Olaylar Ve Görüşler

Andımız, MEB’in dilekçesindeki papağan

17 Kasım 2018 Cumartesi

Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) Danıştay kararını temyiz eden dilekçesinde ulus bilincine geç ulaşmış Türklerin, milli kimliği inşasını hızlandırmak gayesiyle benimsediği “Öğrenci Andı”nın 30’lu yılların ritüeli olduğu hâlâ benimsenmesinin “anakronik (çağdışı) bir yaklaşım “olacağı, yüz yılı dolduracak Türkiye Cumhuriyeti’nde milli kimliğin kazanıldığının kabulü iddiasıyla Andımızın işlevsizliğine hükmedilmesi talep edilmektedir.
Tepkiler kaçınılmazdı, aldı da. Çünkü ulus bilincini temellendiren aidiyetle beraber tarih bilincidir. Dilekçede anakronik yaklaşımdan, çağdışı olarak söz edilse de diğer kullanım şekli de tarihlendirmedeki yanılgıyı ve ilişikliği de ifade eder.
Oysa bugünkü anlamıyla olmasa da ulus bilinci, aidiyet duygusuyla milletin ortak adla anıldığı anda başlar. Anılmamakla da biter! Andımız noktasında dikkat edilecek de bu zaten... MEB dilekçesinin bir yanılgısı da milli kimliğin oluştuğu sanısıdır. J. Dewey Osmanlı Maarifinin de fark ettiği bir kimlikti. Atatürk’ün teklifiyle oluşan 1920’deki Maarif Kongresi’nde Dewey’in adı geçiyordu. 1924’te Ankara’ya davet edildi. Önerileri alındı. Andımızın müellifi Dr. Reşit Galip, Maarif Bakanıydı ama biyografisine baktığımızda onu “Ulus Bilinci ve Devrim bakanı” olarak da okuyabiliriz. 1933’te 23 Nisan sabahı çocuklarına doğaçlama söylediği sözler, tören açılış konuşmasında da vardı, beğenilmişti ve uygulamaya geçildi.
1933’teki orijinal metni çok kısaydı sonradan ekler yapıldı. 1972’de bir cümle ekle hafta başlarında okunan metin, 1997’de yeni cümleler eklenerek her gün okunmaya başlandı. “Okullarımızda aleni hiçbir ideoloji savunulmamaktadır, askeri bir disiplin uygulaması da bulunmamaktadır” iddiasına da yer veren dilekçenin üslubu ise fecaat.
Anadilde ibadet etmeyince siz ne olur sanıyorsunuz! Asıl papağanlaştırma dinde mi yoksa! Atatürk, boşuna Türk milleti için şu sözleri sarf etmemiş “Arapça öğrenmedikçe, Allah’ın ne dediğini bilmeyecekti. Bu vaziyet karşısında Türk milleti birçok yüzyıllar, ne yaptığını, ne yapacağını bilmeksizin, adeta, bir kelimesinin anlamını bilmediği halde Kuran’ı ezberlemekten beyni sulanmış, hafızlara döndüler.”
MEB, papağandan bahsediyor ya.. Benzer bir durum değil mi anlamını bilmediğin dilde ibadet! Andımızın üzerine gittikçe bir eğitim andından bir milli anda dönüştüğünü görmüyorlar mı? Kartopuydu, çığ oldu. Altında kalacaklar düşünsün diyerek Andımız ve Ezan arasında köprü kurma gayretkeşliğinin sadece bir seçim hesabı olmadığını da belirtelim. Ezanın Türkçeleşmesi Türkçe ibadet için adeta Besmele gibidir. Açıkça itiraz edilemeyen Türkçe Kuran, Türkçe ibadettir.
Türkçe ibadet, milli kimliği pekiştir, Arabi kimlikten uzaklaştır ve daha önemlisi İslama sonradan eklemlenmiş ruhban sınıfı reddeder. Kul, dinini anadilinde aracısız yaşar. Kitleler tarikatlara, cemaatlere kapılıp, gitmez. Bir sümüklü vaizde keramet arayıp onun mendilini, peçetesini yutmaya kalkmaz. Demokrasiyi o sümüklü vaize ya da sakallı şeyhe teslim etmez. Oyunu şıhına, şeyhine göre değil, kendi vicdanına göre kullanır.
Şimdi siz karar verin kim kimi papağanlaştırıyor! Andımız, öyle alt-üst kimlik uydurmacasının kategorize edici tayininde bir zorlama değildir. Tüm kimliklerimizle Türklükte bütünleşip millet olmanın ilk basamaktaki çağrısıdır. Onu koruyamamak anayasadan Türk adını silmenin keşif harekâtına izin vermektir. İzin vermek, Ortadoğulaşıp, her gün boğazlaşmaktır.

Yener Oruç



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları