Eğitimde karanlık dönem ve geleceğimiz - Mustafa Gazalcı
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Eğitimde karanlık dönem ve geleceğimiz - Mustafa Gazalcı

09.01.2025 04:01
Güncellenme:
Takip Et:

Okullar yolgeçen hanına döndürüldü. ÇEDES’le imam, din görevlilerinden sonra şimdi de bir partinin yan kuruluşu Ülkü Ocakları’na okul kapıları açılıyor. Geçen yılın son günü, Milli Eğitim Bakanlığı ile Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı arasında yapılan anlaşmayla “yaygın eğitim faaliyetleri kapsamında genel, mesleki ve teknik kurslar” düzenlenecekmiş.

Birçok kez yazılıp söylendi, öğretmenlik özel uzmanlık isteyen bir meslektir. Bu 1973 tarihli, 1739 sayılı yasanın 43. maddesinde yazılıdır. Her önüne gelen okula gelip öğretmen gibi, ders, kurs, etkinlik veremez, vermemelidir. Verilirse anayasa (md.42), yasa çiğnenir, suç işlenmiş olur.

Adı geçen Milli Eğitim Temel Yasası, (METY) milli eğitimin genel amacını şöyle belirlemiştir:

1. “Atatürk inkılap (devrim) ve ilkelerine ve anayasada ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine bağlı;

2. Beden, zihin, ahlak, ruh ve duygu bakımlarından dengeli ve sağlıklı gelişmiş bir kişiliğe ve karaktere, hür ve bilimsel düşünme gücüne, geniş bir dünya görüşüne sahip, insan haklarına saygılı kişilik ve teşebbüse değer veren, topluma karşı sorumluluk duyan; yapıcı, yaratıcı ve verimli kişiler yetiştirmek;

3. İlgi istidat ve kabiliyetlerini geliştirerek gerekli bilgi, beceri, davranışlar ve birlikte iş görme alışkanlığı kazandırmak suretiyle hayata hazırlamak ve onların, kendilerini mutlu kılacak ve toplumun mutluluğuna katkıda bulunacak bir meslek sahibi olmalarını sağlamaktır.”

Bu amaçları gerçekleştirmek, çocuklarımızın ancak öğretmenler eliyle eğitilmesinin güvencesi Milli Eğitim Bakanlığı’nın görevidir. (METY, Md:17) 

SORUMLU OLAN SORUNLU

Burada sorun, bu görevi üstlenen Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in inatla, ısrarla milli eğitimin genel amaçlarına aykırı, yasadışı anlaşmalar yapmasıdır. Kendisine teslim edilen okulları tarikatlara, bir partinin yan kuruluşları kişilere açan milli eğitim bakanının kendisidir. Bu bir bakıma tuzun kokmasıdır.

Ortada hem hukuksal hem ahlaki bir durum vardır. Şimdiye kadar çoktan bakanlıktan ayrılması ya da görevden alınması gerekirdi. Bu yapılmıyor diye okulların yolgeçen hanına dönmesine seyirci mi kalınacaktır? Kesinlikle hayır. Özellikle öğrenci velileri, okul aile birlikleri, veli dernekleri, öğretmen sendikaları, eğitim kuruluşları, üniversiteler seslerini daha çok yükseltmelidir.

Belediyelerin temizlik, bir öğün yemek, kreş hizmetlerini engelleyenler, iş tarikatlara, cemaatlere, iktidar ortağı partilerin yan kuruluşlarına gelince kapılarını sonuna değin açıyor. 

ÖĞRENCİLERE KULAK VERİLMİYOR

Geride kalan 2024 yılında eğitimde sorunlar yumağı büyüdü. MESEM’le (Mesleki Eğitim Merkezi) yaşanan sıkıntılardan kaynaklı 68 çocuk iş cinayetiyle yaşamını yitirdi. ÇEDES’le çocukların ruh sağlığını bozan uygulamalar sürdü. Köy okulları boşaltıldı, taşımalı eğitimle kilometrelerce uzağa götürüldü. Kentteki okulların çoğu dört duvar, uygulama alanı, bahçesi olmayan apartman okulları... Özel okul ücretleri el yaktı. Okula gelen her dört beş çocuktan biri aç. Anneler beslenme çantasına bir şeyler koyamadı. KYK’nin verdiği burs/kredi ile üniversiteliler bir günü ortalama 66 TL ile geçirmeye çalışıyor. Bu ve benzeri birçok sorun yüzünden bugüne değin görülmemiş biçimde çocuklar okuldan koptu.    

Milli eğitim bakanı bu sorunları gidermek için uğraşacağına, eğitim sendikalarına, öğretmenlere kulak vereceğine dinsel ve siyasal vakıflarla anlaşmalar yapmayı sürdürdü.

GÖREVDEN AYRILMALI

Karma eğitimi tartışmaya açan, ÇEDES, MESEM gibi çağdışı, bilimdışı projelerle Öğretim Birliği Yasası’nı, Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni çiğneyen bir milli eğitim bakanıyla karşı karşıyayız.

Çocuklar üzerinden siyaset yapmak, onları koruma yerine bakanlık koltuğunu korumak, camiler ahır yapıldı, Kuran yasaklandı diyerek gerçekliği olmayan çıkışlar yapmak bir milli eğitim bakanına yakışmaz. Görevden ayrılması ya da alınması eğitim barışı, ülkemizin aydınlık geleceği için gereklidir.

MUSTAFA GAZALCI
16. VE 22. DÖNEM DENİZLİ MİLLETVEKİLİ
EĞİTİMCİ

Yazarın Son Yazıları

Efsanevi bir dönemin sonu - Doç. Dr. Hüner Tuncer

10 Kasım 1938 tarihi, tarihte hiç kuşkusuz bir dönüm noktasıdır! Bu tarihle birlikte Türkiye’de efsanevî bir dönem sona ermiştir. Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren gözlerini her gün yeni bir masala, gerçekleşmesi olanaksız gibi görünen yeni bir düşe açan Türk ulusu, bundan böyle hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağının ayırdına varmaya başlayacaktır.

Devamını Oku
11.11.2025
57 yıllık bir ömür... - Mustafa Hüsnü Bozkurt

Okunan 4 bin, yazılan 10 kitap; el yazısı ile tutulmuş onlarca not defteri, sayısız söylev, makale, röportaj, ciltler dolusu emir, talimat, genelge, belge; Fransızca, Almanca, Rumca, Bulgarca, Arapça, Farsça dahil konuşulan 6 dil...

Devamını Oku
11.11.2025
Atatürk’ü anmak ve anlamak - Dr. Çiğdem Bayraktar Ör

Dün 10 Kasım’dı, benim gibi milyonların en büyük yası.

Devamını Oku
11.11.2025
Zamanın kuyusunda yankılanan ses - Abdullah Dörtlemez

Tarih, yalnızca geçmişin kaydı değildir; insanın kendini anlamaya çalıştığı derin bir aynadır. Her çağ, geçmişe farklı bir gözle bakar; bu bakış, çoğu zaman bir yankı gibidir.

Devamını Oku
08.11.2025
Adaletsizliği görmek* - Başar Yaltı

Adalete giden yol, adaletsizliğin görülmesiyle başlar.

Devamını Oku
07.11.2025
Emekliler ölsün mü? - Çetin Düzce

“Emekliler çok yaşadığı için kuruma yük oluyor ” yanlış okumadınız, bunu söyleyen Sosyal Güvenlik Kurumu-SGK Başkanı Raci Kaya.

Devamını Oku
06.11.2025
Çocuk işçiliğinin post-Fordist görünümleri - Özgür Hüseyin Akış

Çocuk işçiliği tartışmalarında belleğimizde canlanan imge, sanayi çağının fabrikalarında ya da tarım alanlarında çalışan çocuklardır.

Devamını Oku
06.11.2025
İstanbul’un su stratejisi - Bekir S. Kocazeybek

İstanbul kenti, 2025 yılı itibarıyla 16 milyon nüfusu ile 5 bin 313 kilometrekare (yüzde 60’ından fazlası Avrupa tarafında) yüzölçümü büyüklüğüne sahip bir şehirdir.

Devamını Oku
05.11.2025
Hukuka uymayan savcı ve yargıçlar... - Erol Ertuğrul

Hukuk fakültesi öğrencilik yıllarımda ceza yargılama hukuk sınavında Prof. Dr. Eralp Özgen, “Tutuklamanın zorunlu olduğu durumları yazınız” diye bir soru sormuştu.

Devamını Oku
05.11.2025
Emekçi babası Karaoğlan... - Şükrü Karaman

Emekçi babası, Türk siyasetinin “Karaoğlan”ı Bülent Ecevit 19 yıl önce, 5 Kasım 2006’da yaşamını yitirdi.

Devamını Oku
05.11.2025
Anayasayı ihlal suçu - Prof. Dr. Doğan Soyaslan

Toplumu özgür insanın ileri götüreceğini kabul eden siyasi rejim ve anayasalar, özgürlükleri korumak için devleti birbirini denetleyen üç temel güce bölmüşlerdir.

Devamını Oku
04.11.2025
Ulusun onurunun güvencesi - Azmi Kişnişci

Yaşı küçük ama kökleri derin Cumhuriyetimiz, Türk ulusunu insanlık ailesinin onurlu bir üyesi yapmayı amaçlar.

Devamını Oku
04.11.2025
Çok kutuplu küresel düzensizlik - Nejat Eslen

Donald Trump farklı bir ABD başkanı.

Devamını Oku
03.11.2025
Cumhuriyete kavramsal yaklaşım - Prof. Dr. Hakan Reyhan

Cumhuriyetin kavramsal içeriğinde birbirini tamamlayan unsurlar vardır.

Devamını Oku
03.11.2025
Bitkisel üretimde gerileme - Ülkü Sarıtaş

24 Ekim 2025 tarihli haberlerde yer alan bilgilere göre; Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından derlenen veriler doğrultusunda, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2025 yılı bitkisel üretim ikinci tahminini yayımladı.

Devamını Oku
01.11.2025
Demokrasi kültürü deyince... - Gülşen Karakadıoğlu

Günümüz insanları pek bilmezler; ülkemizde 1980’lerde düzen karşıtı gösteriler düzenleniyor; gençler, yetişkinler özgürlük ve demokratik bir yaşam için demokratik biçimde örgütleniyor, gösteriler düzenliyordu.

Devamını Oku
01.11.2025
Adaletin sınandığı yer - Hüseyin Özkahraman

Türkiye bir kez daha tarihin o kritik eşiğinde duruyor.

Devamını Oku
31.10.2025
Yeni casusluk kumpası - Doğan Erkan

Yeni bir düşman ceza hukuku ve Ergenekon operasyonu taklidi “casusluk” kumpası Merdan Yanardağ ve Tele1 üzerinden Ekrem İmamoğlu’nu kapsayacak şekilde kuruluyor.

Devamını Oku
30.10.2025
Cumhuriyet yıkılamaz - Mahmut Aslan

Cumhuriyet, Türkiye için yalnızca bir yönetim biçiminin adı değil, milletin iradesinin ta kendisi, eşit yurttaşlığın somutlaşmış hali ve özgür bir yaşamın sarsılmaz umududur.

Devamını Oku
29.10.2025
Cumhuriyetin temeli o kadar güçlü ki hiçbir baskı sarsamaz!

“Tarihimizde olduğu gibi demokrasi dışı yollara tenezzül ederek iktidarda kalmak isteyen hiçbir güç başarılı olamamıştır, bundan sonra da olamaz. Ülkemizi bu karanlıktan çıkaracak yegâne güç, milletimizin sarsılmaz iradesi ve Cumhuriyetimizin kuruluşundaki mutabakat ruhudur.”

Devamını Oku
29.10.2025
Ben Cumhuriyet çocuğuyum - Ayşe Yüksel

Cumhuriyetimizin 35’inci yılında, Cumhuriyet ebesi sayesinde dünyaya gözlerimi açmışım.

Devamını Oku
29.10.2025
Cumhuriyet ve demokrasi... - Nazan Moroğlu

Mustafa Kemal’in önderliğinde emperyalist güçlere karşı verilen tam bağımsızlık mücadelesinin zaferle sonuçlanmasının ardından, 102 yıl önce 29 Ekim’de kurulan Cumhuriyetimizin temeli ulusal egemenliğe dayandırılmış ve yapılan devrimlerle ümmetten ulusa, kuldan yurttaşa kararlı bir dönüşüm sağlanmıştır.

Devamını Oku
29.10.2025
Anadolu ihtilâli fikri - Yüksel Işık

Tarihi günün bir gün öncesidir; Çankaya’dadırlar. Sofra kurulur; herkes toplanır etrafına… Henüz başlanmıştır ki Mustafa Kemal söze girer; “Efendiler, yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz”.

Devamını Oku
28.10.2025
Cumhuriyet kimin öyküsüdür? - Abdullah Yüksel

Cumhuriyetin nasıl kurulduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz ancak neden kurulduğu belki daha önemli bir soru.

