Özdemir İnce

‘Keşke Yunan kazansaydı’

12 Kasım 2021 Cuma

Mürteci tescilli Derin Tarih adlı derginin Haziran 2019 sayısında yayımlanan Ahmet Öztürk imzalı ve “Keşke Yunan galip gelseydi, dedi mi?” başlıklı yazı bu konuda aydınlatıcı nitelikte:

“Keşke Yunan galip gelseydi... Bu söz üzerinden üstat Kadir Mısıroğlu’na linç kampanyaları düzenlendi. Cümlenin ne başına ne de sonuna bakıldı! CHP ve malum medyası, üstadın söylemlerini sürekli çarpıtarak yüklendi. Peki, kendisi ne demek istedi? Tabii ki ‘Yunan galip gelseydi’ gibi bir isteği olamaz, bu ülkenin kara sevdalısı üstadın... Demek istediği; Yunan bile galip gelse, CHP’nin yaptığı zulmü yapmazdı. Yani Kuran’ı yasaklatmazdı, ezanı Türkçeleştirmezdi, alfabeyi değiştirmezdi, tekkeleri ve medreseleri kapatmazdı, Kılık Kıyafet Kanunu’nu değiştirmezdi...”

***

Yazarın “üstat” unvanı verdiği “fesli” sıfatıyla maruf Kadir Mısıroğlu meğer Yunan sevgisinden “Keşke Yunan kazansaydı” dememiş de “CHP’nin yaptığı zulüm” nedeniyle demiş. Peki, neymiş CHP’nin yaptığı zulüm? Kuran’ı yasaklamış. Günümüz İslamcılarının da kullandığı bu iddia külliyen kuyruklu yalandır; bu “yasak” konusunda ne bir yasa ne bir genelge ne de tanıklık edecek bir kanıt vardır. Ama ezanı Türkçeleştirdiği, alfabeyi değiştirdiği, tekke ve medreseleri kapattığı, Kılık Kıyafet Yasası çıkardığı, bazı kıyafetleri yasakladığı çok doğrudur. Bu işler ve eylemlerin tamamı yasaldır; anayasanın 174. maddesi tarafından koruma altına alınmış olan “Devrim Yasaları” 1925, 1926, 1928 ve 1934 yıllarında, Türk ulusunu temsil eden TBMM tarafından çıkarılmıştır. Dolayısıyla Fesli Kadir, bir mürteci olarak yasal suç işlemekteydi.

***

Kadir Mısıroğlu (24 Ocak 1933, Akçaabat - 5 Mayıs 2019, İstanbul), Türk yazar, avukat ve gazeteciydi. 1964’te Sebil adlı yayınevini kuran ve Sebil dergisini çıkaran Mısıroğlu, altmıştan fazla kitap yayımladı. Atatürk aleyhtarlığı ile tanındı. Hakaret içeren yayınları ve konuşmaları nedeniyle hakkında pek çok dava açıldı ve hapis cezası aldı. 1974 yılında Cumhuriyet Halk Partisi - Milli Selamet Partisi koalisyonu tarafından çıkarılan genel af ile serbest kaldı. Siyasete atılarak Milli Selamet Partisi’ne girdi. Necmettin Erbakan’ın yanında siyaset yaptı. 12 Eylül darbesinden sonra yurtdışına, Batı Almanya’ya gitti. 7 Eylül 1983 tarihinde dönemin Cumhurbaşkanı Kenan Evren tarafından Türk vatandaşlığından çıkarıldı, İngiltere’ye sığınma talebinde bulundu, İngiltere’ye yerleşti. Daha sonra yine Almanya’ya döndü. 1991’de ise Türkiye’ye döndü. 5 Mayıs 2019’da tedavi gördüğü hastanede öldü. (Vikipedi)

***

Özgeçmişinden anlaşıldığına göre Kadir Mısıroğlu tam anlamıyla Cumhuriyet ve devrimlerinin tescilli düşmanıdır; “Keşke Yunan galip gelseydi” cümlesini de bu nedenle söylemiştir. Neden söylemiştir? Bunun nedenlerini 7 Kasım 2021 günü yayımlanan “Atatürk dindar mıydı?” adlı yazımda açıklamıştım.

Fesli Kadir ve ortakları, Cumhuriyete, CHP’ye, Atatürk’e düşmandı; çünkü devrimler yüzünden toplumsal statülerinden yoksun kalmışlar ve Masa ile Kasa’ya ulaşmaları olanaksızlaşmıştı.Çünkü dinin devlet ve toplum üzerindeki vesayeti kaldırılmıştı.

Şimdi bir kez daha Din İman Masa Kasa adlı kitabımdan (s.121) bir alıntı yapacağım:

TANRI VESAYET ALTINDA MI? 

Değerli ilahiyatçı, filozof ve hukukçu Yaşar Nuri Öztürk, Yurt gazetesindeki sütununda (19.02.2013) “Tanrı Vesayet Altında mı?” başlıklı bir yazı yayımladı. 

Yaşar Nuri Öztürk şöyle yazıyor:

“Tanrı vesayet altına elbette alınamaz ama onu vesayet altına almaya yönelik davranışlar insan tarafından her zaman sergilenebilir ve sergilenmiştir. Bugünkü dünyanın sıkıntı sebeplerinin başında da insanın bu namert girişimi bulunmaktadır.

Tanrı’yı vesayet altına alma tutkusu, Tanrı’nın gönderdiğı dini kendi hesaplarına uyduran din temsilcilerinin dünyasında barınabilmektedir. Tanrı’yı vesayet altına alma girişimi, Tanrı’nın yeryüzündeki iradesini saptırmakla başlıyor. Şirk (Allah’ın yetkilerini paylaştırma) illeti bu saptırmanın en tipik belirişidir.”

İslamda ruhban sınıfının olmadığı söylenir ama uygulamada tıpkı Hıristiyan kiliselerinde olduğu gibi, bir Müslüman ruhban sınıfı vardır. Tanrı’yı vesayet altına alarak dinsel vesayet kuran ve bunu hem paraya hem de siyasete dönüştüren sınıf. Bu sınıf, bu nedenle birkaç on yılda devlet kurumlarını ele geçirdi, iktidara geçti ve on yılda Karun kadar zengin oldu.

***

Fesli Kadir, AKP Genel Başkanı Erdoğan ile DİB Başkanı Ali Erbaş’ın yakın dostuydu.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Din ve vicdan hürriyeti 13 Aralık 2024
Üst kimlik olarak İslam 10 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları