Antalya Arkeoloji Müzesi korunmalıdır - Dr. Mimar Ümran Karahasan
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Antalya Arkeoloji Müzesi korunmalıdır - Dr. Mimar Ümran Karahasan

24.05.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Antalya Arkeoloji Müzesi, Cumhuriyet dönemi mimarlığımızın önemli isimlerinden Doğan Tekeli, Sami Sisa ve Metin Hepgüler tarafından tasarlanmış ve 1964 yılında açılan “Ulusal Mimarlık Yarışması”nda birincilik ödülü almıştır. Ayrıca 1988 yılında sergilemede ve düzenlemedeki başarısıyla “Avrupa Konseyi Özel Ödülü”ne değer görülmüştür. Müze yapısı Akdeniz mimarisini yansıtan estetik çizgileri, topoğrafyayla olan uyumu, insanı ezmeyen, ama içine çağıran çözümlemeleriyle, çağdaş mimarimizin özgün bir örneğidir. Aynı zamanda, geçen uzun yıllar içerisinde Antalyalıların ve yüzlerce ziyaretçinin belleğinde güçlü bir yer alarak kentin önemli bir hafıza mekânı olma özelliğini de kazanmıştır.

20 Mart’ta mevcut müze binasının bulunduğu yerde, yeni bir müze yapılmasını içeren proje, Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkililerince basın mensuplarına tanıtılmış ve Antalya Arkeoloji Müzesi’nin yıkımı bu konuyla birlikte gündeme taşınmıştır. Antalya Kültürel Miras Derneği, DOCOMOMO Türkiye Ulusal Çalışma Grubu ve Akdeniz Serbest Mimarlar Derneği ayrı ayrı olarak Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’na başvurmuş ve yapının korunması gerekli kültür varlığı olarak tescilini talep etmişlerdir. Bölge kurulu 10.04.2025 gün ve 19534 sayılı kararıyla bu öneriyi reddetmiştir. Şimdi aynı sivil inisiyatif, konuyu yüksek kurula taşıyacağını belirtmektedir.

Cumhuriyet dönemi mimarlık tarihimizin kesintisiz izlenebilmesinde önemli bir yeri olan müzenin korunması konusunun tartışılması üzücüdür. Ancak Antalya bölge kurulunun, yapıyı korunması gerekli bir kültürel varlık olarak tescil etmemesi de, bir o kadar şaşırtıcıdır.

KENTLİNİN BELLEĞİNDE SİMGESEL YAPI

Bu aynı zamanda birçok başarılı koruma kararlarına ve uygulamalarına rağmen, Cumhuriyet dönemi mimari mirasının korunması konusunda yeterli bir bilincin tam oluşmadığını da göstermektedir. Bu nedenle; 1964’te projelendirilen müzenin; neden tartışmasız bir şekilde taşınmaz kültür varlığı olduğunun açıklığa kavuşturulması gereklidir. Çünkü ulusal ve uluslararası normlara göre herhangi bir yapının kültür varlığı olarak kabul edilmesi, onun taşıdığı değerlere bağlıdır. Müzenin taşıdığı bu değerleri tek tek belirleyerek ilerlemek, konuya nesnel bir bakış açısı kazandıracaktır.

Müze yıllardır Bey dağlarıyla Akdeniz’in buluştuğu eşsiz Antalya silüetinin önünde; sakin ve dengeli mimarisiyle kent hafızasında yerini almış ve bir kimlik değeri kazanmıştır. Bu nedenle Antalya Arkeoloji Müzesi olarak kent için bir simge değeri de taşımaktadır.

Yapılar insanlar üzerinde her zaman bir etki yaratırlar. Hemen herkesin özellikle kamu yapılarıyla duygusal birtakım anıları vardır. Çünkü kent içindeki anılarımız mimariyle bütünleşir. Müze yapısı bu anlamda çocukluktan itibaren Antalyalıların ve kentin yüzlerce ziyaretçisinin belleğinde ciddi bir anı değeri taşımaktadır.

