Seyrediyoruz. Kimi insanlığın geldiği noktadan utanarak, kimi umarsızca sanki bir film seyreder gibi... Kimi izlemiyor bile. Gazze’deki büyük dramdan bahsediyorum. Açlıktan ölen Gazzeli çocuklardan, bebelerden... Teknolojinin, bilimin ve iletişimin baş döndürücü bir hızla ilerlediği 21. yüzyılda aylardır süren bu kirli savaşta Gazzeliler açlıktan ölürken; dünyanın geri kalanının neredeyse bir seyirci gibi davranmasından...
Temel ihtiyaçların fiyatı dehşet verici. New York Times gazetesi uzun bir liste yayımlamış: 1 kilo şeker savaş öncesi 0.89 dolar iken şimdi 106 dolar. 0.59 dolar olan soğan 34 dolar. 25 kiloluk un çuvalı 10 dolardan 305 dolara fırlamış. 40’lı paket çocuk bezi 149 dolar; 400 gr. bebek maması 51 dolar...
Gazze’de yardım dağıtım noktaları “ölüm tuzağı”na dönüşmüş durumda. Birçok aile, insani yardım almak için hayatını riske atmak yerine aç kalmayı tercih ediyor. Bankalar, ATM’ler çalışmaz halde; nakit para bulmak için insanlar karaborsaya muhtaç. Her alanda “sistemli bir acı” yaşanıyor.
Bundan 1 ay önce Tel Aviv’den 1900 kilometre uzakta bulunan İran’daki hedefleri nokta atışıyla yok edebilen İsrail’in Tel Aviv’e sadece 65 kilometre mesafede açlıktan kıvranan Gazzelilere güvenli şekilde gıda kutuları ulaştıramadığı safsatasına kimse inanmaz.
‘KÖTÜLERİN SAVAŞI’... HAMAS VE NETANYAHU
New York Times yazarı Thomas Friedman, Gazze’de yaşanan savaşı “en kötülerin savaşı” olarak adlandırıyor. Ona göre, İsrail’in tarihindeki en radikal ve ahlaksız hükümet, Filistin tarafındaki en fanatik ve kanlı örgütle karşı karşıya: “Bu savaş, İsrail ve Filistin tarihinde en fanatik, en ahlaksız liderler tarafından yürütülüyor. Hem Netanyahu’nun koalisyonundaki aşırı sağcılar hem de Hamas liderliği, önceliği kendi siyasi hayatta kalışlarına ve ideolojik saplantılarına veriyor. Her iki taraf da halkının esenliğini, hatta uluslararası toplumun çıkarlarını dahi göz ardı ediyor. Eğer bu liderler görevde kalırsa, iki devletli çözüm umudu kalmaz ve bitmek bilmeyen bir savaşla karşı karşıya kalırız.”
Friedman, Netanyahu’nun koalisyonu ayakta tutmak için insani yardımı minimumda tuttuğunu, Hamas’ın ise rehineleri bırakmamak ve iktidarını sürdürmek için Gazze halkının çektiği acıyı hiçe saydığını açıkça belirtiyor.
Böylece, insani kriz, sadece dış güçlerin müdahale eksikliğiyle değil, bizzat çatışmanın iki ana aktörünün kendi siyasi çıkarlarını, milyonlarca insanın hayatının önüne koymasıyla büyüyor.
Ülkelerin iki yüzlülüğü ise tanıdık. Dünya sadece izliyor... Ticaret, enerji, stratejik ittifaklar insani sorumlulukların önüne geçiyor.
Uluslararası hukukun yaptırımsızlığı artık aşikâr: BM kararları ve uluslararası hukuk çoğu zaman uygulanmıyor, yaptırımlar etkisiz kalıyor.
Ahlaki liderlik eksikliği ve toplumsal duyarsızlaşma had safhada. Toplumlar, dijital çağda “bilgi bombardımanı”na maruz kalıyor ve acılara karşı hissizleşiyor.
Teknolojinin ilerlemesi, insanlığın ahlaki gelişimiyle paralel gitmiyor: Sorunları göz önüne seriyor, ama harekete geçmiyor.
BENZERLERİNİ YAŞADIK
Çok eski tarihli değil hiçbiri...
- Ruanda Soykırımı (1994): Müdahale edilmedi ve soykırım yaşandı. Yaklaşık 800 bin kişi (çoğu Tutsi) 100 gün içinde öldürüldü. Katliamın büyüklüğü ve hızı, modern tarihte eşi görülmemiş olarak kayıtlara geçti.
- Bosna Savaşı (1992-1995): Dönemin ABD Başkanı Clinton, ancak büyük bir katliamdan sonra müdahale etti. Yaklaşık 100 bin kişi hayatını kaybetti. Sadece Srebrenica Katliamı’nda 8 binden fazla Boşnak erkek ve çocuk öldürüldü.
- Darfur Krizi (2003-2010’lar): Sudan’ın batısında devam eden çatışmalar sırasında etnik Darfuri halkının sistematik olarak öldürülmesi. Bush soykırımı tanıdı ama askeri müdahalede bulunmadı. En az 300 bin kişi öldü (BM tahminleri). Milyonlarca kişi yerinden edildi.
- Libya iç savaşı ve 2011 müdahalesi: 2011 yılındaki iç savaş ve NATO müdahalesi sırasında en az 10 bin30 bin kişinin öldüğü tahmin ediliyor (resmi rakamlar kesin değildir). Obama dönemiydi. Sonrasında ülkede devam eden istikrarsızlık, binlerce kişinin daha ölümüne ve milyonların yerinden edilmesine yol açtı.
- Suriye iç savaşı (2011-günümüz): Farklı kaynaklara göre en az 500 bin kişi öldü. Bazı tahminler 600 binin üzerine de çıkıyor.
13 milyondan fazla Suriyeli ya ülke içinde yerinden edildi ya da mülteci olarak başka ülkelere göç etti. Kimyasal silah saldırıları, kuşatmalar ve hava bombardımanları büyük kayıplara yol açtı.
Son söz: Gazze’de yaşanan açlık, sadece bir coğrafyanın değil, tüm insanlığın sınavı.