Acaba ilk kez ortak akıl kazanacak mı? Artık kronikleşen bir soruna sürdürülebilir bir çözüm bulunabilecek mi?
Önceki gün düzenlenen Adalar Ulaşım Çalıştayı ilk kez bende güçlü bir “neden olmasın?” duygusunu uyandırdı. Prens Adaları olarak da bilinen Adalar (Büyükada, Heybeliada, Burgazada, Kınalıada), gelen ziyaretçinin yerli ve yabancı turistin gözünde hâlâ sıra dışı, güzel konakları, çam ormanları, faytonları ile son derece güzel bir mekân.
Biz Adalıların gözünde ise plansızlığın, denetimsizliğin, vahşi kapitalizmin çarkları arasında ezilmiş bir ilçe. Özellikle yaz aylarında yoğun günübirlik yerli ve yabancı furyası altında kalan, faytonları ve ölen atları ile basının gündeminden düşmeyen...
Yıllardır yazarız, toplantılar düzenleriz, derdimizi anlatmaya çalışırız. Sayıları vahşice artan kiralık bisikletlerin, bireysel akülü araçların, faytonların zaten sınırlı olan ada yollarında ulaşımı bir kaosa dönüştürdüğünü, can güvenliğini tehlikeye soktuğunu... Hiçbir şey değişmez, değişmediği gibi daha da kötüleşir. Neden mi?
Çünkü Adaların ulaşım sorunun 3 temel kökeni vardır:
1- Adalara gelen ziyaretçi sayısının yani talebin yönetilememesi.
2- Plansızlık: Geniş kapsamlı bir ulaşım master planının bugüne kadar hiç yapılmamış olması.
3- Kuralsızlık: Daha doğrusu, var olan kuralların bile uygulanmaması.
Bu bilgileri verdikten sonra dönelim tekrar çalıştaya... Ve neden başarılı bulduğuma..
1- Ada halkının, sivil toplum kuruluşlarının, ulaşım hizmeti veren tarafların (faytoncular odası, bisikletçiler esnafı, yolcu vapur ve motorlarının yöneticileri), hayvanseverlerlerin, yerel ve merkezi idarenin üst düzey yetkililerinin (Kaymakam, Adalar Belediye Başkanı, İBB Genel Sekreteri), diğer parti temsilcilerinin bir araya geldiği belki de ilk çözüm arama çalıştayı olması.
2- Çalışma gruplarının konularının doğru belirlenmesi ve kendi alanlarında yetkin kişilerin moderatör olması. Katılımın çok geniş kapsamlı olması, herkesin fikrini söylemesi. Yapıcı ve verimli bir şekilde sonuçlanması. Ada içi toplu ulaşımdan, adalar arası ve anakaraya ulaşıma, hayvan hakları ve çevreden, yaya ulaşımı, bisiklet ve akülü araç kullanımına, yük taşımacılığından turizme kadar sorunlar tüm boyutları ile ele alındı.
3- Sorunu çözmek ile yükümlü makamlar ilk ağızdan ve farklı yönleri ile ada halkının görüşlerini, taleplerini ve önerilerini dinlediler. Adaların ulaşım sorununa ilişkin söyleyecek sözü olan, görüş bildirmek, katkıda bulunmak isteyen herkes çalışma gruplarında yer aldı.
5- Çalıştayın çıktıları moderatörler tarafından tüm katılımcılara özetlendi.
4- Bir kişi var ki öne çıkan, Sinem Serhan Dedetaş. Şehir Hatları Genel Müdürü. Gencecik bir kadın. 15 gün önce göreve başlamış. Adalar’a deniz ulaşımındaki sorunların tartışıldığı 5 No’lu masanın moderatörlüğünü yaptı tüm gün boyunca. Sonuç kısmında ise yapacaklarını sıraladı: Motorlar yerine, adaların ihtiyaçlarına uygun vapurların devreye alınacağını, eskiden olduğu gibi geceleri de sefer düzenleneceğini, adalar arası ulaşımın yeniden başlatılacağını... Anlayacağınız daha çalıştay sona ermeden ilk meyveleri alınmaya başlandı.
Başta da dediğimiz gibi sorunun üç önemli ayağı var. Dolayısıyla çözümün de bu 3 boyut göz önünde bulundurularak ortaya konulması gerekiyor. Sevindirici olan, çalıştayın sonuç bildirgesinde bu 3 kökenin anlaşılmış olmasıydı. Özetlersek;
- Ulaşım için Adalar’ın tarihi ve kültürel sit konumunu odak noktaya alarak buna göre planlı ve sürdürülebilir bir ulaşım çözümü getirmenin gerekli olduğu ortaya konuldu: Sayısını azaltarak faytonu korumak, adalıların ulaşım ihtiyaçlarını karşılayacak çevreci bir toplu taşıma sistemini hayata geçirmek gibi...
- Gelen turist talebini doğru yönetmek: Gerekirse motor seferlerini gün içi azaltmak, bayramlarda ücretsiz olmasından vazgeçilmesi, deniz ulaşım vasıtalarında Adalar’ın önemi ve özelliklerini anlatan kamu spotu niteliğinde bilgilendirici yayınlar yapmak.
