Kirli savaşlar, darbeler, terörde patlamalar.. Yeni ticaret savaşları odaklı..

28 Temmuz 2018 Cumartesi

Rahip Brunson’ın, Trump’ın “tam bir rezalet” açıklamasının ardından tahliye edilmesi, siyasi etki altında “bağımsız yargı”nın devlet kararı olarak değerlendirilmişti ki.. Ev hapsi koşullu serbest bırakılmanın ardından, evinde en yetkin Amerikalı ziyaretçilerin görüşmelerinin üzerinden gün geçmeden, ilişkilerde yumuşamanın önemli bir adımı olarak yapılan değerlendirmeler havada kaldı.. Yine Amerika’nın üst yetkin isimlerinin çok daha sert açıklamalarıyla, derhal serbest bırakılmazsa Türkiye’ye geniş çaplı yaptırımlar uygulanacağı tehdidi geldi.
Son iki günün ana haberlerinde Trump’ın son noktayı koyduğu tehditler karşısında, tehditlerle sonuç alınamayacağı vurgulamalı hükümet adına peş peşe “boyun eğmeyiz” içerikli resmi açıklamalar yapılırken, medyadan kamuoyuna dönük bombardıman açık oturum, yorumlarla eleştiriler yükseldi. Erdoğan, Putin’le yaptığı görüşmenin açıklamasında “birileri bizi kıskanıyor” değerlendirmesini yaptı. Amerika’nın tehdidi üzerinden açıklanan ilk ekonomik ambargo adımları olarak ise Türkiye’ye ABD senatosu kararı ile silah satışının durdurulması, F-35’lerin teslim edilmemesi sayıldı. Kuşkusuz siz bu yazıyı okuyana kadar söz konusu gerilim üzerinden önemli birçok gelişme, haber daha gündeme girebilir.
Söz konusu gelişmeler paketinin kısa adı ile BRICS’e yapılan ticaret savaşının damgasının vurulduğunu yadsıyabilir miyiz? Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’nın katılımıyla oluşan ekonomik işbirliği BRICS’in 10. liderler zirvesinde, 17 yılını dolduran ekonomik işbirliğinin doğrudan tarafı olmayan Türkiye ve Erdoğan’ın katılımı İslam İşbirliği Teşkilatı dönem başkanlığı üzerinden sağlanmıştı. Türkiye, Erdoğan liderliği, bölgede TİKA ve Türk Hava Yolları üzerinden yatırımları, mağdur olan Müslümanlara yeni yardım kampanyaları ile dikkat çekerken, FETÖ ağırlıklı ortak iktidarları sürecinde yerleşik örgütlenmelerin yerini alma savaşımını da yürütüyor. BRICS’e doğrudan katılma sürecinin içinde, Putin ve Çin lideri ile ikili görüşmelerde, ticari ilişkiler adımlarını atma fırsatını yakalıyor.

***

BRICS’in 10. liderler zirvesinin resmi gündeminde ise, bu yıl ABD tarafından uygulanan yüksek gümrük tarifeleri ve korumacı ekonomi politikaları var. Sonuç bildirisinde Dünya Ticaret Örgütü’nün kurallarına destek öne çıkıyor. ABD ile Kanada, Çin ve Avrupa arasında süregiden, diğer ülkeleri de etkileyen ticaret savaşına ilişkin, çok taraflı ticaret sisteminin benzeri görülmemiş tehditlerle karşı karşıya kalındığı gerçeğinin altı çizliyor. Türkçesi ticaret savaşları ilişkilerinde gerçeklerin tersyüz oluşu gibi tablolar var. Tek kutuplu dünyanın merkezinde Amerika Dünya Ticaret Örgütü kurallarına, serbest piyasa düzenine uyulması koşulunu savunurken, günümüz değişen güçler dengelerinde tersine kararları dayatma ataklarıyla gündemde. Ayrıntıları bu köşeye sığdırmak olanaksız, ancak tek başına çelik üzerinden Amerika’nın aldığı kararlar DTÖ’nün ilkelerine aykırı, bir dizi hukuk oyununa dayatılmış bulunuyor.
Geçmiş tek kutuplu dünya düzeni ilişkileri içinde Amerika, askeri güç, finansmanı örgütlenmelerinin, NATO içinde, Avrupa’nın savunma gücünün odağını da oluşturmuşken, dünya kamuoyuna da yansımış çarpıcı tartışmalar gündemde. Amerika, Avurpa’nın askeri finansman savunmasındaki yüküne karşı açık rest çekmiş olmasının ötesinde, NATO’nun varlığı, finansmanı, işlevleri üzerinden pek çok tartışmanın önemli değişiklikleri getireceği biliniyor. Dünya ticaret savaşlarının değişen dengelerinde yaşanan ekonomik, sosyal, siyasal değişimler, askeri savaşlar, terör, askeri sivil darbeler, işgaller ötesinde, ülkeler, bölgelerde pıtrak gibi yükselen iç savaşlar bataklıklarında yaşananları, gerçekleri okuyabilmek giderek zorlaşıyor. Gündemin odağındaki çatışmaların görünen nedenleri ile gerçek yaşananlar arasındaki çelişkileri okumak, başta silahlı güçten daha etkin araç haline geçen, kamuoyu güdüleme araçları eliyle tersyüz etmek, kitleleri kendi çıkarlarına aykırı eylemlere sürüklemek kolaylaşıyor.
Trump’ın korumacı hamlelerine karşı, AB çıkarlarının korunmasında ikili serbest ticaret anlaşmalarına hız veriyor. AB’nin Japonya ile yaptığı 17 Temmuz tarihli kapsamlı anlaşma tipik bir örnek. Bu iki bölge çıkarlarında işlevsel stratejik kapsamlı ticaret anlaşmasının Türkiye’ye uzanan boyutuna bakarsak, anlaşmanın ekinde Avrupa kendi gümrük birliği kapsamı içine aldığı San Marino ve Andora’yı eşit koşullu müzakeresiz yararlanma kapsamına almışken, Türkiye için bunu yapmıyor. Türkiye AB’nin 5. ticaret ortağı olarak ülkesi için bu tür kolaylaştırıcı önlemlerden yararlanamıyor. Türkiye için gümrük birliğinin sağlıklı işlemesi bir kez daha Türkiye AB ilişkilerinde yaşamsal değer kazanıyor..  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bugün 23 Nisan... 23 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları