Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Kovanın boşu, dolusu ve delisi
Mikronezya’daki Yol Partisi istibdatında soygun ve hırsızlık, adeta bir tik haline gelmişti.
Başta Muktedir Makropiç, tüm Yolcular ve Yollular; kakao krizinden bu yana artık işlerin yolunda gitmediğini, artan yoksulluğun iktidarın da altını oyduğunu bile bile kendilerini küçük adanın dibini sıyırmaktan, ille de çalıp çırpmaktan alıkoyamıyorlardı.
Bu durdurulamayan soyguna eşlik eden yokluklar, zaten avuç kadar nüfusu yavaş yavaş eritiyor, canına tak eden Mikronlar ata yadigârı küçük adayı terk ediyorlardı.
Kimi ayda bir uğrayan Britanya gemisine saklanarak kimi kayıkla, bazıları da yüzerek kaçanların çoğu, civar adalar ya da daha uzaklarda kapışılan meslek sahipleriydi. Tabii ki önce, Mikronezya’da itilip kakılan doktorlar gitti. Başkent Mikronia’nın biricik hastanesi kapandı.
Yoksul halk, artık sülükçüler, üfürükçüler ve tükürükçüler tarafından tedavi ediliyordu. Adayı terk edemeyen ve pudra şekeri çekip kafa bulamayanlar arasında delirenler çok artınca, Mikronezya’da ancak bir tımarhane ve yaşanan toplu çılgınlığı ilginç bulup incelemek isteyen birkaç ruh doktoru kalmıştı.
Ekonominin battığının farkında ama kendi kurduğu soygun düzeni yüzünden battığını düşünemeyen Ulu Çoban Muktedir Makropiç, toplumda kararan imajını tazelemek peşindeydi. Halkın sorunlarıyla ilgilendiğini göstermek için yolsuz yoldaşları ve adanın biricik basın organı Yalaka gazetesindeki yozdaş kâtibini yanına alıp tımarhaneyi ziyarete gitti.
Muktedir Makropiç, koridorda yürürken “Ben Mikronezya’yım Ulu Çoban’ım, tanıdınız mı, ben Mikronezya!” diye söylene söylene peşine takılan delinin derdini merak etti.
Heyeti gezdiren Başkehim, “Kendisini siz sanan iki hastamız vardı. Bir gece ikisini aynı odaya kapattık, sabahleyin biri gururla ben Muktedir Makropiç’im diye ortaya çıktı. Öteki, artık Mikronezya olduğuna karar vermişti. Hastanemize teşrifiniz dolayısıyla hâlâ siz olduğunu iddia edeni hücreye kapattık, Mikronezya’ya dönüşen zararsız, o böyle dolaşır...” dedi.
Ulu Çoban’ın içine bir kurt düşmüştü. Çocuklarından bazıları pek normal sayılmazdı. Acaba o da...
Bir süre düşünüp, sordu:
“Birinin deli olup olmadığını nasıl anlarsınız?”
Başhekim, “Banyo küvetini suyla doldururuz” dedi. “Gelen hasta adayına bir kaşık, bir bardak ve bir kova gösterip küveti hangi aleti kullanarak boşaltmak istediğini sorarız.”
Muktedir Makropiç’in aklına Merkez Pastanesi’nin kakao rezervlerini nasıl boşalttıkları geldi. Deli olmadığı belliydi. Özgüvenle açıkladı: “Tabii ki kovayı seçen deli değildir, iyi fikir, doktor, iyi fikir!”
Başhekim, korkuyla büzüldü.
Bir süre “Yani şey... Şey yani...” diye eveleyip geveledikten sonra, baklayı ağzından çıkardı:
“Normal insan küvetin tıpasını çeker, Ulu Çoban’ım!”
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani’nin arabası
- Nevşin Mengü hakkında karar
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu