Cinci hocanın kandırdığı CHP’li
Barış Terkoğlu
Son Köşe Yazıları

Cinci hocanın kandırdığı CHP’li

09.09.2019 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Sanki kapı açıldı. Bir yeni dünyaya geçtik. İktidarın ortasında bir tarikat vazosu vardı. Bir kez daha “dokunan yanar” diyorlardı. Oysa tartışılması gereken her mesele tarihin rahmine zamanında düşer. Toplumun aydın sınıfı ise doğumu çabuklaştırır. Şimdi televizyonlarda reklam aralarında bile şeyhler konuşuluyor.
İsmail Saymaz’ın “Şehvetiye Tarikatı” kitabı, şeyhler ve hocalar düzenine dokunan son eser olarak önümüzde duruyor. Türkiye’deki 30 tarikat silsilesi, bunlara bağlı 400 civarında kol, 445 tekke, 800 medrese ve bunlarla irtibatlı yaklaşık 3 milyon insanın içinden “sıra dışı” görünen, ama alıştığımız haliyle artık “sıradanlaşan” örnekleri ele alıyor. “Ben Veysel Karani’yim” diye hâkimleri bile dolandıran reenkarnasyoncu hocadan, sahte yatır inşa ederek dergâh kuran Recep Küçük’e, müritlerini badeleyen Uğur Korunmaz’dan, Suffe Derneği ile örgütlenerek kitlelere ulaşan çocuk istismarcısı şeyhe her biri çarpıcı din istismarı hikâyesi önümüze bir fotoğraf koyuyor.
Tarikatlara tepeden değil de sokak arasından bakınca bir gerçek daha yüzümüze çarpıyor. Şeyhler ve hocalar din perdesi altında siyasi, ekonomik ya da cinsel çıkarlarını büyütüyor da sıradan yurttaşı tarikat kapısına ne götürüyor? Kimi yoksulluktan kurtulmak, kimi iş bulmak, kimi sağlık sorununu çözmek, kimi zengin olmak için hocaların peşinden gidiyor. Kutsal buyrukları bir ömür takip edip öte dünyayı kazanmak yerine, şeyhe tutunup kolay yoldan sırat köprüsünü geçmek, cenneti şeyhin avcunda bir vaat haline dönüştürüyor. Haliyle çıkar, çıkar, daha çok çıkar döndürülen çarkı özetliyor.
Abdulaziz Yazar, hem 2002’de hem 2007’de CHP’den milletvekili seçilmiş, eski bir belediye başkanı. Hatırı sayılır bir zenginliğe sahip Yazar, 2012 yılında evlerinden birini satışa çıkardığında karşısına “Nevzat Hoca” denilen Nevzat Açıkgöz’ün adamları çıktı. Görüştükleri gün Kuran okumayı bitiren “Nevzat Hoca”, misafirine okunmuş kahve ve şerbet ikram ettikten sonra anlatmaya başladı:
Allah’ın çok sevdiği kulusunuz. İnsanlara çok yardım etmişsiniz. Allah size yeraltı aslanlarıyla hediye gönderdi. Evinizin altı tonlarca altınla dolu.”
Sohbet bitti. Herkes bu sırrı tutmak için Kuran’a el bastı. Üçer kez Fatiha okundu. Altını hoca ve adamlarıyla paylaşacak Yazar, hemen satılık ilanını indirdi.
Ertesi günü Yazar’ın evinin bahçesinde mumların aydınlattığı bir çukur, “Nevzat Hoca”nın elinde çukurdan çıkardığını söylediği altın liralar vardı. Devamının çıkarılması için 320 gram özel bir bahur (tütsü) lazımdı. Nevzat Hoca, bahurun 320 bin dolar olduğunu, 170 binini Yazar’dan alacaklarını söyledi. Eski CHP’li vekil parayı bir güzel verdi.
Yetmedi...
Altın küplerini yıkamak için Suriye’den de gasil getirilmeliydi. Fiyatı 470 bin dolardı. Yazar’ın payına 350 bin dolar düşüyordu.
Yetmedi...
Ender bulunan bir bahur ve Suriyeli bir hoca altını vermemek için direnen cinlerle mücadele için getirilecekti. 570 bin dolar tutuyordu, Yazar’dan 400 bin dolar alındı.
Suriyeli Hoca” diye tanıtılan kişi eve girdikten sonra olanları Yazar şöyle anlatıyor:
İki dakika sonra ‘Allahuekber’ diye bağırdı. Arapça ‘bana vurmayın’ diyordu. Nevzat Hoca ‘eyvah vuruldu’ dedi. Üçümüz birbirimizin elinden tuttuk. Sürekli Fatiha okuyorduk. Suriyeli hoca aşağıya indi. Sendeliyor, düşmemek için duvardan tutuyordu. Yanımıza geldi ve yere düştü. Nevzat Hoca ‘adamı cinler öldürdü’ dedi.
Suriyeli hoca” diye tanıttıkları adam da ölmüş bir de para isteyen ailesi ortaya çıkmıştı.
Evindeki altınları cinlerden kurtarmak için satın alınması gereken bahur bahanesiyle Yazar’dan bir kez 500 bin dolar, bir kez 100 bin dolar alındı.
“Nevzat Hoca”nın peşine takılan eski CHP’li vekil üç ayda 1 milyon 520 bin doları Nevzat Açıkgöz’ün eline saymıştı. CHP’li Yazar’ın aklı başına Açıkgöz’ü lüks bir ciple görünce geldi. Mahkeme süreçlerinde her şeyin bir mizansen olduğu neyse ki anlaşıldı. “Suriyeli Hoca” diye tanıttıkları sözde ölmüş adam, Arapça bilen işsiz bir vatandaştı. “Nevzat Hoca” ve adamlarına 20’şer yıl 5’er ay hapis ve 245 bin lira para cezası veren mahkeme kararında şunlar yazıyordu:
Cinleri etkisiz hale getirme ve küpten altın çıkarma için dua okuma gibi hususların dini inanç ve duygulara ilişkin olduğu, bu duyguların istismar edilerek irade özgürlüklerinin baskı altına alınması suretiyle sanıklara para vermelerinde etkili olduğu anlaşıldığından...
Şehvetiye Tarikatı kitabında sonu mahkemede biten hikâyelerden sadece biri bu. Mağdurunun Türkiye’nin laikliği en çok tartıştığı 2002-2011 aralığında CHP’de milletvekilliği yapmış olması hikâyeyi daha ilgi çekici kılıyor. “Şeyh” ya da “hoca” diye bilinenlerin adının başına “sahte” lafı yıllarca süren düzenleri yıkıldığı zaman ekleniyor.

