AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sokak hayvanlarına yönelik şiddeti alevlendiren yasayı bir kez daha savunurken yasaya karşı çıkanları da toplu olarak “evlatlarımızın kanı ve canı pahasına para kazanan, ceplerini dolduran çeteleşmiş lobiler” diye niteledi. Sosyal medyadaki paylaşımında tarım ve ilçe bakanlıklarına yasanın uygulanması için talimat verildiğini ve uygulamayanların cezalandırılacağını duyururken “direnç gösteren muhalefetin kanunu tıpış tıpış uygulamak zorunda kalacağını” belirtti ve “Milletle inatlaşmanın sonu Allah’ın izniyle yine hüsran olacaktır” ifadesini kullandı.

Öncelikle altını çizmek gerekir ki katliam yasasına karşı çıkanların genellenerek “hayvanlar üzerinden para kazanan çeteler” olarak tanımlanması iftiradır. Bu yasaya karşı olanlar arasında yaşam hakkını savunan milyonlarca hayvan hakları savunucusu, hayvansever ve insanlığını yitirmemiş yurttaş var.

Bırakın hayvanlar üzerinden para kazanmayı, kendi ceplerinden kıt kanaat ayırdıkları ya da kendi boğazlarından kesip biriktirdikleriyle sokak canlarını yıllardır beslemeye çalışıyor çoğu! Aralarında emekliler, işçiler, memurlar, öğrenciler var. Kazandıkları parayı sokak canlarını yaşatmak için paylaşacak kadar onurlu insanlar! Bu nedenle çok sayıda hayvanseverin veteriner kliniklerine binlerce liralık borcu var.

BU DURUM NASIL ORTAYA ÇIKTI?

Sorun 2004’te yürürlüğe giren 5199 sayılı Hayvanları Koruma Yasası’nın belediyeler için belirlediği yükümlülüklerin yerine getirilmemesi yüzünden çıktı. Belediyeler, sokak hayvanlarını kısırlaştırmaları ve bakımlarını yerel hayvan gönüllüleriyle yürütülecek bir koordinasyonla sağlamaları gerekirken hiçbirini yapmadı; bunun için ayrılan ödenekler başka alanlara kaydırıldı. Sokakta yaşam mücadelesi veren hayvan sayısı arttı. Devlet kurumları bu alandan çekilince çok büyük bir boşluk oluştu ve vicdan sahibi insanlar devreye girerek sokak canlarına yardım etmeye, kısırlaştırmaları kendileri yapmaya çalıştılar.

Devletin yapması gereken ama yapmadığı her işte olduğu gibi sokak canları konusunda da birtakım kötü niyetli insanlar ortaya çıktı. İnsanların vicdanını ve duygularını sömürerek izinsiz para toplayıp onu amacı dışında kullanan şahıslar ve bazı oluşumlar da türedi. Benim de daha önce birçok kez yazıp uyardığım bu soruna devlet yetkilileri zamanında el atmadığı için sorun büyüdü.

İFTİRA BÜYÜK KÖTÜLÜKTÜR!

Bu aşamada yasaya karşı olan hayvan hakları savunucularının hepsinin bir torbaya doldurulup “ceplerini dolduran çeteleşmiş lobiler” olarak anılması, üstelik de bunun hayvanseverlere karşı şiddetin giderek arttığı bir ortamda devletin en tepesindeki cumhurbaşkanı tarafından yapılması, son derece tehlikelidir. Daha geçen hafta işçi emeklisi Şevket Yerdeşen, İzmir Kemalpaşa’daki evinin bahçesinde sokak hayvanlarına baktığı için tehdit edildi ve ardından evine düzenlenen silahlı saldırı yüzünden canını kaybetti.

Hayvan haklarını savunanlar, iktidarın çarpıttığı gibi asla insan canını umursamıyor değil, aksine hem insanların hem de hayvanların canını tehlikeye atmadan uygulanabilecek bilimsel çözümleri yıllardır anlatıyorlar. Ne var ki hayvanları yok etmeyi kafasına koyanlar, hem rant sağlamayı hem de tarikatları memnun etmeyi; bir yandan hayvanları toplum nezdinde canavarlaştırırken diğer yandan hayvan hakları savunucularını suçlamayı yeğliyor.

Çeteleşmiş lobi arıyorsanız, uyuşturucu çetelerine, yenidoğan çetelerine, inşaat çetelerine, dışarıda cirit atan yasadışı sanal bahis çetelerine, kara para aklama çetelerine bakın!

Vatandaşın duygularını sömürerek hayvanlar üzerinden para kazanan ve AKP’li yetkililerle fotoğraflar çektirip paylaşan oluşumlara da bakın elbette ama sakın iyi niyetli yaşam hakkı savunucularını o çetelerle birlikte anıp hedef göstermeyin. İftira büyük kötülüktür, sakın bu yola girmeyin!