Kapı içeriden açıldı mı soygun normalleşir.
Emekli dolandırılıyor, işçi dolandırılıyor. “Artık alıştık” diyoruz. Peki vatandaşa iş bulsun diye kurulmuş İŞKUR nasıl dolandırılıyor?
Önümde müfettiş raporundan iddianameye kadar bütün yazışmalar var. Aslında bütün dolandırıcılık dürüst bir vatandaşın mücadelesiyle açığa çıkmış.
Şöyle anlatayım...
Nazan Algül, bir zamanlar Mektebim Okulları’nda halkla ilişkiler görevlisiydi. Gelgelelim iş kayıtlarında tuhaflıklar fark etti. Moda Tasarımcısı olduğu yazıyordu. Daha da üstüne düşünce İŞKUR’dan moda tasarımcısı kursu aldığı, bu kursu bitirip moda tasarımcısı olarak istihdam edildiğini fark etti. “Oh ne güzel, moda tasarımcısı olmuşum” diyebilirdi. Bunu yapmadı. “Bir hata var, düzelteyim” diyerek işin peşine düştü.
İşte müfettiş raporu, Algül’ün başına gelenleri anlatıyor.
Algül önce kursu aldığı görünen Büyükçekmece İŞKUR Müdürlüğü’ne gidip durumu anlatan dilekçe vermeye karar verdi. Önce dilekçesini almak istememişler. Ardından savcılığa gideceğini söyleyince “Sizi ararız” deyip dilekçeyi almışlar, işleme koymamışlar. Kimse arayıp sormayınca Algül kuruma bir daha gitmiş. Kurum çalışanları, onu “10 yıl geçmiş neden üstüne düşüyorsunuz” diye kızgınlıkla yanıtlamış. Zorlayınca günler sonra işe yaramayan bir cevap gelmiş. Algül’ün Ümit Eğitim Kurumu’nun “istihdam garantili kurs” programına katıldığı, ardından Mektebim Eğitim Kurumları’nda moda tasarımcısı olarak işe girişi yapıldığı yazıyormuş.
İŞKUR GÖZ YUMDU
Hayır, böyle bir kursa gitmemiş, moda tasarımcısı olarak çalışmamıştı. Hatta Mektebim Okulları’nda hiç moda tasarımcısı da görmemişti.
Algül, İŞKUR Genel Müdürlüğü’nden CİMER’e kadar her yere başvurmuş. Defalarca dilekçe yazmış, e-posta yollamış. Gelgelelim her seferinde “Bir sorun yok” diye dosya kapatılmaya çalışılmış. Devletin memurları “Sen moda tasarımcısısın” dedikçe Algül, “Hayır değilim” demiş.
Algül, sonunda SGK tarafından olaya dair soruşturma başlatılmasını, müfettiş görevlendirilmesini sağlamış. İşte sözünü ettiğim rapor da bu sayede yazılmış. Rapor, İŞKUR’un nasıl dolandırıldığını ortaya koyduğu gibi, memurların da bu işe nasıl aracılık ettiklerinin yanıtını veriyor.
Müfettişin, “Neden hiçbir şey yapmadınız” sorusunu sorduğu kurslar servisi şefinin ifadesinden aktarayım: “Mektebim Okulları’nda moda tasarımı faaliyeti olmadığı, bordrolardaki imzaların kendisine ait olmadığı hususlarının suç teşkil ettiğini, il müdürlüğüne bildirilmesi gerektiğini düşünemedim.”
İŞKUR BÜTÇESİ PATRONA
Müfettiş, “işin içindeki iş”i Ümit Eğitim Kurumları-Mektebim Okulları-İŞKUR arasındaki yazışmaları inceleyince anlamış. Ümit Eğitim Kurumları ile Mektebim Okulları’nın sahibi aslında aynı kişi: Ümit Kalko. Ümit Eğitim Kurumları, İŞKUR’dan belli bir alanda eğitim vermek, ardından bu eğitimi alanları istihdam etmek üzere ihale alıyormuş. Sonrasında zaten kendi çalışanı olan Mektebim Okulları’ndaki kişileri bu kursa gelmiş gibi, kurstan sonra da istihdam edilmiş gibi gösterip hem kurs ücretlerini hem de istihdam için alınan teşvikleri kasasına atıyormuş. Bunun için sahte evraklar düzenleniyor, gerçekdışı beyanlar veriliyormuş. Algül’ün Mektebim Okulları’nda halkla ilişkilerde çalışırken moda tasarımcısı olarak kursa gidip bu şekilde çalıştırılmış gösterilmesinin hikâyesinin altındaki sır işte buymuş.
Müfettişin yazdığına göre kurs tam 92 katılımcı için açılmış! Müfettiş, tek tek isimlerin peşine düşmüş. SGK kayıtlarını incelemiş. Onları bulup konuşmuş. Moda ile ilişkileri giyinmekten ibaretmiş. Böyle bir kursa gitmedikleri gibi, Mektebim Okulları’nda da böyle bir iş yapmadıklarını, muhasebe ya da halkla ilişkiler gibi konularda çalıştıklarını söylemişler.
Yani devletin işsiz vatandaşlara eğitim verip istihdam yaratsın diye ayırdığı bütçe, birilerini zengin etmek için kullanılıyormuş.
Ne denetlemesi gerekenler denetlemiş ne de şikâyetleri dinlemesi gerekenler bir şey yapmış. Bu işten ne menfaat elde ettiklerini tahmin etmek zor değil!
DOLANDIRICILIKTAN YARGILANIYOR
Müfettiş raporunun ardından bugün İçişleri bakanı olan Ali Yerlikaya soruşturma izni vermiş. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı, Mektebim Okulları kurucusu Ümit Kalko ve onu denetlemesi gereken iki İŞKUR çalışanı hakkında “Resmi belgede sahtecilik, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık” suçlamasıyla iddianame yazmış. Dava yarın Bakırköy 24. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlanacak. Elbette bu dolandırıcılığın görünen yüzü. Zira bir grup İŞKUR çalışanı hakkında, menfaat elde ettiklerine yönelik delil bulunamadığı ve bazı suçları zamanaşımına uğradığı için dava açılamadı.
Müfettiş raporunda da belirtiliyor, arama motoruna “İŞKUR” yazınca çıkan haberler söz konusu dolandırıcılığın memleketin her yerinde olağan hale geldiğini gösteriyor. Savcılık ya da müfettişler, Nazan Algül’ün uğraştığı kadar uğraşsa, belki de milletin iş bulması için kurulmuş kurumun nasıl soyulduğunu ortaya çıkaracak. Keza, Mektebim Okulları için bile, yapılan şikâyet dışında düzenlenen kurslara bakan olmamış.
ADLİ DOSYASI KABARIK
Dosyayı okuduktan sonra Ümit Kalko’nun adını arama motoruna yazdım. Konkordato, iflas ve icralık oldu haberlerini, Sancaklar’a yaptığı hisse devri haberleri takip ediyordu. Bir süre sonra AKP’ye katıldığı haberini okumak da şaşırtmadı.
Okullar aracılığıyla devleti dolandırmaktan yargılanırken Mektebim Okulları’nın resmi sayfasında halen kurucu görünüyor. Medyada ve organizasyonlarda halen okulun kurucu sahibi olarak açıklama yapıyor.
Sadece ekonomi değil. Kalko, 18 yıl önce, rakip dershane broşürü dağıtan bir gence arabasıyla çarparak bacağının kesilmesine neden olduğu haberleriyle gündem olmuş. Dosyadaki sabıka kaydında da çeşitli suçlardan giydiği hükümler yer alıyor.
Milli eğitim bakanı, sık sık eğitime dair ideolojik açıklamalar yapıyor. Keşke sadece işini yapsa. Zira karapara ilişkileri nedeniyle el konulan Doğa Okulları’na, yarın devleti dolandırmaktan yargılanmasına başlanacak Mektebim’in kurucusuna bakınca; eğitim kurumlarının karanlık yüzü görülüyor.
Milleti soyulmaktan, malına namusu gibi bakanlar kurtaracak.