Tarikatlar denetlenebilir mi?
İsmail Saymaz’ın “neoliberal politikaların rıza üretim merkezi” diye tanımladığı ve “merdiven altı oluşumların ve sahte şeyhlerin dölyatağına dönüştü” dediği tarikat düzenine çözüm konusunda farklı şeyler düşünüyorum. Saymaz, iyi niyetli bir çözüm olarak, vakıf çevresinde dinsel eğitim ile sınırlandırılan tarikat oluşumlarının Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından denetlenmesini savunuyor.
Ben ise bunun hem çözüm olmadığını hem de imkânsız olduğunu düşünüyorum. Tarikatların kendileri hakkında ne söylediklerine değil, gerçekte ne olduklarına bakarsanız; Türkiye’de ne dinsel eğitim ile sınırlanmayı ve denetlenmeyi kabul edecek bir tarikat var ne de bunları denetleyebilecek bir Diyanet. Tekke ve Zaviyeler Kanunu’nu tam anlamıyla uygulayarak, Tanrı ile kul arasında bir vesayet kurumu olan tarikatları tümüyle ortadan kaldırmak, zor gibi görünen kolay ve gerçekçi çözüm. Zaten halihazırda devlet; Fethullah, Adnan Oktar ya da Furkan Vakfı cemaatlerini fiilen yasaklamış değil mi?
Türkiye, kamu düzenini akla dayandırmadıkça, sosyal adalete ve eşitliğe dayalı bir sistemi yerleşik kılmadıkça, çocuğunu okutmak isteyen AKP’li yoksul bir vatandaş ya da daha zengin olmak isteyen bir CHP milletvekili şeyh-hoca düzeninin kurbanı olacak. Mahkemeler “din istismarı”nı kayıtlara geçirirken, din istismarlarını tespit ettiği kurumlar yaşamaya devam edecek.
Köylerindeki sahte yatıra kurulmuş dergâhta işlenen günahları öğrenince dergâhı da sahte yatırı da kazma kürekle yıkan Balıkesir Gökköylüler bize örnek olsun.
Şimdi bir kapı açıldı, bir vazo kırıldı, ayaklarımız kanasa da yürümeye devam edelim.

