30 Ağustos 2024'te Kara Harp Okulu resmi mezuniyet töreni sona ermiş cumhurbaşkanı ve protokol üyeleri tören alanından ayrılmışlardı. Teğmenler resmi törenden sonra kendi araların- da kılıç çatarak daha önce de yapılan ve hangi gerekçe ile resmi törenden çıkarıldığı bilinmeyen geleneksel subay yeminini resmi olamayan bir ortamda ettiler, “Mustafa Kemal’in as- kerleriyiz” diye haykırdılar.

Ardından beş teğmen hakkında “disiplinsizlik” gerekçesiyle bir soruş- turma açıldı. Bu subay yemini res- mi törenden sonra yapılmıştır, emre itaatsizlik yoktur fakat 31 Ocak’ta toplanan Disiplin Kurulu, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyen bu beş teğmene ve üç disiplin amirine ordu- dan ayırma cezası verdi.

Öncelikle sorulması gerekenler şunlardır: Öğrencilerin “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sözünü söyleme istekleri hangi gerekçe ile defalarca reddediliyor? Hangi gerekçe ile bu eylem disiplinsizlik olarak algılanıyor?

Bu ihraç kararını veren komutanların bazılarının 26 Ağustos günü Kocatepe’de Büyük Taarruz’un başladığı yerde olacakları yerde Ahlat’ta “büyük Kürdistan” hayaliyle faaliyet- te bulunan bir partinin üyeleri ile kol kola sahnede olmaları disiplin suçu değil midir? 

Tanrı’nın gizemli atölyesi olarak nitelendirilen tarihin akışı fazlasıyla sıradan olaylarla doludur. Bu akış esnasında bazen öyle anlar olur ki onyıllara, yüzyıllara damgasını vurur. Ve bir anda da çok yoğun olaylar ve duygular bu zaman dilimine sığar. Böyle anlar karanlıkları aydınla- tır. Büyük şair M. Akif Ersoy, şiirinde “yedi kandilli Süreyya”dan misal ve- rir. Nedir bu “yedi kandilli Süreyya”? Mitolojide insandan yıldıza çevrilen yedi kardeşin adıdır. Ülker takım yıl- dızları, şafağın ışığı olarak da bilinen Süreyya ışığı, doğanın ve günün başlangıcını simgeleyen bir olgudur. Bu ışık, göğü aydınlatmayı ve yeni bir günü simgeleyen bir fenomendir. Teğmenlerimizin omuzlarındaki yıldızlar da bugünün Süreyya yıldızlarıdır, kaybolmamış umutların parlaklığını taşırlar.