1 Mayıs ve dinmeyen emek sömürüsü - Dr. Engin Ünsal
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

1 Mayıs ve dinmeyen emek sömürüsü - Dr. Engin Ünsal

01.05.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Bugün işçi bayramı olarak kutlanan 1 Mayıs aslında kanla yazılmış bir emek hareketinin anılma ve sömürüye karşı evrensel dayanışmanın sergilendiği gündür. İlk kez Avustralya’da 1856 yılında sekiz saatlik iş günü için eylem yapan işçileri 1886’da Chicago’da Haymarket meydanında ayni amaçla eylem yapan işçiler izlemiş, 1 Mayıs’ta başlayan gösteriler 4 Mayıs’a kadar sürmüş, meydana atılan bir bomba sonucu polis ve işçilerden ölen olmuş, olayın sorumlusu olarak beş sendikacı 1887’de idam edilmiştir.

1889’da İkinci Enternasyonal 1 Mayıs’ı mücadele, dayanışma ve hak arama günü olarak kabul etmiş ve o tarihten sonra tüm dünyada dayanışma ve hak arama günü olarak anılmaya başlanmıştır. Ülkemizde uzun yıllar yasaklanmış, bazı sendika önderleri her 1 Mayıs’ta gözaltına alınmıştır. 2009 yılında resmi tatil olarak kabul edilen 1 Mayıs bu nedenle bayram değil, yaşanan acıları anma ve sermayenin hiç dinmeyen emek sömürüsünün vurgulandığı gündür.

YANLIŞ ALGI

Her 1 Mayıs’ta bayrakları ve flamaları ile meydanlarda toplanan işçilerin 1 Mayıs’ın gerçek anlamının ayırdına vardığı sanılmasın. İşçilerimiz ve sendika yöneticilerimiz o günün halaylar çekilerek bir şenlik havasında kutlanmasından yanadır. Oysa asıl yapmaları gereken 23 yıldır iktidarda olan AKP’nin işçi hakları ve sendika özgürlüğü karşıtlığının açıkça dile getirilmesi gerekirken bu husus ısrarla göz ardı edilmektedir. Her 1 Mayıs’ta vurgulanan istemlerin kitlesel eylemle desteklenmediği toplumlarda işçi sınıfı başarılı olamamıştır.

1947 yılından bu yana yasal bir kimliği olan sendikalarımız bugün güçlerini ıskalayarak köklü kazanımlar elde etmek için çabalamak yerine ücret sendikacılığı yapmakla yetinmektedirler. Siyaseti işçi eğitimlerinde üyelere anlatmak, onların siyasal tercihlerini etkileyip oylarını yönlendirmek, hükümete karşı haklı siyasal söylemler dile getirmek sendikacılarımızın kırmızı çizgisidir. Sendika yöneticilerinin siyasal suskunluğu işçi sendikacılığımızı etken değil, edilgen bir konuma getirmiş ve rüzgârın estiği yönde savrulan Panait İstirati’nin aynı isimli romanında anlattığı “Baraga’nın Deve Dikeni” yapmıştır.

ÜÇ KONFEDERASYONUN SORUMLULUĞU

Çalışma yasalarında işçi hakları ve sendika özgürlüğüne karşı birçok madde vardır. Üç konfederasyon tarihi bir sorumluluk yüklenerek bu maddelerin değiştirilmesi için gerekçeli yasa önerileri hazırlamalı ve iktidar partisinden bu taslakların yasalaşmasını istemelidir. Yapılmadığı takdirde bu isteklerinin kitlesel eylemlerle destekleneceğini açıkça belirtmelidirler. Siyasi iktidarlar sokak eylemlerine karşı duyarlıdır. Meydanlara inen işçilerin hükümetleri istifaya zorladığı ülkeler vardır. Sendikacılarımız sömürüye karşı işçi haklarını güçlendirip işçilere iş güvencesi vermek, her 100 işçiden ancak 15’inin sendika üyesi olabildiği ülkemizde üyelik hakkının her işçiye verilmesinin yolu açılmadıkça ne işçi sınıfı ne de demokratik düzen güçlenebilir.

İşçiler, memurlar, emekliler daha da artacak yaşam pahalılığı altında ezilmeye devam etmek istemiyorlarsa, iş güvencesinden, sendika özgürlüğünden ve insanca yaşamak hakkından yararlanmak istiyorlarsa bu 1 Mayıs ayağa kalkıp dik durmanın günüdür.

DR. ENGİN ÜNSAL

15.DÖNEM CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