Anayasa demişken

Anayasa demişken

23.05.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Macaristan dönüşü Tayyip Erdoğan, uçakta gazetecilere, müjde mi vermek istedi, yoksa onların hep birlikte ayağa kalkıp “Hayır sayın cumhurbaşkanım! Bizi bırakıp da gidemezsiniz!” diye feryat etmelerine mi tanık olmak istedi, bilemiyoruz. Ama herhalde beklediyse de bu tepkiyi göremediği kesin.

Erdoğan bu testi, -yapılması için yola baş koyduğu- yeni (!) anayasa konusunu açan ve kendisine, “Türkiye’nin neden yeni bir anayasaya ihtiyacı var?” diye soran gazeteciye verdiği yanıt sırasında yapmış olmalı. Şöyle diyor:

“Yeni bir çağda yaşıyoruz. Bu kadar hızlı değişen bir dünyada ne kadar değişiklik yapılırsa yapılsın darbeci zihniyetin satırlarında gezindiği bir anayasa ile bir yere varmak mümkün müdür? Yeni anayasayı kendimiz için değil, ülkemiz için istiyoruz. Benim tekrar seçilme veya tekrar aday olma gibi bir derdim yok. Atacağımız adımlarla ülkemizin itibarını nasıl yükseltiriz, derdimiz bu.”

Erdoğan’ın “sadece ülkesinin itibarını yükseltme” amacıyla yapılmasını istediği ilk anayasa değişikliği bu olsaydı mesele yoktu. Oysa 2002’den yani AKP’nin iktidara geldiği tarihten bu yana 1982 Anayasası tam 12 defa değişikliğe uğradı. Her defasında itibarımız daha fazla yükselecekti ama üzgünüm ki tam tersini yaşadık. Örneğin 2010’da yapılan değişiklikle bağımsız ve tarafsız bir yargı sistemine kavuşacaktık! Hâkimler ve Savcılar Kurulu -yanlış anımsamıyorsam- en demokratik şekilde yargı mensuplarının verdiği oylarla seçilen yargıçlardan oluşacaktı. Hatta o vesileyle yapılan halkoylamasına Fethullah Gülen, mümkünse mezardakilerin de oy vermesinden yana olduğunu ilan etmişti.

O dönemi en iyi, o tarihte adalet bakanı olan AKP Hatay Milletvekili Sadullah Ergin anımsayacaktır. Ergin’in de büyük desteğiyle şekillenen anayasa değişikliğinin getirdiği Hâkimler ve Savcılar Kurulu, bir de baktık ki “FETÖ’cü”lerin eline geçmiş. Nitekim onun ardından Ergenekon davaları başladı, tüm yargı ve anayasa tarihimizin en buhranlı dönemlerini yaşadık. Nice aydın, nice komutan sebepsiz, delilsiz iftiralara maruz kaldı. En saygın generaller uzun süre Silivri ve Sincan hapishanelerinde kaldı. Türk Silahlı Kuvvetleri, Cumhuriyet tarihi boyunca karşılaşmadığı bir “itibarsızlaştırma” sürecine maruz kaldı.

İki büyük değişiklik de 2015 ve 2017’de yapıldı. Özellikle son değişiklik konuşulurken Erdoğan, “cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi”ne geçtikten sonra “Türkiye’nin refaha ulaşmak için önünde engel kalmayacağı” anlamına gelen vaatlerde bulunmuştu. Ama sonunda enflasyon ve bir avuç zengin ile AKP yandaşı dışında tarihimizin en ağır ekonomik buhranını yaşamaya mecbur kaldık.

Erdoğan, bu konudan söz ederken kendisinin artık cumhurbaşkanı olmak gibi bir derdi bulunmadığını ifade ediyor.

AKP’nin daha kuruluş yıllarında seçimle gelinen görevlerde en çok üç dönem kalma kuralı vardı. Bu kural nedense Erdoğan’ın ve pek yakınındaki birkaç AKP’linin yanına hiç uğramadı. Şimdi aksini düşünmek için hangi sebep var?

Erdoğan yeni bir anayasa ile Türkiye’yi nereye götürür, gerideki tecrübeler söylemiyor mu?