Örsan K. Öymen

Ormanların geleceği

30 Ağustos 2021 Pazartesi

Geçen haftalarda Muğla ve Antalya illerinde gerçekleşen orman yangınlarında, iki hafta içinde yaklaşık 130 bin hektar ormanlık ve yeşil alan yandı. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa bu kadar kısa bir sürede bu kadar geniş bir alan yanmış oldu. Bu, cumhuriyet tarihinin en büyük yangın felaketidir. Bunun adını öncelikli olarak böyle koymak gerekir.

Karbondioksit ve metan gazı içeren atıkların, kömür, petrol, doğalgaz gibi fosil yakıtların neden olduğu küresel ısınma nedeniyle, dünyanın birçok yerinde son yıllarda orman yangınlarında artışlar meydana geldi. Ancak yangınların kontrol altına alınması ve söndürülmesi konusunda en beceriksiz ülke Türkiye oldu.

Yangın söndürme uçaklarının ve bu uçakları kullanacak ve koordine edecek kadroların, hem niceliksel hem de niteliksel olarak yetersiz olması, bu başarısızlıktaki en büyük rolü oynadı.

***

Bir ormanın ve yeşil alanın tutuşması için, yanan sigara izmariti veya yanan ateş gibi yakıcı bir kaynağın olması gerekir. Orman ve yeşil alan durduk yere küresel ısınmayla tutuşmaz. Küresel ısınma sadece, ormanların ve yeşil alanların daha fazla kurumasına ve onların en ufak bir ateş kaynağında daha kolay tutuşmasına ve yangının daha hızlı yayılmasına neden olur.

Küresel ısınma birkaç yılda çözülebilecek bir sorun olmadığına ve Türkiye küresel ısınma konusunda dünyayı kontrol edemeyeceğine göre, Türkiye’nin orman yangınlarına her zaman hazırlıklı olması, 2022 yılı yaz mevsimi başlamadan önce, en az 50 adet uçaklık bir yangın söndürme filosunu ve onu yönetecek bir kadroyu kurması gerekir. Bu filo, kadrosuyla birlikte, şehirlerdeki itfaiye ekipleri gibi, yedi gün yirmi dört saat sürekli teyakkuz halinde bulundurulmalıdır.

Öte yanda, küresel ısınma ve ihmal sonucu oluşan ve yayılan yangınlarla birlikte, rant ve imarlaşma amaçlı, sabotaj kaynaklı yangınların engellenmesi konusunda da önlemler alınmalıdır. Bu çetelerin de küresel ısınmayı ve devletin ihmallerini kendi çıkarları doğrultusunda kullandığı açıktır.

***

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 169. maddesinde şu ifade yer alır: “Devlet, ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır. Yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir, bu yerlerde başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılamaz. Bütün ormanların gözetimi devlete aittir.”

Devletin, Muğla ve Antalya yangınlarında yanan ormanları yeniden ormanlaştırması anayasal bir zorunluluktur. Bu alanların imara, tarıma, hayvancılığa açılması veya “kendi haline bırakılması” anayasaya aykırıdır.

Muğla ve Antalya orman yangınlarında yaklaşık 130 bin hektarlık kızılçam, karaçam, ağaçlık, zeytinlik ve makilik alan yanmıştır. Uzmanlar, yanan ormanlık ve ağaçlık alanların “kendi haline bırakılması” ve ağaçların doğal tohumlanmayla kendi kendine yeniden büyüyeceği gibi bir genellemenin yapılamayacağını, her yanan alanın ayrı ayrı kendi koşulları içinde tikel olarak değerlendirilmesi gerektiğini vurgulamaktadırlar.

Uzmanlar bu kararın, ormanın ve ağacın cinsi, ormanın sahaya yayılmışlık ve toprağın tam kapalılık oranı, yanan ağaçların yeterince tohum depolayıp depolamadığı, toprağın uygun olup olmadığı, toprağın çimlenmiş olup olmadığı gibi koşullara göre verilmesi gerektiğini ve bu süreçte uzmanların sahada sürekli ve düzenli bir araştırma ve çalışma halinde olmaları gerektiğini ifade etmektedirler.

Uzmanlara göre, devlete ait birçok fidanlığın kapatılmış olması, fidancılığın taşeron şirketlere devredilmiş olması, ormancılıkla ve ağaçlandırmayla ilgili meslek odalarının, derneklerin, vakıfların çoğunun işlevsizleştirilmesi, ormanlaştırma tekniklerinin uzmanlara danışılmadan uygulanması, 2018 yılında yürürlüğe giren 7139 sayılı yasanın anayasanın 169. maddesine aykırılık oluşturması gibi birçok sorun, bu sürecin önündeki engeller arasındadır.

Özetle, insanın doğayı katlettikten sonra doğayı “kendi haline bırakması”, doğayı yeniden katletmekten başka bir şey değildir!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erdoğan, Hamas ve CHP 22 Nisan 2024
İsrail-İran savaşı 15 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları