Çocukluğumun takımlarına bir başka sempatim var; Altay’a, Eskişehir’e, Bursa’ya mesela. Bunlar köklü kurumlar olduğu için kulübü iflas ettirip yeni bir isimle yeniden ortaya çıkamıyorlar. Gaziantep’in, Malatya’nın, Kayseri’nin, Manisa’nın “taşra kurnazı” yöneticileri gibi yapamıyorlar. Altay’ın 3. Lig’e düşmesi çok üzücü. Fakat Kocaeli’nin amatörden gelip Süper Lig’e çıkışı müthiş. Bursa’nın 2. Lig’e çıkması da. Küçük takımlar büyük takımları taklit edip transfer hovardalığına girince batıyor. Rant düzeninin kurbanı oluyorlar. Dibe vurduklarında bazıları “mecburen” akıllanıyor. Ama daha sonra ne yaparlar o meçhul. Tabi bu yükselişlerde ya da çöküşlerde başka faktörlerin de rolü var.
Alt liglere indikçe işler hiç de sporun kuralına göre ve adilane işlemiyor. Son Manavgat-Eskişehir maçı öncesi ve de sonrası yaşananlara bakın. Bu bir futbol maçı mıydı sizce? Eskişehir taraftarı alınmadı maça. Maç öncesi stat girişinde, sonra koridorlarda ve sahada Eskişehirli futbolculara yönelik tehditler, şiddet yetmiyormuş gibi bir de maç içinde rakibi oynatmamak için yapılanlar, yedek kulübesine sürekli atılan cisimler ve fişekler maçı savaş alanına çevirmiş. Ne güvenlik güçleri, ne mülki yetkililer, ne TFF temsilcileri ne de hakemler bir tepki vermiş. Hatta bazı yerel personel tacizlere katılmış. Takım otobüsünün camı patlatılmış. Sonunda ekranda izlediğim uyduruk bir penaltıyla Manavgat maçı kazanmış.
Yanlış anlaşılmasın, mesele Manavgat’la ve taraftarıyla sınırlı değil. Bu “kazan da nasıl olursa kazan” anlayışının süper amatöre bir yansıması sadece. Amedspor’un deplasman maçlarında az mı rastladık bu tablolara! Taraftardan önce mülki amirler, güvenlik güçleri, TFF, hakemler bu adaletsizliğin, şiddetin sorumlusu aslında. Bu maç nasıl oynatılır? Eskişehir’in hocası Metin Yıldız’la konuştum, “Eğer yanımızda bir AKP milletvekili olmasaydı canımızı kurtaramayabilirdik” dedi. Tablo çok vahim yani.
Bizde futbol nefretin ve şiddetin yeniden üretildiği alanlara döndü zaten. Her zaman takıma vefasıyla takdir ettiğim Beşiktaş taraftarlarında bile çok önemli olumsuz değişimler var. Yenikken takımına moral veren, başarısızlıkta en fazla takımının yanında olan Beşiktaş taraftarı da artık sonuç iyi değilse futbolcularına sarıyor. Hem de maç sırasında futbolcu yuhalamak ne demek? Bunun sadece kendi takımına zarar verdiğini anlamamak ne demek? İşte tüm bunlar aslında nefret kültürünün bir uzantısı. Ne yazık ki bunu yaparken “büyük plan”ın sadece aleti olduklarının hiç farkında değiller.