Ekrem İmamoğlu en doğru yerden yakaladı. “Kapı kapı dolaşıp israf düzenini anlatacağız” diyerek.
Türk Dil Kurumu’nun sözlüğünde “israf”ın karşılığı “Gereksiz yere para, zaman, emek vs. harcama, savurganlık” olarak geçiyor.
Bu ülkenin kaynak sorunu yok. Bu ülkenin sorunu “kaynakların nasıl kullanıldığı, neye göre ve nasıl dağıtıldığında, ihtiyaçların neye göre önceliklendirildiğinde”. Ve tabii ardından sürecin olmazsa olmazı “denetimde”.
Prof. Dr. Daron Acemoğlu “Ulusların Düşüşü: Güç, Refah ve Yoksulluğun Kökenleri” kitabında ülkelerin neden kalkınamadıklarının, gelir dağılımındaki uçurumun neden bu kadar fazla olduğunu örneklerle anlatır. Okumamış olanlara şiddetle tavsiye edilir...
Hesapların denetiminden sorumlu Sayıştay’ın bilinçli bir politika ile ve bir AKP klasiği olarak torba yasa ile devre dışı bırakıldığı bir ülkede yolsuzlukların da israfın da ve bunların sonucu olarak yoksulluğun da artması kaçınılmazdı. Zaten öyle de oldu.
Rakamlar dudak uçuklatıcı. Düşünsenize bir. İçlerinden sadece küçük bir tanesi: İBB’deki bir müdürlüğün uygulanmayan fikir projelerine son 6 yılda ödediği para 226 milyon lira. Halkın ödediği vergilerle, devletin kasasından belediyelere aktarılan bütçe ile birilerine sürekli peşkeş çekilirken öte yandan insanların pazar artıklarını topladığı, işsizlikten intihar noktasına geldiği bir düzen.
AKP iktidarının proje ilçesi, kalesi Başakşehir’de kadınlar 2 gün önce “uyuşturucu satıcıları canımıza tak etti” diyerek isyan bayrağını çektiler, yol kapatıp eylem yaptılar: “Korkuyoruz. Burada peynir ekmek gibi uyuşturucu satıyorlar. Çocuklarımızın peşine takılıyorlar. Korkudan okula, parka bile gönderemiyoruz” diyerek.
İstenirse önlenemez mi? Önlenir kesinlikle. Ama sorun sadece uyuşturucu satıcılarını uzaklaştırmakla çözülmez, aynı zamanda çocukların önüne doğru hedef koymakla, farklı beceriler kazandırmakla.
Zaman ve insan kaynağı israfı
İsrafı sadece para ile ölçmek, değerlendirmek de doğru değil. Farklı biçimleri var. Zaman ve emek de onların arasında.
Zaman örneğin. Türkiye’de zaman israfının bir bütçelemesi yapılsa keşke.
Boş zamanların nasıl geçirildiği örneğin.
Trafikte geçirilen süre bir diğeri. İstanbul’da bir insanın işe girip gelirken geçirdiği zamanın kaybı.
Bunların telafisi daha da zor; hayatlarında hiç sinemaya, konsere, tiyatroya gitmemiş insanlar var, bırakın Türkiye’nin diğer yerlerini, 16 milyonluk İstanbul’da bile.
Hayatlarında hiç kitap okumamış insanlar var.
İnsan israfı örneğin. Yani emek ve beyin gücü. Üniversite mezununun işsizlikten inşaat ameleliği yaptığı, mühendislerimizin, yazılımcılarımızın akın akın başka ülkelerde kendilerine gelecek inşa ettiği bir yapı oluştu ne yazık ki. Bu kaybın parasal değerini ölçmenin imkânı yok.
Bundan birkaç yıl önce bir semtte sokakta yaşları 11 ile 15 arasında değişen bir grup öğrenci ile sohbet ediyordum. Okuldan dağılıyorlardı ve bir vesile ile konuşmaya başlamıştık. Sonra bir iki soru yönelttim onlara: 7 kere 8 kaç eder? Türkiye hangi kıtada? Milattan önce ne anlama geliyor?
Ve sıraladığım bu soruların hiçbirine doğru yanıt alamadım. Bugün olsa durumun değişeceğini sanmıyorum. 16 yılda 15 kez değiştirilen eğitim sisteminde gelinen nokta bu: Eğitimli cehalet... Ve AKP iktidarının eğitimdeki 16 yıllık bilançosunu iki sözcükle özetleyebiliriz: Eğreti nesil...
Sonuçta, hazır israf dosyası açılmışken ortalığa, konuya biraz daha bütünsel yaklaşmalıyız belki de. Çünkü Türkiye’nin en yapısal sorunlarından biri.
İsrafın anatomisi
Yazarın Son Yazıları
ABD’nin saygın gazetelerinden New York Times’ın editör kurulu önceki gün ülkelerinin otokratik bir rejime savrulduğunu söyleyerek “demokratik erozyonun 12 kırmızı alarmını” yayımladı.
Koç Üniversitesi’nin onuncu kez verdiği Rahmi M. Koç Bilim Madalyası bu yıl Prof. Dr. Ufuk Akçiğit’e verildi.
Brezilya’nın tropik sıcaklığı altında toplanan COP30, dünya siyasetinin iklim krizine nasıl baktığını -daha doğrusu bakmadığını- tek karede özetleyen bir zirve oldu.
“Az sayıda insanın yaşadığı küçücük bir ada...
New York’un yeni belediye başkanı Zohran Mamdani, yalnızca Amerika’daki Demokratlar için değil, tüm dünya için bir mesaj verdi: “Değişim hâlâ mümkün.”
Buruk, öfkeli ama öte yandan coşkulu..
Türkiye ara çözümlere sıkışırken dünya “neoprime” savunma çağına giriyor.
Nadir elementler konusu Türkiye’de kamuoyunun gündemine CHP tarafından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Trump görüşmesinden hemen önce “Pazarlık konusu yapılacak” diye getirildi.
“Eğer ateşkes kalıcı bir barışa evrilemezse, bu savaş yalnızca Gazze’yi değil, Batı ittifakının meşruiyetini ve küresel düzeni de sarsmaya devam edecek...”
Şu son bir yıl içinde yaşadıklarımızı diyelim beş yıl önce yaşasaydık herhalde “Olağanüstü günlerden geçiyoruz” derdik.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Trump’ın New York’ta yaptığı görüşme, sadece ikili ilişkiler bağlamında değil, küresel dengeler açısından da kritik.
Bir süredir gözüm Nepal’deki gelişmelerde...
Moda Caddesi’nden Kadıköy Rıhtım’a doğru yürüyorum.
Erdoğan AKP’si; karşısındaki tek önemli muhalefeti yani CHP’yi işlevsizleştirmek için elindeki tüm yetki ve yargı güçlerini kullanıyor.
Önce şunu görmeliyiz...
"CHP’nin üzerindeki yük öyle ağır ki özgür; laik, demokratik bir ülke olma mücadelesini tek başına omuzladı."
Neredeyse çeyrek asır...
Sahte diplomalar, sahte ehliyetler, sahte sağlık raporları...
Seyrediyoruz. Kimi insanlığın geldiği noktadan utanarak, kimi umarsızca sanki bir film seyreder gibi...
Tam bitti derken yeniden başlıyor. Rüzgârın hızına göre şiddetleniyor; ortalığı yakıp kavuruyor.
Şaşırdık mı? Hayır...
CHP’li belediyelere yapılan operasyonların sonu gelmiyor. Belli ki yaz böyle geçecek.
Çünkü çözüm üretemiyor. Çünkü halkın sorunlarına yanıt veremiyor.
“At izinin it izine karıştığı” günlerden geçiyoruz yine.
Daha sular durulmadan Ortadoğu yeniden karıştırılmaya çalışılıyor...
“Bizim bayram görecek halimiz yok arkadaşlar” dedi ve ekledi CHP lideri Özgür Özel...
Sadece anayasal hakkı olan barışçıl protesto hakkını kullandıkları için hapiste tutulan üniversite öğrencileri olan bir ülke...
O kadar fazla sistematik saldırı altındayız ki... Kimi zaman büyük resmi görebilmek için yaşananları alt alta sıralamak önemli...
Barışı uzak bir hayal olmaktan çıkarmak hiç kolay değildir, en azından bizim coğrafyada.
Karartma... Otokratik rejimde sıradan bir gün
Siz gidene kadar...
Deprem ensemizde: 40 milyar A dolarlık sessizlik
Yüzde 3.5 kuralı: Değişim kaç kişiyle başlar?
Tarife savaşının şifreleri
Uyanış...
Yeni bir siyaset... Ama nasıl?
AKP’nin elinde 2 torba: Biri Gezi, diğeri ‘terör’
Tehdit... Atlantik’in öte yakası
Kadın sorunu yok, erkek sorunu var
Eskisi çöpe... ‘Yeni’ dünya düzeni