İnsanca yaşama özlemi - DURAN GÜLDEMİR
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

İnsanca yaşama özlemi - DURAN GÜLDEMİR

05.05.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Günlerdir sokaklar, meydanlar öyle hareketlendi ki “Gördüklerimiz acaba rüya mı?” diye sormadan edemiyoruz. Bırakın büyük kentleri Anadolu’nun dört bir yanında genciyle yaşlısıyla insanlar sanki yıllardır süren o kış uykusundan uyandı. Baharın habercisi çiçekler, böcekler, kuşlar olurdu ama bu baharı bir başka coşkuyla karşıladı genci de yaşlısı da.

Meydanlarda toplananlara şöyle bir bakın, şu hemen dikkatinizi çekecektir: Bugüne kadar görmeye pek de alışık olmadığımız her biri birBinden farklı birçok genç bir araya gelmiş. Bunları bir arada görünce şu soru insanın aklına geliyor hemen: “Kim bunlar, ne istiyorlar?”

Bunların kim olduğunu çok iyi biliyoruz aslında. Bunlar bizim bin bir emekle yetiştirdiğimiz çocuklar. Bu güne kadar onlara “Ne istiyorsunuz?” diye hiç sormadık ama onlar hep bir ağızdan “Hak, hukuk, adalet” istiyoruz diye haykırıyorlar. Yani insan onuruna yaraşır bir yurttaşlığın eşitliğini talep ediyorlar.

GENÇLERİN HAYALLERİ

Böylesine ciddi bir konu, siyasi ve ekonomik yönleriye ele alınacak, gerekli değerlendirmeler mutlaka yapılacaktır. İşin siyasi ve ekonomik yönü bir yana, çoğumuzun yakından tanık olduğu eğitimde yaşanan sıkıntılar bile o gençleri anlamamıza yetiyor. Çünkü daha ilkokul sıralarında başladı o sıkıntılar. Yıllarca, aç susuz kilometrelerce uzaktaki okullara gitmek zorunda kaldılar, daha o çocuk yaşta. Nitelikli bir ortaokulda ve lisede okusun diye dershane köşelerinde yıllarca dirsek çürüttüler. Bu kadar emekten sonra bir üniversiteye girdiler ama hayal kırıklığı içinde yaşama küstüler. Şimdi çaresizlik içinde, “Hayallerimiz hayal oldu” diye isyan ediyorlar. İşte bu feryat, o haykırışın nedenlerinden sadece biri. Bu yüzden -belki de hayatında ilk kez gördüğü o insanla- el ele vererek bütün bunların yanlışlığını haykırıyorlar.

Çoğu anne ve babanın ekmeğinden aşından keserek okutmaya çalıştığı bu gençlerin büyük ümitlerle gittiği o üniversitelerden mezun olmaları da yetmiyor çünkü. Asıl sıkıntılar ondan sonra başlıyor. Öyle büyük hayal kırıklıkları yaşıyorlar ki siz de buna tanık olunca daha iyi anlıyorsunuz çekilen o acıları.

Yetkili yetkisiz herkesin sorması gereken temel soru bu işte: Bu gençler, bu yaşlılar ne istiyor? Yanıtı çok basit aslında: İnsan gibi yaşamak istiyorlar. O yaşlılar yıllardır çektikleri çilenin sona ermesini istiyor. Özellikle gençler, eğitim koşullarının düzeltilmesini, eğitimin tüm olanaklarından herkesin eşit bir biçimde yaralanmasını talep ediyor. Yıllardır ter döktükleri o sıralardan mezun olduktan sonra kimseye muhtaç olmadan ekmek paralarını kazanmak istiyorlar. Torpilin, adam kayırmanın olmadığı günlerin bir an önce gerçekleşmesini bekliyorlar.

EL ELE VERMEK…

Bunların hepsi siyaset üstü insani talepler değil mi? Bilimde, teknolojide baş döndürücü gelişmelerin yaşandığı çağımızda bu gençlere yıllardır söylenen “Çıkar bakayım o telefonunu” sözünün bir anlamı var mı? Niye çok görüyoruz ki o telefonu? Bu gençlerin hepsi de o telefonların en iyisine layık değiller mi?

Bugün tam da bazı gerçekle yüzleşme zamanı. Evet, Cumhuriyetimiz, –yaşanan bütün olumsuzluklara karşın- “insan gibi yaşamayı” öğretti bize. En büyük kazançlarımızdan biri de bu oldu. Ancak bu son yıllarda o insani değerleri yaşayamamanın çaresizliği içinde yıllarca kıvranıp durdu bu kuşak.

Bu gençlere her türlü olanağı sunduktan sonra -gönül rahatlığı içinde- şunu soralım elbette: “Elinden düşürmediğin o telefonu sen üretebiliyor musun? Ve onlardan mutlaka şunun sözünü alalım: Bugün meydanlarda yaptığınız gibi, hep ele ele vererek, Edirne’den Hakkâri’ye bu toplumu insan gibi yaşatmaya söz veriyor musunuz?

DURAN GÜLDEMİR

EĞİTİMCİ, YAZAR