SÜREKLİLİK, EKONOMİ VE İŞLEVSELLİK

Müzenin, yapımının tamamlandığı 1972’den günümüze kadar kendi özgün fonksiyonuyla toplumun kültür yaşamına hizmet vermeyi sürdürdüğü görülmektedir. Bu da yapıya geçmiş ve gelecek arasında devamlılık sağlayan bir kültür köprüsü olma özelliği kazandırmıştır. Bu özelliğiyle de süreklilik değerinin önemli bir temsilcisidir.

Yeryüzünde insan eliyle üretilen ve belli gereksinimlere cevap veren her ürün ekonomik bir değere sahiptir. Müze bu anlamda her zaman ekonomik bir değer ifade etmektedir. Bugün hâlâ yüzlerce ziyaretçiyi karşılayarak özgün fonksiyonunu sürdürebilmesi de, onun işlevsellik değeri taşıdığını göstermektedir.

Yapı; üretildiği dönemin üslupsal ve yapım tekniği özelliklerini somut olarak ifade etmektedir. Aynı zamanda mimari kompozisyonunu oluşturan iç ve dış mekân bağlantıları, dış cephede izlediğimiz yatay ve düşey çizgileriyle hem çağının hem de Akdeniz mimarisinin tipik estetik özelliklerini taşımaktadır. Konturu, gabarisi ve topoğrafyayla kurduğu uyumuyla; kentin bir vista noktası olan Bey dağları önünde sakin, anlaşılır ve dengeli bir duruş sergilemektedir. Bu da bizlere mimari tasarımda, kentin doğal silüet değerlerinin önemsendiğini göstermektedir.

Tüm bu özelliklerin bir müze yapısında buluşması, yapıya özgünlük değeri kazandırmaktadır. Bu nedenlerle müze; Cumhuriyet dönemi mimarlığının tasarım ve mimarlık anlayışını yansıtan bir belge olma özelliğine sahiptir. Sıraladığımız bu kriterler ışığında müze yapısına koruma statüsü kazandırılarak gelecek nesillere aktarılması; Cumhuriyet dönemi mimarlık tarihimizin kesintisiz izlenebilmesi açısından da büyük önem taşıyacaktır.

KORUMAK UYGARLIKTIR

Koruma; bilinçli ve çözüm üreten yapıcı bir eylemdir. İvedilikle atılması gereken ilk adım; Antalya Arkeoloji Müzesi’ne, tüm özgün mimari özellikleriyle birlikte korunması gerekli bir yapı statüsü kazandırılması olmalıdır.

Bundan sonra müzenin yapı fiziği açısından durumunun saptandığı ve zaman içinde yapılan eklerinin de belirlendiği analitik rölövesinin hazırlanması gereklidir.

Bu aşamadan sonra yapının restorasyonu; günümüzün somut ihtiyaçları, yapının bugünkü fiziksel durumu değerlendirilerek, çağdaş ve bilimsel bir anlayışla hazırlanacak restorasyon projesiyle yaşama geçirilmelidir.

Buradaki temel yaklaşımda; tarihi yapıya koruma değeri kazandıran tüm özelliklerinin korunması esas olmalıdır.

İlgili Konular: #Antalya #müze

Yazarın Son Yazıları

Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025
Bir döneğin anatomisi - Çiğdem Bayraktar Ör

Dün söylediğini bugün unutuyor; hayır, unutmuyor; “Dün söylediğini yutuyor”!

Devamını Oku
21.11.2025
‘Ot otlayanlar’dan bugüne - A. Celal Binzet

Günümüzün yakıcı sorunlarından birisi olan vergi, bozuk sistemin ana nedenlerinin başında geliyor.

Devamını Oku
21.11.2025
Dünya Çocuk Hakları Günü - Recep Nas

Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiştir.

Devamını Oku
20.11.2025