14 Temmuz 1789 günü Fransa’da halk zulme karşı direnmiş ve bu direniş tarihe geçmiştir. Ağır vergiler, ekonomik yoksulluk, baskılar ve karşı görüştekilere uygulanan şiddet nedeni ile 14 Temmuz 1789 günü Paris’te halk Bastille Hapishanesi’ni basmış ve içerideki düşünce suçluları dışarıya çıkarılmış Bastille Hapishanesi de yıkılmıştır.
1789 Fransız Devrimi Haklar Bildirisinde “Devletin amacı insanın doğal ve kaybolmaz haklarının korunmasıdır. Bu haklar özgürlük, güvenlik ve zulme karşı direnmektir.” denmektedir. Aynı bildiride “ Yönetim halkın haklarını çiğnediği zaman başkaldırmak ve direnmek hakların en kutsalı ve ödevlerin en gereklisidir.” tümcesi yer almıştır. Ulus adına direnenler kahramanlardır. Tarih susanları değil, direnenleri yazar. Mustafa Kemal yakın tarihimizin en yürekli direnişçilerinden ve başarılı devrimcilerinden birisidir. Mustafa Kemal’in Gençliğe Söylev de ve Bursa Söylev’inde dile getirdiği kötü yönetimlere karşı direnme hakkıdır.
27 MAYIS DEVRİMİ
1961 Anayasası’nın başlangıç bölümünde 27 Mayıs Devrimi için “Anayasa ve hukuk dışı davranışları ile meşruluğunu yitirmiş bir yönetime karşı direnme hakkını kullanan Türk Ulusu” deyimi kullanılmıştır. 27 Mayıs devrimi hukuk dışına çıkan, özgürlükleri yok eden, basın üzerinde ve karşı görüşte bulunanlara karşı baskı oluşturan bir yönetime karşı yapılmıştı.
Seçimle gelen yönetimler bir süre sonra hiç gitmemek ve istedikleri gibi bir düzen kurabilmek için hukuk dışına çıkabilirler. Karşıtları için bir korku ve zulüm yönetimi oluşturabilirler. Hitler, Mussolini seçimle gelmiş tam bir baskı yönetimi kurmuş, kendi halklarına ve tüm dünyaya acılar yaşatmış yöneticilerdi.
TÜRKİYE’NİN BASTİLLE’İ
Bu tür olumsuz gelişmeleri geçmişte yaşamıştık. Demokrat Parti döneminde hukuk dışı eylemler CHP yöneticilerine karşı yapılmıştı. Basın baskı altına alınmış, karşı görüştekiler sindirilmek istenmişti. Yakın geçmişte de FETÖ’cü savcı ve yargıçlar hukuksuz kararlarla Cumhuriyetin kahraman askerlerini, vatanseverleri cezaevlerine doldurmuşlardı. Silivri Cezaevi Türkiye’nin Bastil’i olmuştu. Ne acı ki geçmişten ders alınmıyor. Bu hukuksuz düzene karşı olanlar, yalnızca haber yapmaya çalışan gazeteciler gözaltına alınıp cezaevlerine konuluyorlar. Bugün de Silivri, Türkiye’nin Bastil’i olmayı sürdürüyor. Yönetime tepkiler yurdun dört bir yanında yankılanıyor. Her yerde gözaltı ve her yerde tutuklama var. Adalet bakanı “Herkes hukuka saygı göstersin” diyor. İstiyor ki hukuksuzluklara herkes boyun eğsin, kimse karşı çıkmasın.
“Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyen teğmenler ordudan çıkarılıyorlar. Yönetimin hukuk dışı eylemlerini, ekonominin kötü gidişini eleştiren iş insanları, gözaltına alınıp sorguya götürülüyor. Haksızlıklara başkaldıran öğrenciler tutuklanıyorlar. İstanbul Belediye Başkanının 35 yılık diploması iptal ediliyor, önce gözaltına alınıyor, sonra tutuklanıyor. Karşı görüşteki insanların banka hesaplarına el konuyor. Türk toplumunun adalete olan güveni yok edilmiştir. Erdoğan karşı görüşte olanların telef olacaklarını söylüyor. Sürekli hedef gösterilen CHP genel başkanı yumruklu saldırıya uğruyor.
Bunları yapanlar yolsuzluklara bulaşmış olurlarsa, görülmemiş biçimde varsıllaşmışlarsa ve yönetimde oldukları için yargılanamıyorlarsa ne yapılacaktır? Emperyalist güçlerin çıkarları doğrultusunda, kendi dinci amaçları uğruna ve yönetimde kalabilmek için ülkenin bölünmesine göz yumuyorlarsa ne yapılacaktır. Direnme hakkı böyle durumlarda kullanılmayacaksa ne zaman kullanılacaktır. Emperyalizme karşı dünyanın en haklı Kurtuluş Savaşı’nı kazanmış, Cumhuriyeti kurmuş, devrimleri gerçekleştirmiş Türk ulusu bu olumsuzlukları aşabilecek güçtedir. Zulüm varsa direnmek bir haktır.