Çok değil, geride kalan pazartesi günü ülkemizde güvenilir bir adalet sistemine kavuşmayı isteyenlerin özlediği bir toplantı Diyarbakır’da yapıldı. Yargıtay Birinci Başkanı Ömer Kerkez’in o toplantıda söyledikleri, başta Yargıtay’ın bir ceza dairesi üyeleri olmak üzere tüm yargı dünyamızın mensupları ve TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş ile Adalet (!?) Bakanı Yılmaz Tunç tarafından okunsaydı ve varsa itirazlarını dile getirselerdi çok yararlı olurdu.
Toplantı Avrupa Konseyi ile Avrupa Birliği işbirliğinde yürütülen “Adli ve idari yargıda bireysel başvuru ihlal kararlarının sonuçlarının ortadan kaldırılması ve anayasa yedinci projesi” kapsamında düzenlediği bölge toplantılarının yedincisiymiş. Ama anlaşılan ilk altısını duyan olmamış. Daha öncekiler İstanbul, Gaziantep, Trabzon, Bursa, Erzurum ve İzmir’de yapılmış.
Tabii ne TBMM başkanı ne de Adalet Bakanı Yılmaz Tunç toplantıyı teşrif etmişler. Ama Anayasa Mahkemesi başkanı ile üyelerinin tamamı Yargıtay cumhuriyet başsavcısı ve diğer yüksek yargı mensupları hazır bulunmuşlar. Yargıtay üyelerinden katılan olmuş mu bilmiyoruz.
Önce Ömer Kerkez’in sözlerini aktarayım. Başkan Kerkez, bireysel başvuru sonucu verilen ihlal kararlarının gereğinin yerine getirilmesi ve ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılmasının gerçekten çok önemli bir husus olduğuna vurgu yaptı ve “İhlalin sonuçlarının giderilmesi mümkün olmazsa ihlal kararının bir anlamda havada kalması ve uygulanmaması söz konusu olur. Anayasa Mahkemesi bireysel başvuru sonucu bir ihlal kararı tespit ettiği zaman bunu çok yakından görüyoruz. Hissediyoruz. Mahkememiz bu konuda çok özverili çalışıyor. Çok emek sarf ediyor. Çok özen gösteriyor” dedi.
Kerkez’in kendisini bu sözleri söylemeye mecbur hissetmesinin nedeni, anımsanacağı gibi geçen yıl “Gezi” davası sanığı olarak Silivri Cezaevi’ndeyken 2023’te Hatay’dan İşçi Partisi milletvekili seçilen Av. Can Atalay’ın derhal serbest bırakılmasını emreden Anayasa Mahkemesi kararını TBMM’de okutmayan TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’a ve Anayasa Mahkemesi kararlarına TBMM dahil ülkemizdeki tüm kişi ve kurumların uymakla yükümlü olduğunu ifade eden anayasa hükmüne uymayan Yargıtay 3. Ceza Dairesi başkan ve üyelerinin aldığı tavır olmalı.
Yeri gelmişken aynı durumda olan Gezi davası sanığı Tayfun Kahraman ile Osman Kavala ve Edirne cezaevinde 10 yıla yakın süredir yatan eski HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ı unutmak mümkün değil.
Bu bölge toplantıları aslında Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin “Türkiye hakkında üyelikten ihraç” kararı vermektense bölge toplantıları düzenleyerek Türkiye’deki yetkilileri ve özellikle Yargıtay’daki Anayasa Mahkemesi’nin yetkilerini tanımayan üyelerini ikna etme amacına dönük olduğu gün gibi aşikârdır ama anlayan olursa...