- Kuralları uygulamak: Belki de işin en önemli unsuru bu. Bisiklete yasak alanlarda bisiklet kiralama dükkânlarının olması örneğin; kiralık bisikletlere belirlenen sayıdan çok daha fazla ruhsat verilmesi, fayton ahırlarının denetimi, veteriner bulundurulma şartının yaşama geçirilmemesi, yayalara ait olması gereken kaldırımların işgalinin önlenemiyor oluşu vb.
Adalar Ulaşım Çalıştayı önemli bir ilk adımdı. Şimdi sıra ivedi olarak doğru bir planlama ile eyleme dönüşmesinde... Takipçisi olacağız...
Adalar ulaşım çalıştayı
Yazarın Son Yazıları
Ve bu arayış yalnızca ABD’ye özgü değil... Küresel bir yön değişimi bugün aynı konular Avrupa Birliği’nden Hindistan’a, Japonya’dan IMF ve OECD gibi uluslararası kurumlara kadar geniş bir alanda tartışılıyor. Tam da bu noktada, BirGün gazetesinde Güldem Atabay’ın aralık ayı başından bu yana bir seri halinde ele aldığı ve benim de özellikle önemli bulduğum bir kavrama değinmek istiyorum: London Consensus.
ABD’nin saygın gazetelerinden New York Times’ın editör kurulu önceki gün ülkelerinin otokratik bir rejime savrulduğunu söyleyerek “demokratik erozyonun 12 kırmızı alarmını” yayımladı.
Koç Üniversitesi’nin onuncu kez verdiği Rahmi M. Koç Bilim Madalyası bu yıl Prof. Dr. Ufuk Akçiğit’e verildi.
Brezilya’nın tropik sıcaklığı altında toplanan COP30, dünya siyasetinin iklim krizine nasıl baktığını -daha doğrusu bakmadığını- tek karede özetleyen bir zirve oldu.
“Az sayıda insanın yaşadığı küçücük bir ada...
New York’un yeni belediye başkanı Zohran Mamdani, yalnızca Amerika’daki Demokratlar için değil, tüm dünya için bir mesaj verdi: “Değişim hâlâ mümkün.”
Buruk, öfkeli ama öte yandan coşkulu..
Türkiye ara çözümlere sıkışırken dünya “neoprime” savunma çağına giriyor.
Nadir elementler konusu Türkiye’de kamuoyunun gündemine CHP tarafından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Trump görüşmesinden hemen önce “Pazarlık konusu yapılacak” diye getirildi.
“Eğer ateşkes kalıcı bir barışa evrilemezse, bu savaş yalnızca Gazze’yi değil, Batı ittifakının meşruiyetini ve küresel düzeni de sarsmaya devam edecek...”
Şu son bir yıl içinde yaşadıklarımızı diyelim beş yıl önce yaşasaydık herhalde “Olağanüstü günlerden geçiyoruz” derdik.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Trump’ın New York’ta yaptığı görüşme, sadece ikili ilişkiler bağlamında değil, küresel dengeler açısından da kritik.
Bir süredir gözüm Nepal’deki gelişmelerde...
Moda Caddesi’nden Kadıköy Rıhtım’a doğru yürüyorum.
Erdoğan AKP’si; karşısındaki tek önemli muhalefeti yani CHP’yi işlevsizleştirmek için elindeki tüm yetki ve yargı güçlerini kullanıyor.
Önce şunu görmeliyiz...
"CHP’nin üzerindeki yük öyle ağır ki özgür; laik, demokratik bir ülke olma mücadelesini tek başına omuzladı."
Neredeyse çeyrek asır...
Sahte diplomalar, sahte ehliyetler, sahte sağlık raporları...
Seyrediyoruz. Kimi insanlığın geldiği noktadan utanarak, kimi umarsızca sanki bir film seyreder gibi...
Tam bitti derken yeniden başlıyor. Rüzgârın hızına göre şiddetleniyor; ortalığı yakıp kavuruyor.
Şaşırdık mı? Hayır...
CHP’li belediyelere yapılan operasyonların sonu gelmiyor. Belli ki yaz böyle geçecek.
Çünkü çözüm üretemiyor. Çünkü halkın sorunlarına yanıt veremiyor.
“At izinin it izine karıştığı” günlerden geçiyoruz yine.
Daha sular durulmadan Ortadoğu yeniden karıştırılmaya çalışılıyor...
“Bizim bayram görecek halimiz yok arkadaşlar” dedi ve ekledi CHP lideri Özgür Özel...
Sadece anayasal hakkı olan barışçıl protesto hakkını kullandıkları için hapiste tutulan üniversite öğrencileri olan bir ülke...
O kadar fazla sistematik saldırı altındayız ki... Kimi zaman büyük resmi görebilmek için yaşananları alt alta sıralamak önemli...
Barışı uzak bir hayal olmaktan çıkarmak hiç kolay değildir, en azından bizim coğrafyada.
Karartma... Otokratik rejimde sıradan bir gün
Siz gidene kadar...
Deprem ensemizde: 40 milyar A dolarlık sessizlik
Yüzde 3.5 kuralı: Değişim kaç kişiyle başlar?
Tarife savaşının şifreleri
Uyanış...
Yeni bir siyaset... Ama nasıl?
AKP’nin elinde 2 torba: Biri Gezi, diğeri ‘terör’
Tehdit... Atlantik’in öte yakası
Kadın sorunu yok, erkek sorunu var