Meriç Velidedeoğlu

‘Kanal’dan ‘Libya’ya’...

10 Ocak 2020 Cuma

Değerli dostlar, Erdoğan, “Kanal 1 (*) gündemini askıya alıp “Libya”yı, “Libya’ya asker gönderme” konusunu gündeme oturttu.

Şimdi ülkenin gündeminde ne “2019” yılında “bir milyon iki yüz bin kişinin “icralık” olduğu, ne de yıllık enflasyonu “yüzde 11.84” olarak hesaplayıp, maaş zammının bunun yarısı kadar oluşu var, ne de elektriğe, doğalgaza, bu oranın üstünde yapılan zamlar...

Ne de “asgari ücret”in, iki çocuklu bir ailenin, yalnızca, “simit ve çay”la “bir ay” yaşamasına bile yetmediği...

Ne de, bu asgari ücretle geçinmeye çalışan “25 milyon” canın durumu...

Ne de, “sekiz milyon işsiz” olduğu...

Ne de, “Saray”ın milyonları bulan günlük giderlerinin sorgulanması...

Var mı yok mu, “Mavi Vatan”a (Libya) asker gönderme konusu...

Diplomasi yoluyla çözülmez mi bu sorun, diye sormak bile kimilerini, özellikle birini pek kızdırır oldu.

Bilmem ki izlediğiniz mi “Libya” konusunda Erdoğan ile televizyonda yapılan bir röportajı?

Geride bıraktığımız pazar günü, “CNN”de yayımlanan bu uzun görüşmede, “Libya” ile ilgili görüşlerini dile getiren Erdoğan şunu söyledi:

Şu anda muharip güç olarak orada (Libya) farklı ekiplerimiz olacak. Bunlar bizim askerlerimizin içinden değil. Bu farklı ekiplerle, o muharip güçler orada çalışacak!” dedi. (5.1.2020)

Kuşkusuz bu sözler özellikle “muharip güçler söylemi, iç ve dış siyaset ortamında hareketliliğe neden olunca, şişleri Bakanı Çavuşoğlu devreye girmek zorunda kaldı: Bizim amacımız başından beri ateşkesi tesis etmek ve siyasi sürecin canlanmasına katkıda bulunmak!” dedi, ardından da: “Tek çözüm yolu siyasi çözümdür! ABD - İran gerginliğinin, ‘diplomasi yoluyla’ azaltılması için yoğun çaba sarf ediyoruz!” vurgulamasını yaptı...

Erdoğan’ın şu sırada tüm dünyada büyük bir endişe ile karşılanan bir konu üzerinde bir “Devlet Başkanı” olarak konuşurken, ülkenin “Ana Muhalefet Başkanı”na, “Siyaset nedir bilmez ki!” diye seslenip, eleştirmesi uygun olur mu?

Ne ki değerli dostlar, “kanalizasyon çukuru”ndan söz etmediğinde şükretmeli, öyle ya...

Öte yanda, anımsanacağı gibi Erdoğan, “İstiklal Marşı”mızın şairi M. Akif Ersoy’dan sık sık söz eder, alıntı yapar.

Şairin çokça kullanılan sözlerinden, daha doğrusu vurgulamalarındandır, “Bir kızarmaz yüz bir yaşarmaz göz...”

Biliyorum “alıntı yapma bütünü yaz” diyeceksiniz: “Şarka bakmaz garbi bilmez, edepten yok payesi, bir kızarmaz yüz bir yaşarmaz göz bütün sermayesi”...

Ve değerli dostlar, “Libya’ya Asker Gönderme” konusu gündeme gelince, “1950”de, “Kore”ye gönderilen “Türk Tugay”ını, bu konuyla ilgili yaşananları, konuşulanları anımsadım.

Tuğgeneral Tahsin Yazıcı komutasındaki “Türk Tugayı”, “17 Eylül 1950” günü İskenderun’dan gemiye binip, “17 Ekim”de Kore’nin Pusan Limanı’ndan karaya çıktı.

Ünlü “Kunuri Savaşı” ve Zaferi... 2018 şehit, 455 yaralı, 94 kayıp... Bu savaşın, Kore ordusu karşısında zor durumda kalan, Amerikan askerlerini kurtarmak için yapıldığının söylenmesi, dedikodular...

O yıllarda, lise eğitiminde yer alan “Askerlik” derslerinde, bu dersi veren “Subay Öğretmen” ile, bitip tükenmeyen konuşmalar eleştiriler...

Sinemalarda, “Kore Savaşı” filmleri, radyolarda, gazetelerde uzun uzun Kore haberleri...

Kuşkusuz ülkeye getirilen “şehit cenazeleri...”


(*) Çanakkale Boğazı’nda da kanal açılması gündemde oluduğuna göre, “Kanal’lar”, ister istemez, sayılandırılacak...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erasmus 19 Mart 2021
‘12 Mart 1921’ 12 Mart 2021
‘Manifesto!’ 5 Mart 2021

Günün Köşe Yazıları