‘Kopuş muhalefeti’... - Av. Murat Fatih Ülkü
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

‘Kopuş muhalefeti’... - Av. Murat Fatih Ülkü

29.01.2025 04:01
Güncellenme:
Takip Et:

Fransız avukat Jacques Verges’in uyum savunmasıkopuş savunması kavramlarını anımsamamak olanaksız bugünlerde. Verges’in teorisinde çok kabaca yargılamayı yapan toplumsal düzeni/yargı sistemini kabullenen, düzen/sistem ile uyumlu hareket eden savunma, “uyum savunması”; düzeni/ sistemi reddeden, kabullenmeyen savunma da “kopuş savunması” olarak tanımlanır. Evet bu savunma teorilerinin, her şeyden önce tamamen yürütmenin, yürütme organı da tek kişiden oluştuğu için bir kişinin/zihniyetin kontrolüne girdiği yargı sistemimizde savunma yöntemleri bakımından konuşulması, tartışılması gerek ama bugün bu teori ile anlatmak istediğimiz farklı. Çünkü Türkiye’de tam da bir uyum muhalefeti-kopuş muhalefeti sarmalından, kopuş muhalefetine geçişin eşiğindeyiz.

DEVLET-PARTİ-LİDER BÜTÜNLEŞMESİ

Son günlerde Beşiktaş ilçesinin CHP’li belediye başkanının adeta azılı bir suçlu gibi, İstanbul’dan yüzlerce kilometre uzakta gözaltına alınması ve tutuklanması; içerdiği adli ve yargısal süreçteki çarpıklık ile birlikte; son dönemde normalleşme, yumuşama gibi süslü lafların arkasında iktidarın sertleşme konusunda -aslında uzun süredir- doruk noktasına geldiğini göstermekte.

Türkiye’nin en büyük ilinin önemli ilçelerinden, siyasi dengeler bakımından da CHP’nin çok yüksek oy aldığı simgesel nitelik taşıyan ilçelerden Beşiktaş’taki belediye başkanının bu biçimde gözaltına alınması ve tutuklanması siyasi boyutları analiz edilmeden, sadece hukuksal çerçevede değerlendirilemez.

22 yılı aşan AKP iktidarı sonunda ülkemiz, denge ve denetim mekanizmaları bulunmayan, hukuk devleti ve hukuksal güvenlik ilkesinin tamamen belirsiz hale geldiği, insanların hukuk önünde eşit olmadıkları, eşit işlem görmedikleri, anayasal temel hak ve özgürlüklerin fiilen güvencesiz kaldığı, son derece otoriter bir tek adam/parti yönetimi altında; esasen bir devlet/parti/ lider bütünleşmesi, aynılaşması noktasına gelmiştir.

Böyle bir dönemi; normal demokratik, insanların kendini hukuken güvende hissettiği, eleştirilerin özgürce yapılabildiği bir dönemmiş gibi değerlendirmek ve siyasi strateji belirlemek gerçekçi değildir. Ne yazık ki CHP Genel Başkanı Özel’in genel başkan seçildikten, özellikle de yerel seçim başarısından sonra “normalleşme” adı altında siyasi gücünü tamamen kaybeden AKP’ye -siyasi şiddeti ve iktidar baskısını artıracağı açıkça görülmesine karşın- alan açması son derece yanlış olmuştur. AKP, bir yandan bu normalleşme siyasetine katkı sunar gibi görünürken diğer taraftan artık tamamen elinde bulunan yargı ve hukuk sistemi aracılığıyla muhalif kesimler ve toplum üzerindeki baskıyı artırmış, dayanılmaz boyutlara ulaştırmıştır.

SİYASETEN TIKANMA

Siyasi, ekonomik ve sosyal alanlarda tıkanmış, iktidar olduğu dönemden bu yana yozlaşma dışında kültür anlamında topluma/ ülkeye (kendisinin de itiraf ettiği gibi) hiçbir katkı koyamamış AKP iktidarı, dayandığı tek meşruiyet kaynağı olan halk çoğunluğunu da -yerel seçimlerde görüldüğü üzere- yitirmiştir ve siyaseten iflas noktasındadır.

HUKUK ÇİZGİSİNE DÖNÜŞ

Artık Türkiye’de siyaset zeminini AKP belirleyemez, böyle bir gücü yoktur. Siyaseten tükenmiş, yukarıda söylediğimiz üzere tek meşruiyet kaynağı olan halk desteğini de yitirmiş AKP’nin açıkça göstermekten çekinmediği otoriter, baskıcı, siyasal İslamcı bir toplumsal düzen hedefine karşı yapılacak muhalefetin, “uyum muhalefeti”nden hızla ayrılarak kopuş muhalefetine geçmesi zorunludur.

