’a yeltendi.
Bu hata AKP iktidarını, “mecburen ve kerhen, Moskova’ya yöneltti”. Ve iş, S-400’ler noktasına kadar geldi. Üstelik öbür taraftan Kürdistan girişimi için “YPG’yi kendi kara ordusu durumuna sokup silahlandırdı” ve Ankara’ya da, istediği silahları vermedi.
R.T. Erdoğan, “mecburen” yöneldiği Moskova ve S-400 yolunda Trump ile kapışmaya başladı. Ve tam bu sırada AKP içinde, ABD’ye “Erdoğan kadar mesafeli olmayan çok önemli figürler” yeni girişimler başlattılar.
Aslında Erdoğan her ne kadar CHP’ye “dış odaklar konusunda çatıyor görünüyorsa da”, adres yanlış: acaba eski AKP’lilerin “yeni girişimlerine mi” çatıyor? Atlantik ötesinden itibar gören “bu eski AKP’li figürler” mi rahatsız ediyor Erdoğan’ı?
Üstelik bir de Müslüman Kardeşler’in üzerini çizen Trump, R.T. Erdoğan’ın, İslam dünyasındaki zeminini de zayıflattı. Geçen hafta da yazdım: bu coğrafyada “siyasal İslama dayalı rejimler, ABD (ve İngiltere’nin) işbirliği olmadan yaşayamazlar”.
“Dini odaklı” rejimler ancak, ABD emperyalizminin desteği sayesinde ayakta durabilirler.
Bırakın Müslüman dincileri, Hıristiyan dinciler bile ayakta duramazlar. Makaryos ABD karşıtı idi: bölgede Tito ve Nasır ile “üçüncü dünyacı” bir zemin oluşturmuştur.
ABD Hıristiyan olanına bile tahammül edemedi. 1974’te Ecevit-Erbakan koalisyonu haklı olarak Barış Harekâtı’na giriştiğinde, 6. Filo istese TSK’nin müdahalesini fiilen engelleyebilirdi.
Ama yapmadı, bir taşla iki kuş vurdu:
- Hem Makaryos’u ABD ve İngiltere’ye mecbur hale getirdi: Papaz bir İngiliz helikopteri ile kaçırıldı ve “kurtarıldı”.
- Hem de Doğu Akdeniz’de Türkiye’yi de Yunanistan’ı da ABD’ye daha mecbur hale soktu. Gelmekte olan BOP hareketinin zeminini hazırladı.
Ne gariptir: TSK Kıbrıs Türklerini kurtarırken, “Amerika’yı da Makaryos belasından kurtarıyordu”! Ve çok şaşırtıcıdır: Makaryos’u yani anti Amerikan bir Hıristiyan’ı, Ecevit’in ortağı, anti Amerikan bir siyasal İslamcı Erbakan hallediyordu!
Uzun yıllar sonra ABD 1997’de, 28 Şubat’ta bu defa, “yine Batıcı askerler ve Batıcı İslamcılar aracılığı ile” anti Amerikan Erbakan’ı tasfiye ettiriyordu.
Nereden nereye geldik: ne ayı ne de fille yatağa girilir: asker ve dinci hiç fark etmez: ezilmek zorunda kalırsınız.
Bu topraklarda emperyalizme karşı ayakta kalabilmiş tek lider Atatürk’tür ve arkasından gelen devrimleridir. Güzelim Köy Enstitülerimizi bile ABD emperyalizmi, toprak ağaları ve tarikatlarla birlikte yok ettiler ve bugünkü noktaya böylece geldik.
İçimizde ulusal çıkarlarımız doğrultusunda örgütlü birliktelik ve bütünlük sağlayamazsak: kısır iktidar ve çıkar kavgalarını sürdürürsek bizi kimse kurtaramaz: Hele ABD ya da Rusya, hiç ki hiç...
AKP’nin de, MHP’nin de, HDP’nin de, “Ekrem İmamoğlu’nun toplumda neden bir umut ışığı olduğunu” çok iyi düşünüp özümsemeleri gerekiyor. Yerine yeniden konan “T.C.”lere herkesin dört elle sarılması gerekiyor.
ABD veya Moskova’ya muhtaç olmak sonunda bizi, “inek hırsızlarına muhtaç hale getirir”...
Sonuç mu: “Her ne pahasına olursa olsun” İstanbul politikası.
AKP cephesinde ABD-Rusya rekabeti mi?
Yazarın Son Yazıları
Sansür, demokrasi ve araçlar
Devlet olmanın nitelikleri
Örtülü iç savaş mı?
Başarı mı, yoksa ...
Türkiye’nin stratejik konumundaki çelişkiler
Atatürk ve 2. Elizabeth, iki ayrı dünya
Fidel’in tangosu ve Atatürk’ün zeybeği
Dibeklihan’dan Türkiye manzaraları
‘Ortak yararları’ yok etmek neden
AKP dış politikasını neden değiştiremez
ABD ve Çin’in Pasifik kavgasında bir anı
Siyasal İslamda dış politikamız
Kıbrıs, Türkiye’nin çıkış yoludur
Türkiye ve İngiltere nasıl benzeşirler ki!
Ünlü dostlarla bayramlaşmanın türlü yolları
Siyasal İslamın ‘Batıcılık’ çelişkisi ve AKP
Seçimler, şiddet, sağduyu ve hukuk
Bastonların karizmatik sahipleri
AKP’nin politikalarındaki ‘ironi’
Başarılı bir maratoncu, Kemal Bey...
AKP ve Türkiye’de köylünün ‘uyanışı’
AKP korkusu, sağı ve solu yakınlaştırdı mı?
Tramvay da şık yayalar da...
Ulusallık, sosyal devlet ve kavram kargaşası
AKP bütün gemileri yaktı mı?
AKP’nin ‘göçmen politikası’ mı?
Türkiye nereye mi gidiyor?..
‘Arap Baharı’ndan sonra ‘Ukrayna Baharı’ (!) mı?
Firavunlar, bastonlar, zeytin ağaçları ve tahıl ambarları
Demokrasi, bireyin ve toplumun yararlarının örtüştürülmesidir
Moskova-Batı arasında ip cambazlığı
.
Ukrayna nelerin turnusol kâğıdı oldu?
Hastane odasından 28 Şubat haberleri
Öz değerlerden Amerikancılığa ve nihayet siyasal İslama
Beyrut, Kıbrıs ve Hatay’ın güneyi
Türkiye’de ‘devletin özelleştirilmesi’
Siyasal İslamın ‘kültürel egemenlik’ açmazı
AKP’nin ‘bozarak değiştirmek’ stratejisi
Kaos ortamında seçime girerken olasılıklar ve Enes çocuk...