Devamını Oku
28.10.2025
Devrim geriye işle(tile)mez! - Doç. Dr. İhsan Tayhani

Büyük Atatürk, başyapıtı Cumhuriyete yüklediği anlamı, derinlikli bir biçimde yukarıdaki özlü sözünde dile getirir.

Devamını Oku
28.10.2025
'Cumhuriyet sadece bir gazete değildir...'

“Cumhuriyet imecesi” kampanyasını kısıtlı imkânlarıma rağmen ilgiyle takip ediyorum.

Devamını Oku
27.10.2025
KKTC, bağımsız bir devlettir - Hikmet Sami Türk

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), 19 Ekim 2025 günü seçmenlerin yüzde 64.82 oranında katılımıyla yapılan cumhurbaşkanlığı seçimi ile yeni bir döneme girdi.

Devamını Oku
25.10.2025
Zeytin saldırı altında - Çağatay Güler

Ülkemiz uzmanlarının değişmez bir kaderidir aynı doğruyu defalarca yazmak zorunda kalmak.

Devamını Oku
25.10.2025
Dış ticaret perspektifinden ‘Türkiye, Rusya, Çin’ - Ahmet Yılmaz

Bugünlerde dış politikada Çin ve Rusya ile ilişkiler yeniden gündemde.

Devamını Oku
24.10.2025
Demokrasimize bulaşan enfeksiyonlar - Ülgen Zeki Ok

Cumhuriyetimizin kuruluşunun 102. yıldönümü yaklaşırken demokrasimizin geldiği nokta, rahmetli Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcımız Sabih Kanadoğlu’nun 10 yıl önce bir tıbbi enfeksiyon hastalıkları kongresinde yaptığı “demokrasiye musallat olan enfeksiyonlar” konulu konuşmayı aklıma getirdi.

Devamını Oku
24.10.2025
Türkiye’de veteriner hekimliğin 183. yılı - Mücteba Binici

Ben bir Köy Enstitülü öğretmenin oğluyum.

Devamını Oku
23.10.2025
Bakanlıkların düşüşü - Ozan Zengin

Bakanlıklar, devlet teşkilatlanmasının merkezinde yer alan yapılardır.

Devamını Oku
23.10.2025
Askeri hastaneler açılmalıdır - Cihangir Dumanlı

AKP, iktidara gelir gelmez “askeri vesayeti ortadan kaldırmak” sloganı ile ulusal güvenliğimizin güvencesi olan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) gücünü ve saygınlığını azaltıcı adımlar atmıştır.

Devamını Oku
22.10.2025
Sosyalist hareketin yönü üzerine - Doğan Sevimbike

Kemal Okuyan’ın soL’da yayımlanan “Sosyalist Hareket ve CHP’yi Desteklemek” başlıklı yazısı, sosyalist hareketin yönü üzerine önemli bir tartışma başlatıyor.

Devamını Oku
22.10.2025
Eğitimde son aşama akademik yozlaşma

Üniversite, inşa edilmiş akıl ve bilimdir.

Devamını Oku
21.10.2025
Kuraklık ve su yönetimi - Alparslan Güre

Özellikle küresel iklim değişiklikleri ile de ilgili olan kuraklık, var olan kaynakların günbegün azalarak kritik seviyelere inmesi ve buna bağlı yaşanan su kısıntılarıyla her geçen gün daha fazla hissediliyor.

Devamını Oku
21.10.2025
Gazze’ye yaşamsal destek: Su - Dursun Yıldız

İki yıldır süren İsrail soykırımı sonrasında hayatta kalan Gazzeliler için yeni bir yaşam mücadelesi başlıyor.

Devamını Oku
20.10.2025
TBMM’de Cumhuriyet karşıtı hareket! - Doğu Silahçıoğlu

Bir asrı geride bırakan Türkiye Cumhuriyeti, 1923’te kurulduğundan bu yana iki ayrı tehdit ve tehlikeyle karşı karşıya kaldı.

Devamını Oku
20.10.2025
AKP’nin cefası - Engin Ünsal

Divan edebiyatının önemli şairlerinden 1480 doğumlu Fuzuli bir şiirinde sevgilisine şöyle seslenmektedir “Beni candan usandırdı cefadan yar usanmaz mı” Şair sevgilisinin eziyetleri nedeni ile canından usanma aşamasına gelmiştir ama sevgilisi cefaya, eziyet etmeye usanmadan devam etmektedir.

Devamını Oku
18.10.2025
Sivil muhalefet ve itaatsizlik - Murat Molu

“Köle misin? O halde dost olamazsın.

Devamını Oku
18.10.2025