Muhalefet; artık çekinmeden, siyasal İslamcıların ardında bıraktıklarına, diğer marjinal unsurlara sempatik görünme, her kesime mavi boncuk dağıtma telaşından (eski deyimle beyhude çabasından diyelim) çıkmalıdır, bugün topluma dayatılan toplumsal düzenden (kaos desek daha doğru olabilir) kopuşu, bu düzen yerine yeni bir toplumsal düzen hedefini tüm gücüyle savunmak, elinde bulunan güçlerle iktidar arasındaki bağı gerekirse tamamen koparmak ve siyasal iktidarı hukuk çizgisine davet etmek için onun meşruiyetini sorgulamak zorundadır.

Sözünü ettiğimiz ideolojik zemin, iktidarın dayattığı toplumsal düzen algısından kopuş ve yeni bir toplumsal düzen hedefi, ilk bakışta soyut görünse de başlanması gereken yerdir. CHP’nin tarihi, kuruluş felsefesi, devrimci geleneğini de bunu gerektirmektedir.


Yazarın Son Yazıları

Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
‘Ot otlayanlar’dan bugüne - A. Celal Binzet

Günümüzün yakıcı sorunlarından birisi olan vergi, bozuk sistemin ana nedenlerinin başında geliyor.

Devamını Oku
21.11.2025
Bir döneğin anatomisi - Çiğdem Bayraktar Ör

Dün söylediğini bugün unutuyor; hayır, unutmuyor; “Dün söylediğini yutuyor”!

Devamını Oku
21.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025
Dünya Çocuk Hakları Günü - Recep Nas

Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiştir.

Devamını Oku
20.11.2025
CHP'nin iktidar kurultayı - Ziya Yergök

Türkiye’nin kurucu ve birinci partisi, iktidarın en güçlü adayı CHP, 28- 30 Kasım tarihlerinde 39. olağan kurultayını yapacak.

Devamını Oku
20.11.2025
Güvenlik kültürü üzerine - Gazi Zorer

Ülkemizin büyük kısmı aktif deprem kuşağında ve sıklıkla depremi yaşıyoruz ama esaslı bir deprem master planımız yok.

Devamını Oku
19.11.2025
Kemalizm karşıtlığının maskesi - Tunay Şendal

Türkiye, 10 Kasım’ın manevi ağırlığı altında, Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasına yönelik tartışmaların bir kez daha alevlendiği bir kırılma anına tanık olmuştur.

Devamını Oku
19.11.2025
Gözden gönüle akan bir aydın - Mücteba Binici

Veteriner hekim Nihat Köse ile ilk karşılaşmamız, 1988 yılının ağustos ayında Samsun Sahra Sıhhıye Askeri Okulu’nda başladı.

Devamını Oku
19.11.2025
İhanet ve gerçekler - Doğu Silahçıoğlu

1914-1918 Birinci Paylaşım Savaşı’nda İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan işgaline uğrayan Anadolu; Mustafa Kemal önderliğinde başlatılan Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı döneminde, ardında yayılmacı sömürgecilerin ve Saray’ın durduğu ihanet dolu bir sürece sahne oldu.

Devamını Oku
18.11.2025
Kavramların sosyal yaşamdaki etkisi - İsmail Doğan

İnsanlık bir arada yaşamaya başladığı andan itibaren sosyalleşme doğal bir gereksinim olarak ortaya çıkmıştır.

Devamını Oku
18.11.2025
Masumiyet karinesi - Suna Türkoğlu

Hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından biri olan “masumiyet karinesi” veya “suçsuzluk karinesi”, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 38’inci maddesinin dördüncü fıkrasında, “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz” hükmü ile pozitif hukukta da yer almaktadır.

Devamını Oku
17.11.2025
Çalışma yasalarında değişim gerekli mi? - Dr. Engin Ünsal

Yasalar da canlılar gibi zamanla yaşlanır ve işlevini yapamaz duruma gelir.

Devamını Oku
17.11.2025
KKTC 42 yaşında! - İhsan Tayhani

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulduğu 15 Kasım 1983’te dünyaya gelenler, şimdi 42 yaşındalar ve onlar, anne ve babalarından farklı olarak özgürlüklerinin güvencesi olan bir Cumhuriyetin kucağına doğdular.

Devamını Oku
15.11.2025
Erken yaşta okur yetiştirmek - Prof. Dr. Sedat Sever

Edebiyat yapıtları, Montaigne’in belirlemesiyle, “Bizim kendimizin dışına, ötemize gitmemize” kılavuz olan estetik birer uyarandır.

Devamını Oku
13.11.2025
Sosyalizm ve cumhuriyet - Kaan Eroğuz

Neoliberal küreselleşmenin 40 yılı aşkın sürede yarattığı tahribat...

Devamını Oku
13.11.2025
Hukuk devleti mi, yargı devleti mi? - Av. Erol Türk

Hukuk devleti herkesin, devleti yönetenlerin de hukuka bağlı olduğu, hukukun üstünlüğünü ve temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan devlettir.

Devamını Oku
12.11.2025
Ankara Hukuk Fakültesi 100 yaşında - Av. Ahmet AKGÜL

5 Kasım 1925 tarihinde, ilk TBMM binasının toplantı salonunda yapılan törende Ankara’da leyli (yatılı) – nehari (gündüzlü) bir hukuk mektebi açılmıştı.

Devamını Oku
12.11.2025