Yazarın Son Yazıları

Yarının kavgasına bugünden bakalım

Hareket bilinirse doğa öngörülebilir hale gelir.

Devamını Oku
25.12.2025
175 milyonluk cevap

Cevap verilemeyen her soru yeni sorulara gebedir.

Devamını Oku
22.12.2025
İddianame aşamasında bir anda dosyadan çıkan fezleke!

İnsan ne anlatırsa anlatsın ancak eylemiyle anlaşılır.

Devamını Oku
18.12.2025
Askerlerin 175 milyonu nereye gitti

“Senin” dediklerinin akıbetini sorunca senin sandığının senden ne kadar uzakta olduğunu görürsün.

Devamını Oku
15.12.2025
Ne olduğunu görmüyor musunuz?

Her “Bak” dediğimizde gözler kapanıyorsa işaret ettiğimizi gösterebilir miyiz?

Devamını Oku
11.12.2025
Ya su kirliyse?

Değişmez görünen gerçekten kaçmak yerine dokunmaya karar verdiğimizde, ona şekil verebildiğimizi de görürüz.

Devamını Oku
04.12.2025
200 günlük burun sürtme davası

Burnumuzla sadece nefes alsaydık en çok kötü kokuların sahipleri mutlu olurdu.

Devamını Oku
01.12.2025
Bir garip ölüm hikâyesi

Yaşamda birikmiş servet, bazen ölümün üzerinde perde olur.

Devamını Oku
27.11.2025
‘Kurucu önderlik’ ve kurucu irade

Küçük niyetler büyük sözlerin arkasına gizlenir.

Devamını Oku
24.11.2025
Yaşamından renkleri çalınan kadın

Koca çınardan nimetini esirgeyen toprak yokluğunu önce çimende gösterir

Devamını Oku
20.11.2025
38 çocuğun duyulmayan çığlığı

Adalet davası uzaktaki bir çığlığı duymakla başlar.

Devamını Oku
17.11.2025
CHP’yi ‘gayrımeşrulaştırma’ operasyonu

Doğa insana kendi sınırlarını çizeceği imkanı sunarken cömerttir.

Devamını Oku
13.11.2025
Eğitimsiz okullar bakanlığı

İnsan ancak eğitilirse özgür olur.

Devamını Oku
10.11.2025
Aman çocuklar duymasın!

Bakmayın gazetecilik yaptığıma.

Devamını Oku
06.11.2025
‘Pardon’ diyen karar

Bir kez olursa hata, iki kez olursa yanlış, tekrar olursa kasıt denir.

Devamını Oku
03.11.2025
Bakanlıktaki ‘koruma kalkanı’

Çoğu zaman sözün çıktığı yere bakarız.

Devamını Oku
30.10.2025
Aranan casus sonunda bulundu!

O kadar çok söz söyleriz ki bazen gerçek kalabalıkta kaybolur.

Devamını Oku
27.10.2025
Boğaziçi’ni nasıl çökerttiler?

Kime söylendiği belirsizse en ağır sözler bile havada kalır. En son Yargıtay başkanı konuştu.

Devamını Oku
23.10.2025
‘PKK yasası’na neden karşıyım

Kapıyı açan anahtar değil, kilidinin bilgisidir.

Devamını Oku
20.10.2025
Öcalan serbest bırakılacak mı

Sözcükler her zaman anlatmak için kullanılmaz.

Devamını Oku
16.10.2025
Apo ve Bahçeli’nin susturduğu asker

Çıkarlar suç ortaklıklarının kaynağıdır.

Devamını Oku
13.10.2025
‘Fatihli Müslümanlar’ rahatsız

“Bizi cehennemle korkutuyorlar ki dünyada onlara boyun eğelim.”

Devamını Oku
09.10.2025
Çocuk tecavüzünde çocuğu yargılayanlar

Çelişki dünyanın kendisinde sanırız, oysa ona sebep olan da insandır.

Devamını Oku
06.10.2025
Tarihin arka duruşması

Eğip bükersin, sarar paketlersin. Her şeye rağmen gerçek olduğu yerde durmaya devam eder.

Devamını Oku
02.10.2025
İŞKUR’u bile soydular

Kapı içeriden açıldı mı soygun normalleşir.

Devamını Oku
29.09.2025
‘Size miras kaldı’ sürprizinden çıkan örgüt

Koca ağaca bakıp dalındaki eksiği görüyorsan haksız değilsin.

Devamını Oku
25.09.2025
İçeridekilerin aileleri neler yaşıyor

Kendi gülünün dikenini çıkarmak kolaydır. Başkalarının acılarını anlamak ise uğraş ister.

Devamını Oku
22.09.2025
Netanyahu’nun Erdoğan’a salladığı parmak

Tek kişide hastalık dedikleri, milyonlarda ideoloji oluyor.

Devamını Oku
18.09.2025
Dananın kuyruğu kopacak derken...

Siz bu yazıyı okurken belki bütün kelimeleri eskimiş olacak.

Devamını Oku
15.09.2025
Erdoğan’ın CHP planı

Sen ardına dönüp bakmazken geçmiş bir gölge gibi seninle birlikte yürüyor.

Devamını Oku
11.09.2025
İBB operasyonunu başlatan AKP’li

Adli yıl açılışında İstanbul cumhuriyet başsavcısı gazetecilerle buluştu. İlginç bir ifade kullandı: “İBB operasyonunu ilk öğrenen kişi Murat Kapki oldu. Nasıl olduğunu bilmiyoruz. O, malları kaçırmaya başlayınca biz de harekete geçtik.”

Devamını Oku
08.09.2025
‘Terörsüz Türkiye’nin kabağı

Dünya değişiyor ama senin çektiğin çile hep aynı kalıyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Başörtüsünü çıkaran Fethullahçı

İnsanın çektiği çilelerin sonucu tecrübeleridir.

Devamını Oku
01.09.2025
Topuk kırıldıktan sonra

O çok bildiğimiz gerçekleri her şey görünür olduktan sonra anlatmayı ne kadar çok severiz.

Devamını Oku
14.08.2025
TikTokçu hacı paşa devri

Yükselme kuralını kaybedince yukarıyla aşağı bir olur.

Devamını Oku
11.08.2025
Erdoğan’ın kimliği bile satılık

Hırsızın peşinden koşuyoruz da ya içeride kapıyı açan varsa?

Devamını Oku
07.08.2025
Şehit askerlerin tahlilleri ne söylüyor

Milletler yaşamdan öğrendikçe gelişir. Çöküş dönemlerinde ise ancak ölüm öğreticidir.

Devamını Oku
04.08.2025
Askerler kayıp 5 milyarın peşinde

Sana verirken yokluğu gösterenler, senin olan varlığı harcarken har vuruyor harman savuruyor.

Devamını Oku
31.07.2025
Koca savcılığın dokunmadığı patronlar

Dünya, Sezen Aksu şarkısındaki gibi: Masum değiliz, hiçbirimiz.

Devamını Oku
28.07.2025
Zengin itirafçı olur kurtulur olan garibana olur

Bazen fısıltıyı duyuyorsun. Bazen de çığlığı duyma istiyorlar.

Devamını Oku
24.07.2025